Uzmanlar, Alman güvenlik kurumlarının yıllardır radikal İslamcı grupları mercek altına aldığını, buna karşın ırkçı grupların radikalleşmesini adeta görmezden geldiğini savunuyor.
Almanya’da ‘Irkçı Gruplara Göz Yumuluyor’ Tartışması
Evinin bahçesinde yakın mesafeden kafasına sıkılan tek kurşunla infaz edilen Kassel Valisi Walter Lübcke cinayeti, Almanya’da ‘ırkçı terörizm’ endişesini arttırdı.
Cem Dalaman / VOA News
Katil zanlısının 1990’lı yıllardan bu yana yabancı düşmanı ve Neonazi çevrelerle bağlantılarının ortaya çıkması sonrasında, Lübcke’nin öldürülmesi olayının ardında azmettirici kişi ya da kişilerin olup olmadığı konuşuluyor.
Olaya el koyan Federal Savcılık, gündemdeki bu önemli soruya somut cevap verecek yeterli bilgi ve belgeye ulaşamadı. Ancak Lübcke’nin infazının şekliyle bağlantılı, 2000’li yıllarda 8’i Türk toplam 10 kişiyi öldüren terör hücresi NSU örgütünün işlediği cinayetler ve bu kez de yeni bir terör ağı olup olmadığı soruları akıllara geldi.
Şu ana kadar zanlının olayın sorumluluğunu üstlenip üstlenmediği konusunda da herhangi bir açıklama yapılmadı. Basına sızan bilgilere göre, geçen hafta sonunda bir tanığın ifadesi sonrasında tutuklanan zanlının cep telefonunda ırkçı ve tehdit mesajları tespit edildi.
Sicil kaydında, yasa dışı silah bulundurma, adam yaralama, ülke barışını bozma gibi suçlar bulunan ve 1993 yılında mültecilerin kaldığı bir yurda molotof kokteyli atarak yakma girişiminden yargılanan, daha sonra serbest bırakılan zanlının, 2000’li yılların başından bu yana “Kombat 18” adlı ırkçı örgütle ilişkisi de tespit edildi.
Zanlının 1 Mayıs 2009’da Alman Birleşik Sendikası DGB’nin Dortmund kentinde düzenlenen mitingine saldıran “Autonome Nationalisten” adlı gruba da üye olduğu ve o saldırı sonrasında tutuklanarak, 10 ay hapis cezasına çarptırıldığı da öğrenildi. 2009’dan beri ırkçı eylemlerde yer almayan zanlının 2018’de sosyal medya üzerinden, “Bu hükümet ya politikalarından vazgeçer ya da ölümler olur” mesajını paylaştığı da saptandı.
Başbakan Angela Merkel’in 2015 sonrasında izlediği insani mülteci politikasını savunduğu için o dönem sonrasında sıklıkla tehdit edilen Lübcke’nin öldürülmesi, Almanya’da güvenlik kurumlarının aşırı sağcı oluşumlara karşı yeteri kadar kararlı hareket etmediği tartışmalarını da beraberinde getirdi.
11 yıl keşfedilmeden Almanya’nın ortasında gizlenerek, insanları hedef alan NSU çetesi ortaya çıktıktan sonra, başta Başbakan Merkel olmak üzere yetkililer bir daha bu tür olayların yaşanmasını önlemek için güvenlik birimlerinin ırkçı yapılanmalara karşı daha sert tedbirler almasını kararlaştırmıştı. Ancak Kassel’de işlenen son cinayet ve katil zanlısının yıllardır şiddet yanlısı aşırı sağcı olduğunun bilinmesine rağmen, güvenlik birimleri ve adli makamların ciddi önlem almadığı ortaya çıktı.
Nitekim dün bir basın toplantısı düzenleyen Anayasayı Koruma Örgütü Başkanı Thomas Haldenwang, “12 bin 700 şiddete hazır aşırı sağcı var. Bunları 24 saat boyunca izlememiz mümkün değil” diyerek azılı ırkçı Stephan E.’nin izlenmediğini kabullendi.
Alman basınına değerlendirme yapan terör uzmanları, ırkçı grupların uzun bir süredir terör eylemlerine hazırlık yaptığını, hedef olarak seçtikleri ‘düşmanlarını’ belirlediklerini ve Lübcke benzeri başka suikast ve saldırıların da gelebileceğini belirtiyorlar. Uzmanlar, Alman güvenlik kurumlarının yıllardır radikal İslamcı grupları mercek altına aldığını, buna karşın ırkçı grupların radikalleşmesini adeta görmezden geldiğini savunuyor.
Sokaktaki vatandaş da, ırkçılığın günlük yaşamı olumsuz etkilediğini, son terör saldırısıyla ise tehdit edici yeni bir boyut kazandığını söylüyor.
Federal İçişleri Bakanlığı verilerine göre, iki Almanya’nın birleştiği 1990 yılından bu yana aşırı sağcılar tarafından öldürülenlerin sayısı en az 83. Yabancılara saldırıları belgeleyen bağımsız Amadeu Antonio Vakfı ise asıl sayının çok daha yüksek olduğunu ve aynı sürede aşırı sağ motifli en az 193 cinayet işlendiğini belirtiyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *