4 günlük bir ziyaret için Kenya’nın başkenti Nairobi’yi giden İngiltere kralı Charles Philip Arthur George, ilk olarak, Kenya’da yaptıkları için özür diledi, herkesle hatıra fotoğrafı çektirdi. Eski İngiliz sömürgesi Kenya, halen İngiliz Milletler Topluluğu’nun üyesi.
Tahta çıkışından beri İngiliz Milletler Topluluğu üyesi bir ülkeyi ilk defa ziyaret eden İngiliz kralı, iki ülke arasındaki tarihi bağları ve ilişkileri güçlendirmeyi hedefliyor. Charles, başkent Nairobi’den başka Hint Okyanusu kıyısındaki Mombasa şehrini de ziyaret ederek, buradaki kanaat önderleri ve dini liderlerle buluşacak.
Kenya İnsan Hakları Komisyonu, İngiliz Kralını, sömürge döneminde İngiltere’nin Kenyalılara yönelik insanlık dışı uygulamaları nedeniyle özür dilemeye çağırmıştı.
Charles: Yaptıklarımız iğrenç haksız şiddet eylemleriydi
Kenya Devlet Başkanı William Ruto ile Nairobi’de düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Charles, Kenya’nın sömürge geçmişine vurgu yaptı, özellikle Kenya’nın bağımsızlık arayışı sırasında yapılan zulümler başta olmak üzere geçmişteki yanlışları kabul ettiğini açıkladı.
Bağımsızlık ve egemenlik için mücadele eden Kenyalılara karşı yapılanları “iğrenç, haksız şiddet eylemleri” olarak tanımlayan Charles, “Bunun için hiçbir mazeret olamaz.” dedi. Charles ayrıca, geçmişte yapılan yanlışlardan doğrudan etkilenenlerle görüşme fırsatı bulduğunu belirterek, “Geçmişte yapılan yanlışlar en büyük üzüntülerin ve en derin pişmanlıkların sebebidir.” ifadesini kullandı.
Kenya Devlet Başkanı William Ruto ise Kral 3. Charles’ın açıklamalarını memnuniyetle karşıladığını ifade etti.
Kenya’nın bağımsızlık savaşı
Kenya’nın 1800’lü yılların sonuna doğru İngilizler tarafından işgal edilmesi ülke halkının da kaderini değiştirdi. İngiliz yönetiminin uygulamalarına karşı çıkarak ancak 1950’de isyan başlatan “Mau Mau” hareketi Kenya’nın bağımsızlığına büyük katkı sağlamıştı.
İngiliz resmi raporlarına göre, Kenya’da 1952-1956 yılları arasında Mau Mau direnişi sırasında 11 bin 505 direnişçi öldürüldü, harekete destek veren çoğunluğu sivil 5 binden fazla kişi hapse atıldı.
Kenya’nın asırlık sömürge tarihi
Afrika’nın en eski yerleşim yerlerinden Kenya, tarihte başta Arap ve Acem göçmenler olmak üzere uzun yıllar Portekizliler ve İngilizlerin sömürgesi oldu.
Nairobi Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Godfrey Muriuki, 2017 yılında verdiği bir söyleşide, AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, Kenya’nın önce Araplar, ardından Portekizliler ve İngilizlerin sömürgesi altında kaldığını ve bu süre zarfında topraklarının Afrika’daki siyasi gelişmelere göre sürekli el değiştirdiğini anlatmıştı. İşte o söyleşi:
Muriuki, milattan sonra 500’lü yıllarda Kenya’ya ilk gelenlerin Arap ve Acem göçmenler olduğunu belirterek, kıyı kesimine yerleşen bu milletlerin ticaretin yanı sıra o zamanki Kenya topraklarında fil dişi ve köle ticaretinin de doğmasına sebep olduklarını ifade etti.
Ülkeye yerleşen ilk Avrupalılar Portekizliler
Kenya’nın ticaret yolları üzerindeki stratejik önemi dolayısıyla Portekizlilerin dikkatini çektiğini aktaran Muriuki, ülkenin 1498’den itibaren Portekiz sömürgesi altına girdiğini ve böylece Kenya’ya ilk yerleşen Avrupalıların Portekizliler olduğunu kaydetti.
Muriuki, Portekizli denizcilerin uğrak yeri haline gelen Kenya’nın kıyı bölgelerinde çeşitli yerleşim yerleri ve kaleler inşa edildiğini, bunlardan günümüze kalan en önemli kalıntının Portekizliler tarafından Kenya’nın Mombasa eyaletinde 1593 yılında yaptırılan ve o dönemde askeri üs olarak kulanılan İsa Kalesi (Fort Jesus) olduğunu ve buranın uzun dönem Portekizlilerin sömürge politikasına hizmet ettiğini anlattı.
İngilizlerin hakimiyeti
Portekizliler karşısında 18. yüzyılda yeniden üstünlük sağlayan Arapların Kenya’ya tekrar hakim olması uzun sürmezken Doğu Afrika topraklarında sömürge arayan İngilizler, 1887 yılında Kenya’yı Araplardan kiraladı.
Prof. Dr. Muriuki, Avrupalıların kendi endüstrileşmesiyle doğru orantılı olarak Afrika’da ihtiyaç duydukları ham maddeleri elde edebilmek amacıyla sömürgeler kurduğunu söyledi.
Avrupa’da özellikle Almanya ve İtalya’nın siyasal birlik sürecini tamamlamalarıyla sömürge arayışlarının hız kazandığını belirten Muriuki, kereste, altın, palmiye yağı gibi ham madde kaynakları ve mallarını elde edebilme adına Afrika topraklarına girildiğini ifade etti.
Avrupalı güçlerin Afrika toprakları üzerindeki mücadeleleri ve buraları paylaşma sürecinde, Doğu Afrika’da İngiliz çıkarlarının en üst seviyeye ulaştığını dile getiren Muriuki, İngilizlerin Kenya ile ilgilenmelerinin sebebinin bu bölgelerde bulunan elmas, altın gibi kaynakları elde edebilme beklentisi olduğunu aktardı.
Kenya-Uganda demiryolu yapımı
Muriuki, İngilizlerin bunu sağlayabilmek ve kaynakları sömürebilmek amacıyla 1895-1903 yıllarında Kenya-Uganda Demiryolları adı verilen projeyi gerçekleştirdiğini bildirdi.
Bu projeyle İngilizlerin Doğu Afrika’daki doğal kaynakları elde etmesinin daha da kolaylaştığını ve bu kaynaklara ulaşım sorununun çözüldüğünü ifade eden Muriuki, şöyle devam etti:
“Uganda’nın Nil kaynağına ev sahipliği yapması ve bunun stratejik önemi esasen İngilizlerin ilgisini cezbeden taraftı. Yapılacak olan demiryolu projesi Uganda’nın batısından gelen Fransız ve Belçikalıların Viktorya Gölü civarına girişlerini engelleyecek olması açısından önemliydi. Bütün bu hedefler doğrultusunda 1895 yılında Kenya-Uganda demiryolunun yapılmasına karar veren İngilizler, bu kapsamda ilk olarak ülkenin kıyı kesimindeki liman şehri Mombasa ile iç kesimdeki Viktorya Gölü çevresindeki Kisumu şehrini birbirine bağlamayı hedefleyerek demiryolunun inşasına başladılar. Fakat Kenya’da demiryolunun inşasında çalıştıracak kalifiye eleman bulamayan İngilizler, başta Hindistan olmak üzere Güney Afrika ve Karayipler’den kalifiye işçi getirdiler.”
Tarih profesörü Muriuki, tamamlanması 8 yılı bulan demiryolunun inşasında Hindistan’dan getirilen 30 binden fazla Hintli işçi çalıştırıldığını, demiryolu bittiğinde İngilizlerin Hintli işçilere Kenya’da kalmaları yönünde seçenek sunduğunu, Kenya’da kalan işçilerin önemli bir kısmının demiryolu işletmesinde, diğerlerinin ise orta seviyelerde asistan olarak istihdam edildiğini ifade etti.
Ülkede 1903 yılında tamamlanan demiryolu, belirgin ticari getirileri olmadığı ve oldukça zorlu koşullarda inşa edildiği için Kaçık Ekspresi (Lunatic Express) olarak adlandırdı.
“Zengin Afrika toprakları bedavaya beyazlara tahsis edildi”
Kenya’nın verimli topraklarına Avrupalıların yerleştirildiğini anlatan Muriuki, Doğu Afrika Himayesi isimli 1905 yılında kurulan İngiliz örgütünün beyaz yerleşimci göçünü teşvik ettiğini ve İngiliz himayesinin Kenya’da tam olarak yerleştiği 1920 yılına kadar yaklaşık 20 bin İngiliz’in bu topraklara yerleşmesini sağladığını aktardı.
Muriuki, Kenya’nın en verimli topraklarının İngiliz yerleşimcilere verildiğini belirterek, “Bu nedenle İngiliz hükümeti örneğin Nairobi şehrinden Nakuru’ya, oradan Kericho ve Eldoret’e kadar cazip ve zengin Afrika topraklarını bedavaya beyazlara tahsis etti.” diye konuştu.
Sömürgeciliğin bazı çevrelerin iddia ettiği gibi kimsenin lehine bir süreç veya sistem olmadığını söyleyen Muriuki, sömürgeciliğin, içinde çok fazla istismar ve aşağılamanın bulunduğu bir düzen olduğunu kaydetti.
Beyazların Afrika’ya geldiklerinde ayrıcalıklı bir sınıf statüsü elde ettiklerini ifade eden Muriuki, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Toplum üç sınıfa bölündü. En tepedeki sınıf Avrupalılar, orta sınıfta Asyalılar, Hintliler veya Araplar, en alt sınıfta da Afrikalılar bulunuyordu. Örneğin Kenya’daki sömürge sistemine baktığımızda bu sistemde sırasıyla il temsilcisi, bölge temsilcisi, bölge memuru ve sonrasında şef bulunmaktaydı. Afrikalılar ise bu koloni sistemi içerisinde ancak şef seviyesine kadar yükselebiliyorlardı. Ayrıca Afrikalılar, Asyalılar ve Avrupalılar ile aynı işi yapsalar da Afrikalılar hep daha az maaş alıyordu.”
Sömürge sisteminin Kenyalıları beyaz yerleşimcilere köle olarak sunduğunun altını çizen Muriuki, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kenya’ya yerleşen beyaz yerleşimciler kendi tarım arazilerinde çalıştırdığı Kenyalı işçilere sıklıkla şiddet uyguluyordu. Sömürgeci güçlerin uyguladığı bu şiddet yöntemleri Afrikalıları kontrol altında tutma mekanizmasının bir parçasıydı. İnsanlar silah zoruyla kendi topraklarından çıkarıldı. Bunun en iyi örneği Maasailerdir. Maasai kabilesi Lakipia adı verilen yerlerinden zorla çıkarılarak Kenya’nın daha güneyine günümüzdeki Kaijiado, Narok bölgesine nakledildiler.”
“İngilizler, Kenya topraklarını asıl sahiplerine parayla geri sattı”
İngilizlerin zamanında silah zoruyla aldıkları toprakları halka geri parayla sattığını söyleyen Muriuki, Kenya’da günümüzde kabileler arasında yaşanan arazi anlaşmazlığının asıl kaynağının sömürge yönetimine dayandığını kaydetti.
Muriuki, 1950’li yıllarda başlayan “Mau Mau” isyanıyla Kenya’dan ayrılmak isteyen beyaz yerleşimcilerin gasp ettikleri toprakları Kenya hükümetine geri sattığını belirterek, “Kenya bu toprakları satın alarak bölümlere ayırdı ve Afrikalılara satışa sundu. Fakat toprakların asıl sahipleri topraklarını geri alamadılar. Bu nedenle Kenya’da günümüzde kabileler arasında yaşanan arazi anlaşmazlığının asıl kaynağı sömürge yönetimidir.” ifadelerini kullandı.
“Mau Mau” isyanı
İngiliz sömürgesi altında uzun yıllar ezilen Kenyalılar sömürge yönetiminin baskılarına daha fazla dayanamayan ve “Özgürlük Savaşçıları” olarak bilinen binlerce “Mau Mau” direnişçisi, 1950 yılında sömürge yönetimine karşı isyan başlattı. Yaklaşık 7 yıl süren çatışmaların yaşandığı süreçte toplama kamplarına kapatılan binlerce Kenyalı işkence görerek hapsedildi.
İngiliz yönetimi 1952 yılında olağanüstü hal ilan ederek isyanı bastırdı ardından “Mau Mau” hareketinin en önemli lideri Dedan Kimathi’yi asarak isyanı sonlandırdı.
Kenya’nın bugünkü Devlet Başkanı Uhuru Kenyatta’nın babası ve bağımsızlık sürecinin önemli lideri Mzee Jomo Kenyatta, sömürge yönetimi tarafından 1953 yılında tutuklanarak hapse atıldı.
Kenya’nın kuzeyindeki Lodwar kentinde 7 yıl hapis yatan Mzee Jomo Kenyatta, 1963 yılında zorlu bir sürecin ardından bağımsızlığını ilan eden Kenya’nın ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmişti.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *