Kendisi de bir yahudi olan ve “Filistin Laboratuvarı” kitabının yazarı Antony Loewenstein, İsrail’in 7 Ekim’den önce de ve özellikle 2021’deki Gazze’ye saldırılarında yapay zekayı kullandığını belirterek, son aylarda özellikle Gazze’ye karşı kullanımının arttığını belirterek, yapay zekanın kitlesel yıkım için “kılıf” olduğunu söyledi.
Anadolu Ajansının (AA) “İsrail’in Gazze’deki Soykırımının 1. Yılı” başlıklı dosyasının üçüncü haberinde araştırmacı gazeteci ve yazar Loewenstein, kitabı, İsrail’in Filistin’i savunma sanayisi ihracatında nasıl bir araç olarak kullandığı ve İsrail’in Gazze’deki soykırımı ile Lübnan’a saldırılarına ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Loewenstein, “İsrail, savaşlarda yeni silahlarını ve teknolojileri test edip kullanıyor. İsrail’in işgali küresel olarak ihraç etmesi bir gerçek ve İsrail, şu anda dünyadaki 9. ya da 10. en büyük silah ihracatçısı haline geldi.” dedi.
İsrail’in, 7 Ekim 2023’ten bu yana çok çeşitli küresel silah fuarlarında bu araçları ve teknolojileri satmaya çalıştığının altını çizen Loewenstein, “Elbit, IAI ve Rafael gibi büyük İsrail savunma şirketlerinden elde edilen son veriler, 7 Ekim’den bu yana birçoğunun karlarının tavan yaptığını gösteriyor.” ifadesini kullandı.
İsrail ordusuna sağlanan silahların Gazze ve farklı bölgelerde kullanıldığına, İsrail’in ihracatının 13,1 milyar dolara ulaştığına ve bunun şimdiye kadar ki en büyük miktar olduğuna işaret eden Loewenstein, “İsrail ordusunun korkunç biçimde hezimete uğradığını ortaya koyan 7 Ekim’de olanlar ile hala silah ya da gözetleme teknolojilerinin yanı sıra fikir de satabilmesi gerçeği arasında yine de çelişki var.” dedi.
Birçok ülkenin İsrail’in yaptıklarını gördüğünü ve yaşananların durması gerektiğini söylemesine rağmen başta Batı ülkeleri olmak üzere İsrail’i desteklediklerini anlatan Loewenstein, “Perde arkasındaki gerçekliğe bakıldığında birçok diğer ülke, İsrail’in yaptıklarına hayranlıkla bakıyor. Tiksintiyle ya da utançla değil hayranlıkla. Tüm ülkeler değil tabii ki ama birçoğu bu şekilde. Bu (hayranlık), söz konusu ülkelerin Gazze’de İsrail’in kullandığı silah ve ekipmanları gelecek aylar ve yıllarda kendi ülkelerinde ve krizlerinde kullanmak üzere satın almak istemesiyle sonuçlanacak.” diye konuştu.
Loewenstein, 7 Ekim’in ardından “yenilmez” imajını yeniden güçlendirmeye çalışan İsrail’in, Hamas ve Hizbullah’ın üst kademelerini hedef aldığını, iletişim sistemlerine dahil olduğunu, insanların günlük yaşantılarına ve planlarına dair bilgi edindiğini ve “içeriden bilgi veren birçok casusunun” bulunduğunu söyledi.
İsrail’in yaptığı hiçbir şey onu daha güvenli hale getirmiyor
Bazıları İsrail destekçisi olan birçok ülkenin 7 Ekim’i Tel Aviv için tam bir felaket gördüğünü, Gazze ve Lübnan’da yaşananları izledikçe “caydırıcılığının güçlendiği” fikrine kapılabileceğini kaydeden Loewenstein, “Gerçekte bu eylemlerin, katliamların, suikastların ve yıkımın hiçbiri İsrail’i daha güvenli hale getirmiyor.” dedi.
Loewenstein, hala işgal altında 5 milyon Filistinlinin bulunduğuna, geçen bir yılda yaşam şartlarının daha da kötüleştiğine ve yakın gelecekte daha iyi olmasının beklenmediğine dikkati çekerek “Nedeni, İsrail hükümeti, ideolojisi, işgali ve diğerleri. İsrail, bölgede kilit bir düşmanı yendiğini ya da yeniyor olduğunu düşünebilir ama bunların hiçbiri, İsrailli Yahudileri daha güvende tutmuyor. Orta Doğu’daki pozisyonları son 12 ayda daha güvenli hale gelmedi.” şeklinde konuştu.
“ABD, İsrail’in yoldaşı”
ABD’nin İsrail’e silah yardımı dışında diplomatik, askeri ve ideolojik destek sağladığını vurgulayan Loewenstein, 7 Ekim’den bu yana ABD ve Almanya’nın hiçbir ülkeye vermediği kadar İsrail’e silah desteği sağladığını kaydetti.
Loewenstein, ABD’nin Tel Aviv’e verdiği desteğin İsrail ekonomisindeki payının 7 Ekim öncesinde bir süre düştüğünü ancak 7 Ekim’den sonra İsrail’e büyük ölçüde para ve silah akışı olduğunu anlattı.
ABD ile İsrail arasındaki ilişkiye dair Loewenstein, “Tabiri caizse ABD’yi İsrail’in avukatı olarak görüyorum, küresel olarak ABD, İsrail’in yoldaşı.” dedi.
“Birçok ülke, İsrail’in yöntemlerine hayran oldu”
Loewenstein, Lübnan’da çağrı cihazlarının patlatılmasıyla düzenlenen saldırıyı “terörizmin kullanımı” açısından endişe verici bulduğunu dile getirerek, saldırıyı resmi olarak üstlenmese de İsrail’in bunu sadece diğer ülkelere “fikir” satmak için değil stratejik, askeri ve siyasi nedenlerle yaptığını söyledi.
Öte yandan dünyada birçok istihbarat servisinin hayranlıkla bu yöntemi kopyalamayı arzu ettiğini kaydeden Loewenstein, başka ülkelerin hoşlanmadıkları “bir düşmanın, muhalifin, grubun, gazetecinin” evinde bir buzdolabını, televizyonu veya telefonu patlatarak hedef almasından endişe duyduğunu belirtti.
Loewenstein, teknolojinin gidişatının böyle yöntemleri de mümkün kılacağına işaret ederek, “Eminim ki birçok istihbarat servisi, İsrail’e gelecek. Dediğim gibi kamuoyuna yaşananlar için ‘Çok kötü, bunu nasıl yapabilirsiniz?’ diyen birçok ülke olacak. Aslında birebir görüşmelerde ‘Muhteşem, lütfen bize yardım edin, biz de benzer bir şey yapmak isteriz.’ diyecek.” ifadelerini kullandı.
İsrail ve yapay zeka kullanımı: “Asıl hedef kitlesel yıkım”
Loewenstein, İsrail’in 7 Ekim’den önce de ve özellikle 2021’deki Gazze’ye saldırılarında yapay zekayı kullandığını belirterek, son aylarda özellikle Gazze’ye karşı kullanımının arttığına dikkati çekti.
Henüz yapay zeka teknolojisinde tamamen makinelerin karar aldığı bir durumun söz konusu olmadığını ve hala insanların karar mekanizmasında bulunduğunu dile getiren Loewenstein, “Ancak genellikle insanların aldığı bu kararlar da hızla ve çok sayıda sivilin bu süreçte ölüp ölmemesini umursamadan alınıyor yani aslında mesele kitlesel yıkım. Teröristleri hedef almak, Hamas liderlerini ya da üyelerini yakalamak değil.” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail için yapay zeka kullanımının çok güçlü bir araç olduğunu ve diğer ülkelerin kendi krizlerinde bunu kullanmak isteyeceklerini vurgulayan Loewenstein, yapay zekayı Hamas liderlerini ve üyelerini hedef almak için “meşru” bir zeminde kullandığını savunan İsrail’in bilinçli şekilde Gazze’de çok fazla sivili öldürdüğünü, yapay zekanın kitlesel yıkım için “kılıf” olduğunu söyledi.
Loewenstein, Gazze’de henüz yapılmasa da kimin hedef alınıp alınmayacağına sadece makinelerin karar vereceği bir savaşın çok da uzakta olmadığını dile getirdi.
Amazon ve Google, İsrail’in veri depolamasına destek sağlıyor
7 Ekim’den bu yana hızla artan verinin, büyük bir bulut depolama alanı gerektirdiğini belirten Loewenstein, bunun da İsrail’in Amazon ve Google gibi şirketlerle daha yakın ilişkiler kurmasına neden olduğunu ifade etti.
Loewenstein, İsrail’in Gazze veya Lübnan’daki insanlar, yaşadıkları yerler ve buluşma noktalarına ilişkin topladıkları her verinin şirketlerin bulut teknolojilerinde depolandığını kaydederek “Gazze için gidişatın daha acımasız bir işgal olacağını düşünüyorum. Gazze artık gitti ve geri getirmenin bir yolu yok, bitti. Bu, herkesin Gazze’yi terk ettiği anlamına gelmiyor, artık Gazze’nin yaşanılamaz hale getirildiğini ifade ediyor.” diye konuştu.
Sosyal medya şirketleri İsrail’e sempati duyuyor
İsrail’in son 10 yıldır ve daha çok 7 Ekim’den sonra Facebook, Instagram, Google, X (Twitter), TikTok gibi şirketleri Filistin destekçisi içerikleri ve hesapları “sansürlemek” için etkilemeye ve baskılamaya çalıştığını söyleyen Loewenstein, bunun hem insan hem de yapay zeka eliyle yapıldığını belirtti.
Loewenstein, İsrail’de faaliyet gösteren ve bulut (depolama) desteği sağlayan Google, Amazon ve Microsoft başta olmak üzere uluslararası şirketlerin özellikle 7 Ekim’den sonra İsrail’le anlaşmalarını kapsamlı şekilde genişlettiklerini, bu şirket yönetimlerinin çoğunun İsrail’e sempati duyduklarını ifade etti.
Sistemdeki anahtar kelimelere göre hareket edildiğini söyleyen Loewenstein, 7 Ekim’den bu yana İsrail’deki Yahudilerin “ırkçı ve şiddet yanlısı” paylaşımlarından ziyade Filistinlileri destekleyen içeriklere sansür uygulandığını kaydetti.
Loewenstein, 7 Ekim’den bu yana sansürün çok işe yaradığını düşünmediğini çünkü insanların bu görüşlere sahip olduğuna ve farklı platformlarda bunları dile getirmeye devam ettiklerine dikkati çekerek, insanların Gazze’den gelen fotoğraf ve videoları her gün gördüğünü, 7 Ekim’den bu yana Batı ülkelerinde Filistin’i destekleyen gençlerin sayısının arttığını dile getirdi.
İsrail, üretim ve ihracat alanını genişletmeyi amaçlıyor
Loewenstein, İsrail’e ait şirketlerin arasında savunma şirketi Elbit’in çok yüksek karının bulunduğunu belirterek, Rafael ve IAI’in de önde gelen şirketlerden olduğunu ifade etti.
Hindistan’ın en büyük şirketlerinden Adani’nin İsrailli silah üreticileriyle ülkesinde silah üretmek için ortaklık yaptığını anlatan Loewenstein, bunun üretilen silahların ihraç da edildiği ve üretim alanını genişletmeye çalıştıkları anlamına geldiğini söyledi.
“İsrail, Filistin’de yaptıklarını da ihraç ediyor”
Loewenstein, “İsrail, Filistin’de yaptıklarını küresel olarak uzun süredir ihraç ediyor. Bunu ‘küresel krizlerin Filistinlileştirilmesi’ olarak tanımlıyorum.” dedi.
İsrail militarizmi ve şiddetinin sadece Filistinliler için tehdit olmadığını ve İsrail’in işgali “ihraç etme” tehlikesinin hiç olmadığı kadar ciddi olduğunu vurgulayan Loewenstein, “7 Ekim’den bu yana Gazze’de ve Lübnan’da Hizbullah ile yaşananlar ve daha fazlası, pek çok diğer ülkeyi dışardan öfkelendiriyor gibi gözükse de aslında içten içe bu ülkeler hayranlıkla dolu ve asıl tehlike bu hayranlıkları.” diye konuştu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *