7 Ekim Aksa Tufanı sonrası Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Kerim Han İsrail’i ziyaret ederek taziyelerini sunarken bugüne kadar Mahkemenin de, onca katliamına rağmen İsrail aleyhine bir adım atmaması dikkat çekiyor.
7 Ekim 2023’te Aksa Tufanı harekatı üzerine Gazze’de katliama başlayan ve bugüne kadar taş taş üstünde bırakmayan İsrail, ABD’nin koruması altında tutularak herhangi bir siyasi ya da askeri yaptırıma uğratılmıyor. Bununla birlikte Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Uluslararası Adalet Divanı da siyonist rejime ya da siyonist yetkililere yönelik herhangi bir suçlama yöneltmedi.
Adalet dağıtma iddiası ile ihdas edilen ve tüm dünyaya dayatılan bu mahkemelerin İsrail konusunda adım atmaması dikkat çekerken, zaman zaman dava sürecine ilişkin sembolik açıklamalar da, izleyicilerin oyalanması amacını taşıyor.
Mahkeme ve İsrail arasında paslaşma
Bu manada, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Pakistan asıllı İngiliz Karim Han, katliamın başlamasından aylar sonra, 20 Mayıs’ta Netanyahu ve Gallant hakkında, tutuklama kararı çıkarılması talebinde bulundu.
Mahkeme, talebin üzerinden 144 gün geçmesine rağmen Karim Han’ın talebini karara bağlamadı.
İsrail yönetimi ise, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama kararı çıkarılması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) yetkisi olmadığı gerekçesiyle itiraz etti. Siyonistlerin UCM’ye sunduğu beyanda, Başsavcı Kerim Han’ın Netanyahu ve Gallant hakkında tutuklama talebinin hukuksuz ve yetkisiz olduğu ileri sürüldü.
Bu itiraz üzerine, UCM Başsavcısı Karim Han mahkemeye yeniden başvuruda bulunarak, İsrail’in itirazının erken ve dayanaksız olduğu için reddedilmesini istedi. UCM, Kerim Han’ın verdiği yanıtı erişime açtı.
İsrail’in itirazı reddedilmeli başvurusu
Başsavcı Han’ın yanıtında, İsrail’in itirazının erken yapıldığı, mahkemenin soruşturma yetkisini ortadan kaldırmadığı ve itirazın ivedilikle reddedilmesi gerektiği vurgulandı. Yanıtta, İsrail’in itirazının Roma Statüsü’nün 19(2) maddesi kapsamında erken yapıldığı belirtildi.
Han’ın yanıtında, itirazda bulunma hakkının ancak mahkemenin, Roma Statüsü’nün 58. maddesi uyarınca bir karar vermesinden sonra itiraz hakkının doğacağı ifade edildi.
İsrail’in mahkemeye yargı yetkisini vermemiş olmasının, UCM’nin soruşturma yetkisini ortadan kaldırmayacağı kaydedilen yanıtta, mahkemenin Filistin topraklarında işlenen suçlar bakımından yargı yetkisi kullanabilmesi için Filistin’in, UCM’yi yetkilendirmiş olmasının yeterli olduğu ifade edildi.
Savcılığın yanıtında, yetki itirazını ele alan Daire’den talebi ivedilikle karara bağlamasını ve itirazın reddine karar vermesi istendi.
Han’ın yanıtında ayrıca, mahkemenin bu tür itiraz ve cevapları gizli tutmaması, kamuya açması gerektiği vurgulandı.
İsrail rejiminin ya da siyonist liderlerin bu mahkeme tarafından yargılanıp yargılanmayacağı henüz bilinmese de, Amerika’nın maşası olarak hareket eden İsrail’in herhangi bir devlete ya da kuruma hesap vermesi olası görünmüyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *