Sözü dümdük söylemiş, dümdük yaşamış ve kimseye, bundan incinme fırsatını vermemeyi başarmış biriydi Osman Dindarzade… Gencinden yaşlısına, yerlisinden mültecisine, aliminden öğrencisine, esnafından memuruna toplum üzerinde bir iz bırakmıştı. Rabbim, onu rahmetiyle kuşatsın, ondan razı olsun…
İsa Dervişoğlu / Gazete İpekyol
‘Sözü Dümdük Söyleyen’ Osman Abi
Osman Dindarzade, geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Ona Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. İslami camiada saygın bir şahsiyetti. Temkinli, hamasetten uzak, yiğit, çalışkan, söylemeyen ama yapan, nazik ve bir şiirde de geçtiği gibi: karlı bir gece vakti uyandırılacak bir dosttu.
Deprem döneminin üzerine bu kayıp daha bir acıtıcı oldu. Ama güzel adamlar işte, güzel atlara binip gitmektir onların yolu. Hoş bir seda bıraktıkları muhakkak. Rabbim, merhametiyle karşılasın onu.
Birkaç hafta önce İktibas dergisindeki bazı yazılarını paylaşmıştım. Kimisi yıllar öncesinin yazılarıydı. Bu paylaşımları gören kadim bir dostun telefonu geldi gece. ‘Mardin’e gelmişti Osman Abi, belki beni hatırlamaz ama görürsen ona falan tarihte filan yere geldiğini hatırlatıp selam söyler misin’, demişti. Ben de ‘Söylerim tabi’ demiştim. Gittiği her yerde kendini büyük küçük herkese fark ettirmişti demek ki.
Daha onu görecek; o arkadaşın selamını söyleyecektim.
Geciktim işte.
Zamanı mıydı bu gidişin?
Kim bilir daha kaç gönüle dokunacak, kaç gence gülümseyecek, kaç depremzedenin imdadına yetişecektin o yorgun kalbinle.
Ama gittin.
Zamanı mıydı yani bu gidişin şimdi?
Yanlış değilsem; son yazısı Merhum Ercümend Özkan hakkında yazdığı “Sözü Dümdük Söyleyen Karayağız Yiğit” başlığını taşıyordu.
Aslında kendisi de sözü dümdük söylerdi ama kimse provoke olmazdı…
O yazıdan bir kesit:
“Ercümend Bey’i yakından tanıdığını iddia edenler onun hadis münkiri olduğunu iddia ediyorlar. Hatta bazılarından “O, sadece 17 tane hadisi hadis olarak kabul eder” sözünü duymuşum. Bugün bu iddiaların hiçbirinin doğru olmadığını gördüm. Çünkü bize hapishane yaşantısından anekdotlar anlatırken birkaç hadis söyledi ve “Geçenlerde şöyle bir hadise rastladım” demesi hiçbirimizin dikkatinden kaçmadı. “O sadece 17 tane hadisi kabul ediyor” diyenlerin iddiası böylece iftiradan başka bir şey olamazdı. Çünkü “Geçenlerde bir hadise rastladım” derken herhalde çok yakın bir tarihi işaret ediyor olmalıydı. Bu durumda kabul ettiği hadis sayısı 18’e yükselmiş oluyordu ki iddia böylece temelsiz kalıyordu. Ben bazı müslümanların neden her şeyi ile kendisini İslami mücadeleye adamış böylesi mert insanlarda kusur aramaya kalkıştığını anlayabilmiş değilim. Kendisi hakkında uydurulan yalanlara ve iftiralara maruz kaldığını yazdığı yazılarda pekâlâ görebiliyorsunuz.
Mardinli bir arkadaşımızın “Abi üslubunuz biraz sert değil mi? Üslubunuzdan ötürü yıllardır derginizi takip edenler bile bundan rahatsızlık duyuyor. Bütün bunlar eminim sizin de kulağınıza kadar geliyordur. Bunun için ne dersiniz?” şeklindeki soru aslında tam da benim sormak istediğim soruydu. Ercümend abi bu soruya “Evet, üslubumun sert olduğunu ben de kabul ediyorum. Hatta muhataplarıma karşı bu üslup sertliğimden ötürü çok eleştiri de alıyorum. Ancak benim bu sertliğimin nedeni doğruları biraz da şok etkisi yapacak biçimde söylememden ileri geliyor. Sizler benim bildiklerimi bilseydiniz bu üslubu az bile bulurdunuz” diyerek cevap verdi.
Tam üç saat süren görüşmemizde hepimiz sormak istediğimiz her soruyu sorduk ona. Onun sorularımızın tamamına lafı eveleyip gevelemeden cevap vermesi sadece benim değil herkesin takdirini kazandı.
Ercümend abinin görüşlerine katılırsınız veya katılmazsınız ancak onun kişiliği ile çok uyumlu olan her şeyi açık seçik konuşması bana kalırsa dinleyici üzerinde ciddi bir tesir meydana getiriyor. Sohbetimiz biterken karşılıklı olarak yekdiğerimize dua ettik. Onu ve ziyarete gelen diğer arkadaşları nizamiye kapısına kadar uğurladıktan sonra doyurucu bir sohbetin hazzına varmış olmanın mutluluğunu gün boyu yaşadım. Zaten bir mahpusun en çok ihtiyacını duyduğu şey mutlu ve huzurlu anlar yaşaması değil midir? “
Urfa’nın ‘sözü dümdük söyleyen’, bir duruşu olan, bir örnekliği ve pratiği olan bir abisi idi Osman Abi.
Gencinden yaşlısına, yerlisinden mültecisine, aliminden öğrencisine, esnafından memuruna toplum üzerinde bir iz bırakmıştı.
Sözü dümdük söylemiş, dümdük yaşamış ve kimseye, bundan incinme fırsatını vermemeyi başarmış biriydi.
Gittikçe azalıyoruz. Çünkü öğretmenlerimiz azalıyor.
Rabbim, onu rahmetiyle kuşatsın, ondan razı olsun.
1 Comment
ferhat
27 Şubat 2023, 09:45"Zamanı mıydı yani" ne demek? Ölümün zamanını beğenmemek problemli bir bakış açısıdır. laik/seküler bir bakış açısıdır. Ölüm geldiğinde bir an bile ne ileri ne de geri alınabilir. Her nefis için takdir olunan bir süre vardır ve bu süre dolduğunda sona erer. Bu soruyu vakti tayin eden Allaha sorma cüretini kim gösterebilir ki? Kullandığımız dili seçerek kullanmalıyız.
REPLY