Almanya ve Fransa Trump’ı “topal ördek” olarak karşılıyor

Almanya ve Fransa Trump’ı “topal ördek” olarak karşılıyor

Donald Trump başkanlık koltuğuna oturduğunda Almanya ve Fransa’da istikrarlı bir hükümet olmayacak. İki ülkenin ekonomi ve maliyesinde büyük sıkıntılar yaşanıyor.

20 Ocak 2025’te ABD’de ikinci Donald Trump dönemi başlayacak. Trump, başkanlık görevini resmen devralmadan önce ise Avrupalıları tehdit ediyor: AB ürünlerine yüksek gümrük vergileri uygulayacağını, Ukrayna’ya desteği azaltacağını ve NATO askerî ittifakının finansmanını yeniden gözden geçireceğini söylüyor.

Yaklaşan sarsıntılar karşısında Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin ortak hareket etmesi ve tek sesle konuşması önem taşıyor. Ancak Trump göreve başladığında Avrupa’nın iki büyük ülkesi, Almanya ve Fransa, istikrarlı bir hükümete sahip olamayacak.

“Avrupa’nın lokomotifi” olarak anılan bu iki ülke AB içinde en fazla nüfusa ve en yüksek ekonomik perfomansa sahip olmaları nedeniyle AB’nin “itici gücü” rolünü üstleniyor.

İki ülkede de azınlık hükümetleri iktidarda

Almanya’da Olaf Scholz başbakanlığındaki hükümet, halihazırda Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Yeşillerden oluşuyor. Üçüncü ortak Hür Demokrat Parti (FDP) yaşanan anlaşmazlıklar sonucu geçen sonbaharda olaylı bir şekilde koalisyondan çekildi. Alman hükümeti şu anda parlamentoda çoğunluğa sahip değil. 23 Şubat’ta yapılacak erken seçime kadar Almanya’yı bir azınlık hükümetinin yönetmesi gerekiyor.

Anketlere göre, Almanya’da hiçbir parti mutlak çoğunluğu elde edemeyecek ve seçimden sonra koalisyon görüşmeleri kaçınılmaz olacak. Yeni bir hükümetin kurulabilmesi için de Trump’ın göreve başlamasından sonra muhtemelen en az iki ay geçmesi gerekecek.

Fransa’da ise istikrarsızlık dönemi daha da uzun sürebilir. Anayasaya göre seçimler en erken Temmuz 2025’te yapılabiliyor.

Paris Siyasi Araştırmalar Enstitüsü’nde (Science Po) siyaset bilimci ve Berlin’deki Fransız-Alman Sosyal Bilimler Merkezi’nde araştırmacı olan siyasi bilimler profesörü Marc Bloch, mevcut durumu şöyle değerlendiriyor:

“Almanya, öyle ya da böyle istikrarlı bir koalisyon kurmaya çalışacak. Ancak Fransa’da uzlaşma kültürü yok. Fransız siyasi kültürü çok çatışmacı. Bu da hükümet çoğunluğunu bulmayı oldukça zorlaştırıyor.”

Her iki ülkede de para konusunda anlaşmazlık

Muhafazakâr Fransa Başbakanı Michel Barnier, kısa bir süre önce bütçe taslağını parlamentodan geçirme girişiminde başarısız oldu. Hükümeti 4 Aralık’ta güven oylamasını kaybedince çöktü. Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da 13 Aralık’ta merkez siyasetin temsilcilerinden Francois Bayrou’yu başbakan olarak atadı ve yeni bir hükümet kurmakla görevlendirdi.

Almanya’da da hükümet, bütçe konusundaki anlaşmazlık nedeniyle çökmüştü. Bu da her iki ülkenin, yeni yıla bütçe yapmadan girmesine neden oldu.

ING Bank’ın Euro Bölgesi Baş Ekonomisti Carsten Brzeski şu saptamayı yapıyor:

“Fransa’nın çok fazla borcu var ve tasarruf yapması gerekiyor, Almanya’nın ise daha fazla para harcaması ve eskimiş altyapısına yatırım yapması şart. Yani Fransa’nın biraz daha Alman, Almanya’nın da biraz daha Fransız olması gerekiyor.”

Borç ve borç freni

Yunanistan ve İtalya’dan sonra Fransa, Euro Bölgesi ülkeleri arasında en yüksek üçüncü ulusal borca sahipken Almanya  AB tarafından belirlenen üst sınırı biraz aşıyor. Almanya’da bütçe açığı toplam ekonomik çıktının yüzde 3’ü olan AB üst sınırının altında yer alıyor.

Bu da “borç freni” olarak adlandırılan kuraldan kaynaklanıyor. Alman anayasasında yer alan bu kural, yeni borçlanmalara sıkı sınırlar getiriyor. Borç frenine karşı çıkanlar, sınırların çok sıkı olduğunu savunuyor ve gevşetilmesini talep ediyor. Ancak bunun için Federal Meclis’te üçte iki çoğunluk gerekiyor.

Fransa’da ise yeni Başbakan Bayrou, selefi Barnier ile aynı sorunlarla mücadele ediyor. Fransız bütçesindeki delik çok büyük olduğu için harcama kesintileri ve vergi artışlarının bir karışımıyla yaklaşık 60 milyar euro tasarruf etmeyi hedefliyor.

Aralık ayına dair veriler henüz kesinleşmedi. Ancak tahminlere göre, bütçe açığı 2024 sonu itibariyle ekonomik çıktının yüzde 6’sına ulaşacak. Bu oran, Euro Bölgesi ülkelerine izin verildiğinden iki kat daha yüksek. Bu nedenle Fransa, halihazırda aşırı bütçe açığı prosedürüne tabi ve açığı nasıl kapatmayı planladığına dair Avrupa Komisyonu’na düzenli olarak rapor vermek zorunda.

Fransa’nın kredi notu düşürüldü

Fransa’ya darbe de geçen Aralık ortasında gelmişti: Kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Fransa’nın kredi itibarına ilişkin notunu düşürdü. Bu da yeni borç almayı daha pahalı hale getirdi. Kuruluşun değerlendirmesine göre Fransa’nın siyasi bölünmüşlüğü, bütçeyi zayıflatıyor ve büyük açığı azaltmak için kapsamlı önlemler alınmasını engelliyor.

Fransız ekonomisi artık sorunsuz işlemiyor. Merkez Bankası, 2024 için yüzde 1,1 nihai büyüme bekliyordu. Banka, Fransa içinde ve dışında artan belirsizliği gerekçe göstererek 2025 tahminini yüzde 0,9’a düşürdü.

Almanya ise bu rakamların çok uzağında. Federal Merkez Bankası (Bundesbank), 2024 sonu itibariyle ekonominin yüzde 0,2 oranında küçülmesini bekliyor. Aralık ayına dair kesin veriler henüz açıklanmadı. Ancak Alman ekonomisi, büyük ihtimalle üst üste ikinci kez resesyonda olacak.

Trump ile nasıl başa çıkılabilir?

Donald Trump’ın yeniden ABD başkanı seçildiği süreçte AB’nin yekvücut olamaması, önemli bir sorun teşkil edebilir. Trump’ın görevdeki ilk döneminde (2017-2020) bile Avrupalılar, Başkan’ın sürekli yeni açıklamaları ve tweetleri ile nasıl başa çıkacaklarını bilemedikleri için sık sık çaresiz görünüyordu.

ING baş ekonomisti Brzeski, Avrupalıların bugün sekiz yıl öncesine göre daha hazırlıklı olduğunu söylüyor. Ancak Trump’ın yaptıklarına sadece tepki vermemelerini tavsiye ediyor:

“Bunun yerine kendi iç ekonomilerine odaklanmalı, altyapılarına yatırım yapmalı ve yapısal reformlara devam etmeliler.”

Brzeski’ye göre özellikle bu zorlu dönemde Almanya ve Fransa arasında yakın ve etkin bir işbirliği şart:

“Geçmişte şu gerçeği gördük: En büyük iki ekonomi birlikte çalışmaz ve ortak Avrupa projesini ilerletmezse, AB’deki ilerleme çok yavaş olacaktır.”

(DW Türkçe)

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *