Münih Güvenlik Raporu: ABD olmadan tehditlerle mücadele edemeyiz

Münih Güvenlik Raporu: ABD olmadan tehditlerle mücadele edemeyiz

Almanya’nın Münih kentinde 14 Şubat’ta, 61’incisi düzenlenecek olan ve 50’den fazla devlet ve hükümet başkanının katılması beklenen Güvenlik Konferansı öncesi, Güvenlik Raporu yayınlandı. Avrupa’yı merkeze alan raporda, ABD olmadan “insanlığın karşı karşıya olduğu birçok ciddi tehdidin bazılarıyla mücadele edebilmenin hayal olduğu” belirtildi. Konferansa bu yıl İsrail, Arap ve Körfez ülkelerinden temsilcilerle birlikte Suriye Dışişleri Bakanı da katılıyor.

61. Münih Güvenlik Konferansı 14 Şubat’ta başlayacak

Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Christoph Heusgen, Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, 14-16 Şubat’ta düzenlenecek konferansa Rusya yetkililerin bu yıl da davet edilmediğini belirterek, Rus muhalefetinin “önde gelen isimlerinin” Münih’te temsil edileceğini söyledi.

Donald Trump’ın Ukrayna barış planı ve Ortadoğu’daki son durumun Münih Güvenlik Konferansı’nın ana gündeminde olacağını dile getiren Heusgen, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin bu hafta yapılacak güvenlik toplantısına katılacak üst düzey yetkililer arasında yer alacağını ifade etti.

Alman diphomat Christoph Heusgen, konferansa, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de dahil olmak üzere 50’den fazla devlet ve hükümet başkanı ile yaklaşık 100 dışişleri ve savunma bakanının katılacağını söyledi.

Dünyanın içinde bulunduğu durumu Berlin Duvarı’nın inşası ve Küba füze krizinin yaşandığı 1960’lardaki durumla karşılaştıran Heusgen, Sudan ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki çatışmaların, iklim değişikliği, enerji ve gıda güvenliği ile yapay zeka ve ekonomi gibi konuların da konferansta ele alınacağını kaydetti.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’nin konferansa ilk kez katılacağını belirten Heusgen, “Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da İsrail, Arap ve Körfez ülkelerinden temsilcilerle Orta Doğu’dan güçlü bir temsiliyetimiz olacak çünkü bu konu elbette önemli bir rol oynayacak.” diye konuştu.

Heusgen, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna ve Rusya Özel Temsilcisi Keith Kellogg’un da konferansta yer alacağı bilgisini paylaşarak, şöyle devam etti: “Konferansta bir planın (Ukrayna Barış Planı) açıklanıp açıklanmayacağını söyleyemem ancak konferansın böyle bir planın ana hatlarını ve böyle bir anlaşmada hangi parametrelerin yer alması gerektiğini konuşmak için bir fırsat olacağından eminim. Münih’te ilerleme kaydedeceğimizi umuyorum ve bu konudan sorumlu olan Keith Kellogg’un konferansa katılacak olması da bunu gösteriyor.”

Alman diplomat Heusgen, 61. Münih Güvenlik Konferansı’nın 14 Şubat’ta Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in açılış konuşmasıyla başlayacağını da sözlerine ekledi.

Münih Güvenlik Raporu

Münih Güvenlik Raporu 2025, savunma ve dış politika konularının ele alınacağı 61. Münih Güvenlik Konferansı öncesi ” Çok Kutupluluk” başlığıyla yayımlandı. Raporda, dünyanın, ABD liderliğindeki tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru kayarken, gerilim ve belirsizliklerin arttığı bir döneme girdiği ifade edildi.

Ayrıca raporda, geleceğin, ABD-Çin rekabetinin hakimiyetinde mi yoksa daha geniş bir çok kutuplu sisteme mi evrileceğinin belirsizliğini korurken, “çok kutuplulaşma” sürecinin ivme kazanmaya devam ettiği aktarıldı. Söz konusu raporda, “Günümüzün uluslararası sistemi tek kutupluluk, iki kutupluluk, çok kutupluluk ve kutupsuzluğun unsurlarını göstermektedir. Bununla birlikte, nüfuz için yarışan daha fazla sayıda devlete doğru süregelen bir güç kayması açıkça görülebilmektedir.” ifadeleri yer aldı.

ABD’nin “küresel liderlik” rolünden çekilmesinin savaş ve barış konularının ötesinde sonuçları olacağının aktarıldığı raporda, ABD olmadan “insanlığın karşı karşıya olduğu birçok ciddi tehdidin bazılarıyla mücadele edebilmenin hayal olduğu” savunuldu.

Toplamda 151 sayfalık raporun odak noktası ABD, Çin ve Rusya-Ukrayna savaşı olurken, küresel güvenliğin, doğası gereği ekonomik refaha bağlı olduğu iddia edildi. Rapor “daha fazla sayıda devletin nüfuz için yarıştığı” bir dünyaya işaret ederken, bunun da gelecekteki küresel düzenin çok daha karmaşık olabileceği anlamına geldiği belirtildi.

Çok kutupluluğun sadece yükselen güçlerin artan etkisinde değil, aynı zamanda liberal değerlerin hem uluslar içinde hem de küresel sistem genelinde hakimiyetini kaybetmesiyle ideolojik bölünmelerin genişlemesinde de kendini gösterdiğinin belirtildiği raporda, “Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu dönemi şekillendiren siyasi ve ekonomik liberalizm artık şehirdeki tek oyun değil. Pek çok liberal demokraside milliyetçi popülizmin yükselişinin de gösterdiği gibi, içeriden giderek daha fazla karşı çıkılıyor.” değerlendirmesinde bulunuldu.

Sanayileşmiş ülke vatandaşları ile küresel güney vatandaşları arasında algı farklılaşması

Münih Güvenlik Konferansı’nın raporunda, Trump’ın ikinci başkanlığının çok kutupluluğu daha da hızlandırabileceği belirtilen raporda, Trump’ın küresel işbirliğinden ziyade ABD çıkarlarına öncelik veren yaklaşımının, özellikle Avrupa’daki ittifakları zorlayabileceği savunuldu.

Raporda, Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşünün bu değişimi hızlandırarak “Pax Americana”nın sonunu getirebileceğine işaret edilerek, Trump’ın mevcut uluslararası düzeni elverişsiz olarak gördüğünü ve muhtemelen ABD çıkarlarına ve Çin’in çevrelenmesine öncelik vereceğini, bunun da müttefiklerle ilişkileri zorlayabileceği belirtildi.

Raporda, dünyanın ABD liderliğindeki tek kutupluluktan çok kutupluluğa doğru kayarken, Batılı sanayileşmiş ülkelerin vatandaşları ile, “Küresel Güney”in yükselen güçlerinin vatandaşları arasındaki algıların keskin bir şekilde farklılaştığı anlatıldı.

Büyük güçlerin artan tek taraflı eylemleri ve rekor düzeydeki savunma harcamaları da dahil olmak üzere son dönemdeki eğilimlerin, çok kutupluluğun olumsuz etkilerinin baskın olabileceği ve rakip güç merkezleri arasında artan jeopolitik gerilimleri ve çatışmaları tetikleyebileceği yönündeki endişeleri artırdığı uyarısında bulunulan raporda, “Gözlerimizin önünde, daha çok kutuplu bir dünyanın olumsuz senaryosunun gerçekleştiğini görüyoruz-ortak kuralların ve etkili çok taraflı işbirliğinin olmadığı daha çatışmalı bir dünya.” ifadeleri yer aldı.

Raporda, ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland ve Panama’da ABD için toprak satın alma ve Gazze Şeridi’ni “devralma” ve burada yaşayan Filistinlileri zorla yerinden etme planının Washington’un artık “bir istikrar çıpası değil, aksine korunulması gereken bir risk” olarak algılandığı anlamına geldiği görüşleri yer aldı.

Rusya, Rus liderliğinde bir Avrasya düzeni hesaplıyor

Münih Güvenlik Konferansı’nın raporunda, Rusya’nın sadece Ukrayna’yı askeri bir tehdit olarak etkisiz hale getirmekle ilgilenmediğine yer verilerek, Moskova’nın 2021’in sonlarında ABD ve NATO’ya önerdiği yeni güvenlik anlaşmalarında ana hatlarıyla belirtildiği üzere, Rusya liderliğindeki bir Avrasya düzeni için çalıştığı konusunda da uyarıda bulunuldu.

Raporda, “Ekonomik belirsizlik, emperyal aşırılık ve oldukça yıpratıcı bir savaşla karşı karşıya kalan Rusya’nın emperyalist çabalarını sürdürüp sürdüremeyeceği belirsiz.” denildi.

Öte yandan, Münih Güvenlik Zirvesi’nin 11 ülkede yaptığı ankete göre, aşırı hava koşulları, Rusya, siber ataklar, düşman dezenformasyon kampanyaları, doğal yaşam alanlarının tahrip edilmesi ve genel olarak iklim değişikliği en önemli endişeler arasında yer alıyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *