Siyonist vahşete siyasi ve askeri destek vermeye devam eden Almanya’nın soykırım geçmişi genellikle Nazi döneminde 2. Dünya Savaşı sırasındaki katliamları ile bilinir ancak Almanya’nın soykırım politikaları aslında çok daha eskilere dayanıyor.
20. yüzyılın başlarında, Almanya’nın Afrika’daki sömürgeci yayılmacılığı, Namibya topraklarında Herero ve Nama halklarına yönelik acımasız bir soykırımla sonuçlandı. Bu olay, Alman tarihine kara leke olarak kazınırken, aynı zamanda modern tarihin ilk soykırımlarından biri olarak kayıtlara geçti.
Soykırımın arka planı
Soykırım, Almanya’nın 1884’te Namibya’yı sömürgeleştirmesiyle başladı. Bölgedeki elmas yataklarının kontrolünü ele geçiren Almanya, 2. Kaiser Wilhelm’in emriyle bölgenin güvenliğini sağlamak için en iyi birliklerini gönderdi.
Alman sömürge güçleri, yıllar içinde yerli halkların topraklarını ellerinden alarak Avrupalı yerleşimcilere dağıttı. Bu süreçte, Herero ve Nama halkları büyük toprak kaybına uğradı, hayvanlarına el konuldu ve çalışmaya zorlandı. Alman sömürge yönetimi, bölgeye giderek daha fazla yerleşimci getirdi ve yerli halkın ekonomik ve sosyal yapısını bozdu.
1904 Herero ayaklanması
Herero halkı, 1904’te liderleri Samuel Maharero önderliğinde Almanlara karşı isyan başlattı. Ağır sömürgeci uygulamalara karşı çıkan yerlilerin bu isyanı başlarda başarılıydı ancak Almanya hızla karşılık verdi ve General Lothar von Trotha komutasında bölgeye büyük askeri güç gönderildi.
Von Trotha’nın imha emri
Von Trotha, Herero halkına karşı son derece acımasız bir strateji izledi. 2 Ekim 1904’te “imha emri” (Vernichtungsbefehl) yayınlayarak Herero halkını tamamen yok etmeyi amaçladı. Bu emir, Herero halkının görüldüğü yerde öldürülmesi, hayatta kalanların da çöle sürülmesini içeriyordu.
Tanıkların ve tarihi kaynakların verdiği bilgilere göre, Namibyalılar soykırımda, Kalahari Çölü’nde mahsur kaldı. Almanların su kuyularını kapatması veya zehirlemesi sonucu yüzlerce kişinin açlıktan ve susuzluktan öldüğü belirtildi.
Soykırımın genişlemesi ve Nama direnişi
Herero halkına karşı uygulanan bu acımasız strateji, bir süre sonra Nama halkını da hedef aldı. Nama lideri Hendrik Witbooi, Herero halkına yapılanları görerek Almanlara karşı bir direniş başlattı ancak Nama halkı da benzer akıbete uğradı. Nama halkı da Herero halkı gibi toplu halde katledildi, hayatta kalanlar ise toplama kamplarına gönderildi.
Toplama kamplarında ölüme terk edildiler
Almanlar, Herero ve Nama halklarının hayatta kalanlarını Shark Island gibi toplama kamplarına sürdü. Bu kamplarda yerli halklar ağır işkenceye maruz kaldı. Yetersiz beslenme ve aşırı çalışma nedeniyle binlerce kişi hayatını kaybetti. Üstelik kadınlar ve çocuklar dahi bu kamplarda korkunç şartlar altında çalıştırıldı ve çoğu hayatını kaybetti.
Almanya, sadece insanların yaşamlarına değil, ölülerine de saygı göstermedi. Nazi Almayasının ünlü toplama kampı doktoru Josef Mengele’nin hocası Eugen Fischer’in başını çektiği bilim insanları, bu süreçte “bilimsel çalışmalar” adı altında binlerce yerlinin kafatasını Avrupa’ya gönderdi. Üstelik bu kafataslarını Avrupa’ya göndermek için temizleme görevi de hayatta kalan Namibyalı yerlilere verildi.
Herero halkının yüzde 80’i, Nama halkının ise yüzde 50’si yok oldu
Soykırım sürecinde, Herero halkının yaklaşık yüzde 80’i ve Nama halkının ise yaklaşık yüzde 50’si katledildi. Bu süreç, Almanya’nın Afrika’daki en büyük insanlık suçlarından biri olarak tarihe geçti. Almanya, soykırımın etkilerini uzun yıllar reddetti ve resmi olarak kabul etmedi. Birleşmiş Milletler, 1985’te Namibya’da yaşananları soykırım olarak ilan etse de Almanya bu katliamı uzun yıllar gündemine bile almadı.
Namibya’yı 2004’te ziyaret eden dönemin Kalkınma Yardımları Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul, ilk kez soykırımı kabul ederek özür diledi.
Almanya tazminat da ödememekte direniyor
Soykırımın resmen kabulü için Almanya ile Namibya arasında müzakereler 2015’te başladı. Bu görüşmeler neticesinde, Almanya 2021’de soykırımı resmen tanıdığını duyurdu ve Namibya’ya 1,1 milyar avro yardımda bulunmayı kabul etti. Ancak bu miktar, Namibya halkının talep ettiği “soykırım tazminatı” değil, “kalkınma yardımı” olarak nitelendirildi. Tazminat olarak dahi ifade edilemeyen bu meblağ, Namibya halkı tarafından yeterli bulunmadı.
Diğer yandan söz verilen bu tutar da hala tamamen ödenmedi. Alman yetkililer, bu parayı 30 yıl gibi sürede kalkınma projelerine yatıracağını belirtiyor. Yani, 1952’den bu yana Nazi suçları için Yahudilere 80 milyar doların üzerinde tazminat ödeyen Almanya, Namibya’da işlediği soykırım için bedel ödememekte direniyor.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *