Ukrayna savaşı için ABD ve Rusya, Riyad’da buluştu

Ukrayna savaşı için ABD ve Rusya, Riyad’da buluştu

ABD’nin Ukrayna görüşmelerinin Suudi Arabistan’da yapılması talebi üzerine Amerikalı ve Rus Bakanlar Riyad’da bir araya geldi. Bugün başlayan görüşmeler sonrası Rusların basın açıklaması yapması bekleniyor. Masaya çağrılmayan Avrupa ise huzursuz!

ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçen hafta yaptığı telefon görüşmesinden sonra her iki ülkenin heyetleri Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya geldi.

Görüşmelerde Rus heyetinde Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Kremlin Dış Politika Danışmanı Yuriy Uşakov ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu Başkanı Kiril Dmitriyev, ABD heyetinde Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff yer alıyor.

Basına kapalı gerçekleştirilen görüşmenin sonunda Rus heyetinin basın toplantısı yapması bekleniyor.

Ukrayna’da barışın şartları görüşülecek

Rusya ve ABD heyetleri arasında yapılacak görüşmede, Ukrayna’daki savaşın sona ermesi ve barışın sağlanması için müzakere şartlarının ele alınması bekleniyor.

Trump ile Putin’in geçen hafta telefon görüşmesi yapmasının ardından gözler Amerikalı ve Rus üst düzey yetkililerin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapacağı toplantıya çevrildi. Trump-Putin zirvesine hazırlığın yanı sıra Ukrayna’daki savaşı sona erdirme amacıyla da yapılacak görüşmede, Rus ve Amerikan diplomatların Moskova ve Kiev’in bir anlaşmaya varması için masaya koyacağı şartlar gündemde olacak.

Biden döneminde müzakereler İstanbul’da yapılmıştı

Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya yönelik başlattığı savaşta ateşkesin ve barışın sağlanması için önce Belarus’ta ardından Türkiye’de Rus ve Ukraynalı heyetler müzakereler yaptı. İstanbul müzakerelerinde, taraflar bir anlaşma taslağı metni üzerinde mutabakata ulaşsa da bir sonuç alınamadı ve çatışmalar devam etti.

Ukrayna ile yapılacak müzakerelerde İstanbul’da yapılan bu müzakerelerden çıkan metnin prensip olarak temel alınmasını isteyen Rus tarafı, daha sonra sahadaki “yeni gerçeklikler” olarak adlandırdığı yasa dışı ilhak ettiği bölgeleri de şartları arasına koydu.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geçen yıl haziran ayında Rus diplomatlarla yaptığı toplantıda Moskova’nın Kiev ile müzakere ve barış şartlarını açık ve net bir şekilde ilan etti.

Buna göre, çatışmaların dondurulmasını değil nihai olarak sonlanması niyetini vurgulayan Moskova, yasa dışı ilhak ettiği Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson’un idari sınırlarından Ukrayna askerlerinin çekilmesini Kiev ile müzakerelere başlamak için şart koşuyor.

Moskova “tarafsız ve bağlantısız bir Ukrayna” istiyor

Ukrayna’nın tarafsız, bağlantısız ve nükleer silahlardan arındırılmış bir statüye kavuşturulması, silahsızlandırılması, Nazilerden arındırılması, Ukrayna’daki Rusça konuşan vatandaşların hak, özgürlük ve çıkarlarının tam olarak güvenceye alınması, ilhak ettiği Kırım, Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgelerinin Rusya’nın toprakları olarak tanınması, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımların kaldırılması Moskova’nın en temel şartları arasında bulunuyor.

Krizin çözülmesinden sonra Ukrayna ve Avrupa ile iyi komşuluk ilişkilerini kademeli olarak adım adım kurmaya başlamayı öneren Moskova, bunun ardından Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü üye ülkeleri ile Batılı ve Avrupalı devletlerle birlikte kıtadaki tüm devletlerin çıkarlarını dikkate alan bir “Avrasya güvenlik sisteminin yaratılmasını” öneriyor.

Diğer yandan Moskova, hem Rusya ile müzakere etmeyi yasaklayan bir kararname imzaladığı hem de görev süresi bittiği gerekçesiyle Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’i barış anlaşmasına imza atacak meşru bir yetkili olarak tanımıyor.

Ukrayna toprak bütünlüğü ve güvenlik garantilerini şart koşuyor

Kiev’in Moskova ile olası müzakerelerinde ülkenin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin tam olarak sağlanmasının yanı sıra güvenlik garantileri taleplerinin ön plana çıkması bekleniyor.

Ukrayna, Rusya ile müzakerelere “güçlü pozisyonda” girmek istiyor. Kiev, müzakerelerin başında şart olarak, ABD Başkanı Trump ve Avrupa ülkelerinin çatışmaları durdurmak için ortak bir plan hazırlaması ve net güvenlik garantilerinin sağlanmasını talep ediyor.

Güvenlik garantileri çerçevesinde askeri destek isteği

Güvenlik garantileri çerçevesinde, Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesini ya da NATO koruması altına alınmayı bekleyen Kiev, Avrupa’dan da 100 bin kişilik bir barış gücünün ülkesine yerleştirilmesini istiyor. Bununla birlikte Ukrayna’ya nükleer silah verilmesi ve bir tür caydırıcılık paketinin sağlanması da Kiev’in şartları arasında yer alıyor.

Kiev, ayrıca Kırım, Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson’un Rus kontrolünden çıkması ve Ukrayna’nın uluslararası alanda tanınan sınırlarına dönmesi şartını öne sürüyor.

Ancak bir süre önce yeni ABD yönetimi önce bunun “mümkün olmayacağı” yönünde açıklamalar yaptı.

Savaşın sona ermesinden sonra ülke ekonomisinin yeniden ayağa kaldırılması, ordunun silahlandırılması için ABD ve Avrupa’nın desteğini talep eden Ukrayna, Kursk bölgesinin Rusların kontrolündeki Ukrayna’nın bir bölgesi ile takas edilmesini gündeme getirmeyi planlıyor. Ancak Zelenskiy, hangi bölgenin takas edileceği konusunda net bir bilgi vermedi.

Avrupa, süreçten dışlandı

Fransa’nın başkenti Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un acil davetiyle bazı Avrupa liderlerinin bir araya geldiği Ukrayna konulu olağanüstü güvenlik zirvesi dün sona erdi.

ABD ve savaşın tarafı Rusya arasında Ukrayna’da barışın tesisi konusunda diplomatik temasların arttığı bir dönemde düzenlenen olağanüstü zirvede, “masada biz de varız” iddiasında bulunan Avrupalı devletler, Ukrayna için güvenlik garantilerinin sağlanması vurgusu yaptı.

Paris’deki zirveye katılan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa’nın Ukrayna için güvenlik garantileri sağlamaya öncülük etmeye “hazır ve istekli” olduğunu belirtti. Trump yönetimi, Ukrayna’nın NATO üyesi olmamasını ve savaş sona erdikten sonra güvenlik garantilerinin NATO tarafından değil, Avrupa ülkelerince verilmesi gerektiğini savunurken, zirveye katılan Rutte ise Avrupalı devletlerin kolektif güvenliğe yatırımları artırmaya hazır olduklarını gözlemlediğini aktardı.

İngiltere: Avrupa, Ukrayna’nın güvenliği için adım atmalı

ABD yönetiminin, Ukrayna’nın güvenlik garantilerini Avrupa’nın üstlenmesi ve bu konuda savunma harcamalarını artırması gerektiğini sıkça dile getirdiği bir dönemde zirveye katılan İngiltere Başbakanı Keir Starmer, bu söylemin sürpriz olmadığını belirterek, Avrupa’nın kendi güvenliğine yatırım konusunda adım atması gerektiğini kaydetti.

Ukrayna güvenliğinin Avrupa kıtasının geneli için “varoluşsal bir sorun” teşkil ettiğini söyleyen Starmer, İngiltere ve Avrupalı devletlerin de savunmaya yatırım yapma ihtiyacını kabul ettiğini ifade etti. Starmer, Rusya’yı Ukrayna’ya yeniden saldırmaktan etkili şekilde caydırmanın tek yolunun, ABD’nin “güvenlik garantisi” olduğunun altını çizdi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz ise Avrupa ile ABD arasında güvenlik ve sorumluluk paylaşımında bölünme olmaması gerektiği konusunda ilgili tüm siyasi liderlerin büyük ölçüde hemfikir olduğunu dile getirdi. Scholz, “Başka bir deyişle NATO, her zaman birlikte hareket etmemiz ve riski paylaşmamız dolayısıyla güvenliğimizi sağlamamız üzerine kuruludur. Bunun sorgulanmaması gerekir.” ifadelerini kullandı.

Avrupa, Ukrayna’ya barış gücü bile gönderemiyor

Zirve öncesi İngiltere Başbakanı Starmer, Ukrayna’ya barış gücü göndermeye “hazır” olduklarını belirtirken, zirveye katılan Avrupa liderlerinin daha çekimser açıklamalarda bulunması, bu konuda AB içinde fikir ayrılığı yaşandığı iddialarını beraberinde getirdi. Almanya Başbakanı Scholz, zirve sonrası konuşmasında Ukrayna’ya barış gücü gönderilmesine de değindi. Scholz, Ukrayna’da barış müzakereleri başlamamışken “henüz gerçekleşmeyen bir barışın sonuçları” üzerine konuşmanın, “erken ve yanlış” bir zamanlama olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Benzer şekilde İspanya Başbakanı Pedro Sanchez de AB ülkelerinin barış için Ukrayna’ya asker göndermesine yönelik girişimler için “erken” olduğunu, çünkü Ukrayna ile Rusya arasındaki savaşın devam ettiğini söyledi.

Polonya Başbakanı Donald Tusk da zirve öncesi basına yaptığı açıklamada, ateşkes sağlanması halinde Ukrayna’ya barış gücü gönderme planlarının olmadığını ancak bu tür güvenlik garantileri sağlamak isteyen ülkeleri destekleyeceklerini bildirdi.

Zirveye katılan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ise birliğin Ukrayna’ya destek konusunda, bugüne kadar elinden geleni yaptığını iddia ederek, barış masasında da Ukrayna’nın “güçlü” bir pozisyonda olması gerektiğini kaydetti. İkili, Ukrayna’da sağlanacak barışın ülkenin bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü ve güçlü güvenlik garantileriyle birlikte gelmesi gerektiğinin altını çizdi.

ABD-Rusya arasında Ukrayna diplomasi trafiği

Rusya ile ABD arasında Ukrayna’da barışın sağlanmasına ilişkin diplomatik müzakerelerin arttığı bir dönemde Avrupalı devletler, “Ukrayna’da barışın Avrupasız sağlanamayacağını” savunuyor. Paris, bu kapsamda dün önde gelen Avrupa devletlerinin katıldığı olağanüstü güvenlik zirvesine ev sahipliği yaptı.

Öte yandan, ABD ve Rusya’dan üst düzey yetkililerin, Rusya-Ukrayna Savaşı’na ilişkin bugün Suudi Arabistan’da bir araya gelecekleri bildirilmişti. ABD Başkanı Donald Trump ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüşmesinin “çok yakında” olabileceğini kaydederek, Rusya-Ukrayna Savaşı’nı durdurmak istediklerini belirtmişti.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *