10’u AB üyesi olmak üzere 13 Avrupa ülkesinde merkezi bulunan toplam 143 şirket PAC’ler aracılığıyla ABD seçimlerine para aktardı. Bu iki yıllık seçim döneminde en büyük katkılar İsviçreli yatırım bankası UBS, Alman telekom şirketi T-Mobile ve İngiliz savunma firması BAE Systems’den geldi. Ancak rakamlar, Amerikalı milyarderlerin yatırdıkları yanında çok sönük kalıyor.
Avrupa bağlantılı PAC olarak bilinen siyasi eylem komitelerinden sağlanan fonların yaklaşık yüzde 56’sı Cumhuriyetçi kampanyalara, yüzde 44’ü ise Demokratlara aktarıldı.
Euronews’un kâr amacı gütmeyen Open Secrets tarafından sağlanan veriler üzerinde yaptığı analiz, Avrupalı şirketlerin seçim döneminde ABD’deki seçim kampanyalarına dolaylı olarak yaklaşık 14,3 milyon dolar (13,2 milyon euro) fon aktardığını ortaya koyuyor.
Bu fonların yaklaşık yüzde 56’sının Cumhuriyetçi kampanyalara, yüzde 44’ünün ise Demokratlara aktarıldığı anlaşılıyor.
Yabancı şirketlerin ABD’deki seçim kampanyalarına doğrudan katkıda bulunmaları teknik olarak yasak olsa da, bu şirketler PAC olarak bilinen siyasi eylem komiteleri kurmak için Amerikan iştiraklerini kullanarak bu yasakları kolayca aşabiliyor.
Bu PAC’ler, Amerikalı çalışanlarından para topluyor ve bu paralar daha sonra seçim kampanyalarına aktarılıyor ve harcamalar genellikle başkan adaylarından ziyade kongre adaylarına odaklanıyor.
PAC’ler yıllardır ülkedeki seçim kampanyaları finansmanının temelini oluşturuyor. Kampanyalara yaptıkları doğrudan katkılar sınırlandırılmış durumda, ancak partileri ve adaylarını destekleyen reklamlar için sınırsız para harcayabiliyorlar.
Euronews’un analizine göre 10’u AB üyesi olmak üzere 13 Avrupa ülkesinde merkezi bulunan toplam 143 şirket PAC’ler aracılığıyla ABD seçimlerine para aktardı.
Bu iki yıllık seçim döneminde en büyük katkılar İsviçreli yatırım bankası UBS, Alman telekom şirketi T-Mobile ve İngiliz savunma firması BAE Systems’den geldi.
Open Secrets araştırma ve strateji direktörü Sarah Bryner’a göre, PAC’ler önemli bir lobi aracı, ancak seçim sonuçlarını etkileyecek kadar güçlü değil.
Bryner, “ABD politikasını etkilemek için PAC kuran yabancı çıkar gruplarının olması şart değil. Daha ziyade Avrupa’da ya da diğer ülkelerde yerleşik olan ve ABD’de bir şeyler yaptırmak isteyen şirketler söz konusu,” dedi.
Bryner, birçok büyük Avrupalı şirketin büyük ölçüde ABD merkezli müşterilere dayandığını ve bu nedenle politika yapımını etkilemeleri gerektiğini açıkladı.
Avrupa bağlantılı bu PAC’ler genellikle hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi kampanyalara oldukça eşit oranda fon sağlıyor.
Bryner, “PAC’lerin her iki tarafa da katkıda bulunması yaygın, çünkü ihtiyaç duydukları şey politikacılara erişim sağlamak,” diye açıkladı. “Her iki taraf da farklı yerlerde çeşitli koltuklar kazanacak ve şirketlerini düzenleyen komitelerde görev yapacak.”
Bununla birlikte, Avrupa bağlantılı PAC’lerin büyük çoğunluğu Cumhuriyetçi kampanyalara marjinal düzeyde daha fazla katkıda bulunuyor. Bu seçim döngüsündeki toplam 13,2 milyon euro’luk yatırımın yüzde 55’i Cumhuriyetçi adaylara gidiyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *