Srebrenitsa Anıt Merkezinin yayımladığı kayıtlar, dönemin Sırp yöneticilerinin Bosna Hersek içinde bir “Sırp devleti” kurmak hedefiyle yaptığı planları ortaya çıkardı.
Savaş ve soykırım suçlusu Sırp general Ratko Mladic‘in 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da söylediği “Büyük Sırp bayramı öncesinde bu şehri Sırp milletine hediye ediyoruz. Nihayet, bu bölgede Türklerden (Müslümanlar) intikam alacağımız an geldi.” ifadeleri, Birleşmiş Milletler’in (BM) güvenli bölgesi olan Srebrenitsa’da gerçekleştirilecek soykırımın da habercisi oldu.
Sırp generalin sözleri ve hemen akabinde 8 binden fazla Boşnak erkeğin katledilmesi, aslında dönemin Bosna Hersek içindeki Sırp Cumhuriyeti Meclisi oturumlarında planlanmış ve duyurulmuş ortak suç teşebbüsünün hayata geçirilmesiydi.
Srebrenitsa Anıt Merkezinin “Soykırım Tutanakları” adını verdiği proje kapsamında yayımladığı söz konusu meclis oturumlarının kayıtları, dönemin Sırp yönetici ve milletvekillerinin Bosna Hersek içinde bir “Sırp devleti” kurmak hedefiyle ortaya koyduğu plan ve yöntemleri gözler önüne serdi.
Daha önce sadece savaş suçlarına dair yargılamalarda delil olarak mahkemelerde faydalanılan bu kayıtlar, “Soykırım Tutanakları” ile ilk kez üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının, araştırmacıların, gazetecilerin ve konuya ilgili bireylerin kullanımına sunuldu.
Tutanakların paylaşılması ile savaş ve soykırım suçlarının detaylıca araştırılmasına, ayrıca İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa’da yaşanmış en kanlı savaşın birçok bilinmeyen noktasının da gün yüzüne çıkmasına katkı sunulması amaçlanıyor.
Bosna Hersek içindeki Sırp Cumhuriyeti’nin kurucularından Vojo Kupresanin, 8 Ocak 1993 tarihli meclis oturumunda yaptığı konuşmada, Müslüman Boşnakların insan olmasını inkar ederken onların var olma haklarını da reddetmişti.
Kupresanin konuşması şöyleydi:
“Müslümanlar (Yugoslavya’da Boşnaklar, Müslüman olarak adlandırılıyordu) gerçekten halk mıdır? Tito tarafından 1974’te icat edilmiş bu halk, en az Yunanların konumuna sahip. Peki Bosna Hersek kimin? Bosna Hersek ezelden beri Sırp ülkesidir. Burada 500 yıl kadar Türklerin olduğu doğrudur. Biz Türkleri de Avusturyalıları da Almanları da buradan kovduk. Bosna yine de Sırp değil, var olmayan bir halkın, Müslümanların ülkesi oldu. Bosna’ya ihtiyacımız var. Bosna bir Sırp ülkesi.”
“Pale, Yugoslavya’dır”
Kupresanin gibi diğer çok sayıda milletvekilinin konuşmaları da dönemin Bosnalı Sırp siyasi ve askeri idarecilerinin, hem eylem hem de söylemleriyle yıkıcı planlarını açıkça gösteriyordu.
Sırp meclisi, 21 Aralık 1991’de Yugoslavya içinde federal bir yapı olarak Bosna Hersek Sırp Cumhuriyeti’nin kurulması ve aynı zamanda Krajina Sırp Cumhuriyeti’nin tanınması kararı aldı. Bu karar temelinde, 9 Ocak 1992’de Bosna Hersek Sırp Halkı Cumhuriyeti ilan edildi.
Savaş ve soykırım suçlusu Sırp lider Radovan Karadzic, o dönemde yaptığı konuşmada, “Bağımsız Bosna Hersek’i (Saraybosna yakınlarındaki) Kozje Köprüsü’nden öteye hiç kimsenin götüremeyeceğini, zira Pale’nin artık Yugoslavya olduğunu” ifade etti.
Şubat 1992’deki oturumda ise “yeni” Sırp devletinin anayasası, milli marşı ve sembolleri tartışılırken, Vojislav Maksimovic şu ifadeleri kullandı:
“Biz burada, Sırp toprakları üzerinde bir Sırp devleti inşa ediyoruz. Sırp milli marşına, kendi bayrağımıza ve üzerinde 4S olan haçlı sembolümüze sahip olmak hakkımızdır.”
“Kendi topraklarımızı güç kullanarak fethetmek”
Sırp olmayan halklara yönelik işlediği suçlardan hüküm giyecek olan dönemin Sırp meclisi başkanı Momcilo Krajisnik’in tutanaklara yansıyan bir konuşması da dikkati çekiyor.
Krajisnik, “Bizim iki yolumuz var. Biri siyasi anlamda mücadele ederek azami düzeyde erişeceğimize erişmek ya da tüm müzakereleri kesip asırlarca yaptığımızı yapmak, yani kendi topraklarımızı güç kullanarak fethetmek.” ifadelerini kullandı.
Meclis, 12 Mayıs 1992’deki oturumunda çok önemli bir karar alırken kararda Bosna Hersek’teki Sırp halkının stratejik hedefleri ve altı maddeden oluşan öncelikleri belirleniyordu. Aynı oturumda, daha sonra Srebrenitsa’daki soykırımdan da suçlu bulunacak Sırp general Ratko Mladic de hitap ediyordu:
“İnsanlar cepteki anahtarlar ya da piliç değiller ki onları öteye beriye yerleştirelim. Bunu söylemek kolay ama gerçekleştirmek zor. Ayrıca biz sadece Sırpların kalması ve diğerlerinin düşmesi için insanları elekten geçiremeyiz. Sayın Krajisnik ve Sayın Karadzic bunu dünyaya nasıl açıklayacak? Bu bir soykırım olur.”
Mladic daha sonra, meclisin belirlediği hedefleri gerçekleştirmek için elinden gelen her şeyi yapacaktı.
Karadzic’in Srebrenitsa açıklaması
Temmuz 1995’teki Srebrenitsa Soykırımı’nın akabinde, Ağustos 1995’te yapılan oturumda ise Karadzic şu ifadeleri kullanmıştı:
“Srebrenitsa’ya (Fransız general) Morion oradayken girseydik ve şehri ele geçirseydik, bizi bombalarlardı, yakarlardı. Uygun zaman geldi ve Teocak, Srebrenitsa, Zepa ile Gorazde’nin alınmasını ön gören kararı imzaladım.”
Karadzic tüm kararlarının arkasında olduğunun altını çizerek “Her şey üst komutanlıkta kaydedilmiştir. Hem sözlü hem de yazılı olarak Zepa ve Srebrenitsa’ya doğru ilerlenmesini emrettiğim görülmektedir.” dedi.
Aynı yılın ekim ayında, Karadzic bir kez daha Srebrenitsa konusuna dönerek orada yaşanan soykırımda kendi liderlik rolünü da onayladı:
“Başkomutan olarak Srebrenitsa ve Zepa planının arkasında durdum. Eğer 90 bin silahlı Müslüman’ın olduğu bir Zepa olsaydı, biz savaşı kaybederdik. Genelkurmayın bilgisi olmadan şahsen plana göz attım. Tesadüfen karşılaştığım General Krstic’e şehre gidip Srebrenitsa’nın düştüğünü ilan etmesini tavsiye ettim. Ormana giden Türklere doğru sonra harekete geçecektik.”
Karadzic ve Mladic’e müebbet hapis
Sırp Cumhuriyeti Başkanı Radovan Karadzic, Lahey’deki uluslararası mahkeme tarafından Srebrenitsa’daki soykırım ve çeşitli savaş suçlarından müebbet hapse mahkum edilirken general Mladic de müebbet hapis cezası aldı.
Dönemin Sırp Cumhuriyeti Başkan Yardımcısı Biljana Plavsic, mahkeme ile anlaşıp pişmanlıktan yararlanarak 11 yıl hapis cezasına mahkum edilirken Sırp siyasetçi Radoslav Brdjanin de savaş suçları ve insanlığa karşı suçlardan 30 yıl ceza aldı.
Dönemin 77 milletvekilinin büyük çoğunluğu bugün siyasetten elini çekerken bazıları ise hayatını kaybetti.
Bosna’daki kanlı savaş
Bosna Hersek, 29 Şubat-1 Mart 1992’de yapılan referandumun ardından bağımsızlığını ilan etti. Referandumun hemen akabinde Sırpların kontrolündeki Yugoslav ordusu ve Sırp paramiliter birlikler, Müslüman Boşnaklara karşı etnik temizlik başlattı.
Avrupa’nın ortasında 3,5 yıldan fazla süren savaş boyunca çok büyük sivil katliamları, işkenceler, etnik temizlikler, sürgünler ve soykırım gerçekleşti.
Sırp komutan Mladic’in emrindeki birlikler, Temmuz 1995’te ülkenin doğusundaki Srebrenitsa şehri ve civarında sadece birkaç günde en az 8 bin 372 Boşnak sivili katletti.
Prijedor, Foça, Zvornik ve Vişegrad gibi birçok şehirde, yapılan etnik temizlik nedeniyle neredeyse hiç Boşnak bırakılmadı.
Başkent Saraybosna, tam 44 ay Sırpların kuşatması altında kaldı.
Yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının evlerini terk etmek zorunda kaldığı, kadınların tecavüze uğradığı, sivillerin toplama kamplarında işkence gördüğü savaş, 21 Kasım 1995’te Dayton Barış Anlaşması’nın imzalanmasıyla sona erdi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *