Dubai’de icra edilecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28’inci Taraflar Konferansı (COP28) kapsamında düzenlenecek Dünya İklim Eylemi Zirvesi’ne ABD ve Çin liderlerinin katılmayacağı Türkiye, Brezilya ve İngiltere ile işgalci İsrail’i temsilen 20 delegenin de katılacağı tahmin ediliyor.
Bu yıl ilk kez büyük bir petrol ve gaz ihracatçısı ülkede düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı’nın (COP28) bugüne kadarki en büyük iklim zirvesi olması beklenirken, fosil yakıtlardan çıkış veya fosil yakıtların kullanımının aşamalı olarak azaltılması, Kayıp Zarar Fonu ve iklim finansmanına yönelik müzakerelerin ülkeler arasındaki görüş ayrılıkları nedeniyle çetin geçeceği öngörülüyor.
Bu yıl başkanlığını Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) yürüttüğü COP28, Dubai’nin iş dünyası ve inovasyon alanında akıllı ve fütüristik bir destinasyon olarak nitelendirdiği Expo City Dubai’de 30 Kasım-12 Aralık tarihlerinde yapılacak.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, COP28’e dünyanın farklı ülkelerinden 70 binin üzerinde delegenin katılması ve zirvenin bugüne kadarki en büyük iklim zirvesi olması bekleniyor.
COP28’in açılış gününün ardından 1-2 Aralık tarihlerinde düzenlenecek Dünya İklim Eylem Zirvesi, liderlerin konuşmalarına ayrılacak.
Kimler katılıyor?
Dünyanın en büyük iki kirletici ülkesinin liderleri, ABD Başkanı Joe Biden ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in COP28’e katılımı öngörülmüyor.
Türkiye adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva ve İngiltere Başbakanı Rishi Sunak zirveye katılımı beklenen liderler arasında yer alıyor. Ayrıca, Kral 3. Charles’ın da COP28’de bir konuşma yapması bekleniyor.
Orta Doğu’da İsrail’in Gazze’yi işgal etmesi nedeniyle yaşanan insanlık dramı ve jeopolitik gerginlik sürerken, COP28’e İsrail’i temsilen kamudan 20 delegenin katılacağı tahmin ediliyor.
Daha önce zirveye katılacağı öngörülen Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus, sağlık sorunları nedeniyle zirveye katılamayacak.
Eleştirilen BAE’ye COP28 başkanlığı verildi
1995’ten bu yana her yıl farklı ülkede düzenlenen ve BM’nin “en yüksek karar alma organı” olarak tanımladığı COP başkanlığına, Afrika, Asya Pasifik, Doğu Avrupa, Latin Amerika ve Karayipler ve Batı Avrupa bölgeleri arasından ev sahipliği için aday olan ülkelerden biri seçiliyor. Bu yıl Asya-Pasifik grubunun sırası olduğundan, BAE Mayıs 2021’de ev sahipliği için koyduğu adaylığına itiraz gelmemesi sayesinde COP’un dönem başkanlığını aldı.
BAE’nin büyük bir petrol üreticisi ülke olmasının yanı sıra, COP28 Başkanı olarak yine dünyanın en büyük petrol üretici şirketlerinden biri olan Abu Dabi Ulusal Petrol Şirketi Üst Yöneticisi ve yenilenebilir enerji şirketi Masdar Başkanı Sultan Ahmed Al Jaber’in seçilmesi, BAE’yi eleştirilerin hedefine oturttu.
Zirve öncesinde Al Jaber, “COP28’in sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için bir dönüm noktası olması” çağrısında bulundu. Ancak, bu hedef için tüm fosil yakıtlara ilişkin talep ve tedarikinin aşamalı olarak azaltılmasının kaçınılmaz olduğunu söyleyen Al Jaber’in konumu, fosil yakıtlara yönelik müzakerelerde belirleyici rol alabileceğine ilişkin endişe yaratıyor.
Paris Anlaşması’ndaki küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi döneme göre 2 derecenin altında ve mümkünse 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefi için fosil yakıt kullanımı ve üretiminin sonlanması gerekirken, bu sürecin hangi hızda ve tam olarak ne zaman tamamlanabileceğine yönelik üzerinde anlaşılmış bir yol haritası bulunmuyor.
BM verileri, ağırlıklı olarak fosil yakıtların neden olduğu küresel sıcaklık artışının sanayi öncesi döneme göre 1,2 dereceye yaklaştığını gösteriyor.
Bilim adamları sıcaklık artışını sınırlandırmak için fosil yakıtların kullanımının hızla sonlandırılması çağrısında bulunurken, emisyonların 2030’a kadar yüzde 42 azaltılması gerekiyor.
Fosil yakıtlardan çıkış tartışması
Bu yılki zirvede, iklim jargonu açısından öne çıkan ve gündemin ana maddelerini oluşturan kritik konular bulunuyor.
Bunlardan biri olan fosil yakıtlardan çıkış ve fosil yakıtların aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını kapsayan müzakerelerin, COP28’deki en sıcak tartışmalara sahne olacağı öngörülüyor.
Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, Şili, Kolombiya, Etiyopya, Yeni Zelanda, Marşal Adaları ve Senegal’in aralarında bulunduğu Yüksek Koalisyon Hedefi üyeleri fosil yakıtlardan çıkışı destekliyor.
Hindistan ve Afrika ülkeleri, ‘gelişmiş’ ülkelerin fosil yakıtlardan daha erken çıkması gerektiğini düşünürken, Çin bu hedefi gerçekçi bulmuyor.
Küresel Durum Değerlendirmesi
Paris Anlaşması’nın bir unsuru olan ve iklim değişikliğine karşı kolektif mücadelenin her 5 yılda bir değerlendirilmesini içeren ilk Küresel Durum Değerlendirmesi’nin (Global Stocktake/GST) COP28’de sonuçlandırılması planlanıyor.
İlk değerlendirmeleri geçen yıl başlayan ve GST’nin eylülde açıklanan öncü bulguları, dünyanın küresel ısınmayı sınırlandırmak için aldığı aksiyonun son derece yetersiz olduğunu gösteriyor.
Müzakere edilen sonucunun ardından, GST’nin ülkeleri BM’ye sundukları ve iklim değişikliğiyle mücadele politikalarını içeren ulusal katkı beyanlarında ileriye dönük daha güçlü iklim eylemi için harekete geçirmesi umuluyor.
COP27’nin sonuçları hayal kırıklığı
Geçen yıl Mısır’da düzenlenen COP27’nin sonuçları hayal kırıklığı yaratmasına rağmen, ülkelerin Kayıp Zarar Fonu kurulması üzerinde fikir birliğine varması teselli olmuştu. Kayıp Zarar Fonu, iklim değişikliğinin şiddetlenen etkilerine karşı en kırılgan durumda olan ülkelerin zararlarının tazmin edilmesini sağlayacak bir fon olarak tasarlanıyor.
COP28’e tavsiyelerde bulunmakla görevlendirilen Geçiş Komitesi geçen yıldan beri beş kez toplandı ve bu ayki gergin müzakerelerin ardından gelişmiş ülkelerin talepleri doğrultusunda Dünya Bankası’nın fonun geçici ev sahibi olması konusunda anlaşmaya varıldı. Belli koşullara bağlı olan bu anlaşmanın yanı sıra, fonun taban çizgisinin yıllık 150 milyar doları aşması gerektiği yönünde fikir birliği hakim.
COP28’de Kayıp Zarar Fonu açısından beklenen sonuç, fonun “operasyonel hale getirilmesi” yönünde ve AB, Danimarka ve BAE’nin fona yönelik yeni taahhütler açıklaması öngörülüyor.
Dünyanın en büyük iki kirletici ülkesinden biri olan ABD’nin İklim Özel Elçisi John Kerry, daha önce yaptığı bir açıklamada, ülkesinin fona “birkaç milyon dolar” katkı sağlayabileceğini söylemişti. Çin’den ise bir girişim olup olmadığı henüz belli değil.
Ayrıca, iklim finansmanındaki boşluk ve çok taraflı finans kuruluşlarının reformuna ilişkin devam eden tartışmaların COP28’de öncelik olmaya devam etmesi bekleniyor.
Gelişmekte olan ülkelerin açığı 194 milyar doların üzerinde
Fosil yakıt kullanımının azaltılması başta olmak üzere küresel sıcaklık artışını yavaşlatmaya yönelik mücadele sürerken, iklim değişikliğinin neden olduğu ve bazı geri döndürülemeyecek koşullara uyum sağlanması için adaptasyon önlemlerinin artırılması gerekiyor.
COP28’de müzakereciler iklim adaptasyonu için küresel bir çerçeve çizmek üzere Küresel Uyum Hedefini başlatılmasını umuyor.
BM Çevre Programı’nın son açıkladığı verilere göre, gelişmekte olan ülkelerin adaptasyon için iklim finansmanı açığı 2030’a kadar yıllık 194 milyar dolar ila 366 milyar dolar arasında bulunuyor.
Yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması
COP28 Başkanı BAE, küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına ve enerji verimliliğindeki ilerleme hızının iki katına çıkarılması konusunda bir anlaşmaya varılmasını hedefliyor.
Küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin üç katına çıkarılması, 2022’deki 3,4 teravattan 2030 itibarıyla 11 teravata ulaşılması anlamına geliyor. Londra merkezli düşüncü kuruluşu Ember’in analizine göre, yenilenebilir enerji kapasitesindeki bu artış ülkelerin planlarının hızlanmasına bağlı olarak “her zamankinden çok daha mümkün”.
Şu ana kadar ABD ve AB liderliğinde 60 devlet bu hedefe katılmış durumda.
Alex Scott: Umut verici bir yol çizmek mümkün
Londra merkezli düşünce kuruluşu E3G İklim Diplomasisi ve Jeopolitik Program Lideri Alex Scott, COP28’de ilk küresel iklim eylemi değerlendirmesinin sonuçlanacağını belirterek, “COP28, 193 hükümetin ilk küresel iklim eylemi değerlendirmesinde aldıkları iç karartıcı karneye ortak bir yanıt vermeyi müzakere etmelerine sahne olacak. Başka krizler ve çatışmalar yaşanırken bile bu iklim krizinden çıkış için umut verici bir yol çizebilirler, eğer liderlik gösterebilir ve yeşil retoriği bir kenara bırakabilirlerse.” diye konuştu.
Scott, fosil yakıtların kullanımından kaldırılmasından Kayıp Zarar Fonu’na kadar ihtiyaç duyulan ölçekte harekete geçmek için dünyanın hala gerçek bir şansı olduğunu iddia etti.
Düşünce kuruluşu Power Shift Africa Direktörü Mohamed Adow ise, emisyonların artmaya devam ettiğine ve iklim krizi karşısında en kırılgan toplumların dünyanın dört bir yanında acı çektiğine işaret ederek, “COP28, fosil yakıtların terk edilmesi için tarih belirlediğimiz bir an olmalı.” çağrısında bulundu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *