Türkiye son günlerde Karadeniz’de bulunan 320 milyar metreküp doğal gaz rezervini konuşuyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen haftaki açıklamasının ardından farklı görüşlerden yorumlar geldi.
Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Çalışma Grubu Başkanı Necdet Pamir, Karadeniz’de bulunduğu açıklanan doğal gaz rezervini CRI Türk’e değerlendirdi.
Necdet Pamir, böyle bir keşifle Türkiye’nin enerji dışa bağımlılığının bitmesinin söz konusu olmadığına dikkat çekerek, açıklanan rezerv rakamlarının mevcut veriler itibarıyla bilimsel olmaktan henüz uzak bulunduğunu belirtti.
Açıklanan rakamın iki katı, üç katı ya da çok daha düşük veya sınırlı bir rezerv de olabileceğini vurgulayan Pamir, “Ancak bir tane kuyu açıp henüz hedef derinliğe bin metre mesafe varken, böylesi bir rezerv açıklaması bilimsel değildir. Bu, burada ‘gaz yoktur’ anlamında değil; yeterli sayıda kuyu açılmadan ve bunların tamamında uzun süreli basınç-akış testi yapılmadan ‘320 milyar metreküp rezerv’ açıklanmasının, henüz bilimsel bir karşılığı yoktur.” dedi.
“TÜRKİYE PETROLDE YÜZDE 94, DOĞAL GAZDA İSE YÜZDE 99 DIŞA BAĞIMLI”
“Türkiye bugün birincil enerji tüketiminde yüzde 72,4 dışa bağımlı bir ülke konumunda. 2002’de ise bu bağımlılık % 68’di.” ifadesini kullanan Necdet Pamir, şöyle devam etti:
“Görece düşük seyreden petrol ile doğal gaz fiyatlarına rağmen ekonomik kriz ve pandeminin etkisi nedeniyle Türkiye’nin enerji ithalatının, miktar olarak çok düşmesine rağmen, geçen yıl enerji ithalatına 41,6 milyar dolar ödedik. Dolayısıyla Karadeniz’deki Tuna-1 kuyusu civarında öne sürülen bu rezerv miktarının doğru olduğunu kabul etsek bile, bu miktar, Türkiye’nin dışa bağımlılığını, hiçbir şekilde ciddi oranda aşağı çekmez. Somutlamak gerekirse; Türkiye ekonomik kriz ve pandemi öncesinde doğal gazda 50-52 milyar metreküp civarında gaz tüketiyordu. Dediğim nedenlerden talebin ve tüketimin düşmüş olmasına rağmen geçen yıl 45,2 milyar metreküp gaz tüketti. Basit bir hesapla, 320 milyar metreküpün doğru olduğunu kabul etsek bile 50 milyar metreküp tüketseniz 6 ila 7 senelik bir rezervden söz ediyoruz. Bunun bir ekonomik değeri var mıdır? Tabii ki vardır. 10 milyar metreküp ya da 40 milyar metreküp olsa da bir değeri vardır; önemlidir ve Türkiye için yararlıdır. 320 milyar metreküp olursa, çok daha iyi olur. Ancak buradan ‘muazzam bir gelir elde edileceği ve buna bağlı olarak da cari fazla verilecek’ açıklamalarına bakarsak; böyle bir şey yok. Hiç beklenmedik kadar daha fazla yeni keşif olur, o zaman yeniden konuşuruz.”
“BURADA GAZ YOKTUR İDDİALARI DOĞRU DEĞİLDİR”
Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Grubu Başkanı Necdet Pamir, mevcut durumda Türkiye’nin petrolde yüzde 94, doğal gazda ise yüzde 99 dışa bağımlı olduğunun altını çizerek, taş kömürünün yüzde 90’dan fazlasını ithal eden ülke konumunda bulunduğunu hatırlattı.
Doğal gaz ile ilgili maliyet konusuna da dikkat çeken Pamir, “Bir diğer önemli konu da şudur; eğer böyle bir rezerv varsa, Türkiye’ye birden fazla getirisi olur: Birincisi; söz konusu gazın, parasal bir değeri elbette vardır. İkincisi; yer bilimciler açısından; yani petrol mühendisi, jeofizik mühendisi ve jeoloji mühendisleri için olduğu kadar, tüm yan hizmetler açısından da bir istihdam kapısı açılacaktır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de önemli adımları var. Bu keşif, Türkiye’nin ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) o bölgede yükselen profiline katkı sağlar; kıyıdaş ülkeler nezdinde Türkiye’nin itibarı artar. Uluslararası bazı şirketlerin Türkiye’ye ilgileri artabilir, bu da bize hem psikolojik avantaj sağlar hem de Türkiye’yi stratejik olarak daha da güçlü konuma taşır. Diğer yandan, ‘Burada gaz yoktur’ iddiaları da doğru değildir. Belli ki, bir gaz gelişi var ancak bunun ne kadar olduğu konusunda bir kuyu ile yorum yapmak da doğru değildir. En az dört – beş tane yeni kuyu açılacak; burada da uzun süreli testler yapılacak, onların ardından bir şey söylemek mümkündür. ’12 saat test yaptık; rezervi sonra açıkladık.’ açıklamaları da gerçekçi değildir. Rezerv saptanmasına yönelik akış testleri için dünya pratiği, 2 ile 3 ay civarındadır.” diye konuştu.
“BİR DİZİ İŞLEM VAR, BUNLAR İKİ SENEDE BİTECEK İŞLER DEĞİL”
Necdet Pamir, bulunan doğal gazın 2023’te kullanılacağı açıklamalarına da değinerek, bunun için gerekli olan çok sayıda işlem olduğunu vurguladı.
“Öncelikle yeni kuyular deleceksiniz, bu sahayı geliştireceksiniz.” diyen Pamir, şunları kaydetti:
“En azından rezervin ne olduğunu ve söz konusu yatırımların; yani gazın işlenmesi (proses), boru hatlarının döşenmesi, her türlü olumsuz katkı maddesinden (CO2, H2S, su, vb.) ya da yararlanılabilecek (kondensat) arındırılması ve içindeki bazı yararlı maddelerin kullanıma hazır hale getirilebilmesi için bir dizi yatırım yapacaksınız. Gazın farklı kuyulardan toplanması ve kıyıya taşınması için farklı çaplarda boru hatları döşenecektir. Bu hem paradır, hem zamandır. Gerçekçi olmak gerekirse; ciddi bir keşif olduğu ortaya çıkarsa, bunun için dediğim gibi çok sayıda kuyu açacaksınız ve uzun süreli test yapacaksınız. Dolayısıyla burada ciddi bir şey görülürse o zaman yatırım kararı vereceksiniz, daha böyle bir noktada değiliz. O nedenle ‘2023’te üretim başlayacak ve gaz faturaları düşecek.’ demek de gerçekçi değildir. Ancak bu bir umuttur, iyi bir gelişmedir, takipte olmak lazım. Acele etmeye gerek yok.”
“ÇİN’İN BU KONUDA TEST ÜRETİMLERİNDE BAŞARI SAĞLADIĞI DA BİLİNMEKTEDİR”
Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Grubu Başkanı Necdet Pamir, son olarak yerli müteahhit şirketlere iş olanağı açılma potansiyelinden de bahsederek, “Diğer yandan, 320 milyar metreküp ya da yakın miktarda bir keşfi arzulamamız için bir diğer neden de yerli müteahhit şirketlere de bir iş olanağı açılması potansiyelidir. Akçakoca gaz sahası keşfedildiğinde, bu potansiyel kullanılmıştır. Bugün bu potansiyel daha gelişmiş düzeyde mevcuttur. TPAO’nun personelinin ağırlıklı olacağını umduğumuz koşullarda; bu konuda deneyimli şirketlerle iş birliği ve bu amaçla uluslararası ihale yapılması söz konusu olacaktır. Bu çerçevede, China National Petroleum Corporation ( CNPC) gibi Çinli şirketler de devreye girebilirler. Karadeniz’in bir diğer önemli özelliği, çok zengin gaz hidrat kaynaklarının varlığının da ispatlanmış olmasıdır. Çin’in bu konuda test üretimlerinde başarı sağladığı da bilinmektedir. TPAO’nun Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) iş birliği ile Prof. Dr. Günay Çiftçi liderliğinde yaptığı çalışmaların somut sonuçları, TPAO arşivindedir.” açıklamasında bulundu.
Necdet Pamir, Karadeniz’deki potansiyele vurgu yaparak sözlerini şöyle tamamladı:
“Sonuç olarak; Karadeniz’de gerek konvansiyonel gaz kaynakları ve gerekse gaz hidratlar açısından çok önemli potansiyel vardır. Üstelik bu sularda Münhasır Ekonomik Bölge sorunu da yoktur; yatırım ortamı uygundur. Önemli olan, bilimin ışığından giderek, bu konuları siyasi malzeme yapmadan, ülkelerimizin ve yurttaşlarımızın yararına kullanmayı başarabilmektedir.”
CRITURK / Haber: Tuğçe Akkaş
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *