ABD’nin İran’a saldırdığı, İsrail’in de Gazze’ye saldırdığı saatlerde İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul’da toplantı halindeydi. İki gün süren toplantıların sonunda İstanbul Deklarasyonu adı ile yayınlanan bildiride, “uluslararası toplum” denilen yapıya görev çağrısı yapıldı. İsrail’in İran’a saldırılarına ilişkin taslak kararda ise İsrail’in İran’a saldırısı ‘operasyon’ olarak adlandırılırken ABD’ye yönelik bir ifade kullanılmadı.
İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konferansı (İİT DBK) 51. Oturumunun ardından, İsrail’in İran’a yönelik son saldırılarına ilişkin hazırlanan “69/51-POL” sayılı taslak karar metni yayımlandı.
Diplomatik kaynaklardan verilen bilgiye göre, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) 51. Oturumu kapsamında İran tarafından talep edilen özel oturum İstanbul’da yapıldı. Özel oturuma, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan başkanlık etti. Verilen bilgiye göre; yaklaşık 90 dakika süren oturumda, İran Dışişleri Bakanı Erakçi çatışmalarla ilgili son durum, ayrıca ABD ve Avrupalı ülkelerle yapılan görüşmelere dair bilgi verdi.
Toplantıda söz alan ülkeler, İsrail’in saldırganlığını kınadı. İsrail karşısında İİT üyesi ülkelerin birlik içinde hareket etmesinin önemine değinildi. Fidan’ın ev sahipliğinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde yapılan özel oturum, basına kapalı formatta ve tüm İİT üyesi ülkelerin katılımıyla düzenlendi.
Taslak kararda, İsrail’in 13 Haziran’da başlayan ve sivil altyapı ile Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) güvenceleri altındaki barışçıl nükleer tesislere yönelik tekrarlanan askeri saldırıları; ayrıca bilim insanları, üst düzey askeri komutanlar ile kadın ve çocuklar da dahil olmak üzere masum sivillerin öldürülmesi, İran’a karşı devam eden saldırganlık eylemleri en güçlü şekilde kınandı.
Belgede, İsrail’in bu saldırılarının uluslararası hukukun kesin normlarını ve Birleşmiş Milletler Şartı’nın diğer devletlerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini öngören ilkelerini, özellikle güç kullanma yasağını ağır biçimde ihlal ettiği vurgulandı. Bu tür eylemlerin BM Şartı’nın 2. maddesi dahil olmak üzere saldırganlık suçu teşkil ettiği ve uluslararası insancıl hukuka göre savaş suçu kapsamında değerlendirildiği belirtildi.
Kararda, İİT ve Üye Devletlerinin, İsrail rejiminin saldırganlığı karşısında İran halkı ve hükümeti ile tam dayanışması yinelendi.
İsrail, ‘operasyonlarını’ durdursun
İsrail’in İran’a yönelik askeri operasyonlarını durdurmanın öneminin vurgulandığı belgede, uluslararası toplumdaki tüm taraflar, uluslararası ve bölgesel barış ile güvenliğe yönelik tehditler göz önünde bulundurularak, çatışmaları tırmandırmamaya çağrıldı.
Taslak kararda, İsrail’in nükleer tesislere yönelik askeri saldırısını şiddetle kınayan ve İsrail’i gelecekte bu tür eylemlerden veya tehditlerden kaçınmaya çağıran BM Güvenlik Konseyinin 487 nolu kararı hatırlatıldı.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Konferansı’nın 19. olağan oturumunda kabul edilen 444 sayılı kararın, 31. olağan oturumunda kabul edilen 475 sayılı kararın ve 34. olağan oturumunda kabul edilen 533 sayılı kararın hükümlerinin vurgulandığı kararda, bunların hepsinin UAEA Üye Devletlerinin nükleer tesislerine yönelik saldırıları açıkça kınadığı vurgulandı.
Belgede, BM Şartı’nın 51. maddesi uyarınca İran’ın devredilemez meşru müdafaa hakkı ve Orta Doğu’da nükleer silahlardan ve diğer kitle imha silahlarından arındırılmış bir bölge kurulmasının önemi yeniden teyit edildi.
İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na katılmaya davet edildi
Kararda, “(İİT Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu) İsrail rejiminin İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik askeri saldırılarını, sivil altyapıya, UAEA’nın tam güvenceleri altındaki barışçıl nükleer tesislere yönelik askeri saldırıları ve bilim insanlarının, üst düzey askeri komutanların ve masum sivillerin; kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere suikastlarını şiddetle kınıyor.” ifadeleri kullanıldı.
UAEA’nın kararlarını ihlal ettikleri için kınama
Belgede, İsrail ile ABD’nin, UAEA’nın nükleer tesislere yönelik saldırıları yasaklayan kararlarını ihlal ettiği belirtildi. Natanz, Fordo ve İsfahan’daki barışçıl nükleer tesislere yönelik saldırılar da bu kapsamda kınandı.
UAEA da kınasın
UAEA’nın da bu saldırıları kesin bir şekilde kınamaya ve saldırıları BM Güvenlik Konseyi’ne bildirmeye çağrıldı.
İsrail’e davet
Taslak kararda, İsrail, Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması’na (NPT) gecikmeden katılmaya ve tüm nükleer tesislerini ve faaliyetlerini kapsamlı UAEA’nın güvenceleri altına almaya çağrıldı.
Kararda “bu tür barbarca saldırıların Cenevre Sözleşmeleri de dahil olmak üzere uluslararası hukuku ihlal ettiğini ve bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliği ciddi şekilde tehdit ettiğini” beyan edildi.
İsrail, uluslararası hukuka göre sorumlu tutulsun
İsrail’in İran’a yönelik tüm saldırganlık eylemlerinin derhal durdurulmasının talep edildiği belgede, İsrail’in uluslararası hukuka göre suçlarından tam olarak sorumlu tutulması gerektiği vurgulandı.
Kararda, BM Güvenlik Konseyi ayrıca “uluslararası barış ve güvenliğe yönelik bu büyük tehdidi acilen ele almaya, İsrail rejimini bu saldırganlığı derhal sona erdirmeye zorlamak için BM Şartı’nın 7. Bölümü uyarınca kararlı önlemler almaya” çağrıldı.
BMGK gerekeni yapsın
Taslak kararda BM Güvenlik Konseyi’ne, İsrail’in BM kararlarına uymasını sağlamak için İİT üyelerinin acilen gerekli adımları atması çağrısı yapıldı.
İran’la dayanışma için grup kuralım
Üye devletlerin yaptığı kınama ve destek açıklamaları takdir edilirken, bu saldırganlığa karşı mücadelede İran hükümeti ve halkıyla tam dayanışma ve destek ifade edildi.
Kararda, İran’a yönelik saldırganlığı durdurmak ve barışçıl bir çözüme ulaşmak için ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla temas kuracak bir Bakanlar İrtibat Grubu oluşturulacağı bildirildi.
Taslak kararda, İran’ın meşru müdafaa hakkı, egemenliği ve vatandaşlarını koruma hakkı yeniden teyit edildi.
Irak hava sahası ihlal edilmiş
Uluslararası hukuk ilkelerinin açık ihlali sayılan Irak hava sahasının ihlal edilmesi kınanırken, İsrail bu saldırganlık eyleminden hem yasal hem de siyasi olarak sorumlu tutuldu.
Kararda, İİT’nin başkentlerdeki ve uluslararası örgütlerdeki Büyükelçilik Grupları, İİT’nin pozisyonunu akredite oldukları ülkelerin ve örgütlerin başkentlerine, medyasına ve sivil toplumuna iletmek; ayrıca İsrail rejiminin İran İslam Cumhuriyeti’ne yönelik saldırganlığını kınamak ve durdurmak için çabalarını hızlandırmak amacıyla birlikte çalışmaya derhal başlamaya çağrıldı.
Guterres bu kararı resmi belge olarak kaydetsin
Taslak kararda, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’ten bu kararın resmi bir BM belgesi olarak kaydedilmesi talep edilirken, konuyla aktif şekilde ilgilenmeye devam etme kararı alındı.
İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 26 maddelik bildirisinin tamamı:


Hakan Fidan: Filistin davasının savunucusuyuz
Toplantıların tamamlanmasının ardından Türkiye Cumhuriyet Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin davasının savunucusu ve Filistin halkının sesi olduklarını belirterek, X hesabından, toplantıya ilişkin şunları yazdı:
“İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi’nin 51. Oturumunu İstanbul’da düzenledik. Sayın Cumhurbaşkanımız, Konsey Dönem Başkanlığını devraldığımız toplantıda bir hitapta bulunarak bizleri onurlandırdı.
Toplantıya iştirak eden değerli mevkidaşlarıma ve tüm katılımcılara içten teşekkürlerimi sunuyorum.
Bölgemizin ciddi sınamalardan geçtiği bir dönemde, Müslüman ülkeler olarak yoğun ve verimli istişarelerde bulunduk. Bugün onaylanan İstanbul Bildirisi’yle İslam dünyasının küresel meselelerdeki ortak sesini tüm dünyaya güçlü şekilde duyurduk.
İslam ülkelerinin ve Müslüman azınlıkların ortak sorunlarına dair çözüm önerileri içeren 156 karar kabul ettik.
İki gün boyunca, en önemli gündem maddemiz İsrail’in bölgesel güvenlik ve istikrara tehdit oluşturan saldırgan tutumuydu. İran’daki gelişmeler çerçevesinde bir Temas Grubu kurmaya karar verdik.
İİT, 1969’da Mescid-i Aksa’nın kundaklanmasına karşı İslam ümmetinin ortak siyasi tepkisini örgütlemek üzere kurulmuştu. Bugün de mazlumların gözyaşı, zalimlerin zulmü sona ersin diye çalışıyoruz.
Filistin davasının savunucusu ve Filistin halkının sesiyiz. İsrail’in çatışmaları bölgeye yayma stratejisinin, Filistin’de yaşanan soykırımı unutturmasına izin vermeyeceğiz. İİT, yaklaşık 2 milyar Müslümanı temsil ediyor. Dillerimiz farklı olsa da dualarımız aynıdır. İslam dünyası olarak bize düşen ayrılıklarda değil, ortak değerlerde buluşmaktır.
Sorunlarımızı ancak sınırları aşan bir kardeşlik şuuruyla, birlik ve dayanışma içinde hareket edebildiğimizde çözebiliriz. Bu anlayışla, Dönem Başkanlığımız boyunca İslam İşbirliği Teşkilatı’nın daha etkin olması için çaba harcayacağız. İslam âleminin barış ve huzuru için çalışacağız.”













Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *