DEM Parti heyetinin MHP’ye yapacağı ikinci ziyarete ilişkin yazılı açıklama yapan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Ön yargıların markaj ve mahkumiyetinden mutlaka kurtulmak lazımdır.” ifadesini kullandı. Bahçeli, görüşmeye katılacak dava arkadaşlarını ve DEM Parti heyetini selamladığını belirtti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, DEM Parti heyetinin, MHP’ye ziyaretine ilişkin yazılı açıklamasında, sıkılmış yumrukların açılması, gerilmiş yüz hatlarının yumuşaması, sırt dönmek yerine sırt sırta verilmesi, bunun yanı sıra iyimser, iyiliksever ve iyi niyetli ilişki ve irtibat ağlarının tesis edilmesinin kilitli kapıları açabilecek en makul anahtar olduğunu aktardı.
Sabır, sağgörü ve sağduyu mihverinde atılacak güven veren adımların boşa çıkmasının asla düşünülemeyeceğini vurgulayan Bahçeli şöyle devam etti:
“Daha fazla kaynaşarak, daha çok konuşarak, daha yürekten kucaklaşarak milli ve manevi temelde müessir, müteselsil ve müşterek bir geleceğin inşası mümkün hatta muhakkaktır. Ön yargıların markaj ve mahkumiyetinden mutlaka kurtulmak lazımdır. Üzerimize serpilen ölü toprağını kaldırıp atmanın yanında ilkel dürtülerin, illegal düzeneklerin, sanal ve sipariş provokasyonların zehirli sarmalından inanç ve irade birliğiyle sıyrılmak hem zorunlu bir ihtiyaç hem de tarihi, coğrafi ve kültürel bir mecburiyettir. Ahlaklı, sorumlu, etik ve milli hassasiyetlere tam sadakat duyan bir siyaset pratiğinin kronik sorunlar karşısında acze düşmesi, çaresizliğin fanusuna kısılıp kalması mümkün değildir.”
Bahçeli, Türk milletinin siyasetten ve siyasi partilerden yegane beklentisinin, haklı ve meşru taleplerine kulak verilmesi, hayatın ve hadiselerin doğal akışından kaynaklanan zincirleme sorunların aşama aşama dengeli ve demokratik müdahalelerle çözüme kavuşturulması olduğunu vurguladı.
“Terörü kalıcı olarak hayatımızdan çıkarmanın zamanı gelip çatmıştır”
Bahçeli şöyle devam etti:
“Fırtınalı bölgesel ve küresel sisteme karşı esnek, enerjik, erdemli, muhkem, müteyakkız ve stratejik direnç göstermek kadar iç cepheyi sağlam, sağlıklı ve zinde tutmak da beka düzeyinde önceliğimiz olmalıdır. Bu konuda herkes, peşin hükümlere aldırmadan, titizlik göstermelidir. Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan her kardeşimiz, büyük Türk milletine mensup olan her insanımız bölücü terörden ileri düzeyde şikayetçidir.
Artık terörü kalıcı olarak hayatımızdan çıkarmanın zamanı gelip çatmıştır. Çünkü terörle varılacak hiçbir yer, erişilecek hiçbir menzil yoktur. Kaldı ki geride kalan 41 yıllık zamanda bölücü terör örgütü sadece yakmış, yıkmış, katletmiş, kirletmiş, isyan ve şiddet eylemlerinde sürekli çıta yükseltmiştir. 27 Şubat 2025’te, terör örgütünün kurucu önderi tarafından yapılan ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’ kapsamında PKK’nın silah bırakmasıyla birlikte örgütsel varlığının feshedilmesi istenmiştir. Bu çağrı esas itibariyle talimatla bezenmiş ve belgelenmiş bir çağrıdır.”
PYD/YPG elebaşı ile Şam’da imzalanan anlaşma
Bahçeli, “Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ile PYD/YPG elebaşının 10 Mart tarihinde Şam’da imzaladıkları 8 maddelik anlaşma metiniyle mühim bir eşik aşılmış, komşu ülke Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü tescillenmiştir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye aleyhine “beşinci kol” faaliyeti yapan ücretsiz ajan provokatörlerin saptırmaları ve suyu bulandırma çabaları devamlı ilerleyiş halinde olsa da malum ve vaki gerçeğin, YPG/PYD/SDG’nin kendini feshederek silah bırakması olduğunu vurgulayan Bahçeli şöyle devam etti:
“Suriye’nin kuzeydoğusundaki sivil ve askeri kurumların, sınır kapılarının, havaalanlarının, petrol ve doğal gaz sahalarının Suriye Arap Cumhuriyeti’ne entegre edilecek olması, Kürt toplumunun Suriye devletinin ayrılmaz bir parçası olarak tanınması ve geçici anayasanın kabulü edilmesi, inkarı ve ihmali olmayacak ciddi gelişmelerden bazılarıdır. PKK’nın ise derhal ve hiçbir şart ileri sürmeksizin 27 Şubat çağrısı doğrultusunda kongresini toplayarak feshini kararlaştırması, kanlı silahların teslimini bir an evvel yapması, ertelenemez ve geciktirilemez bir gündem konusudur.
Geçmişte, PKK’nın kuruluş manifestosunda hedefi ‘Bağımsız Birleşik Kürdistan’a ulaşmaktır. Federasyon, otonomi, özerklik, demokratik Cumhuriyete katılım gibi seçenekler o dönemde yoktur. Bunlar, müteakip yıllarda Türkiye düşmanlarının dayatma ve telkinleriyle alternatif seçenekler olarak tezahür etmiştir. Bu karanlık ve hain hedeflere ulaşmak için yürütülecek strateji ‘uzun süreli halk savaşı’, buna ulaşmanın mekanizmaları ‘parti-cephe-ordu’ yapılanması, hedefe ulaşmanın silahlı yöntemi ise sırasıyla ‘silahlı propaganda’ ve sözde ‘gerilla savaşı’dır.”
‘Kurucu önder ifademizden rahatsız olanlar’
Terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta PKK’ya silah bırakma ve kendini feshetme çağrısıyla, PKK’nın anlam yoksunluğu, aşırı tekrara yol açması, dolayısıyla ömrünü benzerleri gibi tamamladığı ve feshinin gerekli olduğunun netleştiğini aktaran Bahçeli, “Kurucu önder ifadesinden rahatsız olan, bu tanımlamayı istismar eden, üstelik MHP’ye haksız ve hayasız şekilde saldırıya geçenler evvelemirde bu sıfatın bize ait olmadığını, patentinin bizde bulunmadığını, örgütsel ve ideolojik bir adlandırmadan başka da bir manaya gelmediğini biliyor olsalar bile bilmezliğe yatan ucuzlaşmış ve koflaşmış şarlatan tiplerdir. Nitekim PKK’yı kuran ve kumanda eden teröristbaşı Abdullah Öcalan, aynı zamanda örgütün kurucu önderidir. Kim ne derse desin aleni ve aşikar gerçek budur.” ifadesini kullandı.
CHP’nin ve yandaş televizyon kanallarının terörsüz Türkiye hedefini sabote etme gayesi, diyalog kanallarını baltalama gayreti maalesef gözle görülecek kadar açıktır ve açıktadır. Dil ve üslup çoraklığıyla birlikte fikri ve siyasi çarpıklık CHP’yi Türkiye’nin karşısında sivrilen bozguncu bir odağa dönüştürmüştür. Bu nedenle CHP yönetimi aklıselim çizgiye gelmedikçe, maşeri vicdanın kabulleneceği makul ve muhterem bir siyaset ahlakına sahip olmadıkça Milliyetçi Hareket Partisi tarafından dikkate ve itibara alınması söz konusu olmayacaktır.”
‘DEM Parti’nin desteği takdire şayandır’
Bahçeli, “Demokrasi devriminden bahsedenlerin, icazetli tek kişinin oylanacağı, tek kişinin katılacağı karikatür mahiyetli bir ön seçimi demokrasinin ilkeleriyle nasıl bağdaştırdıklarını, bunun neresinin demokrasi devrimi olduğunu izah etmeleri tutarlılık gereğidir.” ifadelerini kullandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihindeki en göz alıcı yüksek demokrasi örneğinin, bir yanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin milli irade marifetince tescili, diğer yanda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oy seviyesi olduğunu savunan Bahçeli’nin açıklaması şöyle devam etti:
“CHP Genel Başkanı ve çıkarcı yönetimi yine baltayı taşa vurmuştur. Ne yapsalar beyhudedir, terörsüz Türkiye’nin doğuş müjdesini karartamayacaklardır. DEM Parti heyetinin siyasi partilerle bir program çerçevesinde görüşmesi, terörsüz Türkiye mücadelesine destekleri takdire şayandır. Hiç kuşkusuz DEM Parti heyetinin Milliyetçi Hareket Partisi’ne yarın gerçekleştireceği ikinci ziyaretinde de olmayı ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunmayı arzu ederdim. Fakat partimizi temsilen görevlendirilen arkadaşlarım inanıyorum ki şahsımı aratmayacaklar, düşüncelerimizi berrak ve temiz bir mizaçla muhataplarına anlatacaklardır. Bu vesileyle değerli dava arkadaşlarımı ve DEM Parti heyetini selamlıyor, terörsüz Türkiye seferberliğimiz kutlu olsun diyorum.”
Bir yanda Nevruz, diğer yanda Ramazan Bayramı
Bahçeli, ilerleyen günlerde bir yanda Nevruz Bayramı, diğer yanda da Ramazan Bayramı’nın kutlanacağına işaret ederek, “Allah’tan dileğim her günümüzün bayram olması, ülkemizin bayram yerine dönmesidir. Kalpleri pırıl pırıl, adeta dalgasız deniz olan aziz millet evlatları yeni emperyalizmin kalleş pusularına ve kanlı tuzaklarına düşmeyecek, Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti milli birlik ruhuyla ve bin yıllık kardeşlik şuuruyla sonsuza kadar var olacaktır.” açıklamasında bulundu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *