“Henüz imkan varken ‘keşke’ diyerek pişmanlık duymak ve doğru bir istikamete yönelmek, ‘keşke’ demeyi gerektiren tüm amellerin hasarlarını telafi etmek ve onarmak varken; ‘keşke’ demeyi ertelemek veya akıldan hiç geçirmemek bu fırsatı kaçırmaya neden olabilir.”
İsa Dervişoğlu / Gazete İpekyol
Salgın şartlarıyla birlikte küresel sistem uygulamaları, yaşattıkları ve işleyiş şekli daha da netleşti ve hissedilir oldu. Her toplumda, toplumun tümüne ait olan ve adil şekilde bölüşülmesi gereken kaynakların ve gelirin nasıl da belli kesimlere aktarıldığı, bu kesimlerin sürekli zenginleşmesi devam ederken; büyük çoğunluğu oluşturanların/esas hak sahiplerinin, bu sistem ve işleyişten dolayı nasıl da yoksullaştıkları daha da gözle görünür oldu. Bu durum/sistem/işleyiş/kirlilik/haksız zenginleşme ciddi bir sorundur ve payını alamayanlarca ciddi şekilde sorgulanması aslında bir namus meselesidir…
Bugün yeryüzündeki en önemli sorun ya da sonuç budur. Bunun çok ciddi ve öncelikle/acilen halledilmesi gereken bir sorun olması; sadece haksız bir uygulama olmasından değil; bu sistematiğin sürdürülebilir şekle getirilmiş olması ve küresel bir konsensusla koruma altına alınmış olmasından da kaynaklanmaktadır.
Bugün zulüm, küreselleşmiş ve küresel düzeyde senkronize olmuş, sistemleşmiştir.
Ancak her ne olursa olsun, biz inananlar; onların hilelerinin/sistemlerinin/planlarının zayıf olduğunu vahyi kaynaklardan öğrenmişiz, biliyoruz.
***
İşgaller, terör, talan, tehcir, soykırım, savaş ve saldırılar, işkenceler, ekonomik sindirme politikaları ve yaptırımlar, açlığa mahkum etmeler, rızkı gasp etmeler, gelişmiş silahları zayıf toplumlar üzerinde denemeler, büyük zalimleri kendi mahallelerine saldırmaları için çağırmalar, lüks, ısraf ve şatafat içinde debelenirken hakkına çöktükleri halklarına sabır, tutumluluk ve tasarruf telkin etmeler, din kisvesiyle sabır tavsiye etmeler, ihanetler, zalimlerle iş tutmalar…
Gerçekten de nicelik ve niteliksel anlamda zulüm cephesi profesyonelleşmiştir. Eskisinden daha acımasız, daha duyarsız, daha sağır ve kördür.
Ama Rabbimiz onları ve yaptıklarını görmektedir.
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! O sadece, onların işini bir güne erteliyor ki, o gün gözler dehşetten dışarı fırlamış;
Başları yukarıya kalkık, bakışları bir noktaya sabitlenmiş, zihinleri bomboş kalmış olarak toplanma yerine koşarlar.” İbrahim Suresi: 42-43
Elbette bu, Allah’ ın onlarla olan hesabı ve hesap günü herkes için geçerli, tekrar şimdiye dönelim.
Bunun böyle olmasını Allah mı istiyor? Aslında Allah ne istiyor? Zalimer madem o gün cezalandırılacak, yapacak bir şey yok mu?
“Oysa biz o ülkede güçsüz düşürülenlere lutufta bulunmak, onları önderler yapmak, onları (ülkelerinin) vârisleri kılmak istiyorduk.
Onları belli bir yere yerleştirmek, Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, sakındıkları şeyi onların eliyle başlarına getirip göstermek (istiyorduk).” Kasas: 5-6
Kasas 5’ te ‘güçsüz düşürülenler’ tabiri geçmekte. Firavun ve Haman’ a ne yapılmasının istendiği ise sonraki ayette geçmekte. Nerede? Bu dünyada.
Biz güçsüz düşürülenler, çağımızın Firavun ve Hamanlarının küresel sistemin yerli ve yabancı dahil tüm uygulayıcıları olduğunu zaten biliyoruz.
***
İslam, insanı bir yöne yöneltirken/yönelmesini talep ve tavsiye ederken bunun nedenlerini ve sonuçlarını, yaşanmışçasına/önceden hatırlatır ve sahneler. İşte İslam, temel anlamda insanın önüne nasıl ki iki yol koyuyorsa; iki sonuç da gösteriyor ve bu sonuçlardan biri ebedi kurtuluş iken; diğeri pişmanlık/”keşke” dir.
Dünya hayatının aldaltıcı şatafatı insanı ayartır ve saptırabilir. Savrulan insan, saplandığı çukurdan, savrulduğu yoldan çıkamayabilir. Geciktirilen keşkenin fayda edemeyeceği bir konuma bile gelebilir ve artık onun esas ‘keşke’ si, diğer tarafa kalabilir…
“Böylelikle kendi ihtişamlı-süsü içinde kavminin karşısına çıktı. Dünya hayatını istemekte olanlar: “Ah keşke, Karun’a verilenin bir benzeri bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük bir pay sahibidir” dediler.” Kasas Suresi, 79
“Gerçekten Biz sizi yakın bir azab ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: “Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim” diyecek.” Nebe’ Suresi, 40
“Ateşin üstünde durdurulduklarında onları bir görsen; derler ki: “Keşke (dünyaya bir daha) geri çevrilseydik de Rabbimiz’in ayetlerini yalanlamasaydık ve mü’minlerden olsaydık.”” En’am Suresi, 27
“(Derken) Onun ürünleri (afetlerle) kuşatılıverdi. Artık o, uğrunda harcadıklarına karşı avuçlarını (esefle) oğuşturuyordu. O (bağın) çardakları yıkılmış durumdaydı, kendisi de şöyle diyordu: “Keşke Rabbime hiç kimseyi ortak koşmasaydım.”” Kehf Suresi, 42
“Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki: “Eyvahlar bize, keşke Allah’a itaat etseydik ve Resûl’e itaat etseydik.”” Ahzab Suresi, 66
“Keşke o (ölüm her şeyi) kesip bitirseydi.” Hakka Suresi, 27
“O gün, zulmeden, ellerini (hınçla) ısırarak (şöyle) der: “Ah keşke, elçiyle birlikte bir yol edinmiş olsaydım,”” Furkan Suresi, 27
“Der ki: Keşke hayatım için, (önceden bir şeyler) takdim edebilseydim.” Fecr Suresi, 24
Yukarıdaki ve daha buna benzer ayetlerde “keşke” denen pişmanlıkların nedenleri ve kötü sonun geri dönülmezliği canlandırılıyor.
Elbette zulmedenler derken, zulme karşı gerekli konumlanmayı yapmamak, gerekli tavrı göstermemek ve sorumluluktan/yapabileceği itirazı yapmaktan kaçmanın da zulmetmek olduğu unutulmamalıdır. Yani ‘zulme razı olmak zulümdür’ kuralı oldukça önemlidir. Zaten İslam’ ın temel gayesi zulümle mücadele ve Allah’ ın, sahte ilahlardan, sahte otoritelerden beri olması kuralını gerçekleştirmek/şirkten sakınarak/sahte otoritelere karşı mücadele etmek, tevhid hakikatının gereğini ikame etmektir.
Bu açıdan sürekli ve her alanda küresel sömürü sisteminin etki alanı dışında kalmaya, yerelleşmeye, bölgeselleşmeye ama tümden de küresel zorunluluk ve gerekliliklerden kopmamaya, öze/fıtrata dönüşe ve bunu sürekli kılabilecek alternatifler geliştirmeye çalışmalıyız. Bunu, kendi ‘keşke’lerimiz olmasın diye yapmalıyız.
Henüz imkan varken ‘keşke’ diyerek pişmanlık duymak ve doğru bir istikamete yönelmek, ‘keşke’ demeyi gerektiren tüm amellerin hasarlarını telafi etmek ve onarmak varken; ‘keşke’ demeyi ertelemek veya akıldan hiç geçirmemek bu fırsatı kaçırmaya neden olabilir.
Rabbim, zalimlere karşı bize güç ve feraset versin, zalimlere meyledenlerden, onlara muhabbet gösteren ve itaat edenlerden, artık bir faydası olmayacak bir “Keşke” diyenlerden ve diyeceklerden kılmasın.
Selam ve dua ile.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *