18 Ekim’de İstanbul’a gelen Almanya Başbakanı Scholz ertesi gün, Dolmabahçe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından ağırlandı. Erdoğan görüşmeye ilişkin açıklamasında, savunma sanayi ürünlerinin tedariki konusunda iş birliğini geliştirmeyi arzu ettiklerini söyledi.
18 Ekim gecesi uçakla İstanbul’a gelen Almanya Başbakanı Olaf Scholz, 19 Ekim’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Dolmabahçe sarayındaki Cumhurbaşkanlığı Ofisinde bir araya geldi. Görüşme sonrası ortak basın toplantısı düzenlendi.
Basın toplantısında konuşan Almanya Başbakanı Scholz, Ortadoğu’daki krizin herkesi meşgul ettiğini ancak İsrail konusunda Türkiye ile farklı görüşlere sahip olduklarını vurguladı. “7 Ekim’deki Hamas’ın saldırısı korkunç bir suçtu.” iddiasında bulunan Scholz, herkesin kendini savunma hakkının olduğunu dile getirerek, “Tırmanmanın azalması ve bir ateşkes, bu çatışmanın yayılmasını engellemek için şarttır. İki devletli bir çözüm olmalı. Hem Filistinliler için hem İsrail varlığı için biz bu konuda çaba harcıyoruz.” ifadesini kullandı.
Türkiye ile Almanya arasında geleneksel ve tarihi iş birliği olduğunu savunan Scholz, “Bu yıl özellikle Türk-Alman Dostluk Antlaşması’nın 100. yıl dönümünü kutluyoruz. Bu çok önemli ve ilişkilerimizin niteliğini vurgulayan bir tarih.” ifadesini kullandı.
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı
Olaf Scholz, iki ülkenin hem ikili konularda hem dünyadaki sorunlarla ilgili bilgi alışverişinde bulunmasının çok önemli olduğunu belirterek, “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısını hepimiz uluslararası hukukun bir ihlali olarak gördük ve ikimiz (Türkiye ve Almanya) de Ukrayna’ya destek oluyoruz. Ukrayna bize güvenebiliyor. Fakat bu savaşın sonsuza kadar devam etmemesi için ne yapabiliriz? Rusya’nın saldırısı bütün Avrupa’nın barış düzenini tehlikeye atıyor ve bu nedenle NATO’da müttefikler olarak kararlı hareket etmeliyiz.” diye konuştu.
Almanya-Türkiye ilişkileri
Görüşmede Türk-Alman ilişkilerinin de ele alındığını söyleyen Scholz, “Toplumsal açıdan çok yönlü ilişkilere sahibiz. Örneğin göç ve mülteciler konusunda Türkiye önemli çabalar harcıyor. Biz de bu konuda örneğin Suriye’deki savaşın sonuçlarıyla da başa çıkma konusunda Türkiye’ye desteğimiz sürecek.” dedi.
Olaf Scholz, iki ülkenin ekonomik ilişkilerinin çok iyi geliştiğini, ikili ticaret hacminin rekor seviye olan 55 milyar avroya ulaştığını ve bu durumun daha da geliştirilebileceğini ifade etti.
Yunanistan-Türkiye ilişkileri
Türkiye-Yunanistan ilişkilerine de değinen Scholz şunları söyledi:
“Bu ilişkiler konusunda, daha olumlu bir yönde geliştiğini görmekten dolayı çok mutluyum. Aynı zamanda kalıcı olarak iyi dostluk ilişkilerinin sürmesini ümit ediyorum. Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ilişkilerin de gelişmesini arzu ediyoruz. Türk Dışişleri Bakanı’nın (Hakan Fidan) bu yıl ağustos ayında 5 yıldan beri ilk defa AB’nin Gayrıresmî Dışişleri Bakanları Konferansı’na katılmış olmasından dolayı da büyük memnuniyet duydum.”
Almanya’nın savunma sanayi ihracatı politikası
Scholz, Almanya’nın savunma sanayi ürünleri ihracatı politikasına ilişkin, Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu hatırlattı, somut konularda kararlarının olduğunu söyledi. “Başlangıç aşamasında olan projeler var. Örneğin İngiliz hükûmetinin sürdürdüğü müzakereler var. Bu konuda tabii gelişmeler olacak. Burada ilerlemeler olacak.” diyen Scholz, uluslararası hukuka uyulması gerektiğini dile getirdi.
Scholz, “İsrail’in kendisini savunma hakkına sahip olduğu görüşüne sahibiz.” ifadesini kullanarak, “Nikaragua’nın Almanya aleyhine Uluslararası Adalet Divanında açtığı davayı ülkesinin paylaşmadığını” söyledi.
Türkiye ile AB arasındaki göç konusuna ilişkin Türkiye’ye teşekkür eden Başbakan Scholz, AB’nin bu konuda maddi yardım yaptığını belirtti.
Scholz, ülkesinde suç işleyen kişilerin geldikleri ülkeye geri gönderilmesi gerektiğini söyledi.
Almanya’nın İsrail’e desteği
“İsrail, kendi savunma hakkına sahip, uluslararası hukuka uymak zorunda tabii ki. Almanya’nın dışişleri politikası uzun yıllardır bu şekilde.” diyen Almanya Başbakanı Scholz, ülkesinin Gazze’ye her zaman insani yardım için çaba harcadığını ama bunun yeterli olmadığını ifade etti. Scholz, şöyle devam etti:
“İkili bir devlet çözümü, ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasına yönelik bir çaba harcamak durumundayız fakat Almanya, bunu daha önce de ifade etmiştim, soykırım olduğuna dair iddiaların arkasında durmuyor. Burada tabii ki acılar paylaşılıyor. Çocuklar ve suçsuz siviller öldüğünde tabii ki onların acılarını paylaştığımız anlamına geliyor bu. Savaşların kurbanları. Tabii ki biz üzülüyoruz fakat burada yasal bir tutum var ve Almanya’nın yasal tutumu burada ortada.”
İslam düşmanlığı
Scholz, İslam düşmanlığına ilişkin, “Şu çok açık ki İslam düşmanı bir ayrımcılık hiçbir zaman kabul edilemez. Ne antisemitizm, ne İslam düşmanlığı. Farklı düşünen, inanan insanlar dışlanmamalı, düşman olarak görülmemeli. Demokrasilerde farklı dinlere mensup insanların bir arada yaşayabilmeleri gerekir ve çoğulcu bir demokraside ortak bir gelecek başarılabilir. Bu nedenle Almanya’da din özgürlüğü önemli bir ilke ve herkesin güvenebildiği bir ilke. Tabii ki aşırı dinci, İslamcı akımlar var. Bunlarla da mücadele ediyoruz ve Avrupa ülkeleri arasında Almanya bu konuda son derece başarılı.” diye konuştu.
Başbakan Scholz, Almanya’nın terör örgütü PKK’nın işlediği suçlar konusunda da önemli bir mücadele içinde olduğunu belirtti.
Almanya’nın İsrail’e borcu
Brüksel’deki AB zirvesinde farklı tutumlara rağmen ortak bir karar alındığını söyleyen Scholz, “Şunu ifade etmek istiyorum ki Almanya’nın elbette İsrail’in varlık hakkı konusunda özel bir sorumluluğu var. Bizim uğradığımız acılar değil, bizim sebep olduğumuz acılar nedeniyle milyonlarca insan Nazi diktatörlüğü döneminde takibata uğrayıp öldürüldü ve bu bir gerçek. Bu nedenle Almanya’nın bir görevi, bir sorumluluğu var. İsrail konusunda ve Orta Doğu’daki kriz konusunda biraz önce ifade ettiğim şekilde, artık herkesin bir ateşkes olması için ve rehinelerin serbest bırakılması için çaba harcaması çok önemli. Katar ve Mısır’ın burada bir önerisi var ve bu öneri artık kabul edilse çok olumlu bir gelişme olur.” dedi.
İsrail’in Lübnan’a saldırısı
Almanya Başbakanı Scholz, insani yardımın here yere ulaştırılması gerektiğine işaret ederek şunları söyledi:
“Almanya en çok insani yardım yapan ülkelerden biri. Bunu kapsamlı bir şekilde her zaman yaptı. Şu anda da Gazze ve diğer bölgelere insani yardımın ulaşması için uğraşıyoruz. O durumdan nasıl çıkılabilir? Tekrarlamak istiyorum. Şu anda bir öneri var ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için. Birleşmiş Milletler’in 1701 sayılı kararı, Hizbullah’ın geri çekilmesini kapsayan bir karar var ve bu uygulanırsa Lübnan’da bu çatışmanın uzamaması için önemli bir adım atılmış olur. Yani bu konuda bir temel oluşturuldu bundan sonraki gelişmeler için.”
Scholz, Türkiye ile hükûmetler arası müzakereleri tekrar başlatmak istediklerini iddia ederek, “Bu şekilde birçok ikili yapı, dış politika ile ilgili veya savunma sanayisindeki iş birliğiyle ilgili formatlar yeniden canlandırıldı. Almanya, AB nezdinde de AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin gelişmesi için çaba harcıyor ve Türkiye de biliyor bizim bu konuda çalışmalarımız olduğunu.” dedi.
Türkiye’den Almanya’ya vize sıkıntısı
Türkiye’deki Alman konsolosluklarının dünya çapında en çok vize veren konsolosluklar olduğuna işaret eden Almanya Başbakanı Scholz, “Bu konuda çalışmalarımızı hızlandırmak istiyoruz çünkü çok sayıda başvuru var. Süreçleri dijitalleştirerek iyileştirmek istiyoruz. Birçok tedbirle daha hızlı tamamlamak istiyoruz başvuruların incelenmesini ve şu anda dünya çapında konsolosluklarımızı dijitalleştirme aşamasındayız. Böylece daha hızlı karar vermek istiyoruz.” diye konuştu.
Scholz’un twitter mesajı
Erdoğan ile görüştükten sonra İstanbul’dan ayrılan Başbakan Scholz, sosyal medya hesabından Türkçe bir mesaj yayınladı. Scholz mesajında, “Almanya ve Türkiye arasında sıkı toplumsal bağlar vardır. Türkiye önemli bir siyasi aktördür. Her konuda aynı görüşte olmasak da uluslararası uyuşmazlıklar konusunda yoğun bir fikir paylaşımında bulunmak önemlidir. Çözümler ancak bu şekilde mümkün olur.” ifadesini kullandı.
Erdoğan: Almanya ile iki büyük devlet arasında olabilecek her alanda yoğun ilişkilere sahibiz
Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Ofisi’ndeki baş başa görüşmenin ardından ortak basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Almanya ile Türkiye arasındaki dostluk anlaşmasının 100. yıl dönümünü kutladıklarını söyledi.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in de nisan ayında Türkiye’yi ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, “Bugün de Sayın Şansölye’yi ve kıymetli heyetini ülkemizde ağırlamanın memnuniyetini yaşıyoruz. NATO müttefikimiz Almanya ile iki büyük devlet arasında olabilecek her alanda yoğun ilişkilere sahibiz. Son dönemde ülkelerimiz arasında gerçekleşen üst düzeyli ziyaretler bu durumun açık tezahürüdür. Bu ilişkilerin lokomotifi, beşeri bağlarımız ve ortak menfaatlerimizdir” diye konuştu.
Erdoğan, Almanya’da nüfusu 3,5 milyonu geçen Türk toplumunun yaşadığını, her yıl Türkiye’yi 6 milyonu aşkın Alman turistin ziyaret ettiğini söyledi. Bu sayıların artmasını temenni eden Erdoğan, “Bugünkü görüşmelerimizi bu zengin gündem üzerine inşa ettik. Ülkelerimiz arasındaki ilişkileri tüm boyutlarıyla kapsamlı şekilde ele aldık. İkili ticaretimiz 50 milyar dolara ulaştı. Hedefimiz ise 60 milyar dolara ulaşmak. Bu hedefi gerçekleştirmek için gayretlerimizi artırmış bulunuyoruz” ifadesini kullandı.
Savunma sanayinde işbirliği
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Scholz ile üzerinde durdukları önemli konu başlıklarından birinin savunma sanayi alanındaki iş birliği olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Savunma sanayi ürünlerinin tedariki bağlamında geçmişte yaşanan bazı sıkıntıları artık geride bırakarak iş birliğimizi geliştirmeyi arzu ediyoruz. Bu konuda değerli dostum Scholz’un gayretlerini takdirle karşıladığımı bugün bir kez daha ifade etmek istiyorum. Görüşmelerimizin gündeminde Almanya’daki Türk toplumu da tabiatıyla yer aldı. İslam düşmanı ve yabancı karşıtı aşırı sağcı akımlar Avrupa’da yükseliyor. Birçok ülkede iktidar ortağı olacak güce ulaşan akımlar bilhassa yurt dışında yaşayan kardeşlerimizi de tedirgin ediyor. Alman hükûmetinin izlediği birleştirici tutum üzerinde özellikle durduk. Almanya’nın kamu güvenliği bakımından da ciddi tehdit teşkil eden PKK ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle ortak mücadelenin önemine ve birlikte terörle mücadele kararlılığına ulaştık.”
Bu alanda somut adım atılmasına dair beklentiyi Almanya Başbakanı Scholz ile paylaştığını dile getiren Erdoğan, bölgesel ve küresel meselelerde de fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya’nın Avrupa Birliği (AB) içindeki anahtar rolünden hareketle birlikle ilişkilere dair görüş ve beklentileri Almanya Başbakanı Scholz’a aktardığını dile getirdi.
Gümrük Birliğinin güncellenmesi ve vize serbestisi diyaloğu başta olmak üzere AB’nin atacağı adımların herkesin menfaatine olduğunu görüşmede vurguladığını aktaran Erdoğan, “İsrail’in, Gazze ile işgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı soykırım ve Lübnan’daki saldırılar ele aldığımız bir diğer önemli başlıktı. Bölgede yaşanan insanlık dramı maalesef devam ediyor. Daha önce de defalarca ifade ettiğim üzere acilen kalıcı ateşkesin sağlanması, insani yardımların ulaştırılması ve İsrail üzerindeki gerekli baskının oluşturulması için uluslararası toplum olarak elimizden geleni yapmamız şart” dedi.
İsrail’in saldırganlığı
Erdoğan, Filistin ve Lübnan’daki katliamlar devam ettikçe bölgenin ve ötesinin huzur bulmasının mümkün olmadığının altını çizdi. Bölgede 50 bini aşkın insanın öldürüldüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vicdan ve basiret sahibi tüm siyasi aktörlerin artık inisiyatif almasını, İsrail’in saldırgan politikalarına ‘dur’ demesini bekliyoruz. Türkiye olarak ilk günden beri ortaya koyduğumuz vicdanlı duruşu bundan sonra da devam ettireceğiz” diye konuştu.
Almanya Başbakanı Scholz ile heyetine teşekkür eden Erdoğan, toplantının hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Erdoğan gazetecileri yanıtladı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
Bir basın mensubunun Gazze’deki soykırıma ilişkin sorusu üzerine Erdoğan, 50 bini aşkın insanın öldürüldüğü bir katliamın söz konusu olduğunu söyledi. Bu katliamda çocuk, kadın, yaşlı demeden bütün insanların öldürüldüğünü belirten Erdoğan, “Bütün bu insanların öldürülmesi konusunda başta Güney Afrika olmak üzere Lahey Adalet Divanı’na onların müracaatıyla başlayan sürece biz de dâhil olmak üzere birçok dünya ülkesi Lahey Adalet Divanı’na bu müracaatı onlar da tazelemiştir, zenginleştirmiştir. Bu ülkelerden bir tanesi de biziz. Çünkü 50 bin insanın öldürülmesi, 100 bini aşkın insanın yaralı hâlde olması, herhalde ‘F-35’lerle iyi vurdunuz, iyi yaptınız.’ dedirtmez. Bunlara ‘Siz nereye gidiyorsunuz?’ dedirtir. O zaman bu Adalet Divanı niye kurulmuştur? Bu Adalet Divanı’na müracaat etmek niyedir? Bundan dolayıdır ve yapılan budur. Ben inanıyorum ki basın mensubu arkadaşlar dün İsrail Dışişleri Bakanı’nın şahsımla ilgili yaptığı açıklamayı da bir takip ederseniz, onu şöyle bir öğrenirseniz, herhâlde ‘Niçin Türkiye’nin Cumhurbaşkanı’na İsrail Dışişleri Bakanı bu şekilde saldırdı veya saldırıyor?’, bunun hesabının sorusunu siz de sorarsınız. Ben de sizlerden bunu bekliyorum” diye konuştu.
Göç konusu
Erdoğan, bir gazetecinin de göç konusuyla ilgili sorusunu şöyle cevapladı: “Şunu açık ve net söylememde fayda var. Malum, Suriye’den ilk etapta bize 4 milyon civarında mülteci geldi. Şu anda da 3,5 milyon civarında Suriyeli mülteci ülkemizde. Biz, onları şu anda ülkemizde ağırlıyoruz ve Sayın Merkel döneminde de bunları birlikte görüşerek, birlikte bunlara yönelik her türlü desteği vererek bu süreci çalıştırdık. Şu an itibarıyla de Suriye’den ülkemize gelen mülteciler konusunda kapımız onlara hep açık olmuştur, şu anda da açıktır. Hele hele böyle bir savaş döneminde, oradan Türkiye’ye gelebilecek olanlar olursa ki bunların içerisinde Lübnan da var. Lübnan’dan da ülkemize gelenler olursa biz onlara da kapımızı açık tuttuk. Hele hele şu anda Lübnan’da ciddi manada Türkmenler de var ve bu Türkmen soydaşlarımızı da bizler aynen içeriye alırız. Onlara da kapımızı açık tuttuğumuzu söyledim, söylüyorum. Kapımız onlara açık.”
Almanya’da İslam düşmanlığı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam karşıtlığıyla ilgili bir soru üzerine de şu değerlendirmelerde bulundu: “Ağırlıklı olarak Avrupa’da maalesef İslam düşmanlığı yaygın bir şekilde devam ediyor. Maalesef yine üzülerek söylüyorum, Almanya’da İslam düşmanlığı yaygın bir şekilde devam ederken bunun da başını PKK, FETÖ, bu örgütler çekiyor. Bu konuda da bugün değerli dostumla, Şansölye’yle bizim, bu terör örgütlerine karşı ortak bir tavır takınmak suretiyle, ortak bir mücadeleyi de sürdürelim kararını birlikte verdik. Bu terörle mücadeleyi Almanya’da birlikte sürdüreceğiz. Gerek Dışişleri Bakanım gerek istihbarat örgütümüz, muhataplarıyla birlikte burada dayanışma içinde olacaklar ve dayanışma hâlinde de bu mücadeleyi inşallah sürdürecekler.”
İsrail saldırılarının Lübnan’a yayılması
Erdoğan, bazı ülkelerin Gazze ve Lübnan’a saldıran İsrail’e desteğinin hâlâ devam etmesine ilişkin bir soru üzerine şunları kaydetti: “Her şeyden önce İsrail’in, Netanyahu’nun kafa yapısında çok açık, net bu savaşı sadece belli, fasit bir dairede tutmak değil, yayma anlayışı var. Zira İsrail’in tabii elindeki imkânlar diğer ülkelerle mukayese edilemeyecek derecede fazla. Şu anda F-35’leri de kullanma noktasına geldi. Öbür tarafta roket, füze, bütün bu imkânlar şu anda İsrail’in elinde var. Bunlarla birlikte ne yapıyor, bir yayılma periyoduna giriyor. Bu yayılma periyodunda da işte önce Gazze’de başlayan bu savaş sonunda nereye yayıldı, Lübnan’a kadar yayıldı. Lübnan’da da bu ne yazık ki katliamlarını acımasız bir şekilde İsrail devam ettiriyor. Netanyahu devam ettiriyor.”
Erdoğan, “Birçok liderin şehit olması bunlar için âdeta bir zevk meselesi. Batı, zil takıp oynuyor. Başta Amerika’nın yaklaşım tarzı bu süreç içerisinde hiç de farklı değil. Bunu aynı şekilde devam ettiriyorlar. Zaten İsrail için silah, mühimmat, araç, gereç, bunları temin etmek zor bir iş değil. Bunlar da kendilerine yoğun bir şekilde geliyor ve bu imkânlarla da İsrail bu bölgede katliamını sürdürüyor. Bütün bunlar karşısında özellikle gıda, mühimmat, bütün bunlarla ilgili olarak biz Türkiye ne yaparız, bunlara bakıyoruz. Elimizden geldiği kadarıyla da bölgeye bu imkânlarımızı, başta Kızılay’ımız olmak suretiyle onlara aktarıyoruz. Aktarmaya da devam edeceğiz” diye ekledi.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *