Neoliberalizmin dünya genelindeki hakimiyeti, ülkelerde kamu yönetimi ve denetim alanında büyük boşluklar bıraktı. Bu boşluk, yasa dışı faaliyetlere çok büyük bir alan açtı.
Sol Haber’den Can Kuyumcuoğlu’nun haberi
Avrupa kıtası dahil olmak üzere birçok ülkede yolsuzlukla suçlanan siyasetçilerin suç örgütleriyle bağı ortaya çıkarken, siyasi istikrarsızlığın daha yoğun olduğu ülkelerde bu olaylar daha sık yaşanıyor ve kalıcı hale geliyor.
Nitekim, Ekvador’da hükümetin çeteler arasında iç savaş çıkması, siyasetle organize suç faaliyetleri arasındaki bağın ne ölçüde güçlendiği daha açık hale getirdi. Bu gelişmelerden yola çıkarak, Latin Amerika’da yasadışılığın kurumsal bir güç haline geldiğini söylemek abartı olmaz.
Latin Amerika’daki siyasi boşluklar ve yasadışı faaliyet ağı
Siyasetle organize suçun en iç içe geçtiği bölgelerden biri Latin Amerika. Kaçak madencilik, silah ticareti, uyuşturucu üretimi ve ticareti gibi yasa dışı faaliyetlerle sık sık anılan bölge, uyuşturucular arasında “en kazançlısı” olarak bilinen ve uluslararası organize suçların kârının yarısını oluşturan kokainin dünyada en çok üretildiği bölge olmasıyla ünlü.
Buna ek olarak, araştırmacılar ve gazeteciler, yasa dışı faaliyetler yoluyla bölgeye akan devasa miktarda paranın en büyük nedenlerinden biri olarak bölgedeki siyasi faaliyetlerin yüksek maliyetine ve siyasi harcamaların denetiminde yaşanan zorluklara işaret ediyor. Bölge ülkelerinin siyasi liderleri, söz konusu maliyetleri bertaraf etmek için kara para aklama yöntemlerine başvuruyor. Bu durum, denetim mekanizmalarının zayıflığıyla birleşince ortaya büyük bir kara para aklama sistemi çıkıyor.
Siyasetin suç örgütleriyle bağının kuvvetlenmesi dolaylı olarak da devletin sağlık ve eğitim gibi temel hizmet sağlama kapasitesini sınırlandırıyor. Yasa dışı mali akış, kamu kurumlarına ayrılan resmi bütçeyi sınırlandırıyor, kamu hizmetlerinin ödeneksiz kalmasına yol açıyor.
Ekvador’daki kara para aklama sistemi
Latin Amerika’da yasa dışı faaliyetlerin çıkış noktaları, genel olarak devlet kontrolünün yetersiz olmasıyla bilinen bölgeler: And Dağları, Orta Amerika, Ekvador’un Intag Vadisi bölgesi, Guatemala’nın Petén bölgesi, Peru’nun Madre de Dios gibi Amazon vilayetleri ve Kolombiya’nın Putumayo gibi tarım bölgeleri…
Ekvador’da, komşuları Kolombiya ve Peru’nun aksine uyuşturucu üretimi daha az miktarda. Buna karşın, çeşitli yabancı grupların yasa dışı faaliyetlerini kolaylıkla yapmasına müsaade eden ülke, kara para aklama konusunda “Latin Amerika’nın Birleşmiş Milletleri” olarak anılıyor. Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Gücü (FATF), Ekvador’u kara para aklamaya müsamaha göstermesinden dolayı 2013 yılında kara listeye almıştı.
Bununla birlikte, Ekvador’un yasa dışı örgütlerin “ana yurdu” hale gelmesinde 1990’larda yaşadığı siyasi ve mali kriz etkili oldu. Ülkede bu dönemde yaşanan siyasi boşluk ve devletin yeniden yapılandırılması süreci, suç örgütlerinin büyük bir alanı değerlendirmesini sağladı. Benzer bir süreç, aynı dönemde iç çatışma, ekonomik çöküş ve siyasi kutuplaşma yaşayan Kolombiya’da da gerçekleşti.
Ekvador’un yakın tarihine ciddi bir siyasi istikrarsızlık damga vurdu. 1997’de Devlet Başkanı Abdalá Bucaram’ın Kongre tarafından azledilmesinin ardından geçen 9 yıllık sürede 10 devlet başkanı değişti. Sonrasında 2006 yılında seçilen Rafael Correa, 2017 yılına kadar görev yaptı.
Correa döneminde siyasi istikrar görünürde sağlanmış gibi olsa da, devlet kurumları organize suç ağlarından hiçbir zaman temizlenmedi. Uluslararası suç örgüt ağına karşı koyamayan kurumlara yasa dışı aktörler sızmaya devam etmeyi ve buralarda nüfuzunu korumayı başardı.
Ekvador’da organize suç faaliyetlerinin başında uyuşturucu ticareti, kiralık katillik ve kara para aklama yer alıyor. Kolombiya’da ve Peru’da üretilen uyuşturucular Ekvador üzerinden yurt dışına çıkarılıyor. Ülkede özel güvenlik şirketi adı altındaki paralı askerlik faaliyetleri de yaygınlaştı. Ülke ekonomisindeki dolarizasyon politikaları da kara para aklamanın önünü açtı. Bununla birlikte, hükümetlerin neoliberal politikaları, maden sektörünün denetimsiz kalmasına ve kaçak madenciliğin büyümesine yol açtı.
Çeteler devlet kurumlarına nasıl sızdı?
Ekvador’da belli bölgelerde yasa dışı faaliyet yürüten üç çete bulunuyor: Los Choneros, Los Queseros ve Rusos. Bu çeteler, küçük çaplı uyuşturucu ticareti, kiralık suikastçı, gasp gibi faaliyetlerde yer alıyor. Çetelerin yerleşik olduğu bölgelerde yüksek suç oranları dikkat çekiyor.
Yasa dışı örgüt ağları ülkede öyle güçlü bir hale geldi ki, kamu sektörünü kendi çıkarları doğrultusunda dahi kullanabiliyordu. Örneğin, Esmeraldas kentindeki “Resurgir” (Yeniden Diriliş) davası, organize suç örgütleriyle bir polis amiri arasındaki ilişkileri ortaya çıkarmıştı. Manabí, Esmeraldas, Sucumbíos ve Guayas gibi limanların ve maden alanlarının bulunduğu kentlerde bu durum çok daha açık hale geldi. Çeteler, özellikle yerel yönetimlerde etkili olmaya başladı. Yüksek devlet kademeleriyse, yerel bazda büyüyen bu çeteleri kontrol etmeye dönük bir adım atmadı.
Ekvador’un komşuları Peru ve Kolombiya: Organize suç ağının karargahları
Ekvador’un bir dezavantajı daha vardı: Peru ve Kolombiya’ya komşu olmak. Zira iki ülke de organize suç konusunda uzun bir geçmişe sahip. Bununla birlikte Correa’nın 1969’da imzalanan Cartagena Anlaşması kapsamında sınırlarda “hareket özgürlüğü” politikasını benimsemesi, uluslararası suç örgütlerinin sınır ve limanlarda rahatça faaliyetlerini devam ettirmelerini sağladı.
Meksika ve Kolombiyalı uyuşturucu kartelleri gibi yasa dışı ağlar, Ekvador’a olan ilgisini hiç gizlemedi. Bir dönem ülkede açıkça var olan karteller, sonrasında ülke içinde bağımsız bir şekilde hareket eden aracılar üzerinden faaliyet yürütmeye başladı.
Latin Amerika ülkesi Ekvador, güney ve doğusunda Peru, kuzeyinde Kolombiya ile komşu. Bölge, uluslararası suç ağının bir karargahı haline geldi.
Ülkedeki çete krizi ‘Geliyorum’ diyordu
Ekvador’da son yıllarda hapishanelerde çıkan isyanlar, hükümetlerin çetelerle arasındaki geriliminin adeta bir habercisiydi.
2021 yılından itibaren baş gösteren ve cezaevlerindeki çeteler tarafından körüklenen isyanlar, güvenlik güçleriyle mahkumlar arasında büyük çatışmalara yol açmış ve çatışmalar sonucu yüzlerce kişi hayatını kaybetmişti.
Ekvador Devlet Başkanı Daniel Noboa, son olarak isyanların örgütlenmesini önlemek amacıyla, çete liderleri için yüksek güvenlikli iki hapishane inşa etmeyi planlıyordu.
Hükümet tarafından en son yapılan açıklamada, yaşanan olayların, çetelerin Noboa’nın bu planına tepkisi sonucu başladığı kaydedildi.
Türkiye’deki tehlike
Ekvador’daki gelişmeler, aynı zamanda Türkiye’deki duruma dair bazı ipuçları verecek nitelikte. Son yıllarda uyuşturucu trafiğinin bir parçası haline gelen ülke, kırmızı bültenle aranan birçok uluslararası çete liderinin operasyonlarla yakalandığı bir adres oldu.
Ülkedeki kamu yönetimi içerisinde görülen yolsuzluklar ve denetim zaafları gibi unsurlar düşünülünce Türkiye’yi bu tür uluslararası boyutu olan bir meseleden bağımsız görmek imkansız.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *