Genelde Müslümanların cephede kazandıkları, masada ise kaybettiklerine inanılır. Bu kanaati destekleyen pek çok olay da gösterilebilmektedir. Biz Hamas’ın şanlı mücadelesini böyle bir kötü akıbetten koruması için Allah’a dua etmeliyiz.

Filistin’de 67 sınırlarında bağımsız bir Filistin devleti kurulması, Filistin sorununun ancak iki devletli bir formülle çözüleceği bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından dile getirilmektedir. Erdoğan Filistin’de garantörlük sistemine de değindiğine göre, Filistin’in garantörünün Türkiye olacağını ya da birden fazla garantör devlet olursa, birinin de Türkiye olacağını var saydığımızda, bunun doğuracağı sonuçlar şimdiden ufukta belirmektedir.

ABD ve diğer batılı müttefiklerinin ikna olması mümkün görünmemekle birlikte, Filistin’de iki devletli çözüme razı olunduğu takdirde, Filistin devletinin Hamas’a teslim edilmek istenmeyeceği bellidir. Seküler bir nizama dayandırılmak istenecek devlet Hamas yerine, Batı Şeria’daki Mahmud Abbas tarzı bir ekibe teslim edilmek istenecektir. Bu durumda Hamas’ın mevcut cephesine -Türkiye benzeri- muhafazakar demokrat bir cephe daha ekleneceği ortadadır.

Filistin Müslümanlarındır. Bu mübarek topraklar İngiltere, Fransa ve Amerika tarafından İsrail adındaki terör örgütü adına işgal edilmiş, 1948 Mayıs’ında adresine teslim edilmiştir. Filistin’de gerçek çözüm, işgal altında 75 senedir kederden kedere gark edilmiş bulunan bu mübarek beldenin tekrar asıl sahiplerine iadesidir. Filistin’de İsrail adında bir terör aygıtı tanınamaz, varlığı meşrulaştırılamaz.

Türkiye’nin “iki devletli çözüm” önerisinin ABD ve ortakları tarafından kabul görmesi muhal değildir fakat bilinmelidir ki Filistin’e gerçek hıyanet asıl o zaman yapılmış, üçte ikisi çocuk ve annelere ait olan şehit kanları o zaman kirletilecektir. Hiç değilse Filistinli Müslümanların, kendi topraklarında devletlerini kurma azimlerine, küresel Siyonizmin hedeflerine hizmetin ihsanı olarak gölge edilmemelidir.

(Venhar)