“Fuhuş lobisi sınır tanımıyor” diyen Abdurrahman Dilipak, “Biz kaç kişi kaldık bilmiyorum. İstanbul sözleşmesini destekleyenler bizden daha fazla oya sahipmiş.” diye yazdı.
Bugün Yeni Akit‘te yayımlanan “Fuhşiyat ve türevleri” başlıklı yazısında Abdurrahman Dilipak, fuhşiyatın Osmanlıca’da “Çirkin işler, günahlar. Çok çirkin, aşağılık, helâl olmayan işler; Dinen yasaklanan ve haram sayılan davranışlar. Çirkin, ayıp şeyler, sözler” anlamına geldiğini hatırlattı.
“Bunun yerine ‘yerli’ ve ‘milli’ kelimeler kullanalım derseniz işler karışıyor” diyen Dilipak, siyasi partilerin hemen hemen hepsinin İstanbul sözleşmesini savunduğunu belirtti ve “birileri artık beynimizi ve kalbimizi hedef alıyor. Ve bu konuda yeterli duyarlılığa sahip olmadığımız da ortada” vurgusunda bulundu.
Dilipak yazısının bir bölümünde şunları anlattı:
Fuhuş lobisi sınır tanımıyor. LGBTIQ+ derken, buna P yani Pedofili de eklendi. Sıra geldi “E”ye, yani Ensest ilişkiye. Bunun Türkçesi “Aile içi, sınırsız çapraz ilişkiler”. Yani LGBTIQPE+ oldu. Madem “Türkçe” kullanacağız, ben de bu “pozitif ayırımcılığa tabi” işlerin Türkçesi ne diye araştırdım. Malum, bunlar birilerinin “Onur”u! O “Onur sahibleri”(!) bayram yapıyor olmalılar; International Foundation of Gender Education (IFGE) kuruldu. IFGE, cinsiyet değiştirme ve karşı cinsin giysilerini giyme, onların hayatın her alanında var olmalarını ve onların daha görünür olmaları ve hayatlarını kolaylaştırma konularına eğilen bir eğitim ve yardım kuruluşudur.
Yani, işleri güçleri “Fuhşiyat”ı meşrulaştırmak. Google, Fuhşiyatı “Müstehcenlik” diye çeviriyor. Kürtçesi Fuhişe. İngilizce prostitution. Fuhşiyad; Osmanlıca’da “Çirkin işler, günahlar. Çok çirkin, aşağılık, helâl olmayan işler; Dinen yasaklanan ve haram sayılan davranışlar. Çirkin, ayıp şeyler, sözler” anlamına geliyor. LGBT deyince kim ne anlıyor. Biz “yerli” ve “milli” olanı kullanalım derseniz işler karışıyor o zaman da!. Türkçede, “Kevaşe”, “Fahişe, kaltak, sürtük” anlamına gelen bir kelimedir. Ayrıca kötü yola düşmüş kadınlara söylenen bir sözdür.
…
Hakka ve ölçüye uymayan her şey Fahşa
Konu ile ilgili bir akademik makalede şu açıklamalara yer verilir: Kur’an-ı Kerim’de (FHŞ) kökünden gelen 25 yerde bu sözcük ve türevIeri kullanılır. Bu ifade bir sözün veya bir çirkin, kötü ya da kaba ifade etmek için kullanılır. Her türlü aşırılık da bu kelime ile ifade edilir. Özel anlamda “zina” “El Fahişe” şeklinde de kullanılır. “Hakka ve ölçüye uymayan her şey Fahşa” olarak nitelendirilir.
Cimrilik ve aşırı pahalı fiyatlandırma da Fahşa’nın etimolojik türevleri arasındadır. Yani, en genel anlamda “Haddi aşmak”dır. Her türlü “Gayri meşru” yani hukuka uygun olmayan / Şeriata uygun olmayan, meşruiyetini kaybetmiş olan her şey Fahşa’nın kapsamı içindedir. “Edepsizlik, ahlaksızlık, kaba ve çirkin” olan her şey, ki zina da bu çerçevede değerlendirilir. (Talak 1, Ahzab 30, İsra 32). Zina yapana “zani” denir. Bu konuda Allah’ın hükmünü bilmek isteyenler ayrıca şu ayetlere baksınlar: Nisa 15-16, 19, 22, 25; Araf 28; Ali İmran 135, Bakara 169; Enam 151; Araf 33; Şura 37; Necm; Yusuf 24; Nahl 90; Nur 21, Neml 54-55; Araf 80-81; Ankebut 28-29; Nur 19. İslam bütün bunları genel anlamda “Fuhşiyat” olarak tanımlar.. İslâm’ın yasakladığı çirkin iş, yüz kızartıcı söz veya davranış. “Fahşâ”; “Dünyada had cezasını, ahirette ise azâbı gerektiren şeydir”. “Şüphesiz müminler arasında fuhşiyâtın yayılmasını savunanlar için dünyada rezillik ve ahirette çok acıklı bir azâb vardır…” (en-Nûr, 24/19).
…
Bu kelimeler yüzümüzü kızartmıyor!
Tamam bu kelimeleri öyle ulu orta kullanmayalım da “Pedofili, Ensest, Nekrofili, Zoofili, Pandasex, Queer, Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Transgender ve İnterseks, Travesti, Aseksüel, Homoseksüel” derken ne yapalım. Durum ortada; bu kelimeleri kullanırken utanmıyoruz, yüzümüz kızarmıyor, “edeb” ve “haya” açısından bakmıyoruz bunlara. Dizi filmler, oyunlar, çizgi filmler, şarkılar, media, akademya bunları anlatıyor. Binlerce “Toplumsal cinsiyet” üzerine “bilimsel makale” var. Bakın bakalım neden söz ediyorlar. LGBT’den söz ederken yüzümüzün kızarmamasının tek sebebi “bu Fuhşiyat ve türevleri”nin İngilizce olmasından değil. Aslında bir algı operasyonu ile algılarımızla oynadılar. Refleks veremiyoruz. LGBT+ pozitif ayırımcılığa tabi, birilerinin “Onur” duyduğu bir şey. Sağcı, solcu, Türk, Kürt, Alevi, Sünni, milliyetçi, liberal bir şey fark etmiyor. “Onur yürüyüşü” yapıyorlar ve “Utanma” diye pankart açıyorlar. Bunları eleştiriyorsunuz hakkınızda davalar açılıyor, mesleki bir dernekten ihraç ediliyorsunuz. Hatta bunları hedef alıyorsunuz, hakkınızda suç duyurusunda bulunanlar İstanbul sözleşmesi paketi içinde bu yanlışın temsilcilerini savunur duruma düşebiliyorlar.
Hem de bunu yapanlar sizin çevrenizden birileri olabiliyor. Bir başkadır benim memleketim. Bu paradoks karşısında aslında “bu ifridden sualin kılını çekmez akıl”. Evet birileri artık beynimizi ve kalbimizi hedef alıyor. Ve bu konuda yeterli duyarlılığa sahip olmadığımız da ortada. Duyarlılık gösterenlere karşı da nasıl tepki verildiğini görüyorsunuz.
‘Onlar ve destekçileri, bizim oylarımızdan daha değerli görülüyor’
Hangi partiden olursanız olun, siyasi partilerin hemen hemen hepsi İstanbul sözleşmesini savunuyor. LGBT’lilerin ve onların destekçilerinin oyları, bizim oylarımızdan daha değerli görülüyor sanki.
Biz kaç kişi kaldık bilmiyorum. İstanbul sözleşmesini destekleyenler, bizden daha fazla oya sahipmiş.
Birileri, onun için “İS maskesi” takmış İS 2020’de. Sahi bir kamuoyu şirketi halka sorsa, “Homoseksüel bir damat, Lezbiyen bir gelin, Biseksüel bir torun ister mi! Hanımınızın ya da kızınızın, oğlunuzun cinsel yönelim, tercih ve deneyimine ne dersiniz” diye.
Sahi alacakları cevap ne olurdu?
Neyse bu günlük de bu kadar. Selâm ve dua ile.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *