Suriye’e Esed yönetiminin devrilmesi ile iktidara gelen Cumhurbaşkanı Ahmed El-Şara, ‘ulusa sesleniş’ konuşmasında, istibdat ve zorbalık dönemine tarihi bir kopuş ilan ederek, adalet, iyilik, vatandaşlık ve ortak yaşam üzerine kurulu yeni bir dönemin başladığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Şara, Suriye’de Baas rejiminin devrilmesinin birinci yıl dönümü dolayısıyla başkent Şam’daki Konferanslar Sarayı’nda ulusa sesleniş konuşması yaptı.
Devrik rejimin, halkın arasına kasten nifak ve ayrılık tohumları ektiğini belirten Şara, “Suriyelilerin kalplerine ve zihinlerine şüphe tohumları ekti. Hükümet ile halkın arasına korku ve terör duvarları ördü, toplumsal sözleşmeyi bir sadakat ve hizmet belgesine dönüştürdü.” dedi.
Şara, köklü tarihinden güç alan, geleceğe umutla bakan ve Arap, bölgesel ile uluslararası çevresindeki doğal konumunu yeniden kazanmayı hedefleyen ‘yeni Suriye’ için net bir vizyon ortaya koyduklarını iddia etti.
SANA’nın aktardığına göre, Şara’nın konuşmasının tam metni şöyle:
Ülkeyi kanlarıyla özgürleştiren kahramanlara, kayıplara sabredip acıya rağmen yüreklerinde umudu taşıyan annelere, yetim açan gözleriyle hayatın anlamını öğrenmeden önce kaybın karanlığından geçen evlatlara, tüm zorluklara rağmen direnen ve ülke içinde ve dışında yıllarca baskı ile zulme göğüs geren yüce Suriye halkına. Tarihin kalbinde yer alan sizlere, kahramanlık sayfalarından bir sayfa ve büyük zafer hikâyelerinden bir bölüm oluşturan sizlere, Suriye’nin zorbalık ve istibdattan kurtuluşunun yıl dönümünü ve vatanın her zaman olduğu gibi onurlu, özgür ve aziz bir şekilde halkına dönüşünü hep birlikte kutluyoruz.
Şam’ı, doğunun incisini, elli yılı aşkın bir süre kaybettik. Onu kimliğinden, medeniyetinden ve tarihî derinliğinden koparmaya çalıştılar; onu defalarca toprağa gömmek için boşuna uğraştılar. Fakat ayın yüzünü gizlemek nasıl mümkün olur, güneşin ışığını örtmek nasıl mümkün olur?.
İşte burası Şam. Buradan geçti insanlık ve buradan yeniden dönecektir. Bu kutlu topraklardan insanların kalplerine iman esintileri süzüldü. İnsanlar burada insanlığın, vefanın, adaletin ve hikmetin anlamını kavradı ve bunları nesilden nesile miras bıraktı.
Devrik rejimin dönemi, ülkemizin tarihinde kara bir sayfa idi; bir süre boyunca müstebit yönetim hâkim oldu, sonra çöktü ve yeniden basiret ışıkları, güzel diyalog, sevgi ve kardeşlik köprüleri doğdu. Şam gönüllerin durağı ve çıkarların dengesi hâline geldi. İnsanların Suriye ve halkı hakkındaki hikâyeleri acıma duygusundan hayranlık ve gurura dönüştü. Tüm bunlar yalnızca bir yıl içinde oldu, hamdolsun.
Ne kadar hayret vericisin ey Şam! Sende iyilik, hüsnü muaşeret, en temiz kalpler, en zekî akıllar ve en parlak zihinler var. Halkın, hakların gasp edildiği ve onurun çiğnendiği günlerde en güçlü direnci gösterdi. Hakların verilmediğini, alınması gerektiğini erken kavradılar; özgürlüğün bir bedeli olduğunu, sabırla birlikte zaferin geleceğini ve her zorlukla beraber bir kolaylık bulunduğunu bildiler. Tüm bunların karşılığı da en güzel şekilde alındı.
Devrik rejim, halkımızın evlatları arasında fitne ve ayrılık tohumları ekmeye yöneldi; Suriyelilerin kalplerine ve zihinlerine şüphe saldı. İktidar ile halk arasına korku ve dehşet surları ördü; yurttaşlık sözleşmesini bir sadakat ve kulluk belgesine dönüştürdü. İnsanların azmini zayıflattı ve ülkemizi çeşitli alan ve uzmanlıklarda en alt sıralara sürükledi.
Devrik rejim, kanunsuzluk üzerine kurulu bir yapı inşa etti; yolsuzluğu yaydı, halkı fakirleştirmekte ve cehalete sürüklemekte aşırıya gitti, onları haklarından mahrum bıraktı. Söz söylemek suç, yaratıcılık utanç, vatan sevgisi ise suçlama ve ihanet sayılır hâle geldi.
Bugün, özgürlük güneşinin doğmasıyla birlikte, o mirasla tarihî bir kopuşu ilan ediyoruz. Batıl vehmin tamamen yıkıldığını, istibdat ve zorbalık dönemine sonsuza dek veda edildiğini duyuruyoruz. Adalet, iyilik, yurttaşlık, ortak yaşam, yaratıcılık ve vatanı yeniden inşa etmede parlaklık üzerine kurulu yeni bir şafağa adım atıyoruz.
Devrik rejimle olan mücadelemizin sonu, ancak çalışma ve gayret meydanlarında yeni bir mücadelenin başlangıcıydı; sözleri eylemlerle, vaatleri sadakatle, değerleri ise onlara bağlılıkla örtüştürme mücadelesi.
Halkımız, yıllar süren baskı ve zulmün ardından bize güven verdi ve sorumluluk emanetini teslim etti. Öyleyse şiarımız doğruluk, ahdimiz ise inşa olsun.
Kurtuluşun ilk anından itibaren illeri dolaştık; halkın sıkıntılarını ve taleplerini dinledik. Bunun üzerine, köklü geçmişine bağlı, umut vadeden geleceğine bakan, Arap, bölgesel ve uluslararası çevresinde doğal konumunu yeniden kazanan güçlü bir devlet olan yeni Suriye için açık bir vizyon belirledik.
Bu vizyonu dünyaya tanıtmak için heyetleri kabul ettik, ülkeleri ziyaret ettik. Suriye diplomasisi, ülkemizin dışarıdaki imajında köklü bir değişime katkıda bulundu ve Suriye’yi bölge ve dünya ülkeleri için güvenilir bir ortak hâline getirdi.
Ekonomi ve yatırım alanında, enerji, limanlar, havaalanları, gayrimenkul ve iletişim gibi hayati sektörlerde dost ülkelerle stratejik ortaklıklar kurduk. Bu ortaklıklar, ekonomik iyileşmeyi güçlendirdi, yatırım kapılarını açtı, istihdam fırsatları yarattı ve ulusal ekonominin yapısını geliştirdi.
Yaşam ve geçim düzeyinde, ekonomik politikayı vatandaşlara doğrudan yansıyacak şekilde akıllıca yönlendirmeye özen gösterdik; gelir düzeyini kademeli olarak artırdık, sıkıntıları azalttık ve daha istikrarlı ve adil bir ortam oluşturduk.
Farklı askeri güçleri, mesleki yeterlilik ve kurum bağlılığına dayalı tek bir ulusal ordu içinde birleştirdik; bu da ülkede güvenlik ve istikrarın pekişmesine katkıda bulundu.
Bugün, yeni Suriye’yi inşa yolunda adımlarımızı atarken, yasayı ihlal eden ve Suriye halkına karşı suç işleyen herkesin hesap vermesini sağlamak için geçiş adaleti ilkesine bağlılığımızı vurguluyoruz; mağdurların haklarını koruyarak adaleti gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Halkın bilgi edinme ve hesap sorma hakkı, ardından hesap verme veya uzlaşma hakkı, devletin istikrarının temeli ve ihlallerin tekrarlanmamasının güvencesidir; aynı zamanda vatandaş ile devlet arasındaki güvenin inşasının temel taşıdır.
Hiçbir zaman kayıpları ve onların ailelerini unutmuyoruz; bu, önceliği olan insani bir meseledir ve üzerinde ödün verilemez. Gerçeği arama konusunda ise durmaksızın kararlıyız.
Değerli Suriye halkı, dünyaya zaferin sadece bir başlangıç olduğunu kanıtladınız. Gelin, hep birlikte hikâyeyi tamamlayalım; direnen ve sabreden bir halkın hikâyesini, Allah’ın onu yücelttiği ve ona zafer verdiği hikâyeyi. Gelin, zaferi, ciddiyet, çalışma, adalet ve merhamet olarak üzerimizde bir sorumluluk hâline getirelim ve sevgili vatanımızı ileri ülkeler seviyesine taşıyalım.
Bize yolu kanları, çektiği acılar, yaraları ve sıkıntılarıyla açanlara; cihat edenlere, esirlere, şehitlere, yaralılara, direnişçilere ve mücadele edenlere, ve tüm ailelerine, selam ve hürmetlerimizi sunuyoruz.













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *