“Oryantalizm” ve “Avrupa merkezci” anlayışın hala zihinleri şekillendirdiğini belirten İbrahim Kalın: “Avrupa merkezci tarih perspektifini bir kenara koyarak bizim dünyaya yeniden bakmamız gerekiyor.” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Hasan Kalyon Üniversitesinin düzenlediği online programa katıldı. Dünyanın çok hızlı bir değişimden geçtiğini vurgulayan Kalın, şöyle konuştu:
“Soğuk savaş döneminin sona ermesinden sonra tek dünyanın yerine çok kutuplu bir dünyanın inşasının olacağı beklentileri vardı. Fakat yaklaşık 30 yıldır dünyadaki düzen arayışı hala sonuçlanmış değil. İnsanlar ‘Yeni ideal devlet düzeni veya toplumsal yaşama modeli arayışı sona ermiştir. Bu manada tarihin sonu gelmiştir’ diye bir tez ortaya atmışlardır. Son 30 yıldır yaşananlar aslında tarihin sona ermediğini tam tersine hızının arttığını bir kez daha ortaya koymuş oldu. Dahası hem bölgesel hem küresel tarihin nasıl şekilleneceği yönünde yeni fikirlerin, yeni ideallerin, yeni tezlerin ortaya atıldığını görüyoruz.”
Modernleşme sisteminde “oryantalizm” ve “Avrupa merkezci” anlayışın hala zihinleri şekillendirmeyi sürdürdüğünü ifade eden Kalın, farklı ve geniş pencerelerden tarihe bakılması gerektiğini dile getirdi.
Kalın, şunları söyledi:
“Avrupa merkezci tarih akışı içinde ‘sen, ben, biz’ yokuz. Batıda olmayan beyaz adam yok. Sadece biz değil. Çin, Hint, Latin Amerika, Afrika medeniyetleri yok. İslam medeniyeti katkı sunuyor ama ana akış yine Avrupa merkezi perspektiften devam ediyor. Bizim de tarih anlayışını artık çok ciddi şekilde sorgulamamız gerekiyor. Ortaya koyacağımız ilmi ve bilimsel çalışmalarla bir dünya tarihi perspektifini nasıl geliştirebiliriz, dünya tarihini nasıl yeniden yazabiliriz sorusunu sormamız gerekiyor. Avrupa merkezci tarih perspektifini bir kenara koyarak bizim dünyaya yeniden bakmamız gerekiyor.”
Türkiye’nin uluslararası siyasette bunu yapmaya çalıştığına dikkati çeken Kalın, “Cumhurbaşkanımız ‘Dünya beşten büyüktür’ dediğinde sadece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesinden bahsetmiyor. Aynı zamanda herkesin eşit haktör muamelesi gördüğü, adil, paylaşımcı bir dünya düzeninden bahsediyor. Hiç kimsenin tam merkezde olmadığı herkesin paylaştığı, Avrupa merkezci ön yargıları ve kalıpların reddedildiği, adalete dayalı bir dünya sisteminden bahsediyor. Bizim bunu siyasetten uluslararası ilişkilere, bilimsel çalışmalardan kültür sanat alanına kadar her zaman ve zeminde büyük bir perspektif olarak ortaya koymamız gerekiyor.” diye konuştu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *