İşgal rejimi, 7 Ekim’de çatışmaların başlamasından bu yana Gazze’nin boşaltılması düşüncesini sık sık dile getiriyor. Kentin kuzeyini güneyinden ayırmak isteyen siyonistin asıl planı Gazzelilerin Sina Yarımadası’na sürgün edilmesi mi?
TRT Haber’den Selami Kökçam’ın haberi
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Gazze’nin boşaltılması emrini verdiğinde İsrail saldırıları daha yeni başlamıştı. İlk başta kimsenin anlam veremediği bu emir, daha sonra yapılan açıklamalarla anlaşılır hale geldi.
Özellikle Mısır’da yönetime yakın medya, İsrailli yetkililerin bu açıklamalarını çokça gündeme aldı ve tartıştı.
Zira, Gazze’ye aşırı bir baskının sonucunda insanlara iki seçenek sunuluyordu.
Ya Gazze’de ölüm ya da göç.
Gazzeliler nereye gidecek?
Halihazırda Gazze’nin İsrail’in kontrolü dışında tek bir sınır kapısı var. Refah Sınır Kapısı. Bu kapı, Mısır’ın Sina Yarımadası’na açılıyor. Yani Gazze’den başlayacak kitlesel bir göçün zorunlu güzergahı Sina.
İsrail her ne kadar daha sonra Gazzelilerin sürgün edilmesi gibi bir düşüncesinin olmadığını söylese de pratikte uyguladığı yöntemler, tam tersine işaret ediyor.
Mısır’daki yarı resmi medyada İsrail’e yönelik dilini değiştirmiş durumda. Daha önceki Gazze saldırılarında hiç görülmeyen “İşgalci İsrail” adlandırılması sık sık kullanılıyor.
Zaten iki ülke arasında soğuk rüzgarların estiği, çatışmaların hemen başında ortaya çıkmıştı. Daha önceki İsrail saldırılarında olaya hemen müdahil olan Mısır, bu sefer medyaya yansıyan hiçbir girişimde bulunmadı.
Üstelik İsrail, Refah Sınır Kapısı’ndan insani yardım göndermek isteyen Kahire’ye izin vermedi. Bunun üzerine Mısır, Gazze’deki yabancı ülke vatandaşlarının tahliyesine izni, insani yardımların ulaştırılması şartına bağladı.
İsrail’in Mısır Büyükelçisi, ülkede artan tartışmaları “İsrail’in böyle bir niyeti yok” açıklaması ile söndürmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Mısırlı yetkililer, savunmasız Filistinlilerin Mısır sınırına doğru itilmesine ve bazı tarafların kitlesel göç çağrılarını beslemesine karşı uyarıda bulundu.
Mısırlı yetkililere göre, yerinden edilme çağrıları, Gazze Şeridi’ni nüfusundan arındırmaya ve Filistin davasını tasfiye etmeye yetiyor.
Öte yandan İsrail’in Gazze’nin kuzeyindeki 1.1 milyon Filistinlinin güneye geçmesi için süre vermesinin ardından konuyla ilgili en net açıklama, Ürdün Kralı 2. Abdullah’tan geldi. Ürdün, geçmiş dönemde yaşanan savaşlardan sonra neredeyse kendi nüfusundan fazla Filistinli göçü almış bir ülke.
Kral Abdullah, Filistinli mültecileri Mısır veya Ürdün’e itme girişimine karşı uyarıda bulundu.
“Bu bir kırmızı çizgi, çünkü bazı olağan şüphelilerin sahada fiili sorunlar yaratmaya yönelik planının bu olduğunu düşünüyorum. Ürdün’e mülteci yok, Mısır’a da mülteci yok.”
Tel Aviv ile Kahire arasında “Sina gerginliği” devam ederken, dün İsrail savaşuçaklarının Gazze’deki El Ehli Hastanesi’ni vurması, büyük bir krizin fitilini ateşledi. Öyle ki, 500’den fazla insanın hayatını kaybettiği saldırıyı bölge ülkeleri kınarken, Kahire’den oldukça önemli bir uyarı geldi.
İsrail hükümetinin Gazze’deki bir milyonu aşkın Filistinliye verdiği Mısır sınırına gitmeleri emrini değerlendiren Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Filistinlileri topraklarından Sina ya da başka bir yere sürmeye yönelik her türlü girişimi reddettiklerinin altını çizdi.
“Gazze’de şu an yaşanan, sivilleri Mısır’a göçe sürükleme girişimidir. Filistinlilerin topraklarından sürülmesini reddediyoruz.”
Gazze halkının Mısır’a kitlesel göçe zorlanması fikrine sert tepki gösteren Mısır lideri, bunu, “Batı Şeria’dan Ürdün’e yaşanacak benzer bir göçün” de ilk adımı olarak değerlendirdi. Mısır lideri Sisi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Gazzelileri Mısır’a gitmeye zorlama fikri, İsrail tarafından işgal edilen Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerin de benzer şekilde yerlerinden edilmesine yol açacak ve bu bir Filistin Devleti kurulmasını imkansız hale getirecektir.”
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Gazze Şeridi’ndeki askeri operasyonların devam edeceği ve bunların kontrolden çıkabilecek güvenlik ve askeri etkileri olacağı konusunda da uyardı.
Filistinlileri Sina’ya sürmenin savaşı oraya taşımak anlamına geleceğine dikkat çekti.
“Bu, İsrail’e yönelik saldırıların Mısır topraklarına kaydırılması anlamına geliyor” diyen Sisi, Gazze Şeridi’ndeki kuşatmanın nihai amacının Filistinlileri Mısır’a nakletmek olduğunu vurguladı.
İki ülke arasındaki bu gerginlik nereye varır, şimdilik tahmin etmek güç. Ancak 45 yıldır dostane ilişkilere sahip Kahire ve Tel Aviv hattında bazı şeylerin yolunda gitmediği oldukça net.
Üstelik söz konusu tartışmalar yeni değil. Neredeyse her Mısır Cumhurbaşkanına İsrail bu teklifte bulunmuş ancak şimdiye kadar somut adım atılmamış. Peki, ne zamandan beri bu tartışmalar sürüyor?
Sina ilk defa gündeme gelmiyor
Sina Yarımadası’na Filistinlilerin yerleştirilmesi fikri 1950’lilerden itibaren hep gündemde olan bir konu. Kimi zaman alevlenip, kimi zaman sönen Sina tartışmaları, kapalı toplantıların da ana gündemlerinden biri.
Sina Yarımadası ve Filistin tartışmalarına ilk olarak Mısır’ın en etkili Cumhurbaşkanlarından Cemal Abdülnasır döneminde rastlanıyor. Öyle ki, 1948’de yaşanan Arap-İsrail Savaşı’ndan sonra yenilgiye uğrayan taraf olan Filistinliler, büyük bir kitlesel göçe maruz kaldı.
İşte bu dönemde, tam olarak 1953 ile 1955 yılları arasında 50 ila 60 bin arasında Filistinlinin Sina Yarımadası’na yerleştirilmesi fikri tartışıldı. Ancak özellikle Gazze ve çevresindeki halkın direnmesi, planın uygulanmasını engelledi.
Daha sonra uzun bir süre unutulan konuyu gündeme getiren ise, İsrailliler oldu.
Sina’ya sürgün planları
Gazze, üzerinde 2 milyondan fazla insanın yaşadığı küçük bir alanda sıkışmış bir bölge. Dünyada nüfus yoğunluğu en fazla olan yerleşim yerlerinden biri. Üstelik nüfus hızla artıyor.
Gelecek yıllarda örneğin 4 milyon nüfuslu bir Gazze, bölgede nasıl bir kırılmaya yol açar? İsrail, kapısının önü olarak tabir ettiği kentten kendisine yönelecek tehditleri ne kadar önleyebilir?İsrail için Gazze ile yaşamak sürdürülebilir mi?
İsrailli yetkililerin uzun yıllardır kafasındaki sorulardan yalnızca birkaçı bunlar. Öyle ki, şahin İsrail Cumhurbaşkanı Ariel Şaron’un “bataklık” olarak nitelendirdiği ve 2005’te çekilme emri verdiği yer Gazze.
İşte, son dönemlere damga vuran Sina tartışmaları da bu düşüncelerin bir sonu.
Esasen tarihi Filistin’in dışında (Ürdün ya da Sina’da) bir Filistin devleti kurma fikrinin İsrail düşünce dünyasında uzun bir geçmişi var. “Ürdün Filistin’dir” ifadesi, onlarca yıldır İsrail sağının sloganıydı. Sina için de paralel öneriler var.
Sina seçeneği özellikle 2001’deki İkinci İntifada sonrası gündeme geldi. Öyle ki Sina, İsrail’in siyasi, akademik ve güvenlik elitlerinin politik fikirlerini paylaşmak ve geliştirmek amacıyla düzenlenen 2004 Herzliya Konferansı’nın odak noktası haline geldi.
Daha sonra konferansın kurucusu ve dönemin başbakanı Benyamin Netanyahu’nun uzun süredir danışmanı olan Uzi Arad tarafından kabul edildi.
Buna göre, Filistinlilerin Sina’nın bir kısmını alacağı, karşılığında İsrail’in Batı Şeria’nın çoğunu elde edeceği ve Mısır’a Negev Çölü üzerinden Ürdün’e bağlanması için bir kara geçişi verecek üç yönlü bir takas öneriliyordu.
Tabii ki tek plan bu değildi. 2004’ten 2006’ya kadar İsrail’in ulusal güvenlik danışmanı olarak görev yapan Giora Eiland’ın planı ise, bir nevi toprak takasına dayanıyordu.
Eiland’ın şartlarına göre Mısır, İsrail’in Negev’de Mısır’a toprak vermesi karşılığında Gazze’yi Sina’ya kadar genişletmeyi kabul edecekti.
Mübarek’e ne önerildi?
Londra merkezli yayın yapan Şarku’l-Avsat’ta 2015’te yayınlanan bir raporda, eski Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek’in, bir devlet kurmalarına yardımcı olmak üzere Sina’daki toprakları Filistinlilere bırakması yönünde ABD’nin planlı ve sürekli baskılarına maruz kaldığı iddia edildi.
Adı açıklanmayan Mübarek dönemi yetkililerinden birinin verdiği bilgilere dayanılarak hazırlanan raporda, Mısır’a baskının 2007’den itibaren uygulanmaya başlandığı belirtildi.
Mısırlı kaynak, Mübarek’in o dönemde şunu söylediğini aktardı:
“Hem ABD’ye hem de İsrail’e karşı savaşıyoruz. Refah Kapısı’nı Filistinlilere açmamız ve onlara özellikle Sina’da yaşama özgürlüğü vermemiz konusunda üzerimizde baskı var. Bir veya iki yıl içinde Sina’daki Filistinli mülteci kampları meselesi uluslararası hale gelecek.”
“Büyük Gazze” planı
Tartışmalar yine alevlendiğinde bu sefer Mısır’da Cumhurbaşkanlığı koltuğunda Sisi oturuyordu. 2015 yılında İsrail medyası, Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin Filistin liderliğine Sina’da 1.600 kilometrekarelik bir alanı Gazze’ye ilhak etme şansı sunduğuna dair iddiaları gündeme getirdi.
O dönem medyaya yapılan sızıntıların ana kaynağı olarak İsrailli yetkililer görüldü. İddiaya göre, bağışlanan bölge Gazze’yi beş kat genişletecekti ve plan ABD’nin onayını almıştı.
İddialara göre Sina bölgesi, geri dönen Filistinli mültecilerin yerleştirileceği “Büyük Gazze” adı verilen, askerden arındırılmış bir Filistin devleti haline gelecekti.
Filistin Yönetimi, Batı Şeria’daki toprakların yaklaşık beşte birini kapsayan şehirler üzerinde özerk yönetime sahip olacak ama bunun karşılığında Abbas, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te devlet kurma hakkından vazgeçmek zorunda kalacaktı.
Büyük olasılıkla önemli sayıda Filistinlinin tarihi Filistin sınırlarının dışına taşınmasıyla sonuçlanacak plan, Mısırlı ve Filistinli yetkililer tarafından “uydurma ve temelsiz” olduğu gerekçesiyle hemen reddedildi.
Son tartışma: Eyüp Kara iddiaları
Sina’ya Filistinlilerin yerleştirilmesine dair son tartışmalar ise 2017 yılında yapıldı. Dönemin İsrailli Devlet Bakanı Eyüp Kara, İsrail Başbakanı Banyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump’a “iki devletli çözüm yerine Filistinlilerin Sina Yarımadası’na yerleştirilmesi projesine” ilişkin bir taslak sunmayı planladığını iddia etmişti.
Ancak bu iddialarda kısa süre sonra hem İsrail hem de Filistin yönetimi tarafından reddedildi.
Ancak 19 Şubat 2017’de Haaretz gazetesi, 21 Şubat 2016’da Ürdün’ün Akabe şehrinde Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Kral Abdullah’ın katılımıyla gizli bir konferans düzenlendiğini ortaya çıkardı.
Zaten daha sonra da ABD’li yetkililer aynı konuda tartışmaların yürütüldüğünü teyit etti.
Geçmişten bugüne Sina Yarımadası’na Filistinlileri yerleştirme fikri, özellikle İsrail sağının en büyük sloganlarından biri olmaya devam ediyor.
Ancak Sina seçeneği mantığının Filistinlileri İsrail sağının Büyük İsrail olarak gördüğü bölgeden uzaklaştırmak olduğu her kesim tarafından kabul ediliyor.
Böyle bir plana Hamas da dahil olmak üzere tüm Filistinli grupların şiddetle karşı çıktığı göz önüne alındığında, İsrail’in Gazze’yi boşaltmak için giriştiği büyük şiddet sarmalı daha iyi anlaşılıyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *