Zalimlerin Gazze’ye dayattığı ve artık bir olguya dönüşen “açlık” çok ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Gazze’de son 24 saatte 4’ü çocuk 15 Filistinli daha açlıktan hayatını kaybetti. Uluslararası toplumun himayesi altındaki siyonist rejimin saldırıları ve kısıtlamaları altındaki Gazze Şeridi bir felaketi yaşıyor.
Gazze’ye dayatılan ve artık bir olguya dönüşen “açlık”, çok ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Siyonist rejimin saldırıları ve yardım girişini kısıtlayan sıkı kuşatması altındaki Gazze Şeridi, açlığın yayıldığı, su, ilaç, tıbbi gereçler ve hijyen malzemesinin bulunamadığı bir felaketi yaşıyor.

Başta çocuklar olmak üzere Gazze Şeridi’nde açlık nedeniyle şehadetler artıyor.

King’s College London’da savunma çalışmaları alanında öğretim görevlisi olan Robert Geist Pinfold ve Katar’ın başkenti Doha’daki Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi’nden araştırmacı Ihab Maharmeh, konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Pinfold, siyonistin Gazze’de iki olası sonucu hedeflediğini belirtti.

İlk senaryoya göre, Gazze’deki insani durum öylesine kötüleşecek ki uluslararası toplum, sonunda İsrail’in şartlarını kabul etmek zorunda kalacak.
İkinci olasılıkta ise Gazze halkı güneye, Sina Yarımadası’na doğru göçe zorlanacak. Böylece Gazze’nin insansızlaştırılması sağlanacak.

Pinfold, iki senaryoda da çok sayıda Gazzelinin vahim şekilde bölgeyi terk etmek zorunda kalacağını belirtti.
Pinfold, eski Başbakan Ehud Olmert dahil olmak üzere birçok siyonist eleştirmenin, çeşitli yerinden etme çabalarını “toplama kampı politikalarına” benzettiğine dikkati çekti.

Filistinlilerin bu politikanın özünden değil uygulanmasından “endişe etmesi gerektiğini” savunan Pinfold, bu planın uygulanmasının kasıtlı olarak kaos içinde, kötü yönetimle yapılma ihtimaline değindi.

Pinfold, “Bu ve ‘insani şehir planı’, İsrail’in Gazzelileri beslediğini ve onların ihtiyaçlarını karşıladığını iddia etme girişimidir. Aslında bunlar, daha kötü niyetli sonuçlara hizmet ediyor. Bu da Gazze’nin yaşanılamaz hale getirilerek burada yaşayanların bölgeyi terk etmesini sağlamak.” uyarısında bulundu.

Siyonist rejimin kaostan beslendiğine dikkati çeken Pinfold, “İsrail, Gazze’yi yaşanılamaz ve yönetilemez hale getirmek istiyor ancak daha ürkütücü olan, bunun aynı zamanda Gazze’de gizli bir etnik temizlik stratejisi olması.” şeklinde konuştu.
Analistler, İsrail hükümetinin Gazze’deki nüfusun tamamını enkaz halindeki Refah kentinde yeni bölgeye yerleştirme planının, Filistinlilerin zorla yerinden edilmesi için bir kılıf olduğunu belirtiyor.

Katar’daki Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi’nden Maharmeh ise İsrail’in nihai amacının, Filistinlilerin zorla gönderilmesiyle sonuçlanan Gazze’nin yeniden işgali olduğuna dikkati çekti. Maharmeh, şunları söylüyor:
“İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki politikası açık: Doğrudan askeri kontrolün olduğu ve azınlıkların oturduğu mahallelerde Filistinlilerin tutulduğu tampon bölgelerin kurulduğu yeni bir coğrafi ve nüfus gerçekliğini, fiili yeniden işgal aracılığıyla empoze etmek.”

Maharmeh, bu stratejinin, zorla yerinden edilen Filistinlilerin özellikle Morag Koridoru’nun ve Gazze sınırının ötesine, daha güneye sürülmelerinin temelini oluşturduğunu belirtti.
Siyonist rejimin, 600 bin Filistinlinin Gazze Şeridi’nin güneyine yerleştirilmesini hedefleyen planını “sözde insani şehir” şeklinde nitelediğini belirten Maharmeh, bunun Filistinlilerin geniş çaplı zorla yerinden edilmesine yönelik daha geniş bir planın parçası olduğunu söyledi.

Maharmeh, İsrail’in açlığı bilinçli şekilde bir soykırım aracı olarak kullandığını ifade etti. İsrail’in önce insani yardımların bölgeye girmesine izin vermediğini hatırlatan Maharmeh, ardından Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) ve ABD merkezli sivil toplum kuruluşu Dünya Merkez Mutfağı (World Central Kitchen-WCK) gibi uluslararası yardım kuruluşlarının hedef alındığını ve yasaklandığını belirtti.

Maharmeh, daha sonrasında Gazze’de 27 Mayıs’tan bu yana İsrail-ABD güdümlü “Gazze İnsani Yardım Vakfı” tarafından “insani yardım” adı altında kurulan bölgelerde “ölümcül yardım dağıtım sisteminin” oluşturulduğunu ve bu durumun kitlesel açlığa dönüştüğünü dile getirdi.













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *