Al-Haq’ın Hukuki Araştırma ve Savunuculuk Başkanı Dr. Power “Böyle bir dönemde Gazze açıklarında gaz arama haklarının yabancı şirketlere devredilmesi, İsrail’in Filistin halkını tamamen boyunduruk altına alma hedefinin bir başka kanıtıdır” dedi.
Filistinli insan hakları örgütü Al-Haq’ın Hukuki Araştırma ve Savunuculuk Başkanı Dr. Susan Power, AA muhabirine, İsrail’in uluslararası enerji şirketlerine Gazze açıklarında doğal gaz arama lisansı vermesini ve bölgede düzenlediği ihaleleri değerlendirdi.
Siyonist rejimin, yüzde 62’si Filistin’in ilan ettiği deniz sınırları içinde kalan ve BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne (UNCLOS) uygun olduğu uluslararası kabul gören G Bölgesi’nde gaz arama ruhsatları verdiğini anımsatan Power, “Ayrıca İsrail yine Filistin’in ilan ettiği deniz sınırları içinde kalan H ve E bölgelerinde de ruhsatlar vermiştir. H bölgesinin yüzde 5 ve E bölgesinin yüzde 73’ü Filistin sınırları içindedir.” ifadelerini kullandı.
Filistin bölgesinde gaz arama hakkını alamaz, devredemez
Susan Power, siyonist rejimin, Filistin’in ilan ettiği deniz bölgesinde gaz arama haklarını hiçbir koşulda devretme hakkına sahip olmadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
“Filistin, deniz sınırlarını Filistin’in taraf olduğu bir sözleşme olan UNCLOS ilkelerine uygun olarak ilan etmiştir. İsrail UNCLOS’a taraf değildir ve İsrail Filistin’i bir devlet olarak tanımadığını ve dolayısıyla Filistin’in ilan ettiği deniz bölgelerini de tanımadığını savunmaktadır. Bununla birlikte, işgalci bir güç olarak İsrail, Filistin’in deniz bölgesinde gaz arama haklarını devrederek yaptığı gibi, Filistin’in sınırlı ve yenilenemeyen kaynaklarını ticari kazanç için çıkarma hakkına sahip değildir.”
Siyonist rejimin iç hukukunu ve kontrolünü uygulamak adına uluslararası insancıl hukuku ihlal ederek Filistin topraklarını fiilen ve hukuken ilhak ettiğine dikkati çeken Susan Power, şöyle konuştu:
“Lahey Tüzüğü’nün 55’inci maddesi ve intifa hakkı kuralları uyarınca İsrail’in Filistin’in doğal kaynaklarını ticari kazanç veya işgalci gücün menfaati için çıkarması veya bunlardan faydalanması yasaktır. İsrail’in bu şirketlere Filistin kaynaklarını çıkarma ve sömürme lisansı verme hakkı yoktur. Bu nedenle, İsrail tarafından gaz arama hakkı verilen şirketler, işgal altındaki bir bölgenin doğal kaynaklarını tüketerek uluslararası insancıl hukuk ve normları da ihlal etmektedir.”
Power, rejimin Gazze’de Filistin halkına soykırım uyguladığının altını çizerek, “Böyle bir dönemde Gazze açıklarında gaz arama haklarının yabancı şirketlere devredilmesi, İsrail’in Filistin halkını siyasi ve ekonomik olarak tamamen boyunduruk altına alma hedefinin bir başka kanıtıdır.” dedi.
STK’lerden yoğun itiraz
Siyonist rejimin Filistin’e ait sulardaki bölgelere ilişkin Aralık 2022’de düzenlediği ihalenin sonuçları, ülkenin saldırılarını artırdığı günlerden 29 Ekim 2023’te açıklanmıştı.
Söz konusu ihale kapsamında, rejim, uluslararası hukuka göre Filistin deniz alanları olarak kabul edilen bölgelerde doğal gaz aramak üzere altı İsrailli ve uluslararası şirkete lisans vermişti.
İsrail’deki Arap Azınlık Haklarını Koruma Hukuk Merkezi “Adalah” 5 Şubat’ta siyonist Enerji Bakanlığına mektup göndererek Filistin’in deniz sınırlarına giren bölgede verilen doğal gaz arama ruhsatlarının iptal edilmesini talep etmişti.
Adalah’ın ardından Al Mezan, Al-Haq ve Filistin İnsan Hakları Merkezi tarafından da lisans sahibi şirketlere bu bölgelerde herhangi bir faaliyette bulunmamaları için uyarılar gönderilmişti.
Gaz aranacak bölgeler
Adalah, Al Mezan, Al-Haq ve Filistin İnsan Hakları Merkezi tarafından paylaşılan bilgiye göre, siyonist Enerji Bakanlığı, uluslararası hukuka göre Filistin deniz alanları olarak kabul edilen bölgelerde doğal gaz aramak üzere altı siyonist ve uluslararası şirkete lisans verdiğini duyurdu.
Bu şirketler arasında Eni (İtalyan devlet şirketi), Dana Petroleum (Güney Kore Ulusal Petrol Şirketi’nin bir yan kuruluşu) ve Ratio Petroleum (İsrailli bir şirket) bulunuyor.
Ruhsatlar, siyonist Enerji ve Altyapı Bakanlığının aralık 2022’de başlattığı Dördüncü Açık Deniz Teklif Turu’nun ardından verildi.
Siyonist rejimin Gazze kıyılarına bitişik bir deniz alanı olan G Bölgesi için gaz arama ruhsatları verdiği bu bölgenin yüzde 62’si Filistin’in de taraf olduğu 1982 BM Deniz Hukuku Sözleşmesi (UNCLOS) hükümleri uyarınca 2019’da Filistin tarafından ilan edilen deniz sınırları içerisinde yer alıyor.
Rejimin ihale açtığı diğer iki bölgeden H’nin yüzde 73’ü E sahasının da yüzde 5’i Filistin’in ilan ettiği deniz sınırları içinde yer alıyor.
Rejim tarafından atılan bu adımların uluslararası hukukun yerleşik ilkeleriyle doğrudan çeliştiği ifade ediliyor.
Filistin’in deniz yetki ilanına itirazlar
Filistin’in 24 Eylül 2019’da deniz sınırlarını BM Deniz Hukuku Sözleşmesi kapsamında ilan etmesinin ardından 31 Aralık 2019’da Mısır tarafından BM’ye yapılan bildirimde, “Mısır Hükümeti, Filistin tarafından yapılan deklarasyonda belirtilen deniz alanlarının dış sınırlarını tanımlayan noktaları reddetmekte ve tanımamaktadır. Bu sınır, Mısır’ın Akdeniz’deki doğu deniz sınırı ile çakışmaktadır.” ifadesine yer vermişti.
Ardından 14 Ocak 2020’de siyonist rejim de Filistin’in duyurduğu sınırları tanımadığını BM’ye bildirerek itirazda bulunmuştu.
Son olarak Filistin tarafından 12 ve 27 Nisan 2022’de BM’ye yapılan bildirimde, ülkeye ait deniz alanlarında izinsiz denizcilik faaliyetlerine ilişkin nota iletilmişti.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *