Tuğyan’da Trump Kasırgası

Tuğyan’da Trump Kasırgası

Münafıkların elebaşı Abdullah b. Ubeyy’i hatırlarsınız. O da İslam’ın değneğini içten kemirmeye çalışıyordu ama izzet sahibi Allah onun cesedinin başında dahi durmasını peygamberimize yasak etmişti. Bunu Kur’an yaptı fakat bugün Kur’an’ın bu işlevi yok hükmünde, çünkü Kur’an bugün omurgasız insanlar yüzünden yeryüzüne hükmetmiyor. Verilen kavgada zaten bunun kavgası.

Ahmet Durmuş / Venhar

Haber sitemizi takip eden okuyucu dostlar hatırlayacaktır, 5 Kasım 2024 seçimlerinin propaganda döneminde küçük çaplı bir yorumda bulunmuştuk.  Yorumun başlığı “Amerikalı Müslümanların Trump’a olan desteğini nasıl okumalıyız” mealinde kısa bir değerlendirmeydi. O gün için Amerika Müslümanlarına daha mutedil bir eleştiride bulunmuştuk. Fakat aldıkları destek kararının ve Trump’la beraber aynı safta durup, poz verip, sarmaş dolaş olmalarının büyük bir hata olduğunu o yazıda vurgulamıştık. Hatta o gün yaptığımız eleştirilere farklı bakanlar, farklı yorum yapanlar bile olmuştu. Ama bugün Trump’ın Gazze meselesine bakışıyla, Gazze halkını yok sayışıyla, onları aşağılayışıyla ne kadar güvenilmez, vizyonsuz ve saldırgan bir adam olduğunu bütün çıplaklığıyla görmekteyiz. Fakat işin aslına bakılırsa Trump’ın duruşunda bir sapma veya herhangi bir değişiklik yok. Çünkü o daha önce de görev yaptı ve tüm dünya onu yakından tanıma fırsatı buldu. Hâsılı o hep böyle bir adamdı ve kendine has kişiliğini, ilkelerini korumaktadır. Gelin görün ki bu adamın nasıl bir kişilik olduğunu sadece Amerika Müslümanları tanımamış veya tanıyamamıştır. Bu da Müslümanlar adına çok acınası ve insanın içini sızlatan bir durum diye düşünüyoruz.

Biz bu satırları kaleme aldığımız saatlerde ajanslara bazı haberler düştü. Trump Ürdün Kralı 2. Abdullah’la bir görüşme gerçekleştirdi. Konu doğrudan Gazze ve Hamas’tı. Kral Abdullah sorulara kaypak ve münafıkça cevaplar verirken Trump’a destek olacaklarını açıkça söylemekten çekinmedi. Trump ise Gazze’yi mutlaka alacaklarını ve Hamas’ın İsrailli esirleri derhal serbest bırakmasını, yok eğer bırakmazsa kıyametin kopacağı tehdidinde bulundu. Yani Amerikan terörü el değiştirerek bütün hızıyla ve şiddetini her an artıran bir kasırga misali Gazze’yi bir kez daha yangın yerine çevirme sinyalleri verdi. Anlaşılan o ki Mısır ve Ürdün Amerika’dan aldıkları üç kuruş karşılığında İslam ümmetini ve Hamas’ı her zaman olduğu gibi yine satmışlardır. Ki büyük ihtimalle Suudi (Arabistan) Amerika’da aynı şeyi yapacak. Bundan da en ufak bir kuşkumuz yok.

İnanın bunların tek korkuları konumlarını ve makamlarını kaybetmek. Makam dışında hiçbir kutsalları olmadığı gibi, makam için satmayacakları, vazgeçmeyecekleri hiçbir değerleri de yok. Müslüman’mış, Kur’an’mış, İslam’mış bunlar sadece isimden ve şekilden ibaret onlar için. Yani bir adamın adı Allah’ın kulu (Abdullah) olmakla tüm beşeri otoriteleri, güçleri reddedip sadece Allah’a kul olduğu anlaşılmamalı. Münafıkların elebaşı olan Abdullah b. Ubeyy’i hatırlarsınız. O da tıpkı bunlar gibi İslam’ın değneğini içten kemirmeye çalışıyordu ama izzet sahibi Allah onun cesedinin başında dahi durmasını peygamberimize yasak etmişti. Bunu Kur’an yaptı fakat bugün Kur’an’ın bu işlevi yok hükmünde, çünkü Kur’an bugün bu omurgasız insanlar yüzünden yeryüzüne hükmetmiyor. Verilen kavgada zaten bunun kavgası.

Kur’an’ın bu kadar ilkeli, ayrıştırıcı ve net duruşu varken, Trump gibi bir münafığın, para gözlü zorbanın ve zalimin yaptığını veya yapacaklarını görmeyen, göremeyen Amerikalı Müslümanların gözünü perdeleyen neydi? Neden bu gerçeği göremediler veya görmek istemediler? Ve neden bu basiretsizliğe imza attılar? Aslında verilmesi gereken cevap sorduğumuz sorunun içerisinde kendisini gösteriyor. Yani tek cümleyle, Amerika Müslümanlarının siyasi basiretsizliği ve körlüğü onları Trump terörüne destek vermeye sevk etmiştir veya bir menfaat ilişkileri vardır. Güya göreve geldiğinde Filistin’de iyi şeyler yapılması bekleniyordu! Affedilmesi imkansız olan bu basiretsizlik örneği Kur’an’dan, İslam’dan ve İslam’ın siyasi basiretinden yoksun ve kopuk olmanın getirdiği bir sonuç olsa gerek. Daha kaç defa İslam dünyası veya Müslümanlar bu hataları tekrarlayacak bilmiyoruz ama yapılan tüm hataların bedelini Müslümanlar olarak çok ağır ödedik ve ödemekteyiz. Kafirlerin kurduğu tezgah tüm dünyada tıkır tıkır işliyor, hem de maşa olarak Müslüman isimli insanları kullanarak. Ama Müslümanlar her alanda kan kaybetmeye devam ediyor. Halbuki Kur’an bize “siz İnsanlığın iyiliği için çıkarılmış bir ümmetsiniz” (Ali İmran:110) diyerek bütün düşüncelerin, dinlerin, ideolojilerin ve insanların üzerinde bir kıymet biçiyor Müslümanlara. O zaman bu körlük neden? Elimizdeki bu kitap öldükten sonra anlaşılacaksa o gün elimizdeki kitabın anlaşılması asla işe yaramayacak. Bu kitap dünya hayatını doğru anlayıp doğru yaşamanın olmazsa olmaz kılavuzudur. Bu yüzden bu Kur’an’ı yanlış anlama şansımız yoktur. Bu yüzden Allah’ın Nebisi Hz. Muhammed (sav) uzlaşmadı, anlaşmadı ve müşrik bir toplumu ve doğduğu toprakları terk etmek zorunda kaldı. Bu nebevi hareket metodu Müslümanlar tarafından hiç mi anlaşılmadı?

Rasuller, Nebiler bunun için, yani vahyin doğru anlaşılması için çırpındı, bunun için hicret etti veya öldürüldü. Bunu Amerikalı veya biz Müslümanlar ne zaman anlayacağız. Bugün Müslümanların oylarıyla (katkısı olsun veya olmasın sorumlular) iktidara gelen sapkın, mütecaviz ve kafir bir adamın söylemlerine baktığımızda Filistin halkı çok ciddi anlamda tehlike altındadır. Oysa Amerika Müslümanları Filistin için Trump’tan ciddi anlamda yardım bekliyorlardı. Ama güvendikleri adamın bir İslam ve Müslüman düşmanı olduğunu okuyamadılar, görmediler ve göremediler. İnsanın gerçekten aklı almıyor. Nasıl olur da Müslümanlar kafirden medet umar veya onun ikiyüzlü söylemlerine aldanır? Yukarıda dediğimiz gibi sahip olduğumuz dinin, müsebbibi olduğumuz davanın ne olduğunu, küfrün ve şirkin ne anlama geldiğini, tevhid ve şirkin ayrıştırıcı özelliğini doğru yönde okuyamaz ve anlayamazsak başımıza daha nice belalar açarız Allah bilir.

Bu yüzden yüce Allah: “başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle işledikleriniz yüzündendir. (bununla beraber) Allah çoğunu affeder.” (Şura:30) diyerek bizi uyarmaktadır. Gerçekten de belayı adeta satın alıyoruz. Bu anlamda zaten Kur’an bir öğüttür: Andolsun biz Kur’an’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mu?” (Kamer:17). Allah affetsin ama öğüt almak modern insanın kibrinden dolayı rafa kaldırılmış bir ameldir. Modern insan öğüt almaz sadece öğüt verir. Çünkü o her şeyi bilir. Oysa öğüt Kur’ani ve İslami bir kavram olarak Müslüman’ın hayatında önemli bir yere sahip. Kaldı ki burada öğüdü veren doğrudan rabbimizdir.  Ama Kur’an’ın seslenişi çok manidar “yok mu öğüt alan” hitabı zaten insanın/insanlığın genel durumunu ve özelliğini açıklar niteliktedir. Eğer öğüt alacak erdem ve izzete sahip olsaydık Amerikalı Müslümanlara da mutlaka birileri öğüt vermiştir ama kim öğüt alacak?

Tabi konumuz bir kısım Amerika Müslümanları olduğu için oraya odaklanmış gibi olduk ama dünyanın diğer yerlerinde ve ülkemizde de durum bundan farklı değil aslında. Maalesef söz konusu körlük ve basiretsizlik dünyanın her köşesinde kol gezmektedir. İnandığı değerleri dünya hayatı karşısında çok ucuz bir değere satan insan tiplemesi sadece Amerika’da olmadığı malum. Ancak şu an yeryüzüne nizam vermeye çalışan ve istediği gibi at oynatan bir ülkeden ve onun liderinden bahsediyoruz. Ve iktidarı eline geçiren bu liderin ilk saldırdığı yer İslam ümmetinin kutsalları ve yine ilk yok saydığı, küfrettiği topluluk da Hamas ve Kassam tugaylarının yiğit mücahit evlatları. Trump’ın kendi tıyneti açısından bunu yapması gayet normal ve anlaşılır da adı Abdullah veya Abdülfettah olan Müslüman müsveddelerine ne demeli? Ona da Kur’an söylesin: “Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinmeyin. (bunu yaparak) Allah’a aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?”  (Nisa:144). “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez. (Maide:51). Rabbimizin dediklerine inandık iman ettik. Bu hakikati İslam toplumu keşke anlayabilse temennisinde bulunalım ve anlayanlara da selam olsun diyelim. Mutlak doğru Allah’a aittir.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *