‘Ramazan bizi Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya davet etmektedir’

‘Ramazan bizi Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya davet etmektedir’

Ramazan ayı “Kur’anî şuur kazanma” ayıdır. Sıkıntılarımızdan çıkış yolunu Kur’an’da arayacağız. Kur’an’ı anlamaya çalışıp hayat tarzı haline getireceğiz. Aile fertlerimiz, akraba ve komşularımız, mesai arkadaşlarımız başta olmak üzere, tebliğ ve davet görevimizi unutmayacağız…

Yaklaşmakta olan Ramazan ayını konu alan Yaşar Değirmenci, bugün Yeni Akit’teki köşesini bütünüyle Ramazan ayının anlamı ve önemine ayırdı.

“Ramazan ayına hazır mıyız?” başlığını taşıyan yazısında Değirmenci, Ramazanın Kur’an ayı olduğunu vurgulayarak şu hatırlatmalarda bulundu:

***

Ramazan, Kur’an ayıdır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim, Peygamber Efendimiz’e bu ayda indirilmeye başlanmıştır. Zaman, mekân ve insan, vahyin nuruyla Ramazan’da aydınlanmıştır. Rabbimiz, Bakara suresinde şöyle buyurmaktadır: “Ramazan, insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun, hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (2 Bakara 185) Ramazan, bizi, Kur’an’ı okumaya, anlamaya ve yaşamaya davet etmektedir.

Peki, bizler, Kur’an’ın ahlakıyla ahlaklanabiliyor muyuz? Onun rehberliğinde örnek bir insan ve Müslüman olabiliyor muyuz?

Ramazan, oruç ayıdır. Oruç, bedenimize sıhhat, gönlümüze huzur veren eşsiz bir ibadettir. Günahlara ve kötülüklere karşı bir kalkandır.  Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Sizden biriniz oruçluyken kötü söz söylemesin, kavga etmesin. Ona birisi sataşır veya kötü söz söylerse, ‘ben oruçluyum’ desin.” Ramazan, bizi, tüm azalarımızla oruç tutmaya, her türlü kötülük ve günahtan arınmaya çağırmaktadır.

Peki, bizler, kavgadan, kin ve nefretten, kul ve kamu hakkı yemekten, Müslümana yakışmayan bütün olumsuzluklardan uzak durmaya hazır mıyız?  

Ramazan, yardımlaşma ve dayanışmanın zirve yaptığı aydır. Zekât, sadaka ve her türlü infakla geçici dünya nimetini ebedi ahiret kazancına dönüştürdüğümüz kutlu bir zamandır. Yüce Rabbimiz, “Allah yolunda her ne harcarsanız Allah onun yerine yenisini verir” buyurmaktadır. Ramazan, bizi, paylaşmaya, kimsesizlerin kimsesi olmaya, yetim ve öksüzlerin yüzünü güldürmeye davet etmektedir.

Ramazan, kardeşliğimizin pekiştiği, birlik ve beraberliğimizin daha da kuvvetlendiği bir aydır. Lakin ne acıdır ki, Ramazan-ı şerifin heyecanını hissettiğimiz şu günlerde Kudüs hâlâ mahzun, Gazze yine kan ağlıyor, Doğu Türkistan’da zulüm devam ediyor. Dünya üzerinde nice Müslüman, sahurun huzurundan, iftarın sevincinden mahrum. Rahmet ayı Ramazan, bizi, zulüm altındaki kardeşlerimize el uzatmaya, maddi ve manevi bütün imkânlarımızı onlar için seferber etmeye çağırıyor.

Peki, bizler, elimizden geldiğince mazlumun yanında, zalimin karşısında daha güçlü durmaya hazır mıyız?

Ramazan, hanelerimizi bereketlendiren, camilerimizi şenlendiren, gönüllerimizi huzura erdiren bir aydır. Ramazan, her yıl, Rabbimize iyi bir kul, Peygamber Efendimize layık bir ümmet, insanlığa faydalı bir kişi olmanın yollarını öğretmek için gelir. Oruçla takvaya ulaştırmaya, tövbe ile günahlarımızdan arındırmaya gelir. Dargınlık ve kırgınlıkları sonlandırmaya, aramızda muhabbet köprüleri kurmaya gelir. Ramazan, anne ve babamızın, eş ve çocuklarımızın, akraba ve komşularımızın gönüllerini yapıp dualarını almamız için gelir. Teravih namazlarımızı ailelerimizle birlikte camide kılmamız, okunan mukabelelere iştirak etmemiz, çocuklarımıza ibadet alışkanlığı kazandırmamız için gelir. Öyleyse gönüllerimizi, evlerimizi, mahallelerimizi ve şehirlerimizi bu kutlu misafire hazır hale getirelim. Getirelim ki Ramazan bizden hoşnut olsun. Rabbimizin rızasını kazanmamıza, günahlardan arınmamıza vesile olsun. 

Peygamber Efendimizin şu hadisini hatırlatıyorum. “Allah, Ramazan ayında oruç tutmayı size farz kıldı. Ramazan gecelerini namazla geçirmek de benim sünnetimdir. Kim inanarak ve sevabını yalnızca Allah’tan umarak Ramazan ayında oruç tutup, geceleri de teravih namazı kılarsa, annesinden doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur.” 

İçinde Kur’an’ın indirildiği, Kadir Gecesi’nin de bulunduğu ay daha kıymetlidir. Kadir gecesi içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan hayırlıdır. Bu ayda rahmet ve mağfiret kapıları sonuna kadar açılır. Şeytanlar bağlanır, ibadetlerin sevabı kat kat verilir. Bu manevi hazinenin kıymetini bilelim.

Ramazan ayı “Kur’anî şuur kazanma” ayıdır. Ferdî ve toplumsal görevlerimizi ihmal etmeyeceğiz. Bedir zaferi, Mekke ve Endülüs’ün fethi, Tebük seferi, Yemen’e İslâm’ın yayılması gibi pek çok olay bu ayda yaşandı. Ramazan, bu anlamda “cihat ayı”dır. Cihat her zaman canlı, taze kalacaktır. “Bir anın cihatsız kalmayacaktır.”

İslâm dünyası çok çetin zorluklardan geçmektedir. Kadim şehir Kudüs, ilk kıblemiz Mescid-i Aksa, kutsal Filistin bölgemiz işgal altındadır. İslâm dünyası acı ve gözyaşına boğulmuştur. İnsanlığın en bunaldığı dönemlerinden birini yaşıyoruz. Kur’an ayında, sıkıntılarımızdan çıkış yolunu Kur’an’da arayacağız. Kur’an’ı anlamaya çalışıp hayat tarzı haline getireceğiz.

Rahmet deryasının taştığı, kalplerin yumuşadığı, feyiz ve bereketinin en yüksek olduğu bu ayı çok iyi değerlendireceğiz. Aile fertlerimiz, akraba ve komşularımız, mesai arkadaşlarımız başta olmak üzere, tebliğ ve davet görevimizi unutmayacağız.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *