‘Almanya, UCM kararından dolayı ikilemde kaldı!’

‘Almanya, UCM kararından dolayı ikilemde kaldı!’

Prof. Dr. Matthias Goldmann: “Almanya’nın burada belli bir ikilem içinde olduğunu kesinlikle anlayabilirsiniz. Bir yandan da UCM’yi desteklemek istiyor ama diğer yandan İsrail ile çok yakın tarihi ve siyasi bağları var”

Almanya’nın Wiesbaden kentinde bulunan EBS Ekonomi ve Hukuk Üniversitesi Uluslararası Hukuk Bölümü’nde Öğretim Üyesi Prof. Dr. Matthias Goldmann, Alman hükümetinin Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında çıkardığı tutuklama emri kararından dolayı ikilemde kaldığını kaydetti.

UCM’nin 21 Kasım’da “Gazze’de işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçları nedeniyle “Netanyahu ile Gallant hakkında tutuklama emri çıkardığını duyurmasından sonra Almanya Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, yazılı açıklamasında, Almanya’nın UCM’nin İsrailli yetkililer hakkındaki tutuklama kararını not ettiğini belirterek, “Ülke içinde atılacak adımlar titizlikle incelenecek.” ifadesini kullandı.

Almanya’nın UCM’nin en büyük destekçilerinden biri olduğunu belirten Hebestreit, “Bu duruş aynı zamanda Alman tarihinin bir sonucudur. Aynı zamanda İsrail ile benzersiz ilişkiler ve büyük bir sorumluluğu paylaşıyor olmamız da Alman tarihinin bir sonucudur.” değerlendirmesini yapmıştı.

Prof. Dr. Goldmann, UCM kararı ve Alman hükümetinin bu kararlarla ilgili tutumunu AA muhabirine değerlendirdi.

Goldmann, UCM’nin Netanyahu ve Gallant hakkında böyle bir kararını beklediğini ifade ederek, “Özellikle Gazze’deki gelişmelerin, İsrail ordusunun çeşitli eylemlerinin yasallığı konusunda önemli şüpheler doğurduğunu düşünüyorum. UCM savcısının, komuta yapısını seçmesi ve bu düzeyde ne tür bir sorumluluk taşındığına bakması aslında iyi bir şey.” dedi.

20 Mayıs’a kadar gelişmeler karar için yeterli oldu

Savaşlarda olmaması gereken şeylerin meydana gelebileceğini ifade eden Goldmann, “Ancak sorulması gereken soru, bu durum komuta kademesi tarafından kasıtlı olarak mı yapılıyor, yoksa kasıtsız mı? Buradaki savaş yöntemi yapısının, uluslararası insancıl hukuk ve insan haklarının büyük ölçüde tehlikeye atıldığı izlenimi veriyor. Sadece gelişmelere bakarsanız, burada hukuka her zaman riayet edilmediğine dair bazı göstergeler var.” ifadelerini kullandı.

Goldmann, UCM’nin kararında 20 Mayıs’a kadar olan gelişmeleri değerlendirdiğini, son gelişmelerin kararda yer almadığını belirterek, bunun bile tutuklama emrinin çıkarılması için yettiğini dile getirdi.

UCM’ye üye tüm devletlerin bu tutuklama kararıyla Netanyahu’yu tutuklamakla yükümlü olduklarını vurgulayan Goldmann, bu ülkelerin bunu yapmadıkları takdirde, UCM’nin Roma Statüsü kapsamındaki yükümlülüklerini ihlal etmiş olacaklarının altını çizdi.

UCM bağımsız mı?

Goldmann, tutuklama emirleri kararının mahkumiyet anlamına gelmediğini belirterek, şöyle devam etti:

“Bu yargılamanın başlangıcı olduğu anlamına geliyor. Netanyahu tutuklanırsa tüm delillerin bir mahkeme tarafından incelenmesi gerekecektir. UCM gayet bağımsızdır. Çok katıdır. Geçmişte çok sayıda sanığı, sanırım toplamda 11 sanığı beraat ettirmiştir. Bu da size adil, düzgün şekilde yürütülen ve sadece gerçekten var olan, uydurulmamış kanıtların mahkumiyete yol açtığı ve bunun yeterli olması gereken bir yargılama yapacağına güvenebileceğiniz anlamına geliyor.”

Alman hükümetinin tutuklama emrine ilişkin “ülke içinde adımları inceleyeceğini” ifade etmesi ne anlama geldiğinin sorulması üzerine Goldmann, bunu kimsenin kesin olarak bilmediği yanıtını verdi.

“Alman hükümeti şimdi bir şekilde başını ilmikten kurtarmaya çalışıyor”

Burada Alman hükümetinin, Netanyahu’nun Almanya’ya gelmesi halinde ne gibi adımlar atmayı düşündüğünü veya nasıl davranacağı konusunda açık vermek istemediğinin farkında olmak gerektiğini ifade eden Goldmann, “Almanya’nın burada belli bir ikilem içinde olduğunu kesinlikle anlayabilirsiniz. Bir yandan da UCM’yi desteklemek istiyor ama diğer yandan İsrail ile çok yakın tarihi ve siyasi bağları var. Ve Alman hükümeti şimdi bir şekilde başını ilmikten kurtarmaya çalışıyor.” dedi.

Hükümetin bunu pek de ikna edici şekilde yapmadığını aktaran Goldmann, şunları kaydetti:

“Çünkü Roma Statüsü kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda, Alman hükümetinin uluslararası hukuku farklı uyguladığı, yani herkesi ve tüm devletleri aynı koşullara tabi tutmadığı, suçlaması makul ve muhtemelen de haklı olur. Bu da elbette uluslararası hukukun önemini her zaman vurgulayan bir hükümet için büyük bir başarısızlık olacak.”

Goldmann, bu yüzden hükümetin bunu açık şekilde itiraf edemediğini ve bu ikilemden bir çıkış yolu bulamadığını savundu.

Prof. Dr. Goldmann, İsrail hükümetine, bu tutuklama emrinin var olduğu sürece Netanyahu’nun Almanya’ya hoş gelmediğini, yani Almanya’ya gelmemesi gerektiği yönünde net bir sinyal verilmesinin iyi olacağını anlattı.

“Alman hükümeti ne ile karşılaşacağını biliyordu”

Tutuklama emri başvurusunun yaklaşık 6 ay önce yapıldığına işaret eden Goldmann, “Alman hükümeti ne ile karşılaşacağını biliyordu. Hükümetin iyi uluslararası hukukçuları var. Yasal durumu, ne olduğunu uzun zamandır düşündüğünü sanıyorum. Onlar, örneğin Netanyahu’nun dokunulmazlığa sahip olduğu argümanının da zor olacağını çoktan gördü.” dedi.

Alman hükümetinin Netanyahu hakkındaki suçlamaların önce İsrail mahkemelerince değerlendirmesini savunduğunun hatırlatılması üzerine Goldmann, şunları söyledi:

“Gerçekten de Uluslararası Ceza Mahkemesi sadece ulusal kovuşturmanın gerçekleşmemesi veya yeterli olmaması halinde harekete geçmelidir. Gerçek şu ki İsrail’de Netanyahu ya da Gallant hakkında açılmış bir soruşturma yok. Böylelikle UCM yetkilidir. Ayrıca bu konuda karar vermek Alman hükümetinin değil, UCM’nin görevidir. UCM bu konuda hükmetmiş ve bu (talebi) reddetmişti. Ayrıca İsrail’in her an soruşturma başlatması da mümkün. Ve örneğin hükümet değişikliğinden sonra bunun gerçekleşmesi belki de düşünülemez bir şey değil.”

Goldmann, bu durumda İsrail’in, düzenli bir soruşturma başlattığı için artık yargı yetkisine sahip olmadığı gerekçesiyle UCM’ye itiraz edebileceğini belirterek, “Yani bu ihtimal hala var.” dedi.

Bundan dolayı Netanyahu’nun Lahey’de yargılanmamasının da mümkün olduğunu ifade eden Goldmann, “Hatta ben aslında fiili anlamda İsrail’de mahkemeye çıkma şansının çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Goldmann, Netanyahu’nun UCM’yi antisemitizmle suçladığının hatırlatılması üzerine de UCM’nin aslında, yalnızca küresel güneydeki insanları suçladığı veya mahkum ettiği için eleştirildiğini, Batılı devletlerin veya kendilerini Batılı gören devletler şimdiye kadar bunun dışında tutulduğunu ifade etti.

Matthias Goldmann, şöyle devam etti:

“Bu bir sorun. Eğer şimdi böyle bir durumdaysanız, savaş yönteminin yasallığı konusunda bu kadar bariz ve açıkça görülebilen şüpheler olduğu bir durumda, UCM’nin burada bir istisna yapması skandal olurdu. Yani tam tersi bir suçlama var. Aslında UCM’nin Avrupalı ​​olmayanları veya Batılı olmayanları tek taraflı ve seçici şekilde cezalandırmaya çalıştığı iddia ediliyordu. Buna burada da karşı çıkılmıştır. Bunun antisemitizm olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum, özellikle de Başsavcının Hamas liderleri hakkında da işlem başlattığını bildiğimiz için. Ancak onlar bu arada öldü.”

Söz konusu tutuklama emirlerine ilişkin UCM’nin kararının Almanya’nın İsrail’e silah sağlamasına bir etkisi olup olmayacağına ilişkin soruyu Goldmann, şöyle yanıtladı:

“Bunu henüz öngöremiyoruz. Bunun düşünülmesi gerektiğine inanıyorum. Almanya şimdiye kadar silahlarla ilgili yükümlülüklerini, İsrail’in bu silahların uluslararası hukuka uygun olarak kullanılacağını garanti etmesini sağlayarak yerine getirmeye çalışıyor. UCM durumun böyle olmadığını tespit ederse, o zaman bu garantilerin artık yeterli olmadığı bilinecek.”

Prof. Dr. Goldmann, Almanya’nın silah tedarik edip edemeyeceğini ve eğer edebilecekse hangi silahları tedarik edip edemeyeceğini dikkatle incelenmesi gerektiğini belirterek, sözlerini, “Demek istediğim, savunma sistemleriyle saldırı sistemleri arasında hala bir fark var. Bazı silahlar her ikisi için de kullanılabildiğinden bu ikisini birbirinden ayırmak bazen zordur.” diye tamamladı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *