‘İhtiyatlı diplomatik girişimler’ ve nükleer anlaşmaya dönüş ihtimalinin giderek daha fazla dışlanmasının ortasında, petrol akışı konusunda ABD ile İran arasında ‘gayri resmi bir düzenleme’ yapıldığına dair haberler ortaya çıktı.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin İran’a karşı yaptırımlara yönelik sağlam bir çerçeve uygulamaya devam ettiği yönündeki güvenceleri kapsamında, iki ülkenin ‘temkinli diplomatik girişimler’ yürüttüğünü bildirdi. Söz konusu diplomatik ilişkiler sonucu, bir dizi ABD’li mahkûmun ve milyarlarca dondurulmuş İran varlığının serbest bırakılması yönünde ‘ilkeli bir anlaşmaya’ varıldığı, ancak bu anlaşmaların 2015 nükleer anlaşmasına geri dönüşleri dışladığı kaydedildi.
Şarku’l Avsat’ın Bloomberg’den aktardığı habere göre, iki ülke arasında aylarca süren ‘gizli diplomasinin’, uranyum zenginleştirme dosyasında ‘ilerlemeye’ ve petrol akışlarıyla ilgili ‘gayri resmi bir düzenlemeye’ yol açtığı belirtildi. Ayrıca ABD’li yetkililerin ‘İran’ın petrol satışlarına uygulanan bazı yaptırımları kademeli olarak hafiflettiklerini gizlice itiraf ettikleri’, bu yaptırımların ‘ambargonun beş yıl önce başlamasından bu yana en yüksek seviyeye çıktığı’ ve İran’ın ‘son on yılda en büyük miktarda ham petrolü Çin’e gönderdiği’ ifade edildi.
Öte yandan Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Doha’nın aracılık ettiği mahkûm takası anlaşmasının İran nükleer programı konusunda daha geniş bir diyaloğa yol açacağını umuyordu. Başbakan, “İran ile nükleer anlaşma konusunda daha geniş bir diyaloğa yol açacağını umduğumuz mahkûm değişim anlaşmasında ABD ile birlikte önemli bir arabulucuyduk” dedi.
Arz akışı aynı zamanda Londra’da bu hafta varil başına 85 doların altına düşen petrol fiyatlarının yumuşamasına da yardımcı oluyor ve yıllardır süren yüksek enflasyonun ardından tüketicilere ve merkez bankalarına rahatlama sağlıyor. Benzin maliyetini (şu anda galon başına 4 dolara yakın) kontrol altında tutmak, ABD Başkanı Joe Biden’ın 2024’teki seçim kampanyasına da yardımcı olabilir.
New York’taki RBC Capital Markets’in küresel emtia stratejisi başkanı Helma Croft, bunun “geleneksel bir enerji diplomasisi oyunu (ek varil elde etmek için anlaşmalar yapmak)” olduğunu söyledi. Croft, “Piyasada daha fazla varil söz konusu olduğunda ABD ve İran’ın ekonomik çıkarları birbiriyle örtüşüyor” ifadesini kullandı.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ise ABD’nin İran’a karşı yaptırımlara yönelik sağlam bir çerçeve uygulamaya devam ettiğini doğruladı ve ihracat seviyelerinin fiyatlara ve diğer faktörlere bağlı olarak düzenli olarak dalgalandığını söyledi.
Her ne kadar eski ABD Başkanı Donald Trump, resmi olarak 2015 Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak bilinen nükleer anlaşmadan 2018 yılında vazgeçmiş olsa da, iki taraf nihayet olası bir mahkum takası ve Güney Kore’de kalan 6 milyar dolarlık İran petrol gelirinin transferi konusunda anlaşmaya vardı.
İran’ın nükleer silah üretimi için gerekli olan seviyeye yakın zenginleştirilmiş uranyum biriktirme sürecini önemli ölçüde yavaşlattığı bildiriliyor. Geçici rahatlama petrol ticaretini de kapsıyor. Her ne kadar Washington, İran’ın Güney Kore, Japonya ve Avrupa ülkeleri gibi yaptırım öncesi müşterilerinin çoğunun alımlarına karşı hoşgörüsüz kalsa da, Çin’e yönelik satışları genişletme konusunda rahat.
Paris merkezli Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, İran’ın petrol üretimi geçtiğimiz Temmuz ayında günde 3 milyon varile yükseldi. Bu 2018 yılından bu yana en yüksek seviyeydi.
Rapidan Enerji Grubu Jeopolitik Risk Birimi Direktörü Fernando Ferreira, “Biden, İran’ın uranyum stoklarını kısıtlaması karşılığında başka yöne bakmaya hazır. Ayrıca Beyaz Saray, fiyatları kontrol altında tutmaya yardımcı olmak için piyasada daha fazla varil görmekten mutluluk duyacaktır” dedi.
Tahran önümüzdeki haftalarda üretimi 3,4 milyon varile çıkarmayı bekliyor. Bu yılın sonuna kadar bu rakam 3,6 milyon varile ulaşabilir.
Eğer İran, yaptırım öncesi kapasitesi olan 3,8 milyon varilden sadece birkaç yüz bin varil eksik olan bu hedefe ulaşırsa, ABD ile resmi bir anlaşma feshedilse bile daha fazlası olmayacak. “Trump öncesi seviyelere yaklaşıyorlar” diyen Croft, “Soru şu: Asgari yaptırımların uygulanması hangi noktada yaptırımların fiilen kaldırılması anlamına geliyor?” ifadelerini kullandı.
Ayrıca uluslararası bankacılık sistemine erişimdeki kısıtlamalar nedeniyle lojistik engeller devam ediyor. Bu durum İran’ın para almasını zorlaştırıyor ve yabancı yatırım olmazsa üretim kapasitesini artırmada zorluklarla karşılaşacak.
(Şarku’l Avsat)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *