İngiltere’de binlerce, Hollanda, Avusturya ve Almanya’da ise yüzlerce kişi, Filistin topraklarında İsrail rejimi kurulmasına zemin hazırlayan Balfour Deklarasyonu’nun yıldönümünde, Filistin ile dayanışmak için yürüdü. Yürüyüşlerde ortak çağrı “İsrail’i silahlandırmayı durdurun” sloganıydı.
İngiltere’de başkent Londra’da toplanan binlerce kişi, Başbakanlık Ofisi 10 Numara’nın bulunduğu Downing Sokağı girişinden başlattıkları yürüyüşü, Londra’daki Amerikan Büyükelçiliğinin bulunduğu Nine Elms Caddesi’nde sona erdirdi.
Balfour Deklarasyonu’nun 107. yılı dolayısıyla, Filistin Dayanışma Kampanyası, Savaşı Durdur Koalisyonu ve Nükleer Silahsızlanma Kampanyası gibi sivil toplum kuruluşlarının çağrısıyla düzenlenen yürüyüşe katılan eylemciler, “Özgür Filistin”, “Nehirden denize Filistin özgür olacak” ve “İsrail’i silahlandırmayı bırakın” sloganları attı.
Yürüyüş güzergahında siyonist destekçisi kişi ve gruplar da karşı eylem düzenledi. Polis ve yürüyüş organizatörlerinin aldığı önlemler neticesinde gruplar karşı karşıya gelmedi.
Gazze’de şehid edilenlerin sayısı gerçekte 180 bin
Yaklaşık 120 bin üyesi bulunan Üniversite ve Kolejler Sendikası Genel Sekreteri Jo Grady, Nine Elms Caddesi’nde kurulan platformdan eylemcilere seslendi.
Grady, İsrail tarafından son bir yılda 43 binden fazla Filistinlinin katledildiğini belirterek, “10 bin 310 okul çağındaki çocuk, 650 üniversite öğrencisi ve 110 üniversite hocası öldürüldü. Bu sayılar yeterince korkutucu olsa bile biliyoruz ki tahmin edilenin bile altında.” dedi.
Gazze’de verilerin sağlıklı şekilde tutulamadığına işaret eden Grady, ölü sayısının gerçekte 180 binin üzerinde olabileceğinin öne sürüldüğü araştırmaları hatırlattı.
Bu sayının tüm Gazze nüfusunun yüzde 8’ine denk geldiğini ifade eden Grady, “İsrail ayrıca Filistinlilerin yaşam araçlarını da ortadan kaldırıyor. Bizim hükümetimiz de İsrail’e silah satmayı sürdürüyor. Gazze’de soykırım yapıldığını kabul etmiyorlar. Sizden utanıyoruz.” diye konuştu.
Grady, Gazze’deki 12 üniversitenin tamamen yok edildiğini belirterek, “James Baldwin’in Vietnam Savaşı’nda ‘Bombalanan her köy benim köyümdür’ dediği gibi Filistin’deki tüm üniversiteler bizim üniversitelerimizdir, Gazze’deki tüm sınıflar bizim sınıfımızdır.” ifadesini kullandı.
İngiliz milletvekili Apsana Begum da İsrail’in Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) ülkedeki faaliyetlerini yasaklamasına tepki gösterdi.
Bu eylemin insan hayatına değer verilmediğinin bir diğer göstergesi olduğunu söyleyen Begum, “Bu bize Filistinlilerin hayatlarını yok etme niyetini açıkça gösteriyor. Çünkü açlıkla, hastalıkla ve ölümle karşı karşıya olan binlerce Filistinlinin ihtiyaçları karşılanmayınca ne olacağını, okulları, hastaneleri ve sivil altyapıyı bombaladıklarında ne olacağını bildikleri gibi biliyorlar.” dedi.
“Tüm bunlar İngiltere’nin yakın müttefikinin eylemleri.” diyen Begum, İngiltere’nin İsrail’e silah satışını sürdürmesini eleştirdi.
Filistinlilere yönelik işkence ve katliam İngilizler tarafından başlatıldı
Palestine Action isimli gruptan yapılan açıklamaya göre, dönemin Dünya Siyonist Kongresi Başkanı Weizmann, 1900’lerin başında defalarca Arthur James Balfour’la Manchester’da bir araya geldi. Weizmann, o dönemde bakan olmayan Balfour’u İsrail devleti fikrine ikna etti.
Balfour’un 1917’de bakan olduktan sonra Filistin topraklarında bir Yahudi yurdu kurulmasına destek verdiği deklarasyonu yayımladığı kaydedilen açıklamada, 1917-1948 arasında İngiliz güçlerinin Filistinlilere işkence ettiği ve öldürdüğü ifade edildi.
Açıklamada, İngilizlerin İsrail kurulana kadarki dönemde eğittiği siyonist silahlı grupların 750 bin Filistinliyi yerinden ettiği, 500’den fazla köyü de yok ettiği belirtildi.
Weizmann’ın İsrail’in kurulmasıyla ilk cumhurbaşkanı olduğu da hatırlatılan açıklamada, İsrail’in hala Filistinlileri bombaladığı, evlerini, okullarını ve hastanelerini yok ettiği vurgulandı.
Grup, İsrail’in Gazze ve Lübnan saldırıları, İngiltere’nin bu saldırılara rağmen İsrail’e desteği ve Balfour Deklarasyonu’na tepki göstermek amacıyla Manchester Üniversitesinde sergilenen Weizmann’a ait iki büste el koyduğunu açıkladı.
Eyleme ilişkin sosyal medyada paylaşılan görüntülerde, iki eylemcinin heykellerin sergilendiği cam muhafazayı kırıp büstleri götürdüğü yer aldı.
İngiliz üniversitesi Cambridge, İsrail polis ve askerlerini eğitti
Balfour Deklarasyonu’nun 107. yılında Palestine Action grubu başka eylemler de yaptı. Cambridge Üniversitesi öğrencilerinden oluşan Palestine Action eylemcileri, Balfour’un okuduğu ve portresinin asılı olduğu Trinity College binasına kırmızı boya püskürttü.
Öğrenciler, aynı zamanda Cambridge’in İsrail polisi ve askerlerine eğitim verdiği, İsrail’e destek veren silah şirketleriyle işbirlikleri bulunduğunu açıklayarak üniversiteye de tepki gösterdi.
Eylemciler, lobi kuruluşu Britanya-İsrail İletişim ve Araştırma Merkezi (BICOM) ve İsrail Ulusal Fonunun (INF) Londra ofisine de kırmızı boyalar püskürttü.
Hollanda
Hollanda’da her hafta farklı bir kentte Filistin’e destek amacıyla yapılan protestolarda dün yüzlerce Hollandalı, Dam Meydanı’nda buluştu.
İsrail’in kuruluşuna giden süreci hızlandıran Balfour Deklarasyonu’nun protesto edildiği gösteride eylemcilere hitap eden konuşmacılar, Gazze’de devam eden soykırıma giden yolun Balfour Deklarasyonu ile açıldığını ifade etti.
Gazze’ye yönelik saldırılara rağmen Hollanda, ABD, İngiltere ve Almanya başta olmak üzere Batılı hükümetlerin İsrail’e destek vermesini eleştiren konuşmacılar, Lübnan’a ve Yemen’e sıçrayan savaşın sonlandırılması için uluslararası kurumların ve mahkemelerin harekete geçmesini beklediklerini dile getirdi.
Göstericiler, konuşmaların ardından çok sayıda turistik mekanın bulunduğu caddelerden geçerek Müzeler Meydanı’na yürüdü.
“Gazze’ye saldırıyı durdurun” pankartı taşıyan göstericiler, “Ateşkes, şimdi”, “Soykırımı durdur” ve “Filistin’de soykırım yaşanıyor” yazılı dövizler taşıdı.
Filistin ve Lübnan bayraklarının taşındığı gösteride yüzlerce kişi, “Özgür Filistin”, “Özgür Lübnan”, “Yazıklar olsun Hollanda, elleriniz kanlı” ve “İsrail bombalıyor, Hollanda ödüyor” sloganları attı.
Yürüyüş güzergahındaki işletmelerde bulunanlar, slogan ve alkışlarla gruba destek verdi. Yaklaşık 2,5 saat süren eylem, Müzeler Meydanı’ndaki konuşmalarla sona erdi.
Balfour Deklarasyonu ve İngilizlerin Ortadoğu’da bir karakol olarak İsrail tasarımı
Birleşik Krallık, 2 Kasım 1917’deki Balfour Deklarasyonu ile Filistin topraklarında bir İsrail vatanı oluşturulmasını öngören projeye açıktan destek veren ilk büyük devlet olmuştu.
Dönemin Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour, bu desteği Siyonist kampanyanın önemli figürlerinden Lord Walter Rothschild’e yazdığı mektupla ilan etmişti.
Tarihe “Balfour Deklarasyonu” olarak geçen mektupta, Filistin topraklarında İsrail vatanı oluşturulmasına verilen desteğin yanında bölgedeki halkın haklarına zarar gelmemesinin de sağlanacağı belirtiliyordu.
Deklarasyon, İsrail devletinin kurulmasına giden süreçte en önemli kilometre taşı olarak görülüyor.
Avusturya
Başkentin 10. bölgesindeki Columbusplatz Meydanı’nda toplanan göstericiler, Filistin bayraklarının yanı sıra “Katil Netanyahu”, “Filistin ve Lübnan’da katliamlar dursun”, “Özgür Filistin” yazılı pankartlar taşıdı.
Gösteride konuşan Avusturyalı aktivist Wilhelm Langthaler, İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’yi havadan, karadan ve denizden aralıksız bombaladığını, resmi kayıtlara göre 44 bine yakın Filistinlinin hayatını kaybettiğini ancak tahminlere göre bu sayının 200 bine yakın olduğunu söyledi.
Langthaler, 1 yılı aşkın süredir devam eden sistematik saldırılar sonucunda yaşananları dünyanın izlemekle yetindiğini belirterek, “Bir tür soykırım ittifakı oluşmuş durumda. İsrail’in 1 yılı aşkın süredir işlediği soykırımı haklı göstermeye çalışan ve her türlü desteği veren bir soykırım ittifakı söz konusu. Filistin halkı ve destekçileri yalnız (İsrail Başbakanı Binyamin) Netanyahu ve kabinesine karşı değil bu ittifaka da karşı mücadele veriyor.” görüşünü paylaştı.
İsrail’in bölgeyi ateşe sürüklediğine işaret eden Langthaler, Gazze’de süren soykırıma Lübnan’daki katliamların da eklendiğini dile getirdi.
Filistin destekçilerine baskı
Langthaler, Filistin halkının sesini duyurmak ve soykırıma dikkati çekmek için İsrail’in saldırılarının başlamasından bu yana barışçıl gösteriler düzenlediklerini ancak iktidarın çeşitli bahaneler ortaya sürerek, Filistin hususunda gösteri yapma hakkı ve düşünce özgürlüğünü sınırlayıcı tutumlar sergilediğini belirtti.
Avusturyalı avukat Dr. Astrid Wagner de Filistin’i destekleyici gösterilerin başlamasından bu yana çok sayıda Filistin destekçisinin hukuk dışı gerekçelerle davalık olduğunu, kendisinin takip ettiği onlarca davayı örnek gösterebileceğini kaydetti.
Wagner, Filistin destekçilerine yönelik baskılara tepki göstererek, “Kimi zaman sembolik cezalar veriliyor ya da hiçbir cezai işlem uygulanmadan davalar kapanıyor. Ancak burada esas husus haklarımız, düşünce özgürlüğü, demokrasi, hukuk devleti gibi temel haklar. Bu temel hakları savunmak için de bu gösteriler önem arz ediyor.” dedi.
Konuşmaların ardından göstericiler 10. bölgede trafiğe kapalı alışveriş caddesi olan Favoriten’de yürüyüş gerçekleştirdi.
Almanya
Filistin ile dayanışma göstermek ve İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını protesto etmek için Berlin’de 1000’den fazla kişi, Platz der Lufbrücke metro istasyonunun yakınında toplandı.
Buradan Filistin bayraklarıyla yürüyüşe geçen göstericiler, üzerinde “Filistinli çocuklar, Avrupa’daki çocuklardan daha az mı değerli?”, “İsrail’i silahlandırmayı durdurun”, “Alman silahları Gazze’de öldürüyor” ve “İsrail’i ve dostlarını boykot etmek etkilidir” yazan döviz ve pankartlar taşıdı.
Yürüyüş sırasında polis ile göstericiler arasında zaman zaman arbede yaşandı. Göstericilere sert müdahalede bulunan polis, çok sayıda Filistin destekçisini gözaltına aldı.
Polisin müdahalesinden dolayı yürüyüş Gneisenau metro istasyonu yakınında sonlandırıldı. Buradan ayrılmayan büyük bir gösterici grup gözaltına alındı.
İsveç
Odenplan bölgesinde toplanan göstericiler, İsveç Parlamentosu’na doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde Gazze‘de öldürülen çocukları temsilen bebek maketleri taşıyan protestocular, “özgür Filistin”, “özgür Gazze”, “soykırımı durdurun” sloganları attarak, Gazze ve Lübnan’da acil ateşkesin sağlanması çağrısında bulundu.
Eylemciler, İsrail’in saldırılarına destek verdiği için İsveç ve ABD’yi de kınadı.
Gösteriye destek veren İsveçli aktivist Sofia Johansson, AA muhabirine Gazze özgürleşene kadar onlara destek vermeye devam edeceklerini kaydederek, şu ifadeleri kullandı:
“Protestolara katılmayan herkese de şunu söylemek isterim ki bu sadece Filistin ile ilgili değil, Siyonist rejim topraklarını genişletmek ve örneğin İran’a karşı ABD ve Avrupa Birliği’ni (AB) savaşına dahil etmek istiyor. Arap dünyasındaki ve AB’deki liderlerin neler yaptıklarını biliyoruz, bu yaptıklarını unutmayacağız ve bunları kayıt altına alarak Lahey’de yargılanmalarını sağlayacağız.”
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *