15 ay süren yıkıcı savaşın ardından İsrail ve Hamas ateşkes anlaşmasına vardılar. Ancak uygulama aşamasına henüz geçilememesi, Netanyahu hükûmetinden gelen son açıklamalar ve taraflar arasındaki gerilim, sürecin kırılganlığını ortaya koyuyor.
Gazze’de 15 aydır devam eden savaşı durduracak ateşkes anlaşması için İsrail ve Hamas sonunda anlaşmaya vardılar. Mısır, Katar ve ABD arabulucuğuyla varılan anlaşmaya dair bazı detaylar 15 Ocak’ta kamuya açıklandı. Arabulucuların anlaşmanın uygulanmasına ilişkin görüşmeler için Kahire’de bir araya gelmeleri bekleniyor. Ayrıca 20 Ocak’ta ABD Başkanı olarak göreve başlayacak olan Donald Trump’ın Orta Doğu elçisi Steve Witkoff’un son haftalarda görüşmelere katılarak süreci hızlandırdığı belirtiliyor. Ancak anlaşmanın uygulanması aşamasına henüz geçilemediği gibi savaş sonrası Gazze hakkında birçok uzun vadeli soru da geçerliliğini koruyor. Anlaşmaya dair belirsiz konulara sırayla bakalım.
Ateşkes Anlaşmasının İçeriği Nedir?
Anlaşmanın bütün detayları kamuya açıklanmamış olsa da bilinenlere göre anlaşma üç aşamadan oluşacak. İlk aşamada, 55 yaş ve üzerinde olan ya da hasta durumdaki 33 kadın, çocuk ve erkek rehinenin 42 gün boyunca kademeli olarak serbest bırakılması öngörülüyor. Toplamda 94 İsrailli rehine hâlâ Hamas’ın elinde, bunların 34’ünün ise ölmüş olabileceği düşünülüyor. İsrail ordusunun, Gazze’nin kuzeyinden zorla göç ettirilen Filistinlilerin geri dönmesine izin vermeyi planladığı ifade ediliyor. Fakat bu bölgenin büyük kısmı, artık tamamen yıkılmış durumda.
Ateşkesin 16. gününde, anlaşmanın bir sonraki aşamasıyla ilgili müzakerelerin başlaması planlanıyor. İkinci aşamada ise Hamas tarafından esir alınmış olan diğer rehinelerin serbest bırakılması hedefleniyor. Bu aşama kapsamında İsrail, kuvvetlerini Gazze Şeridi ile İsrail arasında tampon görevi görecek bir savunma hattına çekecek. Rehinelerin serbest bırakılması karşılığında, İsrail’in her bir ölü veya hayatta olan İsrailli sivil ya da asker rehineye karşılık, üzerinde anlaşmaya varılan oran çerçevesinde Filistinli mahkumu serbest bırakacağı bildiriliyor. İlk olarak, İsrail hapishanelerinde tutulan yüzlerce Filistinli kadın ve çocuk serbest bırakılacak. Ayrıca, İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik daha fazla insani yardımın ulaştırılmasına izin vereceği medyaya yansıyan haberler arasında.
Detayları henüz tam bilinmeyen anlaşmanın üçüncü aşaması ise, artık hayatta olmayan rehinelerin naaşlarının geri verilmesine ve Gazze’nin yeniden inşasına odaklanacak. Bu son sürecin Mısır, Katar ve Birleşmiş Milletler gözetiminde gerçekleşmesi ve İsrail’in Gazze Şeridi’nden tamamen çekilmesi bekleniyor.
Hangi Sorunlar Çözülmeyi Bekliyor?
Anlaşmanın sonraki aşamaları konusunda büyük belirsizlikler var. Başbakan Benjamin Netanyahu’nun liderlik ettiği sağ partiler koalisyonunun önemli üyelerinin -örneğin Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich- rehinelerin serbest bırakılmasından önce Gazze Şeridi’nin kalıcı olarak işgal edilmesini talep ettikleri iddia ediliyor. Aşırı sağcı bir siyasetçi olan Ben-Gvir yaptığı açıklamada, Netanyahu’yu Katar’daki görüşmelerde Gazze ateşkesi ve rehine serbest bırakma anlaşması müzakere edilmesini kabul etmesi durumunda hükûmetten ayrılmakla tehdit etmişti. Ayrılması Netanyahu’nun hükûmetini devirmeyecek olan Ben-Gvir, bir diğer radikal isim olan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’i de bir ateşkes anlaşmasını önlemek için kendisine katılmaya davet etmişti.
468 gündür süren savaş boyunca İsrail hükûmeti, çatışmalar bittikten sonra Gazze’de Hamas’a düşecek herhangi bir rol öngörmediğini açıkça belirtmişti. Ancak Hamas’ın otorite paylaşımı anlamındaki rakibi konumunda olan Filistin Ulusal Yönetimi, Gazzeliler üzerinde tesir ve kontrol sahibi değil. Bu otorite belirsizliği, Gazze’de yönetimi kimin üstleneceği konusunda büyük bir boşluk bırakıyor.
Ayrıca, İsrail’in tüm rehinelerin serbest bırakılması karşılığında Gazze’den tamamen çekilmeyi içeren bir anlaşmaya varmak yerine kademeli olarak uygulanan bir anlaşma yapmayı tercih etmesi de süreçteki önemli risklerinden biri olarak görülüyor.
Ateşkes Anlaşması Ne Kadar Önemli?
Yaklaşık 15 aydır süren yıkıcı ve soykırım eylemleri içermekle suçlanan savaşın Gazze’de yıkım, açlık, susuzluk gibi çok ağır sonuçları oldu. Bu anlaşma, bölgedeki çatışmanın sona erdirilmesi ve Filistin’de yeniden inşa ve istikrar yönünde ilk adımların atılmasını mümkün kılabilir. Ayrıca bu durum, Trump yönetiminin göreve başlamasıyla birlikte dış politika gündeminde daha başka konulara, örneğin İran ile potansiyel yeni bir anlaşma ve İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki normalleşme görüşmelerinin yeniden başlamasına odaklanmasını sağlayabilir.
İsrail açısından ise bu anlaşma, ülke tarihinin en uzun süren savaşlarından birinin sonlanması anlamına geliyor. Bu savaş, büyük maliyetlere yol açmış, ülkenin uluslararası itibarını zedelemiş ve hükûmeti destekleyenlerle karşı çıkanlar arasında bir kutuplaşmaya yol açarak toplumu ikiye bölmüş durumda.
Mevcut ateşkesin orta ve uzun vadedeki sonuçlarına dair bazı belirsizlikler olsa da Gazze’de yaşayan 2 milyonu aşkın insanın 15 aydır yaşadığı büyük trajedinin ardından nefes almaya başlayacağını vurgulamakta fayda var.
Önceki Ateşkes Girişimleri Neden Başarısız Oldu?
Aslında ateşkese yönelik çağrılar Hamas tarafından defalarca dile getirilmişti. Özellikle de Mayıs 2024’ten beri ABD arabuluculuğunda bir anlaşma üzerine çalışılıyordu ancak Netanyahu liderliğindeki İsrail hükûmeti, özellikle İsrail’in Gazze üzerindeki kontrolünü sürdürme isteği nedeniyle buna karşı çıkıyordu. İsrail kabinesinden bazı bakanlar, Gazze Şeridi’nde Yahudi yerleşim yerleri kurmak istediklerini ve bölgedeki Filistin nüfusunun azaltılması için koşullar yaratma niyetlerini defalarca dile getirdiler. Netanyahu’nun muhalifleri, başbakanın savaşı mümkün olduğunca uzatmak istediğini çünkü bunun siyasi olarak kendisine fayda sağladığını öne sürüyorlardı.
Ancak Donald Trump’ın ABD başkanlığına yeniden seçilmesi, İsrail, Hamas ve ABD arasındaki dinamikleri değiştirdi. Trump, küresel sahnede bir “anlaşma yapıcı” olarak görülmek istiyor. Anlaşmanın zamanlaması, 20 Ocak’ta göreve başlayacak Trump’ın bir rol üstlenmesini sağlarken, aynı zamanda koltuğunu bırakacak olan Joe Biden’ın da bir dış politika “zaferi” kazanmasına imkan tanıyor.
Anlaşmanın uzun vadeli kaderini belirleyecek en önemli sorulardan birisi ise bu durumun İsrail siyasetini nasıl etkileyeceği. Anlaşmanın hükümleri, Netanyahu’nun iktidar koalisyonundaki birçok üyenin temel hedefleriyle çelişiyor ve bu üyeler anlaşmayı sabote etmek için ellerinden geleni yapabilirler. Anlaşmaya karşı çıkan bu aşırı sağ unsurların, hükûmetten ayrılıp ayrılmayacağı ya da anlaşmanın sonraki aşamalarının uygulanmayacağına olan inançla koalisyonda kalıp kalmayacakları henüz belli değil.
Anlaşma Ne Zaman Yürürlüğe Giriyor?
Anlaşmanın 16 Ocak’ta İsrail kabinesinde onaylanması ve 19 Ocak’ta yürürlüğe girmesi bekleniyordu. Fakat İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, sabah saatlerinde yaptığı açıklamada, Hamas ile yaşanan bir “son dakika krizi” nedeniyle Gazze Şeridi’ndeki çatışmaları durdurma ve onlarca rehineyi serbest bırakma anlaşmasının İsrail tarafından onaylanmasının geciktiğini söyledi. Netanyahu’nun ofisi, Hamas’ın anlaşmanın bazı bölümlerinden vazgeçerek ek tavizler elde etmeye çalıştığını öne sürerek, kabinesinin Hamas geri adım atana kadar anlaşmayı onaylamak için toplanmayacağını açıkladı. İsrail, Hamas’ı anlaşmanın bazı maddelerini değiştirmekle suçlayıp kabinenin onay toplantısını ertelerken, Hamas yönetimi anlaşmaya bağlı olduğunu duyurdu. Hamas’ın üst düzey yetkililerinden İzzet el-Rişk, grubun “aracılar tarafından duyurulan ateşkes anlaşmasına bağlı olduğunu” söyledi.
ABD Başkanı Joe Biden ve arabuluculuk yapan Katar, 15 Ocak akşamı varılan anlaşmayı duyurmuştu. Anlaşma, Gazze’de tutulan çok sayıda rehinenin serbest bırakılmasını ve Orta Doğu’yu istikrarsızlaştıran, dünya çapında protestolara yol açan 15 aylık savaşın sona erdirilmesini amaçlıyor. Trump da tarafların anlaşmaya vardığını duyurmuştu. Uluslararası gözlemciler, İsrail’in anlaşmaya Trump’tan gelen baskıyla razı olduğunu değerlendirmişti.
Trump ya da Biden: Ateşkes Anlaşmasını Kim Mümkün Kıldı?
Anlaşmayı sahiplenmek konusunda, görev süresinin son günlerinde olan Biden ile yeni başkan seçilen Donald Trump arasında bir rekabet oluştu. Biden, bu anlaşmayı kendi ekibinin bir başarısı olarak sunarken, Trump ve ekibi, kendi zaferlerinin bu anlaşmayı mümkün kıldığını iddia ediyor. Trump’ın Orta Doğu’daki özel temsilcisi Steve Witkoff’un, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile doğrudan görüşerek anlaşmaya önemli bir katkı sağladığı belirtiliyor. Netanyahu’nun Trump’a daha fazla teşekkür etmesi ve Biden’a yalnızca kısa bir şekilde teşekkür etmesi de bu iddiaları güçlendiriyor.
Biden yönetimi, İsrail’e yönelik koşulsuz destek nedeniyle eleştirilirken, bu tutumun savaşın uzamasına yol açtığı ve Biden’ın dış politika mirasını olumsuz etkilediği düşünülüyordu. Trump ise bu süreçte İsrail’e daha fazla baskı uygulamış gibi görünüyor. 468 günlük savaşın süresi düşünüldüğünde anlaşmanın oldukça geç bir tarihte yapıldığı ve Biden’ın bu süreçte yeterince güçlü bir liderlik göstermediği yorumları öne çıkıyor.
Dünya Ateşkesi Konuşurken İsrail, Gazze’yi Bombalamaya Devam Ediyor
Bütün dünya İsrail-Hamas arasında son aşamaya gelinen ateşkes anlaşmasını konuşurken Gazze Sivil Savunma Teşkilatı, ateşkes anlaşmasının duyurulmasından bu yana İsrail saldırılarında 73 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Gazze Şeridi Sivil Savunma Sözcüsü Mahmoud Bassal, İsrail ordusunun ateşkes anlaşmasının açıklanmasının ardından “yoğun şekilde artan” bombardımanları nedeniyle 73 kişinin hayatını kaybettiğini, ölenler arasında 20 çocuk ve 25 kadının bulunduğunu belirtti. Bombardımanların ağırlıklı olarak Gazze kenti ile Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’u hedef aldığını ifade etti. Bassal ayrıca, bu saldırılarda 230 kişinin yaralandığını ve bombardımanların hâlâ devam ettiğini söyledi.
(Perspektif.eu)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *