‘Teknoloji oligarklarına hesap sorulabilmeli’

‘Teknoloji oligarklarına hesap sorulabilmeli’

Dijital Nefretle Mücadele Merkezi Başkanı İngiliz siyasi analist Imran Ahmed, sosyal medya platformlarında, algoritmaların en tartışmalı içerikleri öne çıkararak nefret söylemi ve dezenformasyonda artışa neden olduğunu belirterek, teknoloji liderlerinin sorumlu tutulabilmesi, zorlu sorular sorulabilmesi gerektiğini savundu. 

Dijital Nefretle Mücadele Merkezi (CCDH) Başkanı Imran Ahmed, sosyal medya platformlarında algoritmaların en tartışmalı içerikleri öne çıkararak nefret söylemi ve dezenformasyonda artışa neden olduğunu belirterek, ülkelerin bu platformlara şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde yasal düzenlemeler getirmesi gerektiğini bildirdi.

Sosyal medya platformlarında nefret söylemi, aşırıcılık veya zararlı davranışlar hakkında düzenli olarak raporlar yayımlayan CCDH, Elon Musk’ın X’i satın almasından bu yana platformda nefret söyleminde artış olduğunu ortaya koyan araştırmalar yaptı. Musk’ın şirketi X, bu araştırmaların, “kışkırtıcı iddialarla reklam verenleri platformdan uzaklaştırarak X’e zarar vermeyi amaçladığını” öne sürdü.

X şirketinin, CCDH’ye karşı dava açma girişiminde bulunması üzerine, California’daki mahkeme, “kamu katılımını engellemeyi amaçlayan stratejik davalar” kapsamında davayı reddetti ve CCDH’nin masraflarının karşılanmasına hükmetti.

Musk’ın sahibi olduğu X dahil sosyal medya platformlarının nefret söylemi ve dezenformasyonun yayılmasında rol oynadığını belirten CCDH Başkanı Ahmed, Musk’ın kendilerine yönelik yasal tehditlerini, özellikle Müslümanları hedef alan aşırı sağcı ve ırkçı paylaşımlarının arkasındaki nedenleri AA muhabirine anlattı.

“Sosyal medya algoritmaları en tartışmalı içerikleri öne çıkarıyor”

Ahmed, sosyal medyanın modern toplumlarda bilgi paylaşımı ve değerlerin tartışılması için önemli araç haline geldiğini ancak bu platformların nefret söylemine karşı koymada başarısız olduğunu söyledi.

Platformların bu kuralları uygulamada yetersiz kaldığını ya da hiç uygulamadığını vurgulayan Ahmed, ayrıca sosyal medya algoritmalarının en tartışmalı içerikleri öne çıkardığına dikkati çekti. Ahmed, “Bu algoritmalar, bizi duygusal, öfkeli ve birbirimizle tartışır hale getiren içerikleri öne çıkarıyor çünkü bu durum bizi platformda daha uzun süre tutup reklam izlemeye devam etmemizi sağlıyor.” dedi.

“Musk’ın X’i satın alması nefret söylemini artırdı”

Ahmed, Musk’ın 2022’de X’i satın almasının ardından nefret söyleminin ciddi şekilde arttığının altını çizerek, CCDH’nin bu tarihten sonra nefret söylemi kullanımının arttığını ortaya koyan araştırmalar yayımladığını bildirdi. Bu bağlamda, özellikle siyahilere atfedilen saldırgan bir kelimenin kullanımının, Musk’ın X’i devraldığı hafta içinde 3 katına çıktığını gösteren çalışma yaptıklarını aktaran Ahmed, Musk’ın nefret söylemlerine karşı gevşek tavır sergilediğini ve bazı durumlarda bizzat bu söylemleri teşvik ettiğini ifade etti.

Sosyal medya platformlarının dünya genelinde nefret söylemini yayarak toksik çevre yarattığını vurgulayan Ahmed, şunları söyledi:

“Bu platformlar, nefret ve dezenformasyon için daha güvenli alanlar haline geldikçe, diğer herkes için daha toksik hale geliyor. X’in etkisi oldukça ilginç. X, aslında çok popüler bir platform değil. Kullanıcı sayısı açısından Facebook’un 20’de 1’i kadar. Ancak, kritik fark, X’in gazeteciler ve politikacılar gibi kişilerin kullandığı platform olması ve bu kişilerin burada gördüklerini başkalarına aktararak bu içeriklerin daha fazla yayılmasını sağlaması. Dünya genelindeki toplumlar olarak yapabileceğimiz en sağlıklı şeylerden biri, X’in halkın sesi değil; bir adamın (Musk’ın) yazdığı algoritmaların yansıması olduğunu hatırlamak ki bu adam geçmişte ırkçılık konusunda fazlasıyla gevşek tutum sergilediğini kanıtlamış birisi.”

“Asıl hedefi aşırılık yanlılarını desteklemek”

Ahmed, Musk’ın son dönemde özellikle İngiltere’yi, İngiliz siyasileri ve bu ülkede yaşayan Müslüman toplumları hedef alan saldırgan paylaşımlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

“Elon Musk, son aylarda İngiltere’deki Müslümanlar hakkında nefret ve yalanlar yaymaya devam ediyor.” diyen Ahmed, bunun, geçen yıl İngiltere’de meydana gelen aşırı sağcı ve ırkçı şiddet olaylarına yol açan dezenformasyonla başladığını söyledi.

Musk’ın bunu yapmasının nedenlerinden birinin, İngiliz hükümetini baltalamaya çalışmak olduğunu kaydeden Ahmed, Musk’ın bunu yaparken iktidardaki İşçi Partisi ya da muhalefetteki Muhafazakar Parti ayrımı yapmadığını, asıl hedefinin, kendisine minnettar olacak “aşırılık yanlılarını desteklemek” olduğunu dile getirdi. Ahmed, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Musk, (İngiltere’de cezaevinde bulunan aşırı sağcı) Tommy Robinson gibi mahkum edilmiş bir holigan ve tanınmış bir ırkçıyı destekleyerek onların çıkarlarını öne çıkarıyor. Bence bir numaralı hedefi, İngiltere’deki Çevrim İçi Güvenlik Yasası’nı kaldırmak. Aynı şekilde, Almanya ve Fransa’da, aşırı sağcı bir parti olan Almanya için Alternatif’i (AfD) destekleyerek, Avrupa Birliği’nin (AB) Dijital Hizmetler Yasası’nı baltalamaya çalışıyor. Bu yasa, tıpkı Çevrim İçi Güvenlik Yasası gibi sosyal medya platformlarının şeffaf olmasını ve zarar verdiklerinde hesap verebilir olmasını sağlıyor.”

“Bu platformlar ifade özgürlüğü platformları değil, ticari sohbet platformları”

Ahmed, Elon Musk’ın fikirlerini ifade etme hakkı olduğunu ancak bu fikirlerin hesap verebilirlik ve şeffaflık olmadan yayılmasına izin verilmesinin ona güç kazandırdığını belirtti.

Sosyal medya platformlarının genellikle yanlış şekilde ifade özgürlüğünün teminatı olarak görüldüğünü, bu platformların aslında ticari çıkarlar doğrultusunda tasarlandığını vurgulayan Ahmed, “Oysa bu platformlar ifade özgürlüğü platformları değil, ticari sohbet platformları ve bizi bağımlı hale getirmek için tasarlandı.” dedi.

Teknoloji şirketlerinin yanlışlarına karşı durulması gerektiğini ve bu şirketlerle iş yapmadan önce dikkatli olunması gerektiğini kaydeden Ahmed, “Birisi yanlış bir şey yaptığında, güce gerçeği söylemeliyiz ve insanlar Elon Musk gibi birisiyle iş yapmadan önce iki kez düşünmeli.” ifadesini kullandı.

Ahmed, sosyal medya platformlarının hesap verebilirlik ve şeffaflık temelinde düzenlenmesi gerektiğini, bu şirketlerin ticari çıkarlarının toplumların değer ve haklarına zarar vermemesi gerektiğini vurguladı.

“Sosyal medya şirketleri yasalar karşısında sorumlu tutulmadı”

Ahmed, sosyal medya şirketlerinin yasal düzenlemeler karşısında hesap verebilir olmaması nedeniyle giderek daha sorumsuz tutum sergilediklerine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sosyal medya şirketleri, ABD, İngiltere, AB, Türkiye ya da herhangi bir ülke tarafından yasalar karşısında sorumlu tutulmadı. Toplumlar olarak bu şirketlerin etkisini anlamakta ve ifade özgürlüğü ile herhangi bir işletmenin şeffaflık ve hesap verebilirlik gerekliliği arasında dengeli düzenlemeler oluşturmakta çok yavaş davrandık. Bu şirketler eleştirilmedikleri ve hesap vermedikleri için artık istedikleri her şeyi yapma hakları olduğunu düşünüyorlar.”

“X, platformdaki nefret söylemi artışını belgeleyen araştırmaya karşı dava açtı”

Ahmed, X platformunun, CCDH’nin nefret söylemi artışını belgeleyen araştırması nedeniyle kendilerine dava açtığını hatırlatarak, “Bize dava açmalarının nedeni yanıldığımız için değil, araştırma yapmamızın Musk’ın reklam gelirlerini artırmasına müdahale ettiğini iddia etmeleriydi. Ancak, biz kazandık çünkü halkı bilgilendirmek için araştırma yapma ve gerçeği paylaşma hakkımız var ve bunu yapmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

Ahmed, bu davanın, doğru yolda olduklarının göstergesi olduğunu vurguladı.

California’daki bir mahkemenin, kamu katılımını engellemeyi amaçlayan stratejik davalar (SLAPP) kapsamında davayı reddettiğini ve CCDH’nin masraflarının karşılanmasına hükmettiğini belirten Ahmed, “Sosyal medyada gerçek önemli olmayabilir ama ABD mahkemelerinde hala önemli ve hukukun üstünlüğü, bu sorumsuz teknoloji oligarşisini sorumlu tutmanın yolu olmayı başardı.” ifadesini kullandı.

Ahmed, eski ABD Başkanı Joe Biden’ın teknoloji şirketlerinin topluma zarar veren etkileri konusundaki uyarısını hatırlatarak, bu şirketlerin hesap verebilir hale getirilmesinin demokrasiler ve toplumsal değerler için önem taşıdığını vurguladı. Sosyal medya platformlarının şeffaflık ve hesap verebilirlik temelinde düzenlenmesi gerektiğini söyleyen Ahmed, bu düzenlemelerin teknoloji endüstrisinin toplum üstündeki zararlarını en aza indirebileceğini belirtti.

“Teknoloji oligarklarına hesap sorabilmeliyiz”

Ahmed, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni dönemiyle birlikte “teknoloji oligarkları” olarak nitelediği şirket yöneticilerinin toplumsal etkilerinin daha dikkatli şekilde incelenmesi gerektiğine işaret etti. Ahmed, Mark Zuckerberg, Musk ve diğer teknoloji liderlerinden benzer yaklaşımlar beklediklerini ifade ederek, bu milyarderlerin büyük servetlerine rağmen toplumsal sorumluluklardan uzak kaldıklarını söyledi. CCDH Başkanı Ahmed, sözlerini şöyle tamamladı:

“(Trump döneminde de) Bu sorumsuz, süper güçlü, tarihteki herhangi bir insandan daha fazla servete sahip milyarderlerden benzer şeyler bekleyeceğiz, işlerini korumalarını, kendilerini daha zengin yapmaya çalışmalarını bekleyeceğiz. İnsanlar başarılı olma hakkına sahip, para kazanma hakları var ancak bunu demokrasilerimizin, ruh sağlığımızın, kamu sağlığımızın, bilimin, gerçeğin pahasına yaparlarsa, onları sorumlu tutabilmeli, zorlu sorular sorabilmeli, şirketlerinin içine bakabilmeli, ne bildiklerini anlamalı ve gerekirse ekonomik yaptırımlar uygulayabilmeliyiz. Bunu ister hukuki davalar yoluyla ister başka yollarla yapabilmeliyiz.”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *