‘Avrupa’nın ABD’yi takip etmesi tamamen intihar olur’

‘Avrupa’nın ABD’yi takip etmesi tamamen intihar olur’

İtalyan gazeteci yazar Thomas Fazi, Harici’den Tunç Akkol’a yaptığı değerlendirmede, ABD, AB, Rusya ve Çin arasında sürüp giden çekişme ve tanık olduğumuz birçok gelişmenin bu çekişme içerisindeki yerlerine ışık tuttu.

Tunç Akkol, Harici sitesi adına Thomas Fazi ile özel bir söyleşi gerçekleştirdi. Fazi son dönemde bilhassa ABD-Avrupa ilişkileri, Ukrayna savaşı ve küresel ekonomi üzerine yazdıklarıyla dikkat çeken bir isim. Bu söyleşide de Fazi ile, Avrupa Birliği’nin ABD’ye bağımlılığı, Avrupa’nın geleceği, gelişen çok kutupluluk ve dolarsızlaşma meseleleri konuşuldu.

İşte o söyleşiden özet bölümler:

– “Bence asıl soru Avrupa’nın gelecekte ne gibi risklerle karşı karşıya kalacağı değil. Asıl soru, Avrupa’nın Ukrayna ve Rusya’ya karşı öncelikle Amerika’nın politikasına katılma, onu takip etme yönündeki neredeyse intihar diyebileceğim kararının bir sonucu olarak, biz konuşurken Avrupa’ya zaten ne olduğudur. Geçtiğimiz yıl yaşananlara bakacak olursak, asıl mağdur olan Ukrayna’yı bir kenara bırakırsak, bu savaştan en çok zarar gören kıta açık ara Avrupa’dır. Avrupa, Rus gazına ve Rusya’dan gelen diğer mallara en çok bağımlı olan bölge. Dolayısıyla Rusya’ya yaptırım uygulama kararı, Avrupa’nın temelde kendi kendine yaptırım uyguladığı bir tür otomatik yaptırım haline geldi.

Aynı şey Avrupa’nın Ukrayna’da Amerika’nın askeri stratejisini takip etme ve Ukrayna’ya silah yığmaya devam etme kararı için de söylenebilir, Avrupa sınırındaki bir çatışmayı tırmandırma riskini göze alarak.”

– “Rusya’nın yaptırımlara rağmen oldukça iyi durumda olduğunu biliyoruz. Hatta bazıları yaptırımlar sayesinde diyor. Asıl kötü durumda olan Avrupa.”

– “Bence bu durum Amerika’nın Ukrayna’daki stratejisinde de açıkça görülüyor; bu strateji aynı zamanda Avrupa’ya karşı askeri olduğu kadar ekonomik bir savaş, Rusya’ya karşı bir vekalet savaşı.”

– “Günün sonunda Avrupa’dan Amerika’ya karşı ciddi bir siyasi meydan okuma gelmesini beklemiyorum. Avrupa’nın herhangi bir stratejik özerklik geliştirme şansı olduğunu da düşünmüyorum, çünkü Avrupa’dan bahsederken net olmalıyız. Eğer Avrupa Birliği’ni kastediyorsanız, bir dizi nedenden ötürü Avrupa Birliği’nin bu derece büyük bir stratejik özerkliğe doğru ilerleme şansı kesinlikle yoktur. Demek istediğim, Avrupa Birliği yıllar içinde o kadar genişledi ki, şu anda Orta ve Doğu Avrupa’nın neredeyse tüm ülkelerini bünyesinde barındırıyor ve bu ülkelerin çoğu sadık bir şekilde Amerikan yanlısı ve Rusya karşıtı.”

– “Ancak siyasi açıdan Avrupa, kendi başına düşünemeyecek kadar Amerika’ya bağımlı durumda. Amerika Avrupa’ya pek çok düzeyde hükmediyor. Avrupa Birliği kurumlarına hükmediyor. Avrupa’ya kültürel olarak hükmediyor. Avrupa’ya dilsel olarak hükmediyor. Avrupa’nın ortak dili nedir? İngilizce. Fransızca değil; Almanca değil; İngilizce. Peki İngilizcede tartışmanın şartlarını kim belirliyor? Anglo-Amerikan gazeteleri ve Anglo-Amerikan düşünce kuruluşları. Amerika tüm entelektüel ekosistemi kontrol ediyor ve Amerikan istihbarat servisinden bahsetmiyorum bile. Dolayısıyla bu noktada Avrupa’nın kendisini bir şekilde Amerikan hakimiyetinden kurtarmasının çok zor olduğunu ve bunun için çok ağır bir bedel ödeyeceğini düşünüyorum.”

– “Bence dünyanın çok kutuplu hale gelme sürecine ilgi var ve bu Avrupa için büyük bir fırsat olabilir; elbette bu Çin’in her istediğine boyun eğeceğiniz ya da ekonomilerinizi Çin’e satacağınız anlamına gelmiyor. Bu arada Çin’in istediği bu bile değil. Bu, potansiyel olarak küresel görünümün yeniden düzenlenmesinin Avrupa için ve özellikle de benimki gibi ülkeler için, hala siyasi olarak konumlanmış olan İtalya için çok büyük bir fırsat olabileceği anlamına geliyor.”

– “Dünyadaki insanların çoğunluğunun her zaman çok adaletsiz, çok haksız ve kurallara saygı duymadan hiçbir şey yapamaz olarak algıladığı Batı liderliğindeki düzenden insanların ne kadar yorulduğunun farkında değiliz, her ne kadar buna kurallara dayalı düzen deseler de. Bu düzen her zaman Batı’ya uygun olana ve Batı’nın çıkarlarına uygun olana dayanan Batı temelli bir düzen olmuştur.”

– “Batılı olmayan tek bir ülkenin bile Rusya’ya yaptırımı yok ve bu nokta Batı’nın dünyada etki yaratma kabiliyetinin hızla azaldığına işaret eden çok şey söylüyor. Eğer bugün Çin’e karşı çatışmacı bir tutum takınmak, Batılı olmayan tüm dünyaya karşı çatışmacı bir tutum takınmak anlamına geliyorsa, Çin Rusya’yla diplomatik, siyasi ve ekonomik bağlarını güçlendirmekten mutluluk duyacaktır. Umarım, bir noktada Batı’da birileri uyanır ve en azından Avrupa’da, bu stratejiyle kendimizden başka kimseyi izole etmediğimizi fark eder.”

– “Eğer Avrupa kendisini Çin’den ve Çin liderliğindeki bloğun çoğundan soyutlamaya karar verirse, düşüşünü şu anda hayal bile edemeyeceğimiz bir hızda artıracaktır. ”

– “Amerika ve Batı bu finansal hakimiyeti kötüye kullandı ve Rusya’nın rezervlerini çalmaya kadar varan şantajlar için dolar ve diğer Batı para birimlerini kullandı. Bence bu noktada gidişat kaçınılmaz ve bence dünyanın büyük bir kısmı için olumlu sonuçlar doğuracak, çünkü tanık olduğumuz şey, bir tekel olan dolardan başka bir tekele, örneğin Çin yuanına geçiş değil. Tanık olduğumuz şey, uluslararası işlemlerde kullanılan para biriminin farklılaşması.”

– “Aslında Amerika da orta vadede de-dolarizasyondan faydalanacaktır, çünkü doların hakimiyetinden faydalanan sıradan Amerikalılar değiller. Amerikan oligarşisi. Dünyadaki askeri imparatorluğunu beslemek için kaynakları neredeyse bedavaya elde edebilmenin faydasını gören Amerikan oligarşisi.”

– “Önümüzdeki aylarda bile, BRICS’e daha fazla ülkenin katılmasıyla birlikte, giderek daha fazla ülkenin Amerika’nın stratejisinin biraz çılgınca olduğunu düşüneceğini düşünüyorum. Amerika’nın imajı gerçekten de hiç olmadığı kadar kötüleşiyor ve Avrupa’nın imajı da buna eşlik ediyor.”

– “Bence Batı dış politikasını ve Batı askeri müdahaleciliğini eleştirenler, bu araçların Batılı büyük şirketlerin ve Batı sermayesinin hizmetinde olduğunun her zaman idrakindelerdi. Bence uzun bir süredir durum böyle ve aslında tarihin büyük bir bölümünde de durumun böyle olduğu söylenebilir. Bence ulusal ordular her zaman sermayenin hizmetinde olmuştur ve şu anda tanık olduğumuz şeyin yeni bir senaryo olduğunu söyleyebilirim.”

– “Eisenhower 60’lı yıllarda askeri-endüstriyel komplekse karşı uyarıda bulunduğunda, askeri-endüstriyel kompleks kesinlikle bugün olduğundan daha küçüktü. Ve bugün Amerika’nın stratejisine baktığımızda, bunun askeri-endüstriyel kompleks olduğu görülüyor. Politikayı gerçekten yönlendiren bu askeri sınıf. Ve politika esasen “sonsuza kadar savaş”.”

– “Ve aslında, bence şu anda Amerika’da ve bir dereceye kadar Avrupa’da gördüğümüz en ilginç gelişmelerden biri, kapitalist sınıfın çoğu ile askeri sınıf arasındaki bu büyüyen çatışma. Bunu, daha önce de belirttiğim gibi, en büyük direnişin Amerikan ve Batılı şirketlerden geldiği Çin’de çok net bir şekilde görüyoruz. ”

Makalenin tamamını okumak için: Çok kutuplu dünya Avrupa için büyük fırsat olabilir

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *