Çekya’da geçen ay yapılan genel seçimi kazanan Memnuniyetsiz Vatandaşlar Hareketi (ANO) lideri popülist milyarder Andrej Babis ülkenin yeni başbakanı olarak atandı. AB’nin iklim politikalarının birçoğuna karşı çıkan Babis, Ukrayna’ya fon vermeyeceğini de duyurmuştu. Babis’in, Orban ve Fico çizgisini takip edeceğini belirtiyor.
Radio Prague International’ın haberine göre, Cumhurbaşkanı Pavel, Prag Kalesi’nde açıklama yaptı.
Pavel, 3-4 Ekim’deki seçimin ardından hükümeti kurma görevini verdiği Babis’i başbakan olarak atadığını bildirdi.
Babis’in iş ilişkilerinden dolayı hakkındaki çekinceleri açıklığa kavuşturmasını takdir eden Pavel, Çekya’nın güvenlik ve ekonomi dahil bir dizi sorunu çözmek zorunda kalacağını kaydetti.
Öte yandan, diğer bakan adaylarının da gelecek hafta atanması bekleniyor.
Çekya’da 3-4 Ekim’de yapılan genel seçimin galibi ANO, 3 Kasım’da aşırı sağcı Özgürlük ve Doğrudan Demokrasi Partisi (SPD) ve sağcı Motorcular Partisi ile koalisyon hükümeti kurma konusunda anlaşma imzalamıştı.
Çekya’da seçim
Çekya’da 3-4 Ekim’de yapılan, parlamentonun alt kanadı Temsilciler Meclisinin 200 üyesinin belirlendiği genel seçimi eski Başbakan Babis’in liderliğindeki Memnuniyetsiz Vatandaşlar Hareketi (ANO) kazanmıştı.
ANO yüzde 34,51 oyla seçimi önde tamamlarken iktidardaki Sivil Demokrat Parti (ODS), TOP 09 ve Hristiyan Demokratlar Birliğinin (KDU-CSL) oluşturduğu Spolu (Birlikte) ittifakı yüzde 23,36’da kalmıştı.
Belediye Başkanları ve Bağımsızlar Partisi (STAN) yüzde 11,23, Çekya Korsan Partisi 8,97 oy alırken aşırı sağcı SPD 7,78 ve sağ parti “Motorcular” yüzde 6,77 oy oranına ulaşmıştı.
Hiçbir tarafın tek başına hükümeti kurmak için gereken 101 sandalyeye ulaşamamasının ardından Babis, koalisyon hükümeti kurmak üzere SPD ve “Motorcular” partileriyle müzakerelere başlamıştı.
İş dünyasından siyasete uzanan kariyeri
Slovakya kökenli Babis, 1990’lı yıllarda tarım, kimya ve medya alanlarında faaliyet gösteren Agrofert Holding’i kurarak ülkenin en büyük iş gruplarından birinin sahibi oldu. Agrofert, 2010’lara gelindiğinde 200’den fazla şirketi bünyesinde barındıran devasa bir yapıya dönüştü, Babis de Çekya’nın en varlıklı iş adamları arasına girdi. Şirketlerinde 30 binden fazla kişinin çalıştığı Babis’in servetinin yaklaşık 4 milyar dolar olduğu sanılıyor.
Siyasete, 2011’de kurduğu Memnuniyetsiz Vatandaşlar Hareketi (ANO) ile giren Babis, sistemi değiştirme ve yolsuzlukla mücadele söylemleriyle kısa sürede geniş destek topladı. Babis, Avrupa Birliği’nin (AB) bürokrasisine, karar alma hızına ve mali yükümlülüklerine eleştirel bir yaklaşım sergiledi.
ANO, 2013 genel seçimlerinde ikinci parti çıkarken Babis, koalisyon hükümetinde yer alarak Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak hükümete girdi.
İlk başbakanlık dönemi ve tartışmalar
Partisi 2017’deki genel seçimlerde birinci çıkan Babis, 2017-2021 yıllarında başbakanlık görevini yürüttü. Bu dönemde göç, AB politikaları ve bütçe yönetimiyle ilgili uygulamaları kamuoyunda geniş tartışmalara yol açtı. Hakkındaki “çıkar çatışması” iddiaları ve AB şirket fonlarıyla ilgili soruşturmalar da siyasi tartışmaları etkileyen unsurlar arasında yer aldı.
Babis, Çekya ve Orta Avrupa’da tarım, gıda, kimya, sağlık ve medya dahil birçok sektörde faaliyet gösteren, büyük bölümü Agrofert grubuna ait yüzlerce şirketin sahibi konumundaydı. Bu şirketlerin önemli bir kısmı yıllar içinde yerel ve Avrupa Birliği (AB) fonlarından yararlandı.
Yolsuzlukla mücadele kuruluşu Uluslararası Şeffaflık Örgütü (Transparency International), çıkar çatışması iddialarına işaret ederek Babis’in şirketleriyle bağlarını tamamen koparması gerektiğini, bunun için ya şirketleri satması ya da kamu görevinden çekilmesinin uygun olacağını açıklamıştı.
Babis, 2017-2021 yıllarındaki başbakanlık döneminde bu iddialar nedeniyle çeşitli yasal süreçler ve soruşturmalarla karşı karşıya kaldı. Babis hakkındaki “çıkar çatışması” tartışmaları ve AB fonlarının kullanımına ilişkin incelemeler, siyasi gündemin önemli başlıklarından biri oldu.
Babis, 2021 seçimini de önde tamamladı ancak hükümeti kuramadı
Babis, 2021 genel seçimlerinde ANO’yu yeniden birinci parti yapmasına rağmen, merkez sağ ve liberal partilerin oluşturduğu geniş koalisyon, Temsilciler Meclisinde gereken çoğunluğu elde ettiği için hükümeti kuramadı. Böylece Babis, seçimi kazanmasına rağmen başbakanlığa dönemedi ve muhalefete geçti.
2023’te ise cumhurbaşkanlığına aday olan Babis, ikinci turda mevcut Cumhurbaşkanı Pavel’e yenildi ancak ANO, ülke genelinde aldığı yüksek oy oranını korumaya devam etti.
AB’ye eleştirel bir yaklaşım sergilenmesi bekleniyor
ANO lideri Babis, seçim kampanyası boyunca AB’nin iklim politikalarının birçoğuna karşı çıkarken Ukrayna’ya verilen destek konusunda ise Çekya bütçesinden fon ayırmayacağını bildirdi.
Andrej Babis, Avrupa’nın Ukrayna’ya top mermisi tedarik etmesini sağlayan “Çek Mühimmat Girişimi”nin durdurulması ihtimalini de gündeme getiriyor.
Uzmanlar, Babis’in, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Slovakya Başbakanı Robert Fico’nun çizgisini takip ederek AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarında muhalif pozisyonda duracağını ve AB politikalarına karşı eleştirel bir yaklaşım sergileyeceğini değerlendiriyor.
Öte yandan koalisyonda yer alan Temsilciler Meclisi Başkanı SPD lideri Tomio Okamura ise ülkenin, AB ve NATO üyeliğini “sorgulayan” ve Ukraynalı mültecilerin “kontrol edilmesini” talep eden biri olarak tanınıyor.
Çekya’nın yeni başbakanı popülist milyarder Babis, Avrupa’nın Ukrayna’ya top mermisi tedarik etmesini sağlayan “Çek Mühimmat Girişimi”nin durdurulması ihtimalini de gündeme getiriyor.
Uzmanlar: Orban ve Slovakya Başbakanı Fico’yu takip edecek
Uzmanlar, Babis’in, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Slovakya Başbakanı Robert Fico’nun çizgisini takip ederek AB’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarında muhalif pozisyonda duracağını değerlendiriyor.
Öte yandan SPD lideri Tomio Okamura ise ülkenin AB ve NATO üyeliğini “sorgulayan” ve Ukraynalı mültecilerin “kontrol edilmesini” talep eden biri olarak tanınıyor.
“AB’deki konumumuzun biraz daha sorunlu olacağını söyleyebilirim”
Prag Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Araştırma Direktörü Doç. Dr. Jan Kovar, kurulma aşamasındaki koalisyon hükümetinin, ülkenin dış politikasında yapacağı değişikliklere ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.
Kurulma aşamasında olan hükümetteki partilerin Avrupa karşıtı olarak nitelendirildiğini dile getiren Kovar, koalisyon ortaklarından aşırı sağ SPD’nin seçim kampanyasında AB ve NATO karşıtı söylemlerde bulunduğunu hatırlattı.
Kovar, her ne kadar AB karşıtı bir izlenim verilse de koalisyon anlaşmasında “AB ve NATO üyeliğinin sorgulanmayacağı” konusunda anlaşıldığını dolayısıyla bu konuda radikal bir değişiklik beklemediğini ifade etti.
Önceki koalisyon hükümetinde de AB’ye eleştirel yaklaşan bir partinin bulunduğuna işaret eden Kovar, “Ancak genel olarak, AB’deki konumumuzun biraz daha sorunlu olacağını söyleyebilirim, çünkü göç anlaşmasını veya Yeşil Anlaşmayı ya da Yeşil Anlaşmanın bazı yönlerinin reddedilmesinin gündeme getirileceğini düşünüyorum.” dedi.
“AB’de pek çok dost kazandıracağını sanmıyorum”
Kovar, yeni hükümetin AB ile ilişkisine dair şu ifadelerini kullandı:
“(Politikacılar) Sadece hoşlarına gitmeyen kısımları reddedip, beğendikleri kısımları almak istiyorlar. Ve bu yaklaşımın, sonunda onların söylediği gibi, ilk adımlarından biri göç anlaşmasını ve Avrupa Yeşil Anlaşmasını reddetmekse, bunun AB’de pek çok dost kazandıracağını sanmıyorum. Çünkü bu, diğerleriyle sadece sürtüşmelere yol açabilir, çünkü Avrupa entegrasyonu ‘alakart’ bir şey değildir. Öyle bir şey yok. Beğendiğiniz mevzuatı seçip, beğenmediğinizi reddedemezsiniz. Bu anlamda, ne olacağını göreceğiz, ama daha çatışmacı bir yaklaşım.”
Kovar, koalisyon hükümetinde Başbakan olması beklenen Andrej Babis’in de siyasetin dışında iş ilişkilerinin Avrupa ülkeleriyle olduğunu, dolayısıyla bunu tehlikeye atacak bir adım atmasını beklemediğini dile getirerek, “Viktor Orban ve Robert Fico gibi AB yaptırımlarını engelleyeceğimizi sanmıyorum, en azından o kadar sık değil.” değerlendirmesinde bulundu.
Anlaşmaya varılan koalisyon hükümetindeki bir partinin, Rusya’dan esinlenerek bazı açıklamalar yaptığını belirten Kovar, koalisyondaki partilerin Babis’i Rusya-Ukrayna Savaşı meselesinde de etkilemeye çalışacağını kaydetti.
Kovar, “Çekya’nın Rusya ve Ukrayna’ya yönelik dış politikası söz konusu olduğunda. Ukrayna’ya karşı daha az dostane olacağını tahmin ediyorum. (Çek) Mühimmat Girişimi gibi girişimlerde daha az yer alacağız. Aynı zamanda, şu anda aşırı derecede Rus yanlısı olacağımızı ya da çatışmanın o tarafında olacağımızı da sanmıyorum.” yorumunu yaptı.
Kovar, Vişegrad 4’lüsünün tekrar canlandırılma ihtimalini düşük görüyor
Macaristan, Polonya, Slovakya ve Çekya’dan oluşan Vişegrad 4’lüsünün tekrar canlandırılması ihtimalinin oldukça düşük olduğu görüşünü dile getiren Kovar, Rusya-Ukrayna Savaşı’na yaklaşımdaki farklılıklar nedeniyle V4 kapsamında ortak hareket etmenin “imkansız” olacağını söyledi.
Çekya’nın Ukrayna yanlısı pozisyondan uzaklaşacağını öngördüğünü aktaran Kovar, “Yani, kısacası, bir devrim beklemiyorum, demek istediğim bu. Ukrayna, Rusya ve AB konusunda, dış politika açısından biraz daha sürtüşme bekliyorum.” dedi.
Kovar, Çekya’nın Orta Doğu politikalarında ise bir değişiklik beklemediğini ifade ederek, “Koalisyon anlaşmasından gördüğüm kadarıyla İsrail hala en önemli ortaklarımızdan biri olmaya devam edecek. Çoğu siyasi parti arasında büyük bir konsensüs var. Nüfus konusunda biraz daha az ama siyasi partiler söz konusu olduğunda, bu durum büyük ölçüde sabit. Bu yüzden bir değişiklik olacağını düşünemiyorum.” diye konuştu.













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *