ABD’nin Avrupa ve Kanada’ya sürdürdüğü baskının gölgesinde Kanada’da ABD’nin de içinde olduğu G7 toplantısı yapıldı.
Kanada’daki G7 görüşmeleri İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya ve ABD’den bakanları bir araya getirdi. Charlevoix’da görüşen bakanlar Cuma günü yaptıkları ortak açıklamada “Rusya’ya eşit şartlarda ateşkesi kabul ederek ve tam olarak uygulayarak yanıt vermesi çağrısında bulunduk. Böyle bir ateşkesin kabul edilmemesi halinde Rusya’ya daha fazla yaptırım, petrol fiyatlarına sınırlama, Ukrayna’ya ek destek ve diğer yollarla daha fazla maliyet yüklenmesi konularını görüştük” dedi.
Voa Türkçe’nin aktardığına göre, açıklamada G7 ülkelerinin “toprak bütünlüğünü ve var olma hakkını, özgürlüğünü, egemenliğini ve bağımsızlığını savunmada Ukrayna’ya olan sarsılmaz desteklerini” teyit ettikleri belirtildi.
Beyaz Saray, ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Steve Witkoff’un Perşembe günü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştüğünü açıkladı. Cuma günü ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio gazetecilere yaptığı açıklamada Witkoff’un Washington’a dönmesinin ardından, Amerikalı yetkililerin bu haftasonu biraraya gelerek Rusya’nın pozisyonunu yakından inceleyeceklerini ve sonraki adımları belirleyeceklerini söyledi.
G7 dışişleri bakanlarıyla yaptığı görüşmelerin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Rubio, “İhtiyatlı bir iyimserlik içinde olmak için nedenler olduğunu söylemek yeterli. Ancak aynı şekilde zor ve karmaşık bir durum olduğunun da farkındayız” diye konuştu.
Kanada Dışişleri Bakanı Malie Joly de Cuma günü, “Tüm G7 dışişleri bakanları ABD’nin Ukraynalılar tarafından desteklenen ateşkes önerisi konusunda hemfikir” dedi ve şimdi odak noktasının Rusya’nın vereceği yanıt olduğunu söyledi.
İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de basına yaptığı açıklamada benzer ifadeler kullanarak, “Şu anda koşulsuz bir ateşkesin zamanı olduğu konusunda birlik var. Ukrayna kendi pozisyonunu ortaya koydu. Şimdi Rusya’nın bunu kabul etmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Lammy ayrıca, Ukrayna’ya ateşkesi desteklemek üzere gerekli “güvenlik mimarisini” ve izleme mekanizmalarını sağlamak üzere bir “irade koalisyonu” oluşturulduğunu kaydetti. Lammy, “Ukrayna söz konusu olduğunda top artık Rusya’nın sahasında” dedi.
G7 ortak açıklaması, Kremlin’in Ukrayna’da ateşkes anlaşması konusunda yapılması gereken çok şey olduğunu söylediği ve ABD’nin önerisini tam olarak kabul etme konusunda isteksiz olduğunun sinyalini verdiği bir sırada geldi.
Kremlin Sözcüsü Dimiti Peskov, ateşkesin uygulanmasına ilişkin çeşitli soruları gündeme getiren Putin’in hala yanıt beklediğini söyledi.
Bu arada Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, Putin’in yanıtını “kasıtlı olarak süreci zorlaştıran ve sürüncemede bırakan” koşullar koymak olarak değerlendirdi. Zelenski Çarşamba günü sosyal medya platformu X’te yaptığı paylaşımda “30 günlük koşulsuz bir geçici ateşkes bizi adil ve kalıcı bir barışa önemli ölçüde yaklaştırabilecek ilk önemli adım” demişti.
Çin konusundaki tutum
G7 dışişleri bakanları Ukrayna’nın ötesinde Çin’in küresel güvenlikteki rolü, Hint ve Pasifik Okyanusu bölgelerinde istikrar ve deniz güvenliği konularını da kapalı kapılar ardında görüştü.
Bakanlar Cuma günü, Çin, Kuzey Kore, İran ve Rusya’nın yarattığı stratejik zorluklara odaklanan bir oturum düzenledi. Pek çok dış politika analisti ve askeri yetkili bu dört ülkeyi, giderek artan Batı karşıtı işbirliklerini “Kargaşa Ekseni” olarak tanımlıyor.
G7 ortak açıklamasında grubun “Çin’in askeri yığınağından ve nükleer silah cephaneliğindeki hızlı artıştan endişe duymaya devam ettiği” belirtildi. Çin’e “stratejik risk azaltma tartışmalarına katılması ve şeffaflık yoluyla istikrarı teşvik etmesi” çağrısında bulunuldu.
Dışişleri bakanları ayrıca Doğu ve Güney Çin denizlerindeki durumla ilgili ciddi endişelerini bir kez daha teyit ederek, özellikle güç ya da zorlama yoluyla statükonun değiştirilmesine yönelik her türlü tek taraflı girişime şiddetle karşı çıktı.
G7 üyeleri, Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarın önemini vurgulayarak statükonun güç ya da zorlama yoluyla değiştirilmesine yönelik tek taraflı girişimlere karşı olduklarını da yineledi.
Rubio’dan “iletişim kurulmalı” mesajı
Dışişleri Bakanı Rubio Cuma günü gazetecilere açıklamasında VOA’nın sorusu üzerine, ABD ve Çin liderlerinin bir noktada bir araya geleceğine inandığını söyledi. G7 dışişleri bakanlarıyla görüşmelerini tamamladıktan sonra konuşan Rubio, “Bir konuda hemfikir olsunlar ya da olmasınlar, dünyanın güvenliği ve refahı için iletişim kurmalılar” dedi.
ABD Dışişleri Bakanı, “Avrupa kıtasına bir şekilde barış getirebilseydik, birçok açıdan Hint-Pasifik’e odaklanarak daha fazla zaman harcayabilirdik” şeklinde konuşmuştu.
Rusya-Ukrayna savaşında olası bir ateşkes ABD’nin Hint-Pasifik’teki varlığını etkileyebilir; zira yetkililer ve analistler çatışmanın sona ermesinin Washington’un kaynaklarını bölgedeki zorlukları ele almaya yönlendirmesine olanak sağlayacağını öne sürüyor.
Rubio, bu hafta başında VOA’ya açıklamasında, “Avrupa’da ya da Ukrayna’da bitmeyen, devam eden bir çatışmanın Hint-Pasifik bölgesi için iyi olduğunu düşünmüyorum. Dünyanın dikkatini, zamanını ve kaynaklarını, artan tehditleri görmeye devam ettiğimiz bölgelerden uzaklaştırıyor” demişti.
Rubio’nun açıklamaları
Ukrayna’daki savaşı durdurma müzakerelerinin devam ettiğini dile getiren Rubio, ilk aşamada önce silahların susması için uğraştıklarını söyledi. Rubio, “Ukrayna-Rusya durumuna ilişkin ihtiyatlı iyimser olabiliriz. Ateşkese ilişkin müzakereler sürüyor. Zor ve karmaşık bir durum.” ifadesini kullandı.
Rubio, Ukrayna’da devam eden savaşın askeri çözümü olmadığını vurgulayarak şunları söyledi:
“Ne Rusya ne de Ukrayna maksimalist askeri amaçlarına ulaşabilir. Bu savaşı bitirmenin tek yolu müzakere sürecidir. Müzakereler, ister iş dünyasında, ister ticarette veya jeopolitikte olsun, her iki tarafın da bir şeyler vermesini, her iki tarafın da taviz vermesini içerir, bu çok açık.”
Görüşmeler özelinde söz konusu tavizlerin neler olduğuna ilişkin bilgi vermekten kaçınan Rubio, şu anki tek önceliklerinin savaşı bir an önce durdurmak olduğunu bu detayların ikinci aşamada müzakere edileceğini dile getirdi.
“Hedef, uluslararası ticaretin temel çizgisini yeniden belirlemek”
Rubio, ABD ve Kanada arasındaki gümrük vergisi tartışmalarıyla ilgili sorulara yanıt verirken de bu konuların G7 toplantısında tartışılmadığını öne sürdü.
ABD’nin gümrük vergilerini yükseltmek istemesinin hiçbir ülkeye karşı “düşmanca” bir tutum olmadığını savunan Rubio, şöyle devam etti:
“Başkanın çok açık bir şekilde belirttiği hedef, uluslararası ticaretin temel çizgisini yeniden belirlemek istemesidir. Bu benim de katıldığım üzere ABD’ye karşı adil değildir. Bu, Japonya’ya, Almanya’ya veya başka bir ülkeye karşı düşmanca bir hareket olarak düşünülmemiştir.”
Rubio, Trump’ın, gümrük vergileri konusunda temel çizgiyi sıfırladıktan sonra ilgili ülkelerle adil bir şekilde ikili ticaret için müzakerelere yeniden girmek istediğini söyledi.
Trump’ın, Kanada’nın ülkesinin 51. eyaleti olması teklifinin toplantılarda gerginlik oluşturup oluşturmadığı yönündeki soruya da Rubio, bunu Trump’ın ilk kez eski başbakan Justin Trudeau ile konuşması sırasında söylediğini belirtti.
Rubio, “Trudeau, ABD’nin gümrük vergisi uygulaması halinde Kanada’nın ülke olarak varlığını sürdüremeyeceğini söyledi. Başkan Trump da o zaman Kanada’nın ABD’nin eyaleti olmasını teklif etti. Bunun ekonomik açıdan Kanada için daha iyi olacağını düşünüyor. Başkan Kanada’yı çok seviyor.” dedi.
“İlerleyen günlerde daha fazla vize iptali bekleyebilirsiniz”
Rubio, Columbia Üniversitesinde yüksek lisans öğrencisi olan Filistinli aktivist Mahmud Halil’in sınır dışı edilmek için tutuklanmasıyla ilgili soruyu yanıtlarken, Hamas’a destek verdiği iddia edilen yabancı öğrencilere en başta vize verilmemesi gerektiğini söyledi ve “İlerleyen günlerde daha fazla vize iptali bekleyebilirsiniz. Bu öğrencileri ülkeye hiç almamalıydık.” diye konuştu.
Columbia Üniversitesi protestolarına öncülük eden Filistinli aktivist Halil, 3 Mart’ta eşiyle evine giderken gözaltına alınmıştı.
Avukatı Amy Greer, Halil’in, “yeşil kartlı daimi ikametgah sahibi” olarak ABD’de bulunmasına ve eşinin Amerikalı olmasına rağmen ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi yetkilileri tarafından tutuklandığını ve yeşil kartının iptal edildiğini belirtmişti.
ABD’de bir yargıç, Mahmud Halil’in sınır dışı edilmesine ilişkin geçici engel kararı almıştı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *