Zelenskiy’nin “zafer planı” Rusya ile çatışmayı sona erdirmek için yeterli değil. NATO entegrasyonu ve önemli miktarda mali yardım içeren plan son derece iddialı, hatta spekülatif. Ayrıca plan, büyük ölçüde Amerika’nın desteğine dayanıyor ve Trump seçilirse destek devam eder mi o da belirsiz.
TRT World Research Centre Araştırmacısı Hüseyin Özdemir, Zelenskiy’nin “zafer planı”nın ne derece gerçekçi olduğunu ve barış için nasıl bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini AA Analiz için kaleme aldı:
***
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin geçtiğimiz günlerde parlamentoda sunduğu “zafer planı,” Rusya ile süregelen çatışmada yüksek riskli bir kumar niteliği taşıyor. Kritik NATO tartışmaları ve Avrupa Birliği (AB) diyaloglarının ortasında 16 Ekim 2024’te açıklanan stratejik plan, kamuoyunun barış müzakerelerini giderek daha fazla desteklediği bir dönemde ortaya çıkıyor. Kapsamı itibarıyla iddialı olmakla birlikte, bu planın uygulanabilirliği ve askeri kararlılıkla diplomatik pragmatizm arasındaki karmaşık dengeleri ne derece sağlayabileceği hususunda temel sorular gündeme geliyor.
“Zafer planı”nın vaatleri ve tehlikeleri
Zelenskiy’nin planının merkezinde NATO üyeliğine yönelik cesur bir talep yatıyor. Baltık ülkeleri ve Polonya, Ukrayna’nın NATO üyeliğini açıkça desteklese de ittifakın diğer üyeleri buna temkinli yaklaşıyor. Ülkeler sadece Rusya’nın tepkisini çekmekten değil, aynı zamanda aktif çatışma halindeki bir ülkeyi NATO’ya kabul etmenin pratik sonuçlarından da endişeleniyor. NATO’nun 5. Maddesindeki karşılıklı savunma hükmü tüm ittifakı bir anda Rusya ile bir çatışmanın içine çekebilir ki Almanya ve Fransa gibi ülkeler böylesi bir senaryodan kaçınmak istiyor. Ukrayna’nın güvenlik ihtiyaçları ile NATO’nun stratejik ihtiyatı arasındaki bu gerilim Zelenskiy’nin yaklaşımındaki temel bir zorluğun altını çiziyor.
Rus hedeflerini vurmak için uzun menzilli silahlara erişim talebini de kapsayan planın askeri bileşenleri, stratejik düşüncede kayda değer bir değişimi temsil ediyor. Ancak Batılı müttefikler, gerilimin tırmanmasından ve Rusya’nın olası tepkisinden endişe duyarak bu tür kabiliyetleri sağlama konusunda tereddütlü davranmaya devam ediyor. Planın gizli nükleer olmayan caydırıcılık stratejisi ilgi çekici olmakla birlikte, uygulama ve uluslararası gözetim için şeffaf mekanizmalardan yoksundur.
Ekonomi cephesinde ise Zelenskiy’nin Ukrayna’nın doğal kaynaklarına, özellikle de lityum ve uranyuma ortak yatırım yapma önerisi dikkatle değerlendirilmelidir. Bu kaynaklar gerçekten de Batılı ülkelerden yatırım çekebilecek olsa da, savaş zamanında bu tür endüstrileri geliştirmenin pratik zorlukları ve stratejik kaynak yönetiminin güvenlik üzerindeki etkileri daha detaylı bir değerlendirme gerektiriyor. Ayrıca teklifte potansiyel yolsuzluğa karşı belirli güvenceler ve uluslararası ortaklarla adil kar paylaşımı mekanizmaları bulunmuyor.
Ukrayna güçlerinin Avrupa’daki bazı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) askeri birliklerinin yerini alması vizyonu, cesur olmakla birlikte önemli pratik ve siyasi engellerle karşı karşıyadır. Ukrayna’yı resmi olarak desteklemeye devam eden kilit Avrupa ülkeleri, hala aktif çatışma içinde olan ve önemli ölçüde yeniden yapılanma gerektiren bir orduya güvenmekte tereddüt edebilir. Planın bu yönü, ne Ukrayna ne de müttefiklerinin tam olarak ele almadığı uzun vadeli finansman ve eğitim ihtiyaçlarıyla ilgili soruları da gündeme getiriyor.
Artık sürdürülebilir bir çözüm gerekiyor
NATO entegrasyonu ve önemli miktarda mali yardım içeren plan son derece iddialı, hatta spekülatif. Plan, büyük ölçüde ABD’nin desteğine dayanıyor ki eski Başkan Donald Trump’ın yeniden seçilmesi halinde bu desteğin devam edip etmeyeceği belirsizliğini koruyor. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz gibi Avrupalı liderler de daha önceki hevesli tutumlarını yeniden gözden geçiriyorlar. Scholz son zamanlarda Ukrayna’daki savaşı sona erdirmek için diplomatik çabaların yenilenmesi çağrısında bulundu, ancak önerisi hem yurtiçinde hem de yurtdışında büyük ölçüde ilgisizlikle karşılandı.
Daha da kötüsü, Zelenskiy’nin barış görüşmeleri yerine çatışmayı tırmandırmaya bel bağlaması, konumunu korumak için umutsuz bir kumar oynadığını ve uzun vadede daha fazla can kaybı ve diplomatik izolasyon riskini göze aldığını ortaya koyuyor. Pek çok kişi Zelenskiy’nin “zafer planının”, askeri harekatın durakladığı bir dönemde başkan için kişisel bir hayatta kalma kiti olduğunu düşünüyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı’nın Savunma Bakanı Rüstem Umerov ve General Kiril Budanov gibi kilit isimleri görevden alması Batılı pek çok başkentte şaşkınlık yarattı ve kritik bir dönemeçte Ukrayna’nın askeri liderliğine ilişkin endişeleri artırdı. Donbas cephesinde son dönemde yaşanan gerilemeler ve geri çekilmeler de bu endişeleri pekiştiriyor.
Ukrayna halkı da savaş yorgunluğu belirtileri gösteriyor. Ukraynalıların yüzde 57’sinin barış görüşmelerini desteklediğini gösteren son anket verileri iç dinamiklerde önemli bir değişime işaret ediyor. Bu tür anketler, askeri zaferin tek başına sürdürülebilir bir çözüm sağlayamayacağının giderek daha fazla kabul gördüğünü gösteriyor. Kamuoyunda değişen bu duyarlılık, diplomatik alternatiflerin daha ciddi bir şekilde araştırılması gerektiğini vurguluyor. Muhtemelen tarafsız ülkelerin arabuluculuğunda ve hem Batılı hem de Batılı olmayan güçlerin güvenlik garantilerini içeren çok taraflı bir barış girişimi ileriye dönük daha uygulanabilir bir yol sunabilir. Böyle bir yaklaşım Rusya’nın güvenlik endişelerini giderirken Ukrayna’nın egemenliğini de koruyabilir ve Zelenskiy’nin askeri odaklı stratejisinin çözemediği diplomatik çıkmazı potansiyel olarak kırabilir.
Ukrayna bu karmaşık zorlukların üstesinden gelmeye çalışırken uluslararası toplumun sabrı ve kaynak taahhüdü hala çok önemli ancak belirsiz. Batı’nın desteği önemli olmakla birlikte, destek veren ülkeler kendi öncelikleri nedeniyle Ukrayna’ya yapılan yardımlarda zorlanma belirtileri gösteriyor. Bu gerçek, askeri çözümlerin ötesinde sürdürülebilir bir çözüm bulunmasını daha da acil hale getiriyor.
Sonuç olarak Zelenskiy’nin “zafer planı” Rusya ile çatışmayı sona erdirmek için yeterli değil. Askeri caydırıcılığın yanına diplomatik bir strateji eklenmediği sürece bu plan Ukrayna’yı uzun süreli ve maliyetli bir çıkmaza sürükleme riski taşıyor. Mevcut yaklaşım, sadece Ukrayna’nın geleceğini değil aynı zamanda Avrupa’nın istikrarını da tehdit eden karmaşık jeopolitik gerçekleri göz ardı ediyor. Diplomasiye doğru net bir evrim olmadan Zelenskiy’nin planı, devam eden savaşa pragmatik bir çözüm sunmaktan ziyade iddialı ve gerçekçi olmayan bir vizyon sergiliyor. Bu noktada uyum sağlamadaki başarısızlık ise çatışmayı daha da şiddetlendirebilir.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *