Kongo Demokratik Cumhuriyetinde halk sokaklara döküldü

Kongo Demokratik Cumhuriyetinde halk sokaklara döküldü

Ruanda merkezli M23 isimli grubun Kongo’nun Goma şehrini kuşatması üzerine Kongo’da sokak olayları başladı. Fransa büyükelçiliği ateşe verildi, ABD büyükelçiliğini kapattı, Amerikalılara ülkeden kaçın çağrısı yaptı. Kongo Dışişleri Bakanı, BMGK’da Ruanda’yı durdurmak için neyi bekliyorsunuz diye sordu.

⁠Kongo’daki çatışmalar

Kongo Demokratik Cumhuriyet’nin (KDC) doğusunda güvenliği sağlamak amacıyla bölge ülkeleri tarafından 23 Mart 2009’da imzalanan barış anlaşmasının bozulmasıyla 23 Mart hareketi (M23) adı altında ortaya çıkan grup ile güvenlik güçleri arasında devam eden şiddetli çatışmalar nedeniyle yılbaşından bu yana 400 binden fazla kişi yerinden oldu. Bölgedeki birçok köy ve kasabanın kontrolünü ele geçiren M23, son olarak Kuzey-Kıvu eyaletinin başkenti Goma’yı kuşattı ve yaklaşık 1 milyon nüfuslu şehrin elektrik ve su sistemini kullanılamaz hale getirdi.​​​​​​​

BM ve KDC, Ruanda’yı M23’e destek vermekle suçlarken Ruanda iddiaları reddediyor. Ancak M23, büyük ölçüde, Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame’nin de kabilesi olan Tutsilerden oluşuyor.​​​​​​​

Halk Goma’dan kaçıyor

Goma’dan kaçan siviller, komşu ülke Ruanda’nın Gisenyi kentine sığınıyor. Bir kadın, BBC’ye yaptığı açıklamada, düşen bir bombanın komşusu ve altı çocuğunu öldürdüğünü anlattı. Kentte yaşayan Lucie adlı bir başka kadın, “Evlerimizin dışında silah seslerini duyabiliyoruz, dışarı çıkamıyoruz” dedi. Başka bir görgü tanığı, bir roketin evinin arkasındaki kilisenin yakınına düştüğünü bildirdi. BM Mülteci Ajansı, bu yılın başından beri 400 bin kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığını açıkladı.

BMGK’da çatışma ele alındı

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki (KDC) gelişmeler ele alındı. Burada video konferans yoluyla üye ülkeleri bilgilendiren BM Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki İstikrar Misyonu’nda (MONUSCO) Koruma ve Operasyonlardan Sorumlu Özel Temsilci Yardımcısı Vivian van de Perre, Kongo’nun doğusunda 23 Mart Hareketi (M23) ile süren çatışmaların çok büyük bir yerinden edilmeye yol açtığını, insanların Goma’da halihazırda aşırı kalabalık merkezlere sığınmaya çalıştığını söyledi.

De Perre, aralarında silahlarını bırakan eski yetkililer de dahil olmak üzere çok kişinin MONUSCO’ya sığındığını belirterek, misyonun aynı zamanda insan hakları savunucuları ve sivil toplum örgütlerinden gelen koruma taleplerine de cevap vermeye çalıştığını belirtti.

MONUSCO’nun çok sayıda kişiye ev sahipliği yapacak kapasiteye sahip olmadığını ifade eden de Perre, “Aynı zamanda bizim tesislerimiz de güvenli değil.” uyarısında bulundu. De Perre, gönüllü olarak MONUSCO’nun uluslararası standartlara göre terk edilmiş ve bırakılan silahları depoladığını belirterek, söz konusu silahların çatışan tarafların eline geçmemesi için somut adım attığını kaydetti.

Goma’nın su, elektrik ve tıbbi hizmet altyapısının mevcut durumla baş etmekte zorlandığına işaret eden de Perre, insani durumun da kötüleştiğini anlattı.

De Perre, M23’ün saldırılarının siviller üzerinde etkisinin sürdüğüne işaret ederek, çatışmaların yoğunluğu ve cephe hattına yakınlık nedeniyle BM’nin insani yardım operasyonlarının bazılarını askıya aldığını, bazılarını ise duruma göre yeniden uyarladığını ifade etti.

Sivillerin acılarını dindirmek ve hayat kurtarıcı yardım sağlamak için adım atılması gerektiğinin altını çizen de Perre, askeri operasyonların bu ihtilafa çözüm sunmayacağını dile getirdi. De Perre, tüm taraflara siyasi diyaloğa dönme çağrısında bulunarak, Luanda Süreci’ne dönüşle savaş riskinin bertaraf edilmesi gerektiğini söyledi.

Goma ve etrafındaki acının “tahayyül edilemeyecek” düzeyde

Tüm tarafların uluslararası insancıl hukuka uyma zorunluluğu bulunduğunu vurgulayan de Perre, “BM barış gücüne yönelik saldırılar savaş suçu teşkil edebilir.” dedi. Goma ve etrafındaki acının “tahayyül edilemeyecek” düzeyde olduğuna dikkati çeken de Perre, acilen şiddete son verilmesi çağrısı yaptı.

De Perre, tüm sınamalara rağmen MONUSCO’nun kriz sürecinde kilit rol oynamaya devam ettiğini ve koruma arayışında olanlar için umut ışığı teşkil ettiğini ifade etti. Diğer taraftan MONUSCO’nun personeli ve tesisinin güvenliğini sağlamakta zorlandığına da dikkati çeken de Perre, taraflara sivilleri koruma, insani koridorlar açma ve sürdürülebilir barış çözümü için çaba sarf etme çağrısında bulundu.

Kongo: Ruanda’yı durdurmak için neyi bekliyorsunuz?

Kongo Dışişleri Bakanı Therese Kayikwamba Wagner, BMGK’da KDC’deki gelişmelerin ele alındığı oturumda konuştu. Çatışmalar sürerken ülkelerindeki diplomatik misyonların korunması için gerekli tüm önlemlerin alındığını belirten Wagner, “Bu üzücü olaylar, ülkemizin uluslararası hukuka ve diplomatik ilişkileri yöneten ilkelere olan sürekli bağlılığını hiçbir şekilde gölgelememektedir” dedi.

Ülkesinin “kapana kısılmış” durumda olduğunu kaydeden Wagner, sadece son 24 saatte 100’den fazla kişinin sağlık merkezlerine sevk edildiğini, 500 binden fazla kişinin yerinden edildiğini ve insani durumun giderek kötüleştiğini kaydetti. Wagner, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Ruanda sizin saygınızı ve otoritenizi suistimal etmeye devam etmek için daha ne yapmalı? Konsey’in nihayet Kigali’ye karşı gerekli tedbirleri alması için Ruanda’nın hangi uluslararası belgelere aykırı hareket etmesi gerekiyor? BM Şartı’ndan uluslararası insancıl hukuka, insan haklarından Luanda ve Nairobi barış süreçlerine kadar Ruanda, defalarca bu Konsey’in açıklamalarının kendisi için hiçbir anlam taşımadığını göstermiştir. 4 Ağustos 2024 tarihli ateşkes yalnızca bir hayalden ibaretti.”

Sivillerin yaşamı, dört gündür temel yaşam ihtiyaçlarından mahrum bırakılan insanların geleceğinin bugün BMGK’nın alacağı karara bağlı olduğunu vurgulayan Wagner, BMGK’nın “cesur” olması gerektiğinin altını çizdi.

Ruanda Kongo’nun egemenliğini ihlal ediyor

Wagner, BMGK’nın güçlü önlemler alması gerektiğini ve Ruanda’nın KDC’nin egemenliğini ihlal ettiğini tanıması gerektiğini kaydederek, “Herkes, sizin ne yapacağınızı, ne tür bir insani felaketin ve toprak ihlalinin Konsey’i harekete geçireceğini görmek için buradadır. Eğer bu Konsey failleri kınamazsa, tarih bu dönemi Güvenlik Konseyi’nin güçsüzlüğü ve kayıtsızlığı olarak kaydedecektir. Derhal harekete geçilmelidir.” ifadelerini kullandı.

KDC’nin saldırı altında bir Afrika ülkesi olduğuna dikkati çeken Wagner, ” Bu krizi bir Afrika sorunu olarak görüp Afrika çözümü gerektiğini söylemek, örgütümüzün temel dayanağı olan uluslararası dayanışma ruhuna ve kolektif güvenlik sorumluluğu ruhuna ihanet etmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.

Wagner, BMGK’dan bazı talepleri bulunduğunu belirterek, öncelikle Ruandalı birliklerin derhal geri çekilmesi ve çatışmaların durdurulmasını istedi. Ruandalı yetkililere yaptırım uygulanmasını talep eden Wagner, aynı zamanda Ruanda’ya ait olduğu iddia edilen doğal kaynaklara ambargo uygulanması gerektiğini söyledi.

Ruanda, BM Barış gücünden çıkarılmalı

Wagner, Ruanda’nın BM barış gücüne katkı sağlayan ülke statüsünün iptal edilmesi gerektiğini, “saldırgan olan bir ülkenin” barışı teşvik edemeyeceğini dile getirdi.

Ayrıca Ruanda’ya yapılan silah transferlerinde tam şeffaflık sağlanması ve bu transferlerin derhal durdurulması gerektiğini kaydeden Wagner, “Buradayız çünkü dünya sorunlarını burada çözmek ve meydan okumalara burada yanıt vermek gerekiyor. Eğer Konsey başarısız olursa, o zaman sokak hükmetmeye başlayacak.” uyarısında bulundu.

Wagner, KDC’nin hiçbir zaman müzakere masasını terk etmediğini kaydederek, Ruanda’yı müzakerelere katılmamakla suçladı.

Son haftalarda BMGK ve birçok ülkenin Luanda sürecine dönüş için “taraflara” çağrı yaptığına dikkati çeken Wagner, “KDC hiçbir zaman masadan kalkmadı. Şimdi Ruanda’nın masaya dönme zamanı.” diye konuştu.

BMGK üyeleri çatışmaları kınamakla yetindi

ABD’nin BM’deki daimi temsilci yardımcısı Dorothy Camille Shea, konseydeki konuşmasında, ABD’nin Ruanda birliklerinin KDC içinde bazı yerleşim yerlerini ele geçirmesini kınayarak, BMGK’den acil önlem alınması çağrısında bulundu. Shea, KDC’nin toprak bütünlüğünü desteklediğini vurgulayarak, “Acil bir ateşkes ile bu çatışmalara son verilmesi çağrısı yapıyoruz. Ruanda KDC’den derhal askerlerini çekmeli ve KDC ile sürdürülebilir bir barış müzakereleri için masaya geri dönmeli.” dedi. Çatışmalarda insan hakları ihlalleri konusunda derin endişeler taşıdıklarını belirten Shea, ayrıca şiddetin daha geniş çaplı bir bölgesel çatışmaya dönüşmesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasily Nebenzya da 23 Mart Hareketi (M23) isimli isyancı grubun eylemlerini kınayarak, çatışmaların durması ve isyancıların ele geçirdikleri bölgelerden çekilmeleri gerektiğini ifade etti. Nebenzya, yaşanan çatışmaların insani sonuçlarından ciddi şekilde endişe duyduklarını kaydederek, Rusya’nın KDC’de durumu istikrara kavuşturmak için diplomatik çözümü desteklediğini ifade etti. Nebenzya, “Bu krizi çözmek için askeri bir yol yok, bunun ancak siyasi anlaşmalar sonucunda mümkün olacağı çok açık.” dedi.

Güvenlik Konseyi’ndeki diğer daimi üyeler Çin, Fransa ve İngiltere de KDC’de yaşanan çatışmaları kınayarak, taraflara acil ateşkes için görüşme ve bölgede şiddeti durma çağrısında bulundu.

Ruanda temsilcisi Kongo hükümetini suçladı

Ruanda’nın BM Daimi Temsilcisi Ernest Rwamucyo ise konseydeki konuşmasında bölgedeki gerginlikleri tetiklemekten KDC hükümetini sorumlu tutarak, Ruanda topraklarına yapılan saldırılara işaret etti. Rwamucyo, KDC’nin kışkırtıcı eylemlerine rağmen Ruanda’nın itidalli davrandığını savunarak, “Ruanda karşıtı koalisyon ve sınırdaki kuvvetler ülkemiz için varoluşsal bir tehdit oluşturmaktadır.” diye konuştu.

Kongo’nun Ruanda’da rejim değişikliği istediğini öne süren Rwamucyo, bölgede kalıcı bir çözüm için müzakerelere açık olduklarını belirtti. Rwamucyo, “Ruanda, bu konseyde oturan ve çatışmalarda payı olanlar dahil KDC’de konuşlandırılmış tüm yabancı güçlerin çekilmesini istiyor.” ifadesini kullandı.

Afrika Birliği Konseyi acil toplandı, kınama açıklaması ile dağıldı

Afrika Birliği (AfB) Barış ve Güvenlik Konseyi, Kongo’daki gelişmeleri görüşmek üzere Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da acil toplandı. Toplantı sonrası yayımlanan bildiride, 23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grubun KDC’nin doğusunda düzenlediği saldırılardan endişe duyulduğu belirtilerek, “M23 tarafından gerçekleştirilen ve özellikle kadın ve çocukların hayatını kaybetmesine, yaralanmasına ve yerinden edilmesine neden olan iğrenç saldırıları şiddetle kınıyoruz.” ifadesi kullanıldı.

Bildiride, M23 ve diğer isyancı grupların saldırılarını derhal ve koşulsuz şekilde durdurmaları ve silahlarını bırakmaları çağrısında bulunuldu. KDC’nin doğusundaki mevcut duruma askeri bir çözüm getirilemeyeceğine işaret edilen bildiride, sorunun ancak taraflar arası diyalog ve uzlaşma yoluyla çözülebileceği vurgulandı.

Fransa Büyükelçiliğinin bazı kısımları ateşe verildi

Kongo’nun başkenti Kinşasa’nın çeşitli noktalarında toplanan göstericiler, M23’ün Goma şehrini kuşatmasını ve isyancılara destek verdiği iddia edilen Ruanda’yı kınadı. “M23’e hayır, Ruanda’nın müdahalesine son” ve “egemenliğimize saygı” gibi sloganları atan protestocular, hükümete ulusal güvenliği sağlama ve ülkenin toprak bütünlüğünü koruma çağrısında bulundu. Göstericiler, Kinşasa’da bulunan Fransa Büyükelçiliğinin bazı kısımlarını ateşe verdi.

Güvenlik güçleri, protestolar sırasında güvenliği sağlamak için yoğun önlemler alırken, başkentin birçok noktasında gösteriler devam ediyor. Protestolara katılan bir grup, başkentin Gomme bölgesinde bulunan büyükelçilik binalarına saldırdı. Bu sırada Ruanda, Fransa, Belçika ve Kenya büyükelçilikleri ateşe verilirken, bazı alışveriş merkezleri de yağmalandı.

Fransa öfkelendi

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, X hesabından yaptığı açıklamada, bu sabah göstericilerin, Fransa’nın Kinşasa Büyükelçiliğine yönelik saldırısı üzerine yangın çıktığını belirtti. Yangının kontrol altına alındığını aktaran Barrot, “Bu saldırılar kabul edilemez. Çalışanlarımızın ve vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak için her şey yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

Amerikan büyükelçiliği kapattı, vatandaşlarına ülkeden çıkın dedi

ABD’nin Kinşasa Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada, başkentte şiddet olaylarının arttığı uyarası yapılarak, ABD vatandaşlarına güvenlik gerekçesiyle ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulunuldu. N’Djili Uluslararası Havalimanı’nın ticari uçuşlara devam ettiği kaydedilen açıklamada, ABD Büyükelçiliğinin bir sonraki karara kadar kapalı olacağı belirtildi.

BM Komiseri Volker Türk yazılı açıklama yapmakla yetindi

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Avusturyalı Volker Türk, Kongo’da yaşananlara ilişkin yazılı açıklama yaptı. Çatışmalar nedeniyle Kuzey-Kivu eyaletinin başkenti Goma’da ciddi insan hakları krizi yaşandığına dikkati çeken Türk, bunu durdurmak için acil eylem çağrısında bulundu.

BM Komiseri, “Goma’daki insan hakları krizinin sivilleri ağır insan hakları ihlallerine, suiistimallerine ve uluslararası insancıl hukukun ciddi ihlallerine maruz bıraktığı konusunda uyarıyorum. Tüm taraflara, sivilleri korumak için uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini hatırlıyorum.” ifadelerini kullandı.

23 Mart Hareketi (M23) adlı isyancı grup ile güvenlik güçleri arasında Goma’da savaş yaşandığını kaydeden BM Komiseri, top mermilerinin, ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin yaşadığı en az iki bölgeye düştüğünü belirtti. BM Komiseri, Goma’daki şiddetin sivilleri tehlikeye attığının altını çizerek, “Şiddetin diğer köylere ve kasabalara yayılması, zaten ciddi olan insan hakları krizini daha da derinleştirecek.” değerlendirmesinde bulundu. BM Komiseri, çatışmaların Kuzey-Kivu’daki diğer önemli kentlere ve Güney-Kivu eyaletine yayılabileceğinden endişe duyduğunu ifade etti.

BM Sözcüsü, ‘endişelendiklerini’ söyledi

BM Sözcüsü Stephane Dujarric, günlük basın toplantısında, Kongo’da yaşananlara ilişkin gazetecilere açıklamalarda bulundu. KDC’nin başkenti Kinşasa’da aynı zamanda yağmalamanın da yaşandığını kaydeden Dujarric, göstericilerin BM tesislerinin dışını ateşe verdiğini söyledi. Dujarric, bazı büyükelçiliklerin de hedef alındığını belirterek, özellikle Goma kenti ve etrafındaki durumun endişe verici olduğuna dikkati çekti.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in bugün Kongo Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi ve Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame’yle ayrı ayrı telefonda görüştüğünü kaydeden Dujarric, Guterres’in Kagame’yle görüşmesinde özellikle bölgedeki sivillerin korunmasının önemini vurguladığını aktardı.

Guterres’in, Kagame’ye 23 Mart Hareketi (M23) isimli isyancı gruba desteğini sonlandırma çağrısında bulunup bulunmadığına ilişkin soruya Dujarric, “Genel Sekreter, hem gizli hem de kamuya açık görüşmelerinde, Ruanda’ya M23’e desteğini sonlandırma ve KDC’den çekilme çağrısında bulunuyor.” yanıtını verdi.

Dujarric, görüşmelerden sonuç çıkıp çıkmadığına ilişkin de ülkede krizin yıllardır sürdüğünü, 24 saat içinde çözüm bulmanın mümkün olmadığını dile getirdi. Diğer taraftan “farklı hükümetler ve milisler” tarafından yürütülen askeri operasyonların çözüm üretmeyeceğinin açık olduğunu kaydeden Dujarric, taraflara daha önce inşa edilmiş siyasi süreç olan Luanda Süreci’ne tekrar uyması yönünde çağrı yaptı.

Dujarric, aynı zamanda Fransız yetkilerle de irtibatlarının sürdüğünü, her türlü acil yardıma açık olduklarını söyledi.

M23 kimdir? Neden savaşıyorlar?

M23 grubu, kendilerine bölgedeki bir topluluk olan Tutsileri “korumak” için 2012’de kuruldu. Ruanda bu gruba destek veriyor çünkü Tutsilere Kongo’da kötü davranıldığını söylüyor.

Bazı uzmanlar ise asıl sebebin para olduğunu düşünüyor. Bu bölgede altın, elmas ve cep telefonlarında kullanılan değerli metaller var. Ruanda, bu madenleri ele geçirmek için M23 gibi silahlı grupları kullanmakla suçlanıyor. M23 grubu, 2021’den beri Kongo’nun doğusunda büyük toprakları kontrol ediyor. (BBC)

Ruanda’dan Ankara ziyareti

23 Ocak’ta Ankara’yı ziyaret eden Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile bir araya geldi. Kagame, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu.

Kagame, Ruanda ve Türkiye’nin daha fazla işbirliği fırsatını değerlendirmek için taahhütlerini yinelediğine ve iki ülke arasında imzalanan yeni anlaşmalara işaret ederek, “Bu, paylaşılan vizyonun, daha derinlemesine işbirliği vizyonunun bir göstergesi.” ifadesini kullandı.

Altyapı ve kalkınma alanlarında Türkiye’nin önemli yatırımlarını takdirle karşıladıklarını söyleyen Kagame, yakın zamanda bir Türk şirketinin Amahoro Ulusal Stadyumu’nun yenileme çalışmalarını yürüttüğünü belirterek, “Bu daha birçok projenin gelmekte olacağını bize gösteriyor. Bu da çok güzel işbirliği örneklerinden bir tanesi.” dedi. Kagame, ülkesinin daha fazla Türk firmasına ev sahipliği yapmaya hazır olduğuna işaret ederek, “Elbette birlikte yapabileceğimiz daha çok şey var ve birbirimizden öğrenebileceğimiz daha çok şey var.” diye konuştu.

Kagame, “Ruanda ve Türkiye, küresel barışa ve güvenliğe kendilerini adamış iki ülkedir.” diyerek, Erdoğan’a çeşitli ihtilaflarda gösterdiği ara buluculuk gayretlerinden ötürü takdirlerini sundu. “Somali ve Etiyopya’yı bir araya getirdiniz. Bu son derece takdirle karşılanan bir durum. Kim bilir sizin bu güzel çabalarınızın, bizim bölgemizde, özellikle de Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile ilgili önemli gelişmelerde de belki etkilerini görebiliriz.” ifadelerini kullanan Kagame, istikrarsızlıkların çözümü konusunda sorumluluk almaları gerektiğini kaydederek “Ruandalılar olarak bizler bunu zor yolla öğrendik.” dedi.

Kagame, ihtilafların çözülmesi konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ortak olarak görmekten büyük memnuniyet duyacaklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Ruanda ile Kongo Demokratik Cumhuriyeti arasındaki ihtilafın barışçıl yöntemlerle çözülmesini temenni etti. Türkiye’nin Afrika kıtasıyla ilişkilerini Afrika ortaklık politikası temelinde bütüncül, kurumsal ve sistematik bir çerçevede ilerlettiğini bildiren Erdoğan, şunları söyledi:

“Afrika’nın sorunlarına Afrikalı çözümler bulunması ilkesi çerçevesinde eşit ortaklık ve kazan kazan temelinde, kıtanın istikrarına ve kalkınmasına katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Ruanda’nın Doğu Afrika ve Büyük Göller bölgesinde istikrar ve güvenliğin tesisine yapmakta olduğu değerli katkıları takdirle izliyoruz. Kongo Demokratik Cumhuriyeti ile yaşanılan ihtilafın barışçıl yöntemlerle çözülmesini temenni ediyoruz. Angola’nın arabuluculuğunda yürütülen doğrudan müzakereleri samimi şekilde destekliyoruz. Büyük Göller bölgesinde istikrar ve barışa katkı sağlayacak bu meselenin çözümü konusunda her iki tarafın da arzu etmeleri halinde biz de Türkiye olarak her türlü desteği vermeye hazırız.”

Ardından Türkiye ile Ruanda arasında şu anlaşmalar imzalandı:

– “Ruanda Yayın Ajansı (RBA) ile Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Arasında Radyo ve Televizyon Alanında Mutabakat Zaptı”

– “Sivil Hava Aracı Kazaları ve Ciddi Kazaların Tahkikatına Dair İşbirliği Mutabakat Zaptı”

– “Türkiye ile Ruanda Arasında Medya ve İletişim Alanında Mutabakat Zaptı”

– “Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı ile Ruanda Savunma Bakanlığı Arasında İşbirliği İçin Mutabakat Muhtırası”

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *