Suriye’nin güneyinde İsrail işgali kalıcı olabilir mi?

Suriye’nin güneyinde İsrail işgali kalıcı olabilir mi?

1967’den bu yana işgali altında tuttuğu Golan Tepelerindeki hakimiyetini kalıcı hale getiremeyen İsrail burayı garantilemek için işgalini yeni bölgelere doğru genişletirken, siyonistlerin Suriye’de gerçekten kalıcı olup olamayacağı soru işaretlerine neden oluyor. 

Ümran Stratejik Araştırmalar Merkezinde Türkçe Araştırmaları Direktörü Ömer Özkızılcık, siyonist rejimin Suriye’de izlediği işgal stratejilerini ve olası sonuçlarını AA’ya kaleme aldığı makalesinde şöyle değerlendirdi:

***

İsrail’in Suriye’nin güneyinde kalıcı bir işgal planı olup olmadığı son dönemde Süveyda’da yaşanan gelişmeler ve Dürzi toplumu etrafında şekillenen dinamiklerle birlikte yeniden gündeme geldi. İsrail, Suriye’de merkezi bir otoritenin güçlenmesini istemiyor ve bu doğrultuda bölgeyi etnik ve mezhepsel hatlar üzerinden parçalamaya yönelik adımlar atıyor. Ancak sahadaki gelişmeler Tel Aviv’in beklentileri doğrultusunda ilerlemeyebilir.

İsrail, Suriye’de istikrar istemiyor

İsrail, Suriye’de zayıf bir Beşşar Esed rejiminden memnundu. Bu sebeple rejimin devrilmesi İsrail’i ciddi anlamda kaygılandırmış durumda. İsrail’in Suriye’ye yönelik düzenlediği 600’ün üzerinde hava saldırısında ülkenin neredeyse tüm stratejik silah sistemleri imha edildi. İsrail, bu gelişmelerin akabinde Golan Tepeleri’nde ilerleyerek tampon bölgeyi ele geçirdi ve bazı noktalarda tampon bölgeyi de aştı. İsrail’in en önemli ilerleyişiyse Suriye-Lübnan sınırındaki Hebron Dağı’na yerleşmesi oldu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Türkiye destekli bir Suriye hükümetinin tüm ülkede hakim olmasını mutlak surette engellenmesi gereken bir tehdit olarak görüyor. Bu bağlamda, Suriye hükümetinin Suriye’yi birleştirmesini engellemek ve Şam yönetimini zayıf tutmak için ülkede etnik temelli federalizm ve otonom bölgelerin oluşturulmasını istiyor.

İsrail otonom bölgelere ilaveten Suriye’nin güneyinde, yani Sünni Arapların yaşadığı Dera ve Kuneytra ile Dürzilerin yaşadığı Süveyda vilayetlerinin silahsızlandırılmış bölgeler olmasını istiyor. Özetle, İsrail zayıf bir Suriye istiyor.

Dürzilerin Orta Doğu’daki varlığı

Dürzilerin dini liderlerine Şeyh el Akıl denilir. İsrail’de ise tek bir Şeyh el Akıl bulunur. Şeyh Muaffak Tarif’in İsrail adına Suriye’deki Dürziler üzerinde etki kurmaya çalıştığı ve ABD’de bazı lobi faaliyetleri yürüttüğü ifade ediliyor. Şeyh Muaffak Tarif’in diğer Şeyh el Akıllardan farkı ise dedesidir. Tarif’in dedesi Dürzilerin şeyh el ruhuydu ve tüm Dürzi dini liderlerin üzerindeydi. Bu makamda şu an hiçbir Dürzi bulunmasa da Şeyh Tarif bu makam için belki de en güçlü aday konumunda.

Lübnan’da ise iki Şeyh el Akıl vardır. Ancak Lübnan’daki Dürzilerin asıl lideri Velid Canbolat’tır. Canbolat ise İsrail karşıtı çok sert ve net bir tutum aldı.

Dürzilerin Suriye’de ise üç Şeyh el Akılları bulunmaktadır. Bunlar Şeyh Haceri, Şeyh Hannavi ve Şeyh Cerabua’dır. Şeyh Haceri, İsrail ve PKK/YPG terör örgütü ile iletişim halinde Süveyda için otonom bölge talebinde bulunurken; Şeyh Hannavi ise siyasetten uzak durmakla birlikte Suriye’nin bütünlüğünden yana ve İsrail’e mesafelidir. Şeyh Cerabua ise Şam ile çalışmaktan yanadır ve özellikle şehirli Dürziler üzerinde etkilidir.

Netanyahu’nun Dürzileri koruyacaklarına dair açıklamaları sonrasında Şeyh Hannavi ve Şeyh Cerabua Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’yı ziyaret etmek istedi. Ancak yerel kaynaklarca Şeyh Haceri’nin itirazları sonucunda görüşme iptal edildiği ifade ediliyor. Alternatif olarak, aralarında Leyt Baluş ve Süleyman Abdulbaki gibi Dürzi askeri gruplarda yönetici olan dini figürler Şara ile görüştü.

Askeri alanda ise Dürzilerin en büyük dört askeri yapılanması Rical el Kerame, Liva el Cebel, Ahrar el Cebel ve Rical el Şeyh el Kerame doğrudan İsrail karşısında Şam’dan yana tutum aldı. Her ne kadar Şam yönetimiyle Suriye ordusuna entegrasyon konusunda anlaşma sağlanamamış olsa da siyasi alanda işbirliği ve karşılıklı güven İsrail sebebiyle arttı. Bu bağlamda, Ahrar el Cebel’in lideri ve aynı zamanda dini bir figür de olan Süleyman Abdulbaki’nin cuma akşamı başarısız bir suikasta maruz kalması dikkat çekiyor.

İsrail’in Suriye’nin güneyindeki adımları

İsrail’in Suriye’nin güneyindeki stratejisi, bölgeyi parçalı bir yapıda tutarak Şam yönetiminin otoritesini zayıflatmayı hedefliyor. İsrail bu doğrultuda, Dürzi toplumu üzerinden ayrışmayı derinleştirme, Şam yönetiminin meşruiyetini zedeleyerek yaptırımların kalkmasını engellemek ve ekonomik teşviklerle nüfuz artırma çabaları olmak üzere üç temel yaklaşımı benimsiyor.

İsrail, Dürzi topluluğunu kendi etki alanına çekerek Süveyda’da özerk bir yapı oluşturulmasını teşvik etmeye çalışıyor. Ancak Dürzi toplumu homojen bir yapıdan uzak ve İsrail’in beklentilerinin aksine, birçok Dürzi grubu merkezi yönetimle bağlarını koparmak istemiyor.

Ancak yeni kurulan Süveyda Askeri Konseyi bölgedeki askeri dengeleri değiştirme potansiyeline sahip. Konseyin ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) ve İsrail’den dolaylı destek aldığı öne sürülüyor. Her ne kadar sayıları çok az olsa da Konsey 1982 Lübnan işgali sırasında İsrail ile hareket eden Lübnanlı Maruni “Lübnan Güçleri” isimli yapıya benzer bir rol oynayabilir.

İsrail’in Suriye’de nüfuzunu artırmak için kullandığı bir diğer araç ise ekonomik teşviklerdir. Bu noktada, İsrail tarafından Golan Tepeleri’nde çalışma izni verilmesi projesi ortaya konuldu. Projeye göre Suriye’deki Dürziler günlük 70 ila 100 dolar yevmiyeyle Golan Tepeleri’ne gelip çalışabilecek. İsrail, böylelikle Dürzi toplumu ekonomik olarak kendisine bağımlı hale getirmeyi hedefliyor. Bölgedeki gençlerin işsizlik ve ekonomik yetersizlikler nedeniyle İsrail’e yönlendirilmesi, uzun vadede Dürzi kimliğinin dönüşmesine ve topluluğun Şam’dan kopmasına yol açabilir.

İsrail’in yanlış hesabı

İsrail’in Suriye’nin güneyindeki politikası, istikrarı bozmayı ve bölgesel bölünmeleri derinleştirmeyi amaçlıyor. Ancak sahadaki dinamikler Tel Aviv’in beklediği gibi ilerlemiyor. Örneğin, Dürziler büyük ölçüde İsrail’in yanında yer almadı. Süveyda’da İsrail karşıtı gösteriler düzenlendi. Şam yönetimi, Dürzilerle diyalog kurarak İsrail’in etkisini sınırlamaya çalışıyor. Ayrıca, Süveyda Askeri Konseyi’nin İsrail için kalıcı bir araç olup olamayacağı henüz net değil. Son olarak, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’ya mesafeli bakan Dera ve Kuneytra’daki Sünni Arap demografi ve bölgedeki liderler, İsrail’in müdahalelerine karşı Şam’a daha fazla yakınlaştı.

Bu tablo, İsrail’in Suriye’nin güneyinde kalıcı bir işgal gerçekleştirmesini zorlaştırıyor. Tel Aviv’in beklentilerinin aksine, bölgedeki Dürzi liderlerin ve Sünni Arap grupların tepkileri, Şam yönetiminin güneydeki kontrolünü güçlendirmesine yol açabilir. Bu nedenle, İsrail’in kısa vadeli istikrarsızlaştırma politikası devam etse de uzun vadede bu stratejinin başarısız olma ihtimali daha yüksek. Ayrıca, Şara’nın “SDG”nin sözde genel komutanı Mazlum Abdi ile Fırat’ın doğusuna ilişkin yaptığı anlaşma, Suriye’deki Dürzileri de Şam ile anlaşma yapma konusunda teşvik edebilir.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *