Filistin resmi haber ajansı WAFA’ya göre, katil İsrail ordusu Batı Şeria’nın kuzeyindeki Deyr İstiya beldesine çok sayıda askerle baskın düzenledi. Bazı evlerde arama yapan ve eşyalara zarar veren İsrail askerleri, çok sayıda Filistinli genci bir meydanda toplayarak bağladı ve serbest bırakmadan bölgede aramalar yaptı.

İşgal askerlerinin, Batı Şeria’nın Kalkilya kentine bağlı Hacca ve Deyr el-Hatab beldelerine baskın düzenlediği, Filistinlilerin evlerine ses bombası ve göz yaşartıcı gaz attığı belirtildi.

Beytüllahim kenti yakınlarındaki Husan köyüne baskın düzenleyen işgal ordusu, Beytüllahim’in güneyindeki Hadar beldesine yaptığı baskında ise ev ve iş yerlerine ses bombası ve göz yaşartıcı gazla saldırdı.

Siyonist rejimin Gazze Şeridi’ne zalimce saldırı başlattığı 7 Ekim 2023’ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te de Filistinlilere yönelik gözaltı, baskın ve saldırılarda artış yaşanıyor. Siyonist işgali altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te bu sürede işgal askerleri ile Filistin topraklarını gasp eden yahudilerin saldırılarında 167’si çocuk 837 Filistinli şehid oldu.

Avde hastanesi İsrail’in saldırılarına direnmeye çalışıyor

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki El-Avde Hastanesi Müdürü Muhammed Saliha, işgalci İsrail ordusunun hastane ve çevresini hedef alması nedeniyle hastaların ve sağlık personelinin hayatlarının tehlikede olduğunu söyledi. Saliha, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “İşgalci İsrail güçleri doğrudan hastaneye ve çevresine ateş açarak bomba attı. Yakındaki evleri yaktı. Hastaların ve sağlık personelinin hayatını tehlikeye attı.” dedi.

Devam eden kuşatma ve kasıtlı hedef alma sonucunda hastane içindeki durumun son derece tehlikeli bir hal aldığını vurgulayan Saliha, buna rağmen Avde Hastanesinin, 97 günden uzun süren kuşatmaya rağmen zorlu koşullar altında hizmet vermeyi sürdürdüğünü ifade etti.

Doktor Saliha, hastanede 38 hasta ve refakatçisinin yanı sıra 63 sağlık personelinin bulunduğuna, bu kişilerin İsrail’in kuşatması nedeniyle hastaneden çıkamadığına dikkati çekerek, “İşgalci İsrail’in yardım girişini engellemesi nedeniyle Dünya Sağlık Örgütünün tıbbi malzeme ve yakıt ulaştırmasına yönelik çabaları dahil olmak üzere uluslararası çabalar başarısızlığa uğradı.” diye konuştu.

İsrail ordusunun Kemal Advan ve Endonezya hastanelerini hizmet dışı bırakmasının ardından Avde Hastanesi’nin Gazze Şeridi’nin kuzeyinde hizmet veren tek hastane olduğunu vurgulayan Saliha, İsrail saldırıları nedeniyle bu hastanenin de hizmet dışı kalabileceği uyarısında bulundu.

Kısıtlı imkanlarla hizmet veriliyor

Gazze’nin kuzeyindeki diğer sağlık kuruluşları gibi Avde Hastanesinin de benzeri görülmemiş kötü bir durumda olduğunu anlatan Saliha, durumun ciddiyetinden duyduğu endişeyi dile getirdi.

Avde Hastanesinin Müdürü Saliha, son derece kısıtlı imkanlarla, bir genel cerrahla hizmet verdiklerini belirterek jeneratörlerin çalıştırılması için gerekli yakıtın her an bitebileceğini ve hastanedeki hayati hizmetlerin duracağını söyledi.

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki durum “felaket”

Saliha, sağlık personeli ve tıbbi malzeme eksikliği ile İsrail ordusunun hastaneleri hedef alması dolayısıyla Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki durumun “felaket” olduğunu vurguladı.

Hastanedeki sağlık personelinin malzeme sıkıntısı çektiğini aktaran Saliha, hastane, hasta ve refakatçilere günde bir kez yemek verilebildiğini ifade ederek devam eden kuşatma nedeniyle yeterli miktarda gıdayı bulmakta zorlandıklarını kaydetti.

Saliha, uluslararası kuruluşlara bu “katliamı ve soykırımı durdurmaları, hastaneye ilaç, tıbbi malzeme ve yiyecek ulaştırılması için İsrail’e baskı yapmaları” çağrısında bulundu.

İşgal ordusu, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Avde Hastanesini, tahliye edilmemesi durumunda içerisindeki hasta ve yaralılarla birlikle bombalamakla tehdit etmişti.

Birleşmiş Milletler raporlarına göre son 8 ayda Gazze Şeridi’ndeki en az 27 hastane ve 12 sağlık tesisine 136’dan fazla İsrail saldırısı kaydedildi.

İsrail’in Gazze’nin kuzeyini “yok etme” planı

Batılı demokratik devletlerin tam destek verdiği işgalci İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nin kuzeyi başta olmak üzere pek çok bölge için sık sık “tahliye emirleri” yayımlayarak bölgedeki Filistinlileri zorla yerinden ediyor. İsrail’in özellikle kuzeyi için yayımladığı tahliye emirleriyle “Generallerin Planı” olarak nitelenen planı uygulamaya çalıştığı yorumları yapılıyor.

“Generaller Planı” adını taşıyan bu plan, Filistinlileri, Gazze Şeridi’nin kuzeyinden tehcir etmeyi, ardından bölgenin kuşatılması, gıda, yakıt ve temiz su girmesine izin verilmemesini öngörüyor.

Plan, bu durumda silahlı direnişçilerin “ölüm ya da teslim olma” arasında tercihe zorlanması, bölgeyi terk etmeyen veya terk edemeyen Filistinlilere de “düşman unsur olarak muamele edilmesini” içeriyor.

Cenin’de çatışma

Bugün (10 Ocak Cuma) sabah, işgal güçlerinin özel birliklerinin Cenin’in güneyindeki Kabatiye kasabasına baskın düzenlemesi, sanayi tesisi olarak kullanılan bir barakayı kuşatması ve bir gencin teslim olmasını talep etmesi üzerine silahlı çatışmalar meydana geldi.

Filistin Enformasyon Merkezi’nin aktardığına göre, yerel kaynaklar, Cenin’in güneyindeki Kabatiye kasabasında, bir sanayi tesisinin kuşatılmasının ardından direnişçilerle işgal güçleri arasında çatışmaların çıktığını bildirdi. Kaynaklar, işgal güçlerinin Dutan ve El-Celeme kontrol noktalarından Kabatiye kasabasına büyük askeri takviye gönderdiğini ve kasabanın birkaç girişini kapattığını belirtti.

Ayrıca, işgal güçlerinin kuşatma altındaki barakaya omuzdan ateşlenen “Energa” füzeleri fırlattığı ve kasabanın üzerinde, özellikle de kuşatılmış bölgenin üzerinde yoğun bir şekilde insansız hava araçlarının dolaştığı ifade edildi. Bu sırada silahlı çatışmalar devam etti.

İşgal güçlerinin Kabatiye kasabasına düzenlediği baskının, Filistin Yönetimi’nin güvenlik birimlerinin Cenin Mülteci Kampı’nı kuşattığı, direnişe baskı yaptığı, patlayıcı cihazları etkisiz hale getirdiği ve Batı Şeria’nın, özellikle kuzey bölgelerinde direnişçileri takip ettiği bir dönemde gerçekleştiği kaydedildi.

Abbas güçleri de Cenin’e saldırıyor

Bugün (10 Ocak Cuma) sabahın erken saatlerinde, Filistin Yönetimi güvenlik birimlerinin Cenin Mülteci Kampı’na yönelik saldırıları, 37 gündür devam eden kuşatmanın eşliğinde yeniden başladı. Mülteci kampı içinden bilgi veren yerel kaynaklar, güvenlik güçlerinin kampın üzerinde aydınlatma bombaları attığını ve ardından halkın evlerini hedef alan birkaç RPG roketiyle saldırılar gerçekleştirdiğini bildirdi.

Kaynaklar, kuşatmanın yaklaşık 37 gündür devam etmesiyle mülteci kampı içerisindeki durumun giderek daha da zorlaştığını, güvenlik güçlerine ait keskin nişancıların El-Kuneyri apartmanında mevzilendiğini ve sivillere ateş açtığını belirtti.

Ebu Bekir ailesi, dün Cenin’de şehit düşen kızları Sâide Muhammed Yasin Ebu Bekir’le ilgili açıklama yayınladı. Aile, kızlarının şehit olarak kabul edilmesini Yüce Allah’tan dilediklerini ifade etti. Aile, ilgili resmi mercilerden, mesleki ve adli prosedürlere uygun olarak, Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu’nun da katılımıyla cesedin otopsi yapılmasını talep etti. Gerçeklerin ortaya çıkarılmasını ve adaletin sağlanmasını istediklerini belirten aile, otopsi sonuçlarının tüm ilgili taraflarla ortak bir açıklamayla kamuoyuna duyurulmasını talep etti. Ayrıca, aile, nihai sonuçlar açıklanana kadar, hem geleneksel hem de yasal haklarını saklı tuttuklarını ifade etti. Ebu Bekir ailesi, kızlarının şehit edilmesine dair başka bir açıklama yapmadıklarını ve hiçbir tarafa suçlama yöneltmediklerini vurguladı.

Cenin’deki Şehit Sayısı Artıyor

Cenin’deki kuşatma ve operasyon sırasında Filistin Yönetimi’nin saldırıları sonucunda şehit sayısı 9’a yükseldi. Şehitler arasında gazeteci Şezâ Es-Sabbâğ, arananlar arasında yer alan Yezid Ca’ayise, 3 çocuk, bir baba ve oğlu bulunuyor. Ayrıca, mülteci kampına tıbbi yardımda bulunan hemşireler de dahil olmak üzere, çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Operasyonun başlangıcından bu yana, Filistin Yönetimi güvenlik güçleri mülteci kampını ağır bir kuşatma altında tutmaya devam etti. Operasyon sırasında şehitlerin ve arandıkları ileri sürülen kişilerin evleri doğrudan hedef alındı. Özellikle Cenin Tugayı’nın kurucusu şehit Cemil El-Amuri ile tugayın komutanlarından şehit Yasir Hanun’un evleri yakıldı. Bu durum, kuşatmanın ve operasyonun Cenin halkı üzerindeki baskısını daha da artırırken, insan hakları ihlalleriyle ilgili ciddi endişelere yol açıyor.