Hindistan’da faaliyet gösteren Quill Vakfının kurucusu ve direktörü Suhail KK, ülkesinde “32 bin kadının DEAŞ’a katıldığını” iddia eden The Kerala Story (Kerala Hikayesi) adlı belgesel filme ilişkin, “Kerala Hikayesi, Hindistan’da Müslümanlara karşı yürütülen nefret kampanyasının parçası olarak gösterime giren yapımlardan sadece biri.” dedi.
Nefret suçları ve Müslüman karşıtlığı gibi konularda çalışmalar yürüten Quill Vakfı Direktörü, aktivist, gazeteci Suhail KK, AA muhabirine, Hindistan’da televizyon ve sinema yapımlarının propaganda aracı olarak Müslümanları hedef almasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Suhail KK, yönetmenliğini Hint film yapımcısı Sudipto Sen’in üstlendiği, başrolde ödüllü aktrist Adah Sharma’nın yer aldığı Kerala Hikayesi’nin manipülatif bir dili olduğunu belirterek, “Film, temelde ülkenin güneybatısındaki Kerala’dan 32 bin Hindu kadının hedef alınarak İslam’a döndürülmesi ve ardından DEAŞ tarafından cihat yapmak üzere silah altına alınmasını anlatıyor.” ifadesini kullandı.
Gerçek hikaye etiketiyle gösterime sokulan yapımda, Hint oyuncu Adah Sharma’nın canlandırdığı Shalini Unnikrishnan karakterinin, üniversitedeki Müslüman oda arkadaşı üzerinden İslam’a yönelik aşağılayıcı ve doğru olmayan pek çok anlatının tekrarlandığını aktaran Suhail KK, şöyle devam etti:
“Kerala Hikayesi, aslında Shalini’nin hikayesini anlatıyor. Shalini kaçırılan ve daha sonra İslam’a geçen bir karakter. Filmde Kerala’nın farklı bölgelerinde radikalleşen 3 genç kızın hikayesi de var. Bu 3 genç kız daha sonra DEAŞ’a katılarak terörist olmaya zorlanıyor. Dolayısıyla film, bir Hindutva komplosu olan ‘Aşk Cihadı’ fikrine dayandırılarak, eyalette 32 bin Hindu kadının İslam’a döndürüldüğü ve DEAŞ tarafından silah altına alındığı gibi gerçek olmayan iddialarda bulunuyor.”
Hindutva’nın İslam karşıtı komplo teorisi: “Aşk Cihadı”
Suhail KK, son yıllarda “Aşk Cihadı” adı verilen komplo teorisinin çokça dolaşıma sokulduğunu ve Müslüman erkekleri, Hindu kadınları evlilik yoluyla İslam’a döndürmeye çalışmakla suçladığını kaydederek, şu ifadeleri kullandı:
“Müslüman imamlara ya da sadece imamlara değil, Müslüman gençlere para verildiği, düzgün giyinmelerinin sağlandığı, Hindu kadınları cezbetmek için üniversitelerin ve kolejlerin önüne gitmelerinin söylendiği ve daha sonra etkiledikleri kadınları İslam’a döndürüp cihat yapmaları için Suriye ve Irak’a götürdüklerini iddia ediliyor.”
Yapımın, İslam dini aleyhine olumsuz duyguları besleyerek Müslümanlara yönelik nefret duygularını kışkırttığına işaret eden Suhail KK, “Hindistan, Müslümanları bu ulus için tehlike olarak tanımlayarak, Hint halkını birleştirmeyi ve bu yolla seçimleri kazanmayı hedefleyen bir siyasi parti tarafından yönetiliyor. Kerala Hikayesi, ülkede Müslümanlara karşı yürütülen nefret kampanyasının parçası olarak gösterime giren yapımlardan sadece biri.” görüşünü paylaştı.
‘Medya, İslam düşmanlığı propagandası yapıyor’
Bu tarz yapımların Hintlilerin Müslümanlara yönelik suçlarını körüklediğine vurgu yapan Suhail KK, şunları kaydetti:
“Hindistan’da nefret suçlarını körükleyen aslında bu İslamofobik propaganda. Hindistan, İslamofobi’nin küresel merkez üssü. Ülkede çok sayıda nefret suçu işlendiğini görüyorsunuz, linçler, yazılmayanlar, her türlü nefret içerikli eylem var. Birleşmiş Milletler (BM) insan hakları şefi, Hint yönetimini, bölücü politikalarının ekonomik büyümeye zarar verebileceği konusunda uyardı. Bölücü politikalar tüm ülkeyi olumsuz etkiliyor.”
Suhail KK, söz konusu yapımın kısa sürede yoğun ilgi görmesine değinerek, “Bu organik değil, yapay bir ilgi. Müslüman karşıtı içeriğe sahip her şey devlet araçları kullanılarak destekleniyor ve körükleniyor. Hindistan Başbakanı halka, geniş tanıtımı yapılan İslamofobik filmleri izlemelerini söylüyor.” diye konuştu.
Son yıllarda Hint sinemasında Müslüman karşıtı filmlerin artışa geçtiğinden bahseden Suhail KK, 72 Hoorain, Tipu Sultan ve Godhra gibi yapımların da ülkedeki İslam karşıtlığını körükleyecek ögeler içerdiğini dile getirdi.
Suhail KK, Müslümanları hedef alan filmlerin hükümet tarafından desteklendiğini ifade ederek, “Bu tür propaganda filmleri bizzat devlet tarafından üstleniliyor. Filme vergi muafiyeti sağlanıyor. Böylece yönetmenler ve yapımcılar bu tür filmleri daha fazla üretmeye teşvik ediliyor. Kamu çalışanlarına, okullara ve üniversite öğrencilerine bile bu filmleri izlemeleri için teşvikler veriliyor.” şeklinde konuştu.
‘Propaganda filmleri Almanya’nın 1930’lu ve 40’lı yıllarını hatırlatıyor’
Kerala Hikayesi’nin propaganda ve nefret dolu içeriği nedeniyle sadece Hindistan’da değil tüm dünya genelinde büyük tepki topladığını aktaran Suhail KK, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hitler, Kavgam adlı kitabında yalanların kullanımına ilişkin şöyle der, ‘Bu o kadar muazzam ve büyük bir yalandı ki hiç kimse birinin gerçeği bu kadar kötü şekilde çarpıtma küstahlığına sahip olabileceğini düşünemezdi.’ İnsanların düşünemeyecekleri kadar büyük bir yalan söylemeniz ve inandırıcı olması için de sürekli tekrarlamanız gerekiyor. Propaganda filmleri aracılığıyla Hindistan’da yapılan da bu.”
Suhail KK, bu tarz filmlerin teşvik edilmesinin, Hindistan’ın radikalleştiğinin işareti olduğuna vurgu yaparak, “Hitler’in yaptığı şey, propaganda filmlerini kullanarak Alman nüfusunu, Yahudi imhası ve soykırımı için fikir birliği ve rıza gösterecekleri noktaya getirmekti. Hindistan’da birbiri ardına gösterime giren bu filmler aslında bize Almanya’nın 1930’lu ve 40’lı yıllarını hatırlatıyor.” görüşünü paylaştı.
Propaganda filmi, dünyada en çok izlenen ikinci Hint filmi oldu
5 Mayıs’ta gösterime giren Kerala Hikayesi, dünya çapında 38 milyon dolar hasılatla bu yılın en çok izlenen ikinci Hint filmi olmuştu. Müslüman karşıtı propaganda filmi olarak nitelenen yapım, pek çok ülkede protesto edilmiş, gösterimden kaldırılması talep edilmişti.
Batı Bengal hükümetinin 8 Mayıs’ta yapımı “nefret söylemini yaydığı” gerekçesiyle yasaklamıştı ancak yapımcıların itirazı üzerine yasak kaldırılmıştı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *