Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, düzenlediği basın toplantısıyla partisini tanıttı. Davutoğlu, “Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Cumhuriyetin birikimlerini geleceğe aktaracağız.” dedi.
Davutoğlu konuşmasında dış politikada herkesle görüşülmesi gerektiğini vurgulayarak, Türkiye’nin çıkarlarının savunulması gerektiğini belirtti. Ekonomik rakamları değerlendiren Davutoğlu, “Türkiye ekonomisi derin bir krizin içindedir” ifadelerini kullandı. Son olarak, “Türkiye’yi yönetenlerin iktidarda kalma dışında başka gündemleri kalmadığı görülüyor. Milletimizin geleceği için söyleyecek başka sözleri kalmamıştır” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu partisine ilişkin açıklamalarda bulundu. Haberturk.com, Davutoğlu’nun açıklamalarının satırbaşlarını şöyle aktardı:
“Bugün partimizin kuruluşunu ilan ediyoruz. Bu kutlu yürüyüşün hayırlı olmasını diliyorum. İnsanlığın ve milletimizin kritik süreçten geçtiği bu süreçte, Ankara’da tarihin ve milletimizin huzurundayız. Bütün baskılara ve korku atmosferine rağmen omuz omuza vererek, ülkemize demokratik ve müreffeh ufku çizmek için bir araya geldik.
3 nesil olarak buradayız. 27 Mayıs’ı çocuk olarak yaşayanlar var, 12 Eylül’ü aynı koğuşta geçirenlerimiz de var. O karanlık günlerde gözünü açanlar da var, gün sayanlar da var. Özgürlükler açısından 28 Şubat’ın dondurucu soğuğunda doğan da var, sınavdan sınava girenler de var. 15 Temmuz’da hainlere karşı omuz omuza veren kahramanlar da var. Farklı yaşlara, farklı inançlara mensup bu aziz toprakları vatan bilen bir topluluğuz. Hepimiz eşit ve onurlu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyız.
3 nesil olarak çok acılar yaşadık, ama geçmişe değil geleceğe ayarlıyız. Ortak bir gelecek inşa etmeye geliyoruz. Yeni şeyler söylemeye geliyoruz. Yeni şeyleri ancak geçmişten ilham alanlar inşa edebilirler. Yeni şeyleri korkulardan ve tabulardan kurtulanlar söyleyebilirler. Susmaya değil, konuşmaya; bağırmaya değil sakince hitap etmeye; surat asmaya değil tebessüm etmeye geliyoruz. Gün bizi birleştiren ilkeleri konuşma günüdür. Temel ilkelerimizi paylaşmak ve ahitleşmek istiyoruz.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına yürürken, geleneksel değerlerin yeniden keşfedildiği kritik bir tarihi eşikte kapsayıcı bir yenilenme ihtiyacına cevap vermek için yola çıkıyoruz. Geleneğe saygılı, vatandaşlık hukuku ve milli egemenlik konusunda modern ve çağdaş küresel bir siyaset anlayışını benimsiyoruz. Geleneğe saygılı özgürlükçülüktür ana felsefemiz. Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurulan Cumhuriyetin birikimlerini geleceğe aktaracağız.
Siyasetimizin temeli insan onurunu korumak ve yüceltmektir. Bütün siyasi mekanizmaları, kurumları ve teamülleri birer araç olarak görüyoruz. İnsanı ve onun temel haklarını ikinci plana iten hiçbir devlet baki olamaz. Geleneğimizde esasları konulan aklın, inancın, neslin korunması Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi özgürlük haklarını tanımlar. Dünyada otoriter yönetimlere yöneliş olmasına rağmen insanların onurlu ve başı dik yaşadığı bir ülke inşa etmeliyiz. Basında tekelleşme insanın zihnini kapatır. Sansür ve oto sansür olmadığı, gazetecilerin yargılanmadığı bir düzen inşa edeceğiz.
İnsan onuru ile taçlandırılan herkes mutlak anlamda eşittir. Etnik, dini ve mezhebi kimlik ayrımlarına karşı bir siyasi anlayışın sözcüsüyüz. Farklılıkların bir arada yaşamasının teminatı olan çoğulcu bir yaklaşım hayata geçireceğiz. Her kültür, dil, inanç ve gelenek milletimizin ortak mirasıdır. Bütün kimliklerin kültürlerini geliştirmesini savunuyoruz. Anadilin eğitimde öğretilmesi ve kullanılması vatandaşlarımızın aidiyetini güçlendirecektir. Uzun tarihi süreçlerde akraba topluluklar ile bariyerleri aşma konusunda stratejik unsur olarak görüyoruz.
Siyasetimizin vicdani ilkesi din ve inanç özgürlüğüdür. Siyaset alanında herkes kendi imtihanını vermeli, dini değerleri bu satha asla sokmamalıdır. Devlet bütün dini, mezhebi anlayışlara eşit ve aynı mesafede olmalıdır. Felsefemiz özgürlükçü din ve laik anlayıştır. Gayrimüslim vatandaşlarımızın sorunları eşitlik ölçüsünde çözülecektir. Siyasetin dini semboller üzerinden güç devşirmesi önleyecek manzume oluşturulacaktır. Toplumun manevi olgunluğu için çaba göstermesi gereken yapılara müdahale edilerek paralel yapılara yönelmesi engellenecektir.
Özgürlüğü garanti olmayan insanın onurunu koruması mümkün değildir. Güvenlik adına özgürlüklerin kısıtlanmasını dikta rejimine yol açtığı görülmüştür. Her türlü kaos girişimine karşı vatandaşlarımızın canını, malını koruyacak hak ve adalet mekanizmasının işlemesi en temel vazifemizdir.
Terörizmle mücadele yürütmesi zorunluluktur. Bu çerçevede terör ve terörle mücadele söylemi Türkiye’nin enerjisini tüketen bir tuzak olmaktan çıkarılmalıdır. Güvelik açığı üretmeyen bir anlayış hakim kılınmalı.
Sağlık ve eğitim konularını doğumdan ölüme kadar temel insan hakları bağlamında ele alıyoruz. Sağlığı ulusal ölçekli gelecek projeksiyonumuzda ele alıyoruz. Eğitimi de formal bir formasyon olarak görmüyoruz. Resmi veya dayatılmış bir ideolojiyi reddediyoruz. İnsan devşirme değil, nitelikli insan yetiştirme olarak görüyoruz. Tek tipçi değil demokratik ve çoğulcu bir yaklaşımı benimsiyoruz.
Gençlerden korkanlar onları dar kalıplara hapsetmektedir. Biz o dinamizmi hayata geçirmek için ön alıcı özel düzenlemelere inanıyoruz. Birçok toplum aile kurumunun çözülmesiyle karşı karşıyadır. Bu kuruma inancın sağlamlaşması ekonomik ve sosyal politikalarda önemli bir rol oynayacaktır. Kadın ve erkeğin hayatın her alanında yan yana ve birlikte yol almalarını sağlamaktır. Partimiz ayrımcıların karşısında durduğu gibi cinsiyet ayrımcılığın da karşısındadır.
Çevre anlayışımızın temeli mekana saygıdır. Mekana saygı insana saygının tamamlayıcı parçasıdır. Doğa ve çevrenin korunması gelecek nesillere borcumuzdur. Bugün ekonomik değerleri elde etmek için maliyetleri gelecek nesillere yüklemeyi sorumsuzluk olarak görüyoruz.
Özgün kavramları tüketen popülist hamasetten uzak duracağız. Yenilenme adına geçmiş tecrübelerimizi reddetmeyecek, arkaik görüşlere fırsat tanımayacağız. İnsan onuruna ve özel hayatın mahremiyetine saygı duyuyoruz. Hakaret ve nefret dili aramızda barınamaz. Bugün siyasi hayatımızda en çok özlenen nazik bir siyasi dildir. Geçmişte siyasi muhataplarımız hangi dili kullanırlarsa kullansın bundan taviz vermeyeceğiz. Eleştirilerimiz samimi ve yapıcı bir dille ifade edilecektir. Göründüğümüz gibi olup, olduğumuz gibi görüneceğiz.
Kibre karşı tevazuyu, şahsi çıkara karşı kamu çıkarını savunuyoruz. Her türlü açık ve örtülü yolsuzlukla mücadele, siyasi etik konusunu, adil gelir dağılımını ön şart görüyoruz. Kamu adına yapılan her işlem kamu denetimine açık olmalıdır. Bu şeffaflık ilkesiyle sağlanabilir. STK’lar şeffaf olmalı, kayıt dışı ekonomi tasfiye edilmeli, görevlendirmeler şeffaflık içinde olmalı, paralel yapılara asla izin verilmemelidir. Siyasi etik alanında birey ve aile hayatına saygı gösterilmelidir. Aile ilişkilerinin kamu alana yansıtılması aile hayatına zarar vermektedir. Kamu görevi yönetenlerin ailesi ne özel bir ayrıcalığa sahip olmalı ne de yıpratıcı eleştiriyle muhatap olmalıdır. siyasi ahlak, şeffaflık, siyasetin finansmanı, imar rant yasaları acilen çıkarılacaktır.
Lider kültünü reddediyoruz. Toplumsal düzen anlayışımızın temeli adalettir. Hukuk aracılığıyla insan hayatının teminat altına alınmadığı tedbirler kaosa ve saldırıya açık hale gelir. Hukuk güç biriktirme alanı değil, gücü denetleme ve ahlaki çizgiye getirme alanıdır. Yargının kontrol altına alınma çabası en büyük suç olarak görülmelidir. Hakim ve savcıların kollektif kimliklerle anılması, mahalle baskıları altında kalmasıdır. Hakimlerin adalet dağıtırken muhataplarına karşı kör ve sağır olmalarını sağlayacak tedbirler alıncaktır. Toplumsal düzen ve devlet öfkeyle değil, adalet terazisiyle hareket ettiği zaman ayakta kalabilir. Yargı bağımsızlığı esastır. Her bir yargıcın tek başına ve sadece kendi vicdanı ile karar vermesini sağlayan hukuk düzeni kurulacak. Bu hukuk düzeni de denetime açık olacaktır. Esaslı bir reform yapılacaktır. Hakimler ve Savcılar Kurulu ikiye ayrıcaktır. tutuklanmanın istisna olması titizlikle uygulanacaktır. Masumiyet karinesi, lekelenmeme hakkına özen gösterilecektir.
Güç yozlaşması birçok sapmayı doğurur. Güçler ayrılığına ilkesine dayalı demokratik hukuk devletidir. Denetlenmeyen hiçbir güç olmayacaktır. Yasama, yürütme ve yargı dengeleyici olacaktır. TBMM yasama görevini yaparken, hiçbir güç tarafından baskı altına alınamaz. TBMM’nin siyasal etkinliği artırılacaktır. Yürütme erkinin yetkisinin açıklanması zarurettir. Anayasal denetimine açık olacaktır.
Demokratik bir anayasa olmadan Türkiye’nin demokratik geleceği olmayacaktır. Partimiz, yeni anayasanın en geniş katılımla sıfırdan yazılmasını savunuyoruz.
Hükümet sistemleriyle demokrasi arasında doğrudan ilişki bulunmaktadır. Hukuk devletine riayet, hak ve özgürlüklerin anayasal güvence ile denge ve denetleme mekanizması. Parlamenter sistem de 2016 referandumu ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bunları karşılaması mümkün değildir. Yeni sistem de karar alma süreçlerinde ve yetki kullanımında etkinlik ve güven sorunu yanında demokratik standartlarda düşüş olmuştur. Bu sistemle demokratik toplum düzeni mümkün olmayacaktır. Her türlü vesayetten arındırılmış, demokratik parlamenter sistemi savunuyoruz. 12 Eylül sisteminin ürettiği değil, tam özgürlükçü parlamenter sistem olacaktır.
Devlet mimarisinin yeniden tanziminde süreklilik içinde değişimdir. Asabiyet terk edilecek ama kurumsal hafıza korunacaktır. Türkiye yerel yönetimler sorununu konuşurken, tabular yüzünden reformları yapamamıştır. Partimiz mahalli idarinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na veya yeni bir bakanlığa bağlı olmasını savunuyor.
Cumhuriyetimiz ortak aidiyetimizin, doğal ve güzel farklılıkların korunmasının teminatıdır. Sivil toplumun gücü derin vicdanlarda tecelli eder. FETÖ gibi gizli yapıların siyaseti vesayet altına alması da, devletin araçsallaştırması da demokrasiye zarar verir. Siyasi partiler özgürlükçü ve demokratik düzenin vazgeçilmez unsurlarıdır. Anayasal ve yasal düzenlemeler kısıtlayıcı düzenlemeler içermektedir. Yasaklayıcı anlayıştan uzak durulmalıdır. Yeni siyasi partiler düzenine ihtiyaç vardır. Yasa hazırlanıp, çıkarılacaktır. Yeni bir seçim kanunu çıkarılacaktır. Seçim sistemine ilişkin temel ilkeler anayasal güvence altına almalıdır. Seçim barajı temsil gücünü zayıflatmaktadır, buna son verilmelidir.
Devlet yönetiminde temel ilkemiz ehliyet, liyakattir. İlkelerin hayata geçirilmesi için eşit kurallara bağlı bir kamu istihdamı öngörüyoruz. Kamu istihdamı ahlakını Türk siyasetine sokacağız. Bütün vatan evlatları bizim evlatlarımızdır. Hiçbiri dışlanamaz, hiçbirine özel muamele yapılamaz. Aidiyetlerin karar alma süreçlerini etkilemesi durumunda hak arama yollarının açık olmasını sağlayacağız. Mülakat sistemi kaldırılacaktır. Her türlü kayırmacılığa açık kapı bırakan sisteme karşı sınavlar yapılacaktır.
Ekonomi alanında temel hedefimiz adil ve sürdürülebilir bir refahtır. Ticaret ve sermayede dünyaya açık, serbest piyasa ekonomisini benimsiyoruz. Nesnel ve genel kurallar konulmasını savunuyoruz. Baskı aracı ve tehdit unsuru olarak kullanılmamalıdır. Gelişim ve sözleşme özgürlüğünü teminat altına alan şeffaf olmasıdır. Ekonomik başarı için ön şart hukukun üstünlüğünün hakim kılınmasıdır. Yargının tarafsız, bağımsız, hızlı ve etkin, evrensel hukuka uygun şekilde işlediği hukuk devletinde mümkündür. Coğrafi konumumuz mal ve hizmet üretimi, tarım stratejilerimiz bağlamında değerlendirilecektir. Büyümeyi, tam istihdamı, ekonomik kaynaklarının etkin biçimde dağıtılması, gelirin adil şekilde bölüşülmesini sağlamaktır. Avrasya kıtasının en büyük üretim üslerinin diğer pazarlara açılması için serbest ticaret anlaşmalarına öncelik verilecektir. Teknoloji üreten bir ülke olacağız.
Milli Savunma Sanayimizin dışa bağımlılığını azaltmak milli bekamız için önceliklidir. Dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelerin esaslı muhasebesi yapılarak, Türkiye’nin çıkarları korunan bir strateji belirlenecektir. Çok boyutlu, esnek bir diplomasi benimsenecektir. Bölgesel düzen unsurlarını destekleyen bir yaklaşım belirlenecektir. İstikrar ve düzen kurucu bir rol oynanacaktır. İkili yüksek düzeyli işbirliği mekanizmaları, arabulucuk girişimlerinin etkinliği artırılacaktır. Türkiye’nin çıkarları konusu olmasını düşünüyoruz. Türkiye’nin saygın yerini koruması için demokratik değerlere dayanan bir dış politika perspektifini hedefliyoruz. Bugün Türkiye’nin istikrar adası hüviyetini korumasının önceliğini tanıyoruz. ABD ile ilişkiler belli bir düzeye oturtulacaktır. AB üyelik hedefi korunacak, NATO üyeliği devam edecektir. Rusya ve Çin’le ilişkiler güçlendirilecektir. Ülkemizin tarihinden güç alarak ülkemizin saygın ve müreffeh bir ülke olmasına inanıyoruz.
Kamplar arasına sıkışmayan, taktiksel kazanımları uzun vadeye tercih etmeyen, dış politikayı iç politikaya malzeme etmeyen bir politikaya inanıyoruz. Diplomatik söylem tümüyle değiştirilecektir. Diplomatik söylemde hiçbir uluslararası aktörü dışlamayan herkesle diyaloğa açık bir diplomatik söylem dili benimsenecektir. Son dönemde kişiselleştirilen kurumsal niteliği zaafa uğrayan diplomatik ilişkilerin yeni bir ahenge kavuşturulması elzemdir.
Bugün Türkiye ekonomisi derin bir krizin içindedir. Türkiye’yi yönetenlerin iktidarda kalma dışında başka gündemleri kalmadığı görülüyor. Milletimizin geleceği için söyleyecek başka sözleri kalmamıştır. Hep geçmişi konuşuyorlar, aynı şeyleri söylüyorlar. Hukuk ortadan kalkmıştır. Karamsar tablo baştan aşağı değişecektir. Şimdi yapmamız gereken zihinleri özgürleştirmek, muhasebe yapmak ve atılması gereken adımları atmaktır. Bu ortak hedef doğrultusunda kanaat önderleri, aydınlarımızı ortak geleceğimizi belirlemek için davet ediyoruz. Gelecek Partisi’nin hayırlara vesile olmasını diliyoruz. Türkiye’nin sorunlarını çözemeyenler vardır, sorunlarla beslenen vardır ama çözülemeyecek sorun yoktur. Kuşatıcı bir siyasi vizyon, yetkin bir kadroyla sorunları çözüme kavuşturmak mümkündür. Geleceğimizi inşa etme günüdür, gün geleceği inşa etme günüdür, geçmişe takılıp kalma günü değil, ufka yürüme günüdür. Gelecek bizimdir, gelecek milletimizindir, gelecek Türkiye’nindir.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *