Çin, ABD ve Avrupa’nın “21’inci yüzyılın petrolü” olarak adlandırılan çip mücadelesinin, para kazanmak dışında da nedenleri bulunurken, bilgi işlem gücü ile askeri güç arasında doğrudan ilişki kuruluyor.
Yarı iletken sektörü, teknolojiye yön vermek isteyen ülkeler arası ticaret ve coğrafi gerilimlerin odak noktası olmaya devam ediyor. Trilyon dolarlık bir pazara doğru yol alan çipler, yoğunluğu giderek artan bir teknoloji “soğuk savaşının” merkezinde yer alıyor.
“Mikroçipler” olarak da bilinen yarı iletkenler, günümüzün birbirine bağlı dünyasının belkemiğini oluşturmasının yanı sıra ülkeler arasındaki ticari gerilim unsurlarından biri haline de dönüşmüş durumda bulunuyor.
Danışmanlık şirketi McKinsey’e göre, geçen yıl 580 milyar dolar olarak kayıtlara geçen çip pazarının 2030’da 1 trilyon dolara ulaşması öngörülüyor.
Teknolojiye yön veren ülkeler çip üretimine büyük yatırımlar yapıyor olsa da dünyada kendi kendine yetecek şekilde çip üretebilen tek bir yarı iletken tesisi henüz bulunmuyor.
Para kazanmanın ötesinde bir yarış
Küresel yarı iletken üretiminin son derece karmaşık ve birbirine bağlı doğası nedeniyle tedarik zincirindeki aksaklıklar, birçok teknolojik ürünün üretiminde kırılganlığa neden oluyor.
Çiplere ilişkin tasarım gibi AR-GE yoğun faaliyetlerde ABD başı çekerken, Doğu Asya, sağlam altyapıya ve vasıflı iş gücüne erişim gerektiren çip imalatında ön plana çıkıyor. Nispeten daha az beceri ve daha çok sermaye gerektiren montaj, paketleme ve testte lider konumda bulunan Çin, değer zincirinde genişlemek için güçlü bir şekilde yatırım yapıyor.
Öte yandan, Çin ve ABD, “modern elektroniğin beynini” yapmak için büyük ölçüde Avrupa’ya bağlı durumda. Hollanda’dan gelen makineler olmadan dünyanın hiçbir yerinde gelişmiş çipler yapılamıyor.
Sağlık için giyilebilir elektronikten araç içi elektronik sistemlere kadar teknolojinin hemen hemen her alanında büyük önem taşıyan yarı iletkenlerin ekonomileri için büyük ticari fırsat oluşturabileceğine inanan ABD, Çin, İsrail, Japonya, Güney Kore, Almanya ve İngiltere gibi devletler bu alanda stratejiler oluştururken, teşvik sistemlerini yeniden yapılandırarak milyar dolarlık yatırımlara önayak oluyor.
Çin, ABD ve Avrupa’nın “21’inci yüzyılın petrolü” olarak adlandırılan çip mücadelesinin, para kazanmak dışında da nedenleri bulunurken, bilgi işlem gücü ile askeri güç arasında doğrudan ilişki kuruluyor.
Devletler, uyguladıkları kısıtlamalarla avantaj elde etmeye çalışıyor
ABD’nin bir önceki başkanı Donald Trump döneminde başlayan Çin ile ticaret savaşları, çip sektöründeki rekabete hız verirken, geçen yıl ABD’de gelişmiş çiplerin üretiminde dünyaya liderlik etmek için benzeri görülmemiş bir adım atıldı.
Başkan Joe Biden’in 9 Ağustos 2022’de imzalayarak yürürlüğe soktuğu “Çip ve Bilim Yasası”, ülkede yerli yarı iletken üretiminin artırılması için “nesilde bir kez gelen yatırım fırsatı” şeklinde nitelendirilirken, ABD’nin konumunu Çin’e karşı güçlendireceği kaydedildi.
Çin’e kayan çip üretiminin tekrar ABD’ye dönmesini teşvik eden 280 milyar dolarlık çip yasası kapsamında, gelecek 6 ay boyunca yarı iletken fabrikaların inşa edileceği, sadece bu inşa sürecinin tek başına 1 milyondan fazla istihdam sağlayacağı belirtildi.
Sadece ulusal çip üretimini artırmayı değil, aynı zamanda gelişmiş bilgisayar, yapay zeka ve hatta silahlarda ilerlemelerini engellemek için gelişmiş çiplerin Çin’e satışını sınırlamayı hedefleyen yasa kapsamında birçok yatırım hayata geçirildi.
Avrupa, gecikmeli de olsa bu alanda yer almak istiyor
Küresel süper güçler arasındaki teknolojik soğuk savaşta Avrupa da harekete geçti. Avrupa Birliği’nde (AB), üye ülkelerde çip üretimini artırmak için “Çip Yasası” ile 43 milyar avro kaynak sağlanmasını içeren bir planda anlaşma sağlandı.
Japonya da Çin’e yarı iletken ihracatı üzerindeki kontrolleri sıkılaştıracak düzenlemeleri duyurdu. Japon hükümeti, en erken temmuz ayında, süper bilgisayarların ve yapay zekanın geliştirilmesi için gerekli son teknoloji yarı iletkenlere yönelik üretim ekipmanlarının Çin’e ihracatı konusunda daha sıkı düzenlemeler başlatacağını açıkladı.
Çin’e yönelik çip kısıtlamalarının ardından Çin de ilk kez ABD’li bir çip üreticisinden yapılacak alımlara kısıtlama getirdi. Çin’de ABD’li Micron Technologies hakkında yürütülen siber güvenlik soruşturmasının ardından şirketin, kritik altyapı projelerini yürüten Çinli şirketlere çip ve entegre devre satışı yasaklandı.
Merkezi Kaliforniya’da bulunan çip üreticisi Nvidia’nın piyasa değerinin, yapay zeka çiplerine yönelik artan talebin etkisiyle 1 trilyon dolara ulaşması, bu alandaki yarışın önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
“İleri teknoloji, rekabetin en önemli eksenlerinden biri”
Radicl Ventures ortağı Rob Toews, konuya ilişkin ABD basınında yer alan değerlendirmesinde, dünyanın en önemli ileri teknolojisinin neredeyse tamamının tek bir tesiste üretildiğine dikkati çekerek, Tayvan merkezli TSMC’nin dünyanın tüm gelişmiş yapay zeka çiplerini ürettiğini bildirdi.
Olası bir Çin-Tayvan çatışmasının küresel yapay zeka ekosistemini felç edeceğine işaret eden Toews, yapay zeka ekosistemindeki tüm coşkunun ortasında bu gerçeğin yeterince değer görmediğini söyledi.
Toews, Nvidia, Qualcomm, AMD, Broadcom gibi dünyanın en bilinen çip şirketlerinin kendi çiplerini üretmesi için TSMC gibi üreticilere güvendiğini belirterek, bugün en gelişmiş çiplerini üretebilen 3 şirket olduğunu vurguladı.
Son yıllarda ABD ile Çin arasındaki gerilimin tırmandığını anımsatan Toews, küresel güç mücadelesinde rekabetin en önemli eksenlerinden birinin ileri teknoloji olduğunu kaydetti.
Toews, ABD’nin Doğu Asya’da bulunan çip fabrikalarına bağımlılığını azaltmak için attığı adımlara değinirken, ABD yetkililerinin baskısı ve cömert sübvansiyonlarının sonucu olarak TSMC’nin ülkede yatırım yapacağını duyurduğunu hatırlattı.
ABD’nin Tayvan’a ihtiyacı olduğu kadar, Tayvan’ın da ABD’ye ihtiyacı olduğunu ifade eden Toews, gelişmiş çip üretimini ABD topraklarına getirmenin yapay zeka endüstrisinin Tayvan merkezli fabrikalara olan mutlak bağımlılığını hafifletmeye yardımcı olacağını söyledi.
“Çin’i değer zincirinin dışında bırakmak etkisiz”
Johns Hopkins Üniversitesi’nde Çin ekonomisi üzerine araştırmalar yapan Zhuoran Li de geçen yıl ABD’nin yarı iletken endüstrisinde Çin ile rekabeti artırdığını ve hükümetin yeni yasa ve kısıtlamalarla Çin ile teknoloji savaşında öne geçmeye çalıştığını aktardı.
Çinli firmaların başarısının sırrının genel olarak kaliteli ürünleri daha düşük fiyatlara üretmek olduğunu savunan Li, Çinli şirketleri yerel tedarike zorlamanın, ürün kalitesini baltalayacağını ifade etti.
Li, Çin’in başarıya ulaşana kadar deneme yanılma maliyetini karşılayacak yeterli kaynağa sahip olduğunun gözlemlendiğine işaret ederek, ülkenin güvenlik odaklı sanayi politikasının da kısa dönemde atılımlara yol açabileceğini söyledi.
Çin’in kritik bir pazar olarak oynadığı role değinen Li, bu nedenle Çin’i küresel yarı iletken değer zincirinin dışında bırakmanın etkisiz olacağını kaydetti.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *