Yüz yıl öncesinde uyutmak için verilen mücadeleler bugün uyandırmamak için veriliyor. İsteseler de istemeseler de bu uyanış eninde sonunda bir gün gerçekleşecektir.
Uyursak İyi Uyanırsak Kötü
Ömer Naci Yılmaz
Ashab-ı Kehf’in uykusunu miras alan ümmet uyanma emareleri göstermeye başlayınca uyutmak için mücadele eden aktörler yeniden sahneye çıktılar. Yüz yılı aşkın bir zamandır süregelen uyku halinin devamı için ellerinden geleni yapıyor gelmeyen için de çareler arıyorlar. Ümmet ruhu, millet bilinci siyasi ve ideolojik anlayışlara kurban edildiğinden uyanmaya dair hareketler, kıpırdanmalar ve sağa sola dönmeler maalesef görülmüyor, görülmek istenmiyor.
Yüz yıl öncesinde uyutmak için verilen mücadeleler bugün uyandırmamak için veriliyor. İsteseler de istemeseler de bu uyanış eninde sonunda bir gün gerçekleşecektir. Dünya nezdinde bütün düşman oklarının ülkemize çevrilmiş olması doğru yolda olduğumuzun ve uyanmaya başladığımızın bir göstergesidir. Kısır siyasi çekişmelerden tutun da kısır dini konulardaki çekiştirmelere varıncaya kadar, insanımızın ve aziz ümmetimizin şimdisine ve buradasına hiçbir fayda sağlamayacak tartışmalar enerjimizi tüketmekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu tartışmaların sevindireceği tek yer düşman karargâhıdır. Elimizi vicdanımıza koyalım ve etrafa iyice bir bakalım. Biz birbirimizi yerken acaba kimler ellerini ovuşturmaktadır. 15 Temmuz hain darbe girişiminde gördük ki bu tartışmalar, tartışanları da tartıştıklarını da silip süpürecekti. Her türlü ayrı düşüncenin insanı anladı ki vatan yoksa her türlü anlayışımız tehdit altındadır. Yüz yıl öncesinde yaşadığımız tehditlerin aynısı bugün de geçerlidir. Anlamamakta neden ısrarcıyız ki? Anlamak için neyi yaşamamız gerekir? Geçmişte toplumun çimentosu olan anlayışlar, geldiğimiz noktada çimentonun ruhunu balyozlamaktadır. Uyanık olmak, oyuna gelmemek lazımdır. Her oyuna geliş ümmetimizi ve geleceğimizi sıkıntıya sokmaktadır.
İslam milletinin uyandığında ne olabileceğini görmek için çok ileri görüşlü olmaya da gerek yoktur. Kudüs hassasiyetinin ümmeti nasıl heyecanlandırdığına hep birlikte şahit olduk. Bu birlik ruhunun devamının gelmemesi için hiçbir sebep yoktur. Yeter ki ayrılıkçı anlayışları bir kenara bırakmasını bilelim.
Bizim uyanmamamız için bizi bizim kavramlarımızla uyutanlar, bu kavramlarla kavga ettirenler yeni kavram üretmekte, bizi uyutacak argümanlar geliştirmekte oldukça mahirdirler. Sağ-sol, alevi-sünni, laik-antilaik, Müslümanlara irticacı ve diğerleri… Dün Abdülhamit’e irticacı diyenler aynı suçlamayı bizim tanık olduğumuz güzel isimlere yapmadılar mı? Batının korkulu rüyası İslam’dır, ona inananların uyanmasıdır. Batı, Müslümanları uyutan ve ninni söyleyen Müslümanların (!) iktidarından asla rahatsız olmamıştır. Onlar sadece kendi milletini değil, ümmeti de uyandıran, silkelenip kendine gelmesini ve gerçekliğine dönmesini sağlayan, sağlamaya çalışan Müslümanların iktidarından rahatsız olmuştur. Bugün Reis’in ve Türk milletinin şahsında İslam dünyasının yaşadığı sıkıntıların temelinde bu gerçeklik yatmaktadır. Bu gerçeği görenlerden birisi de İngiliz tarihçi Arnold Toynbee (1889- 1975)’dir. İngiliz tarihçi, Batı’yı ve onu tanrılaştıranları şöyle uyarıyor: “Panislamizm uykudadır. Fakat bizim bu uyuyanın her zaman uyanabileceğini hesaplamamız lazım. Şayet bir gün bu güç Batı egemenliğine karşı çıkıp Batı düşmanlığını parola ederek harekete geçecek olursa, İslam’ın vurucu esprisi üzerinde öyle bir psikolojik tesir yaratacaktır ki Ashab-ı Kehf gibi uzun bir müddet uyumuş olsalar bile bir kahramanlık çağını başlatarak uyanacaklardır.”
İslam coğrafyasındaki geri kalmışlığın, her türlü taassubun, sokakların kan gölüne çevrilmesinin nedenlerini şimdi çok daha iyi anlıyoruz. Birilerinin çıkarttığı sorunlarla uğraşan Müslümanlar etrafta olup bitenden bihaber olacak, birileri de malı götürecektir. Yüz yıllardan beri böyle gelmiş böyle gitsin istiyorlar. Böyle gitsin diye de yapmadık kahpelik bırakmayacaklar. Bütün bu oyunları gördükten sonra onlar hâlâ zafer naraları atabiliyorlarsa bunun tek sebebi bizim aymazlığımızdır. Yalandan düşmana sövüp durmanın bir manası yoktur.
Kendimize, özümüze dönersek, uyanık olursak, kısır tartışmaların kimleri sevindirdiğini iyice görebilirsek başarı gelecektir. Başarı bizim işimiz değil, bizim işimiz ona giden yolda uyanık olmaktır, zira sefer bizden zafer Allah’tandır. Bir nöbet sırasında uyuduğumuz için kaybettiğimiz ümmet onurumuzu ve şuurumuzu tekrar kazanmak için yeni nöbette uyanık olalım yeter.
Hilal Haber
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *