Güney Sudan, yıllarca süren savaş ve çatışmalar sonrasında 2010’da yapılan referandumda halkın ezici çoğunluğunun Sudan’dan ayrılmayı seçmesiyle 2011’de bağımsızlığını kazandı.
Petrol zengini ülke, ayrıldıktan sonra da istikrara kavuşmadı ve 2013’de iç savaş başladı. Cumhurbaşkanı Salva Kiir Mayardit liderliğindeki hükümet güçleri ile yardımcısı Riek Machar ve güçleri arasında süren çatışmalar, 2018’de imzalanan barış anlaşmasıyla biraz sakinleşse de tamamen durmadı.
Ülkede Mayardit’in mensubu olduğu Dinka etnik grubu ile Machar’ın mensubu olduğu Nuer etnik grubu arasındaki gerginlikler sık sık çatışmalara yol açtı.
Cumhurbaşkanı Yardımcılığı görevini yürüten Machar ile Mayardit arasında ayrıca 2022’de Canlandırılmış Barış Anlaşması imzalandı ve ülke kısmen bir istikrar yakalamaya çalıştı.
Sudan’daki savaşın etkisi
Komşu Sudan’da 2023’de patlak veren savaş ise genç ülkenin ana gelir kaynağı olan petrol ihracatının aksamasına neden oldu.
Bu yıl şubat ayında çoğu Cumhurbaşkanı Yardımcısı Machar’ın mensubu olduğu Nuer kabilesinden oluşan “Beyaz Ordu” adlı milis gücü, ülkenin kuzeydoğusundaki Yukarı Nil eyaletinin Nasir şehrini ele geçirdi.
Hükümet, Machar ve lideri olduğu Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Muhalefete (SPLM-IO) bağlı birçok generali ve bakanı gözaltına aldı.
BM personeli öldü
Birleşmiş Milletler (BM) Güney Sudan Misyonu (UNMISS), 7 Mart’ta, bazı generalleri ve yetkilileri Nasir şehrinden tahliye etmek için bir helikopter gönderdi.
Ancak BM helikopteri, hedef alınması sonucu düştü ve 1 BM personeli öldü, 2 personel yaralandı ve bazı Güney Sudanlı askerler de hayatını kaybetti.
Bu olay sonrasında halka hitap eden Cumhurbaşkanı Mayardit, yardımcısı Machar’ı sorumlu tutarak sükunet çağrısı yaptı.
“Ülkemizin tekrar savaşa dönmesine izin vermeyeceğiz”
Mayardit, “Ulusumuza bir kez daha sesleniyorum: Ülkemizin tekrar savaşa dönmesine izin vermeyeceğiz. Hukuku çiğneyenler mutlaka hesap verecek. Tüm vatandaşlarımızdan sükunetlerini korumalarını rica ediyorum.” dedi.
ABD, Güney Sudan’da artan gerginlik nedeniyle ülkedeki tüm acil olmayan personelinin ülkeyi terk etmesini isterken BM, ülkede artan şiddet ve gerginliklerin barış anlaşmasını tehlikeye attığı uyarısında bulundu.
Türkiye’nin eski Juba Büyükelçisi Hasan Sevilir Aşan, AA muhabirine, Güney Sudan’daki son durumu değerlendirdi.
“Sudan coğrafyasında bu tür siyasi huzursuzluklar silahlı çatışmalara dönüşebiliyor”
Aşan, Güney Sudan’da yeniden tırmanan askeri ve siyasi gerginliğin, bölge istikrarını tehdit eder boyuta ulaştığına işaret ederek, “Sudan coğrafyasında zaman zaman baş veren bu tür siyasi huzursuzluklar kolayca silahlı çatışmalara dönüşebiliyor.” dedi.
Ülkede yıllardır süren kabileler arası kanlı etnik çekişmenin özünde iktidar paylaşımı, yönetime ortak olma ve ekonomiden eşit pay alma talebi olduğunu ifade eden Aşan, şunları aktardı:
“Uluslararası Kriz Grubu, son raporunda Güney Sudan’ın topyekün bir savaşın eşiğinde olduğu tespitine yer vermiştir. Bu saptama, bir iç savaş olasılığının ne kadar yakınlaşmış olduğunun göstergesi. (Olası iç savaş) Bunun etkisi sadece kendi sınırları içinde kalmayıp çok yakın ilişki ve bağlar içinde olduğu çevre ülkelerini de sonucu kestirilemeyecek durumlara sürükleyebilir.”
“Sorunun temeli; kabile çatışmaları, siyasi ve askeri meseleler”
Güney Sudan’daki temel sorunların kaynağının kabile çatışmaları, siyasi ve askeri meseleler olduğuna dikkati çeken Aşan, şunları kaydetti:
“Bunlara kin, öfke sarmallı kötü yönetim ve dış müdahaleler eklendiğinde durum adeta her an patlamaya hazır saatli bomba gibi. Bağımsızlığın kazanıldığı 2011’den itibaren seçim yapılmadan tam kadro devlet başkanlığını yürüten Salva Kiir Mayardit’in de mensubu olduğu Dinka kabilesi, iktidarı diğer kabile ve topluluklarla paylaşmamaktadır. Bu inatlaşmasından kaynaklanan karşılıklı güvensizlik ve istikrarsızlık ülke gündemini her aşamada ağırlaştıran, ilişkilerde samimiyetsiz soru işaretleri yaratan paranoyalar yaratmaktadır.”
Aşan, asıl meselenin, refahın ve özgürlüklerin tam paylaşılamaması olduğunu dile getirerek, “Şöyle düşünebilirsiniz, çoklu etnik kültürlere sahip olmasına rağmen birçok ülkede bu bağlamda ayrışma, iç savaş tehlikesi söz konusu olmayabiliyor. Daha eşitlikçi devlet ve vatandaş ilişkileri dengesini kurabilmiş, refahı nispeten eşit paylaşabilen ülkeler bu sorunlara uzaktır. Devletleşme süreci tamamlanmamış ülkeler maalesef bu çıkmazlara maruz kalmakta.” değerlendirmesinde bulundu.
“Uluslararası toplumun ilgisi kısıtlı”
Uluslararası toplumun Güney Sudan’a genel bakışı ve ilgisinin kısıtlı olduğunu belirten Aşan, dış dünyanın, bu coğrafyayı ancak kıtlık, salgın hastalıklar ve iç savaş hallerinde dikkate aldığını ve bu anlamda bölge dışı büyük aktörlerin etki veya tepkisinin kendi çıkarları ölçüsünde arttığını anlattı.
Aşan, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bölge içi ezeli düşmanlık ve dışa vurulmayan sinsi rekabetin çok daha tehlikeli ve kalıcı olduğu iyi değerlendirilmeli. Afrika boynuzu ülkelerine sıçrayacak bir sıcak savaşın, vekalet savaşların öne çıkacağı, sınırları değiştiren işgal ve paylaşımlara ve zincirleme kanlı çatışmalara yol açabileceği unutulmamalı. Doğu Afrika coğrafyası da kırılgan ve istikrarı tam olarak yaşayamamış bir bölge. Dış dünyanın acımasız yeni sömürgeci yaklaşımına ilaveten kendi aralarındaki yıpratıcı entrikalar durumu daha da vahimleştirmekte.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *