BRICS “Batı karşıtı” olarak tanımlanabilir mi?

BRICS “Batı karşıtı” olarak tanımlanabilir mi?

Üye sayısını artırmasına karşılık, BRICS oluşumu, batı merkezli küresel sistem içerisinde önemli rol oynayan Rusya ve Çin’in kontrolü altında bulunuyor. BRICS, bugüne kadar, küresel ekonominin kurallarını sorgulamaktan öteye bir iddia ortaya koyamadı.

Uluslararası sistemde çok kutupluluk arayışlarının arttığı bir dönemde 2009’da BRICS’in temellerini Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin attı.

BRICS, Güney Afrika’nın 2010’da örgüte katılımıyla uluslararası sistemde bir aktör iddiasıyla ortaya çıktı.

Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın İngilizce adlarının baş harflerinden oluşan BRICS, gelişmekte olan ülkelere daha fazla temsil imkanı verilmesi gerektiğini vurguluyor ve küresel ekonominin kurallarını sorguluyor. BRICS, G7 ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) “eşitliksiz yapısı ve kararlarına” eleştiriler yöneltirken çok kutuplu bir dünya kurmak için uluslararası yapılarda ve normlarda reform talebinde bulunuyor. Bununla birlikte, Rusya ve Çin, BMGK’da Amerika, İngiltere ve Fransa ile birlikte veto hakkına sahip bulunan iki devlet.

Dünya Bankası verilerine göre, ekonomik alanda etkin role sahip BRICS üyelerinin küresel gayrisafi yurt içi hasılasının oranı 2021’de yüzde 26’ya yükseldi.

BRICS, 2015’te gelişmekte olan ülkelerdeki kalkınma projelerine kredi vermek için Yeni Kalkınma Bankasını (NDB) kurma kararı aldı. NDB’nin, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi Batı merkezli kurumlara alternatif olması amaçlanıyor.

BRICS, 2009’dan bu yana yıllık zirveler düzenleyerek özellikle üye ülkelerin ekonomik şartlarını ve işbirliğini geliştirmeye yönelik görüşmeler yapıyor. Bu yılki BRICS zirvesi de Rusya’nın başkanlığında Kazan şehrinde yapılıyor.

Üye sayısı artıyor

Uluslararası sistemin değişim sancıları yaşadığı bir dönemde BRICS’in üye sayısı da artmaya devam ediyor.

Mısır, Etiyopya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi ülkeler 2024 itibarıyla birliğe katıldı.

Suudi Arabistan’ın üyelik durumunun da zirve kapsamında netlik kazanması bekleniyor.

BRICS ülkeleri, bugün 8,2 milyarlık dünya nüfusunun yaklaşık 3,6 milyarını oluşturuyor.

Son olarak Malezya BRICS’e ortak ülke olma, Tayland ve Zimbabve BRICS’e üye olarak katılma isteklerini beyan etti.

Azerbaycan’dan da BRICS’e üyelik için resmi başvuruda bulundukları açıklaması geldi.

BRICS “Batı karşıtı” mı?

TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Oğuz Diriöz, BRICS’ın “Batı karşıtı” olarak tanımlanmasının doğru olmadığını belirterek kurumun uluslararası kuruluş yapısına sahip olmamasından kaynaklı bazı belirsizliklere sahip olduğunu söyledi.

BRICS’in “Küresel Güney’in sesi olma” vasfına büründüğünü vurgulayan Diriöz, “Üye ülkeler arasında farklı ekonomiler, coğrafyalar ve yönetim biçimleri söz konusu olduğundan BRICS bir bütün değildir.” diye konuştu.

Diriöz, özellikle BAE ve Hindistan’ın Batı karşıtı bir söylemde öncü olmayacaklarına işaret ederek “Aksine Hindistan’ın, Mısır, Brezilya, BAE ve Güney Afrika gibi ülkelerin dengeli politikaya önem vereceklerini düşünüyorum. Ayrıca Azerbaycan, Suudi Arabistan ve Malezya’nın da Batı karşıtı bir cephe olarak algılanmak istemeyeceklerini düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Ali Oğuz Diriöz, “BRICS, AB üyeliği gibi bir stratejik hedef değildir ve asla NATO gibi bir kolektif güvenlik kuruluşuna üyeliğin alternatifi olamaz.” değerlendirmesini yaptı.

Türkiye neden BRICS’e katılma arzusunda?

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tarık Oğuzlu da Türkiye’nin BRICS’e olan ilgisinin eskilere dayandığını işaret ederek “Türkiye’nin Ankara merkezli ve stratejik otonomi odaklı dış politika anlayışının doğal bir uzantısı olarak son yıllarda çok boyutlu ve çok taraflı bir dış politika çizgisi takip ettiğini biliyorduk. Bu çerçevede ve özellikle de ortaya çıkmakta olan çok merkezli ve çok aktörlü yeni dünya düzeninde Türkiye’nin BRICS gibi Şanghay İşbirliği Örgütü gibi Batı dışı ülkelerin oluşturdukları uluslararası birlikteliklere katılma arzusunu not ediyorduk.” dedi.

Oğuzlu, bu ilgiyi “stratejik yumurtaları farklı stratejik sepetlere dağıtma felsefesiyle” uyumlu bir hareket olarak değerlendirmek gerektiğinin altını çizerek Ankara’nın BRICS’e daha çok ekonomik bir perspektiften baktığını söyledi.

Fidan, Rusya’da BRICS+ oturumuna katıldı

Türkiye de sınamalarla karşı karşıya olan küresel atmosferde çok yönlü dış politika izliyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da bu çerçevede Rusya’nın Nijniy Novgorod kentinde 11 Haziran’da düzenlenen BRICS+ oturumuna katıldı.

Fidan, 17 Ekim’de katıldığı bir programda, Türkiye’nin BRICS’le ilgilendiği belirterek “Bu platformun hem bundan sonraki büyüme stratejisi nasıl olacak, ona bakıyoruz hem de daha da önemlisi açıkçası bizim için ne türden bir katma değer üretecek, ne türden bir kurumsallaşmayı beraberinde getiriyor, ne türden bir ekonomik planı var, onu göreceğiz.” dedi.

Erdoğan, Türkiye’nin BRICS arzusundan, Amerika’da söz etti

Cumhurbaşkanı Erdoğan da BRICS üyeliğine Türkiye’nin olumlu bakışını yansıtan açıklamalarda bulundu. Erdoğan 26 Eylül’de ABD ziyareti sırasında Türkevi’nde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlarken “Biz bir NATO ülkesiyiz diye Türk dünyası ve İslam dünyası ile bağlantımızı kopartamayız. BRICS ve ASEAN bizim için özellikle ekonomik işbirliklerimizi geliştirmek için fırsatlar barındıran yapılar. Bu yapıların içinde yer almak NATO’dan vazgeçmek anlamına da gelmiyor. Bu ittifak ve işbirliklerinin, özellikle birbirinin alternatifi olduğunu düşünmüyoruz.” ifadesini kullandı.

Paylaş :

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *