Ali Erkan Kavaklı: “İrlanda ve ABD büyükelçiliklerinin ders kitaplarının müfredatı ile ilgilenmesi bu alanda ince mühendislik çalışmaları yapıldığını gösterir. Türkiye’de eğitim Milli Eğitim Bakanlığı’na bırakılmayacak kadar önemli.”
Müfredatlar üzerinde dolaşan kapkara Amerika bulutları
Ali Erkan Kavaklı
Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ı dinlerken hayrete düştüm. İstanbul’da Eğitim Bir-Sen’e bağlı 1 No’lu şubenin Teşkilat Buluşması programında Genel Başkan Yalçın’ı dinlerken Prof. Oktay Sinanoğlu’nun ısrarla dillendirdiği Fulbright Anlaşmasını hatırladım.
Fulbright Eğitim Komisyonu adıyla bilinen Türkiye–Amerika Birleşik Devletleri Kültürel Mübadele Komisyonu 1949 yılında İsmet İnönü döneminde imzalanmış, 5596 sayılı kanun 13 Mart 1950 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi›nde kabul edilmiş. Komisyon sekiz kişiden oluşuyor, başkanı ABD’li, oyların eşitliği durumunda başkanın dediği oluyor. Eğitim sisteminin Amerika tarafından dizayn etmesi sağlanmış.
Amerika, eğitim alanında yapılacak her çalışmayla yakından ilgileniyor.
MEB’de müfredat süreci başlattığında Eğitim Bir-Sen, konuya nitelik kazandırmak için müfredat çalışması yapınca inanılmaz şeyler olmuş.
Başkan Ali Yalçın’ın anlattıkları Prof. Oktay Sinanoğlu’nun yüzde yüz haklı olduğunu ortaya koyuyor. Başkanın anlattıklarından aldığım notlar şunlar:
“15 Temmuz sonrası Bakan İsmet Yılmaz döneminde müfredat yenileme çalışmaları yapıldı. Eğitim sendikası olarak 50 akademisyen 400 öğretmen ile çalışma yaptık. ABD büyükelçiliğinden telefon geldi, görüşmek istediklerini söylediler. Konuyu sorduk, eğitimle alakalı, dediler. Eğitim Bir-Sen’de randevu verdik. 4 kişilik bir heyet geldi. Siyasi ataşe, uzman, ABD öğretmen sendikası başkanlığı yapmış biri, tercüman.
Müfredat raporunuzda ne var diye sordular.
Açıklanınca görürsünüz, dedik.
Bir süre sonra sol bir gazete başlık attı:
“Anti Kemalist rapor bugün açıklanıyor”
Milli Eğitim Bakanlığı herkesi müfredat çalışmalarına destek vermeye çağırdı. Kamuoyu bu konuya ilişkin görüşlerini MEB’e iletti. MEB sonuçları birkaç gün içinde açıklayacağını ifade etti. ABD büyükelçiliği bizi yeniden aradı.
“Siyasi ataşemiz değişti, yeni ataşe sizi tanımak istiyor.”
Yeni ataşenin bize sorduğu en önemli soru şuydu:
“Milli Eğitim Bakanlığı sizin çalışmalarınızdan ne kadar faydalandı?”
-Açıklanınca göreceğiz, dedik.
Özellikle Evrim Teorisi ve cihat kavramı üzerinden sol basında polemikler başladı.
Bir ara İrlanda Büyükelçiliği’nden aradılar, randevu istediler. Gelen heyetin gündemi eğitim, müfredat, cihat ve Evrim teorisi idi.
Görüşme sırasında cihat kavramının doğrusunu öğretilmesi gerektiğini, aksi hâlde IŞİD gibi örgütlerin bu kavramı istismar ettiğini; Evrim Teorisi gibi ispatlanamamış teorilerin alt eğitim evlerinde ilimmiş gibi anlatılması yerine üniversitelerde tartışılması gerektiğini, ispatlanmamış teorilerin ateist, Marksist ve kapitalistlerin işine yaradığını, onun yerine İslam inancının öğretilmesi gerektiğini ifade ettik.
İrlanda ve ABD büyükelçiliklerinin ders kitaplarının müfredatı ile ilgilenmesi bu alanda ince mühendislik çalışmaları yapıldığını gösterir. Türkiye’de eğitim Milli Eğitim Bakanlığı’na bırakılmayacak kadar önemli. Eğitim düzelmeden ekonomi, siyaset, çarşı-pazar düzelmez.
Bu arada önceki dönem Eğitim Bir-Sen başkan vekili Ahmet Özer’in 28 Şubat döneminde yaşadığı bir hatırayı hatırlamakta fayda var.
Bakanlık din kültürü ve ahlak bilgisi kitabı yazdırmak için komisyon kurmuş.
“Ramazan geldi, çarşı-pazar ve sofralar şenlendi” başlıklı bir konuyu ele alıyorlar. Ahmet Bey Kayseri’de bir çarşıyı resimliyor, kitaba koyuyorlar. İftar saatinde sofrada bir araya gelen sakallı bir dede, başörtülü nine, evlatları ve torunları ile yemek yiyorlar. Kitap, Talim Terbiye’ye gidiyor; iade ediliyor. Resimlerdeki sakallı erkekler ve başörtülü hanımlar işaretlenmiş, okla yan tarafa şu not düşülmüş:
“İlkel kesit. Resmi değiştirin!”
Talim Terbiye’de İslam inancına ait sembolleri ilkel kesit gören yetkili aymazlar var. Bu ülke bunları yaşadı.
Eğitim Bir-Sen Türkiye düşmanlarının ilgilendiği önemli bir sivil toplum kuruluşu. Sesi değil, sözü yükseltmek isteyen erdemli insanların bir araya geldiği sendikal hareket. Adil bir medeniyet kurma hedefi var. Kimsesizlerin kimsesi olmak, mazlumların sesi olmak idealiyle çalışıyor. Tam demokrasiyi gerçekleştirmek için çaba harcıyor. Bir milyonu üyesi ile Memur-Sen bir orman niteliğinde. Yıkıcı değil, milletin hukukunu koruyan hizmet sendikacılığı yürütüyor.
Katsayı adaletsizliğini kaldıran, başörtüsü zulmünü bitiren, Kur’an’ı öğretmemek için konan 12 yaş engelini bozan, okullarda hizmetlilerden başkasına başörtüsü takma hürriyeti tanımayanların oyunların altüst eden bir hareket. Batıcı lobiler, Eğitim Bir-Sen’i insan mühendisliği çalışmalarına engel görüyorlar.
ABD, İrlanda, mason locaları, kamuoyu oluşturan lobiler Türkiye’deki eğitim ile yakından ilgileniyor. Umarım, eğitim fakültelerindeki eğitimcilerimiz de onlar kadar ilgilenir.”
Eğitim Bir-Sen modernleşme adı altında yürütülen sömürgeci Batı’nın her projesinin önüne dikilen yıkılmaz bir kale, yerli ve milli. Bu vatan evlatlarının inşa ettiği bir kale. İçinde yer almak, desteklemek boynumuzun borcudur.
(Yeni Akit)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *