Avrupa, Trump dönemine hazırlanmaya çalışıyor

Avrupa, Trump dönemine hazırlanmaya çalışıyor

Amerikan seçim sonuçlarının Avrupa-Amerika ilişkilerine etkisi konusunda Avrupa Parlamentosu Genel Kurulunda oturum yapıldı. Borrell’e göre, Trump’ın gelişi, Avrupa’nın kendi kaderini kendi eline alması gerektiğini açıkça ortaya koyuyor.

AB Komisyonu adına konuşma yapan Borrell, Amerika’daki değişimin küresel dinamikleri etkileyecek nitelikte olduğunu belirterek, bu durumun Avrupa-Amerika ilişkilerinde önemli değişimlere yol açacağını dile getirdi.

Trump’ın kampanya süresince verdiği mesajların transatlantik ekonomileri ve ilişkileri zora sokabilecek nitelikte olmasına rağmen göreve başladığında bunlardan farklı bir politika izleyebileceği ihtimalinden söz eden Borrell, bu nedenle geleceğe ilişkin spekülasyon yapılmaması gerektiğini kaydetti.

Borrell, “Başkan Trump’ın ne gibi adımlar atacağı konusunda spekülasyon yapamam. Söyleyebileceğim tek şey, olabileceklere karşı hazırlıklı olmamız, sakin ve tetikte olmamız gerektiğidir. Arabanın farlarına yakalanmış bir geyik gibi felç olmuş izlenimi vermemeliyiz.” diye konuştu.

Trump’ın ilk döneminden bu yana Avrupa’nın savunma harcamalarındaki yavaş artışa işaret eden Borrell, “Trump’ın yeniden seçilmesi, güvenliğimizi güçlendirmemiz ve kendi kaderimizi kendi elimize almamız gerektiğini açıkça ortaya koyan bir şey olmalıdır.” dedi.

Borrell, “Bu dünyanın sonu değil, farklı bir dünyanın başlangıcı” diyerek AB’yi yeni jeopolitik gerçeklere hazır olup uyum sağlamaya davet etti.

‘Amerika Ukrayna’yı bırakırsa, gerekirse Rus varlıklarından savaşı finanse etmeye devam edelim’

Trump yönetiminde Ukrayna’ya sağlanan Amerikan desteğinde olası değişikliklere ilişkin endişelere değinen Borrell, Avrupa’nın her halükarda Ukrayna’ya desteğini sürdürerek verdiği sözleri yerine getirmesi ve gerektiği takdirde dondurulmuş Rus varlıklarından elde edilen gelirin Ukrayna için kullanılması fikrini yeniden gündeme getirdi.

‘Güvenliğimizi sonsuza kadar taşerona (nato’ya) veremeyiz’

Borrell, AB’nin savunma konusunda sadece NATO’ya bağımlı bir ekonomik birlik olarak kalmaması gerektiğini, bunun yerine “stratejik pusulasını” güçlendirerek NATO’yu tamamlayıcı bir askeri rol üstlenmesi ve Avrupa’nın kendi güvenlik çıkarlarını bağımsız şekilde koruyabilmesini sağlaması gerektiğini dile getirdi.

Yüksek Temsilci, “AB sadece ekonomik bir birlik değil, aynı zamanda siyasi bir birlik ve savunma konusunda da sorumluluklarımız var. Bu sadece silah ve mühimmat üretmekle ilgili değil. Bununla da ilgili ama sadece bununla ilgili değil ve güvenliğimizi sonsuza kadar taşerona veremeyiz. Seçilmiş Başkan Trump karşısında yapmamız gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

‘Ortadoğu ve Çin konusunda fikir ayrılıklarına rağmen temkinli yaklaşalım’

Oturumda söz alan liberal ve merkez sağdan milletvekilleri, özellikle ticaret, güvenlik ve ekonomik işbirliği konularında Amerikan politikasında meydana gelebilecek değişikliklere ilişkin bir dizi endişelerini dile getirerek, bu zorlukların aşılması için Avrupa’nın ekonomik, askeri ve stratejik özerkliğinin güçlendirilmesi çağrısında bulundu.

Yeni Amerikan yönetimi altında olası diplomatik değişimlerine işaret eden milletvekilleri, Ukrayna’ya desteğin devam etmesi gerektiğini dile getirerek, ayrıca iklim değişikliği, Ortadoğu ve Çin’le ilişkiler gibi konularda yaşanabilecek fikir ayrılıklarına rağmen Washington’la “stratejik ancak temkinli bir yaklaşım” benimsenmesi çağrısında bulundu.

‘Trump’ın seçilmesi Avrupa’ya örnek olmalı’

Aşırı sağcı milletvekilleri ise Trump’ın seçimleri kazanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “ülkenin egemenliğini savunan” Trump’ın seçilmesinin Avrupa’ya örnek teşkil etmesi gerektiğini savundu.

Borrell, İsrail sorununda kötü polisi oynuyor

Euronews’ün ismi verilmeyen AB yetkilileri ve diplomatlara dayandırdığı haberine göre, Borrell, İsrail ile siyasi görüşmeleri askıya alma önerisini bugün büyükelçiler düzeyinde yapılan toplantıda gündeme getirdi. Borrell’in Gazze Şeridi’nde insan hakları ve uluslararası hukuku ihlal ettiği iddialarını gerekçe göstererek sunduğu öneriyi, 18 Kasım’da düzenlenecek AB Dışişleri Bakanları toplantısında tartışmaya açması bekleniyor.

Önerinin uygulanması üye ülkeler arasında oybirliğine varılmasıyla mümkünken, Birlik içinde İsrail-Filistin konusundaki bölünmeler nedeniyle anlaşmaya varılması olası görülmüyor.

Kaynaklar, toplantıda söz alan büyükelçilerin çoğunun öneriye ilişkin olumsuz görüş bildirdiğini aktardı.

Kaynaklardan biri, “Bu öneri her şeyden önce ilişkilerde bir şeylerin yanlış gittiğine dair siyasi sinyaldir. Aynı zamanda İsrail’i nihayet eylemlerini açıklamaya ve haklılığını ispatlamaya zorlamanın bir yolu olacaktır.” değerlendirmesinde bulundu.

Avrupa İsrail’e Avrupa pazarında imtiyaz tanıyor

İspanya ve İrlanda, 14 Şubat’ta AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e mektup göndererek AB-İsrail Ortaklık Anlaşması’nda öngörülen insan hakları ve demokratik ilkelere ilişkin yükümlülüklerin ihlal edilip edilmediğinin “acilen gözden geçirilmesi” talebinde bulunmuş ancak bu konuya dair herhangi bir adım atılmamıştı.

Haziran 2000’de yürürlüğe giren AB-İsrail Ortaklık Anlaşması, İsrail’e AB pazarında birçok imtiyaz tanırken aynı zamanda siyasi ve kültürel diyaloğun da temelini oluşturuyor.

İspanyol ve İrlandalı liderin de atıfta bulunduğu anlaşmanın ikinci maddesi İsrail’in insan hakları ve demokratik ilkelere saygı duymasını gerektiriyor.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *