Kabil notları: Afganistan hiç de anlatıldığı gibi değilmiş

Kabil notları: Afganistan hiç de anlatıldığı gibi değilmiş

Gerçekte Afganistan’ın hiç de kitle iletişim araçlarında özellikle de sosyal medyada anlatıldığı gibi bir yer olmadığını gördük. Hatta Afganistan’ın diğer bölgelerinin Kabil’den daha güvenli, daha düzenli ve yaşam koşulları bakımından daha iyi olduğu üzerine anlatıları dinledik bizzat oralı halkın dilinden.

Prof. Dr. Saim Kayadibi / Her Taraf

Afganistan denince bizim neslin aklına ilk Afgan dağları gelir. Erdem Beyazıt’a ait bir şiir vardır dilimizden düşürmediğimiz.  Gençlik yıllarımızda mücahitler için bestelenen marşları dinleyerek dünya Müslümanlarının farkına varıyorduk, bir bakıma şuurlanıyor, kalbimiz ve aklımızı bir ulvi amaç uğruna şekillendiriyorduk… Afganlı kardeşlerimizin Emperyalistlere karşı muzaffer olmaları için dualarımızı süslediğimiz günlerdi o günler.

Kol kola girip yürür gider, o faaliyetten bu faaliyete heyecanla arkadaşlığın, samimiyetin, ölümsüzlüğün tadına varır, şiir ezberleme, kitap okuma yarışına girer, yeni çıkacak bir kitabın yolunu gözlerdik. Okul bahçesinde ise kollarımız omuzlarımızda zilin çalmasına aldırış etmeden zamanın ötesine yolculuk eder, yeni arkadaşlar edinebilmenin heyecanıyla teneffüslerin yolunu gözlerdik.

İşte o günlerde dilimizden düşürmediğimiz marşlardan biriydi Afgan dağları marşı:

Afgan dağlarında kar kucak kucak
Ne ev, ne bark kalmış, ne de bir ocak
Bizim evimizse, yaz gibi sıcak
Kalmak istesen de, kalamazsın ki!

*
Ey Moskof kâfiri, ey yüzü kara
İnşallah bulursun, belanı ara
Afganlı kardeşin her yanı yara
Sarmak istesen de, saramazsın ki!

*
Beyaz kar üstünde kırmızı kanlar
İslâm’ın yoluna verilen canlar
Var mı bir Müslüman cihattan yana
Sormak istesen de, soramazsın ki

*
Afgan’da olanlar yürekler dağlar
Cihat eden değil, etmeyen ağlar
İmanın bağı, bizi oraya bağlar
Kırmak istesen de kıramazsın ki!

O zaman Rus Emperyalizmi, bu zamanda ise Amerikan Kapitalizmi vardı. Neticede birbirinden farkı olmayan zulmün kara yüzleri… Afgan dağları ve marşlarına bir kahve içimi ara verip, öncelikle eğitim programımız hakkında tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) çerçevesinde Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin (TKBB) desteği ile Afganistan Merkez Bankası çalışanlarına İslam Bankacılığı ve Finansı Eğitimi vermek için beş günlüğüne başkent Kabil’e geldik.

Türkiye’den eğitimci olarak Afganistan’a sadece iki kişi gelmiştik. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi İslami Araştırmalar Enstitüsü, İslam Ekonomisi ve Finansı Anabilim Dalı’ndan Doç Dr. Ömer Faruk Tekdoğan arkadaşımız ile birlikte TKBB tarafından eğitim programı için görevlendirilmiştik.

İslam Bankacılığı ve Finansı Eğitimi Programı aslında Afganistan’a kurulması hedeflenen İslami Finans Mükemmeliyet Merkezi’nin (The Center of Excellence for Islamic Finance, CEIF) bir parçası, tamamlayıcı bir ön çalışması olarak düşünülmüştü. Bu programla oradakilere İslami Finans ve Bankacılık konularında ihtiyaç duydukları temel bilgiler verilecek, onların bakış açıları öğrenilecek, Merkez için ön hazırlık niteliğinde bir çalışma olacaktı.

Biraz sonra programla ilgili yaşadığım tecrübeleri paylaşacağım. Ancak eğitim programına geçmeden önce birkaç kelime ile de olsa Afganistan yanılgısından bahsetmek istiyorum.

Hemen başta söyleyeyim. Gerçekte Afganistan’ın hiç de kitle iletişim araçlarında özellikle de sosyal medyada anlatıldığı gibi bir yer olmadığını gördük. Caddede, sokakta, alışveriş merkezlerinde, iş yerlerinde insanlar normal yaşamlarını huzur ve güven içerisinde devam ettiriyorlardı. Bu gerçeği bizzat Afganistan’ın başkenti Kabil’de kaldığımız süre içerisinde görme imkanını bulduk. Farklı bölgelerden gelmiş yerli halk ile yaptığım özel görüşmelerde anlatılan samimi düşüncelerin ifadesi olarak tezahür etmiş sonuçlar bu tecrübelerim.

Hatta Afganistan’ın diğer bölgelerinin Kabil’den daha güvenli, daha düzenli ve yaşam koşulları bakımından daha iyi olduğu üzerine anlatıları dinledik bizzat oralı halkın dilinden.

Bu Kabil notları olarak bahsedeceğim düşünceler bizzat orada yaşanılan hakikatler olduğu için önemli olması gerektiğine işaret etmek isterim. Kitle iletişim araçlarını elinde tutan batı dünyasının özellikle de Amerika Birleşik Devletleri’nin pompaladığı haberlerin ne kadar doğru olduğunu görebilmek için o bölgeye gitmek, yerli halk ile kaynaşmak, onlarla doğrudan birebir temas etmek gerektiğini bilmemiz gerekir.

Afganistan yenilgisiyle elinde ne varsa geride bırakıp apar topar kaçan bir ülkenin vermiş olduğu bilgiler ne kadar önyargısız ne kadar doğru olabilir sorusunu öncelikle sormamız gerekir.

Gelelim öncelikle Afganistan Merkez Bankası (Da Afghanistan Bank, DAB) çalışanlarına yönelik düzenlenen İslam Bankacılığı ve Finansı Eğitimi çalıştayına.[i] Yoğun bir hazırlık sürecinin ardından hayata geçirilen eğitim programı 28 Aralık Cumartesi günü saat 09:00’da Afganistan Merkez Bankasının ikinci katında büyük bir bekleyişin verdiği heyecanla başladı.

Tabiki programın bu aşamaya gelebilmesi için büyük bir özveriyle sürece liderlik yapan TKBB Genel Sekreter Yardımcısı Fatma Çınar hanımefendinin ismini burada zikretmem gerekiyor. Hem İslami Finans Mükemmeliyet Merkezi projesinin rapor hazırlama sürecinde hem de eğitim programının hayata geçme sürecindeki özverili çalışması olmasaydı Afganistan gibi bir ülkede (Batılıların ve önyargılı insanların tabiriyle Taliban ülkesinde) böyle bir programın gerçekleştirilmesi mümkün olmazdı. Diğer bir önemli husus, bu projenin manevi destekçisi TKBB’nin genel sekreteri İsmail Vural beyefendiyi anmak ve verdiği her türlü destekten dolayı kendisine teşekkür etmek.

iç mekan, giyim, toplantı, kişi, şahıs içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu

Hakikaten Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) için hazırladığımız rapor çok yoğun bir tempoyu gerektirdi. 31 Aralık 2024 tarihine kadar hem raporun hem de eğitim programının bitmesi de gerekiyordu projenin kabul görüp başarılı olarak sürecin ikinci aşamada devam edilebilmesi için. Bu yüzden de gecemizi gündüzümüze katarak kaliteden ödün vermeden çok yoğun çalıştık.  Özverili çalışmalar, yoğun mesailer harcanarak ortaya çıkacak bir proje çalışması olduğunu birlikte göreceğiz inşaAllah.

Süreç çok yorucu olsa da iyi bir ürünün ortaya çıkıyor olması oldukça sevindirici. UNDP için hazırladığımız bu rapor da yayınlandığı zaman hep birlikte okuyup istifade edebileceğimize inanıyorum. Bir ekip çalışması olarak ortaya çıkacağı için de hayli zengin içerikli bir rapor olacak.

Program İslami usullere göre Kur’an’ı Kerim tilaveti ile başladı. Sesi ile kendisine hayran bıraktıran Merkez Bankasında çalışan bir memurun okuduğu Kur’an ayetlerine kulak verdik. Ardından Merkez Bankası Birinci Derece Başkan yardımcısı Sediqullah Khalid beyin açılış konuşmasını dinledik.

Arkasından, Merkez Bankası Başkanı Noor Ahmad Agha beyin kardeşinin vefatı dolayısı ile başka bir şehre gitmek zorunda kalmasından dolayı açılış programına gelememesi üzerine duyduğu üzüntüyü ifade eden mesajı okundu. Samimi ve içten düşüncelerinin ifade edildiği mesaj Türkiye’ye ve Türk halkına olan sevgi ve muhabbetini ifade ediyordu.

Ardından Sediqullah Khalid bey TKBB’nin inisiyatifi, UNDP’nin desteği ile hayata geçirilen eğitim programının kendileri için çok önemli olduğunu belirterek Türkiye’nin tecrübelerine ihtiyaçları olduğundan, bu birlikteliğin ileriye dönük ortak çalışmalar yapılmasına yönelik bir başlangıç olması temennisinde bulundu.

İslami bankacılık ilkeleri, risk yönetimi, şeriata dayalı fon toplama ve kullandırma yöntemleri ve diğer ilgili konularda özellikle Afganistan Merkez Bankası çalışanlarının kapasitelerinin geliştirilmesine yönelik kararlı, İslami bankacılık alanındaki küresel deneyimlerden yararlanma konusunda istekli olduklarını her hallerinden görebiliyorduk. Katılımcıların eğitim boyunca aktif bir şekilde sorularla, yorumlarla katılım sağlamaları çok ilgili olduklarının da bir göstergesiydi.

Afganistan Bankasının bankacılık sektöründeki iş yükünün daha aza indirilmesi, daha etkin ve işlevselliğinin artırılması, uluslararası paydaşlarla uyumlu çalışabilecek mükemmel bir İslami bankacılık sisteminin inşa edilmesine yönelik kararlı duruşları oldukça sevindiriciydi.

Afganistan’ın tarih boyunca Hanefi mezhebine uymada gösterdiği samimiyetten duydukları mutluluğun paylaşılmasının yanında, katı bir Hanefi mezhebi savunucusu olmalarından dolayı mezhep tutuculuğu konusunda aşırı gitmiş olduklarını da belirtmiş olmaları hayli düşündürücüydü. Bu tutuculuk kimi zaman bazı zorlukları da beraberinde getirmiş olduğu söylenir. Mezhep içi yorumların ictihadi konular olduğu belirtilir. Zamanın değişmesine göre bazı muamelatla ilgili ictihadi hükümlerin, temel ilkelere aykırı düşmeden, değişebileceği kaidesine göre yorumlanabilme esnekliğine sahip olduğu gerçeği maalesef bu coğrafyada pek kabul görmemiş. Geleneğin dinin önüne gelmiş olduğu bir yaşam tarzının insanları şekillendirmekte olduğunun farkındaydı herkes. Bu sebepten dolayı önü alınmaz uçuk savrulmaların yaşanmasına engel olunamamış.

Yapılması gereken, İslam’ın evrensel ilkelerini Peygamber (sav) efendimizin örnek hayatından öğrenmek, Sahabe-i Kiram efendilerimizin seçkin dünya görüşlerine göre şekillendirmek, yolumuzu ve çizgimizi medeniyetimizin evrensel değerlerine göre belirlemektir…

Sediqullah beye göre bankacılık sektörünün tamamen İslamileştirilmesi, sürekli araştırma gerektiren uzun vadeli bir süreçtir. İslam ülkelerinin ve özellikle Türkiye’nin deneyimlerinin bu yönde süreci kolaylaştırmaya yardımcı olabileceğine olan inancının olması değişime açık olduklarının da bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Katı Taliban anlayışından ziyade esnek bir yapının olması gerektiğine yönelik sinyallerin verilmesi yakın gelecekte Afganistan’ın ümmet bilinci konusundaki yaklaşımlarının daha küresel olacağının da bir ifadesi olarak algılanabilir.

Programın açılış oturumunun sonunda bizi özel olarak odasında ağırlaması memnuniyet verici bir davranıştı. Kendisiyle epeyce bir hasbihal ettik. TKBB’nin İslami, diğer adıyla katılım, bankacılığının geliştirilmesi alanındaki çaba ve faaliyetlerinin takdir edilmesi, Afganistan Merkez Bankası’nın tüm uluslararası finans ve bankacılık kurum ve kuruluşlarıyla gerekli ilişkileri kurma niyeti ve isteğinde olması, İslami bankacılığın geliştirilmesinde onların deneyimlerinden faydalanılacağının belirtilmesi dikkate alınması gereken ifadelerdi.

giyim, mobilya, ayakkabı, kişi, şahıs içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu

Batı kaynaklı bir medya kuruluşu olan Volant Media’nın Afghanistan International gazetesinin “Türkiye Taliban’a İslami bankacılığın ilkelerini öğretiyor”[ii] adlı provakatif bir başlık atmış olması hayli düşündürücüdür. Oysa bu program Taliban’a yönelik bir program değildi. Afganistan Merkez Bankası çalışanlarına yönelik, Birleşmiş Milletler’in desteklediği UNDP çerçevesinde TKBB’nin yürüttüğü bir eğitim programından ibaretti aslında.

Hakikatte Merkez Bankası çalışanlarının neredeyse tamamı Taliban öncesi dönemden kalma çalışanlardı. Aslında değişen bir şey yoktu. Halk aynı halktı, kurumlar aynı kurumlardı. Sadece değişen Afgan halkını sömüren, köleleştirmek için uğraşanların ülkeden burunları sürtülerek kaçmış olmaları, ülkenin yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin, ülkenin sermayesinin sömürgecilere değil de, yerli Afgan halkına geri iade edilmesinin sonucu olarak kıskançlık krizlerinin dışa vurumuydu.

Mesele, Emperyalist zihniyetin hâlâ boş durmadığı, batı medyasına gebe kitle iletişim araçlarını kullanan tarafın gelişmeleri sabote etmek için her türlü fırsatı kullanmak istemelerinden ibaretti. Halkın isteklerine duyarsız, gizli emellerini yeniden devreye sokabilmek için fırsat kollamaktan başka bir şey yapmadıklarının da göstergesiydi.

Mevcut hükümete karşı yayılmaya çalışan olumsuz düşüncelerin temelinde yenilmişliğin verdiği kuyruk acısı vardı. Bir türlü gerçekleri kabul etmek istemeyen Emperyalistlerin ve onlarla birlikte batıcı zihniyetin ülkede kaybetmesinin verdiği krizin yansıması olarak görülmelidir.

Açılış oturumunda bana da söz verilince, TKBB’den kısaca bahsetmek istediğimi belirttim. İlk defa Türkiye Katılım Bankaları Birliği’nin, 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve 04 Ekim 2001 tarihinde o zamanki adıyla “Özel Finans Kurumları Birliği, ÖFKB” olarak Türkiye’deki katılım bankalarını temsil eden ve destekleyen bir kuruluş olarak kurulmuş olduğunu söyledim ve faizsiz bankacılık prensiplerini yaygınlaştırmayı, sektörün büyümesini sağlamayı ve Türkiye ekonomisine katkıda bulunmayı amaçladığını ifade ettim.

giyim, insan yüzü, kişi, şahıs, takım elbise içeren bir resimAçıklama otomatik olarak oluşturuldu

Türkiye bilindiği gibi 2005 yılında bankacılık konusunda kendi özel literatürünü oluşturmuş ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile sektördeki kuruluşların unvanı “Özel Finans Kuruluşu”ndan “Katılım Bankası”na, Özel Finans Kuruluşları Birliği’nin unvanı ise “Türkiye Katılım Bankaları Birliği” olarak değiştirilmiş ve uygulanmaya başlanmıştır.

Arkasından 2015 yılında Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) tarafından 2015-2025 Türkiye Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi yayımlanmış, 2018 yılında Türkiye Katılım Bankaları Birliği (TKBB) bünyesinde “Merkez Danışma Kurulu” kurulmuş, 2021 yılında ise güncellenen Katılım Bankacılığı Strateji Belgesi 6 hedefe odaklanmıştır. Özetle bu hedefler iletişim, ekosistem, ürün çeşitliliği, standartlar ve yönetişim, dijitalleşme ve yetkinlikten oluşmaktadır.

10 Aralık 2024 tarihinde Halkbank’ın Kamuyu Aydınlatma Platformunda (KAP) yer alan açıklamaya göre Banka Yönetim Kurulu tarafından alınan kararla “dijital katılım bankası”[iii] kurulmasına karar verilmesi ile birlikte Türkiye’de Katılım Bankaları sayısı 10’a yükselmiş olacak. Bunlardan 3 tanesi dijital, geriye kalan 7 tanesi de fiziki Katılım bankalarından oluşmaktadır.

Kahve arası ve özel toplantımızın ardından eğitim programına geçildi. Farklı departmanlardan gelen 39 katılımcının yerlerini almalarından sonra ilk günü bana ayrılmış olan eğitim programı dersimiz de başlamış oldu. Her bir katılımcı için masaların üzerine koyduğumuz program kitapçığı, TKBB’nin hediye kalemleri, TKBB- MÜİSEF iş birliği ile bastırılan Arapça ve İngilizce “The Development and Practice of Participation Banking in Türkiye”[iv] adlı kitabımız da hayli ilgi gördü.

Afganistan Merkez Bankası eğitim çalıştayı projesinin başından beri anahtar kişi olarak bize destek veren İslam Bankacılığı ve Finansal Hizmetler Departmanı Genel Müdürü ve aynı zamanda Başkan danışmanı Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi’nde beraber çalıştığımız meslektaşım ve dostum Dr. Muhammed Yusuf Saleem’in moderatörlüğünde dersimizi vermeye başladım.

Sabah seansında bir, öğleden sonraki seanslarda sunulmak üzere iki, toplamda üç sunum hazırlamıştım. İlk sunumum “İslami Bankacılığın Temel İlkeleri” çerçevesindeydi. İkinci sunumum “İslami Bankalarda Fon Toplama ve Kullandırma Yöntemleri”, son sunumum da “İslami Bankacılıkta Kullanılan Sözleşme Türleri, Yatırım Ürünleri ve İslami Bankaların Finansal Kaynakları” konuları çerçevesindeydi.

Afganistan’ın Başkenti Kabil’e gelmeden önce zaten 8 ayrı kurum ile çevrimiçi mülakatlar ve görüşmeler yapılmıştı. Bunlardan biri de Afganistan Merkez Bankası (DAB) idi.

[i] Da Afghanistan Bank (DAB), https://dab.gov.af/ps (Erişim: 02.01.2025).

[ii] Afghanistan International, https://www.afintl.com/202412292840 (Erişim: 02.01.2025)

[iii] Halkbank “dijital katılım bankası”, https://www.aa.com.tr/tr/enerjiterminali/finans/halkbank-dijital-katilim-bankasi-ve-yenilenebilir-enerji-uretim-sirketi-kuruyor/46189# (Erişim: 02.01.2025)

[iv] Görmüş, Kayadibi, Hayat, Özmen, Çınar (edt), The Development and Practice of Participation Banking in Türkiye, (Istanbul: TKBB, MUISEF, 2024)

Not: Afganistan Kabil Notlarımıza bir sonraki yazımızda devam edilecektir…

Prof. Dr. Saim Kayadibi, Marmara Üniversitesi İslam Ekonomisi ve Finansı Enstitüsü (MÜİSEF)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *