Kendi otomotiv piyasasını Çinli markaların istilasından korumak isteyen ülkeler genelde daha yüksek vergi kozunu oynuyor. Ancak ABD’den gelen bir haber tüm bunların daha ötesinde bir sürecin başlangıcına işaret ediyor.
Reuters’a bilgi veren üst düzey iki kaynağa göre ABD Ticaret Bakanlığı yeni bir adım atacak. Ülkedeki araçların içinde Çin tarafından üretilen yazılım ve donanım bulunmasını yasaklayacak.
Habere göre bu adımın farklı motivasyonları var. Örneğin, Çinli şirketlerin ABD ulaşım altyapısı ve sürücüleri hakkında veri toplamasına ilişkin çekinceler akla ilk gelen sorun. Ancak geçtiğimiz günlerde Lübnan’da yaşanan patlamaların ardından hepimizin düşündüğü ‘Ne kadar güvendeyiz?’ sorusu burada da öne çıkmışa benziyor. Biden yönetimi, internet ve navigasyon sistemlerine bağlı araçların manipüle edilmesinden çekiniyor.
ABD, Çin’i ‘hasım’ belirledi
Hakan Doğu, otomotiv dünyanın yakından tanıdığı isimlerden. Bugüne kadar uluslararası markalarda çok üst düzey görevlerde bulundu. ABD’nin iddia edildiği gibi Çinli firmalara yönelik bu adımı atmasının muhtemel yansımalarını kendisiyle konuştuk.
Doğu belki de en son söyleyeceği şeyi ilk baştan söylüyor ve ABD’nin Çin’i ‘hasım’ olarak belirlediğinin altını çiziyor. Daha önce telekomünikasyon sektöründe gördüğümüz Huawei örneği anımsatıyor. Ki bilindiği üzere ABD, ulusal güvenlik endişesiyle bu markaya yaptırımlar uygulamıştı. Çinli bazı firmaların ürettiği telekomünikasyon cihazlarının ve güvenlik kamerası sistemlerinin ithalatı ve bunların ABD’de satılması yasaklanmıştı.
“İsrail cehennemin kapılarını açtı”
Hakan Doğu bu yaşananların iki ülke arasındaki soğuk savaşın birer yansıması olduğunu anlatıp, bazı olayları hatırlatıyor. “İki ülke arasındaki gerilimin otomotiv sektörüne düşen ilk gölgesini Çin’de gördük” diyor. Her ne kadar Çin’de üretilse de ABD kökenli Tesla’nın Çin’deki hükümet binaları ve askeri tesislere girişinin yasaklandığını belirtiyor.
Ülkelerin gelinen nokta itibariyle bir takım ‘riskleri’ en aza indirmek için çabaladıklarına dikkat çekiyor Doğu ve devam ediyor:
“Artık telefonların ya da internete bağlı olsun olmasın farklı elektronik cihazların bir şekilde uzaktan müdahale edilebildiği bir dönemden geçiyoruz. İsrail’in çağrı cihazları ile yaptığı saldırı cehennemin kapılarını açtı. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bu nedenle siber güvenlik risklerinin her geçen gün daha çok hesaba katıldığı bir süreç yaşıyoruz.
Öte yandan, ABD bu tür ambargo işlerinde uzmanlaştı. Rusya, İran gibi krizlerde büyük tecrübe elde ettiler. Şimdi de otomotiv sektöründeki şirketlere ‘aracın içinde Çin’den gelen parça var mı?’ diye soruyorlar. Şimdilik şirketin beyanı kabul ediliyor. Ama bir hata ya da art niyetli yanlış cevap varsa çok ağır yaptırımlar uyguluyorlar. Bu sopayı gören şirketler böyle bir risk almamak için kurallara harfiyen uyuyor.
Belki bu noktada ‘nasıl bir risk olabilir ki?’ sorusuna da çok kısa yanıt vermek gerekiyor. Araçların elektronik aksamlarına yerleştirilmiş gömülü bir yazılım bile çok kritik siber güvenlik sorunlarına yol açabilir.
Teorik olarak yolda birkaç milyon araç varsa ve bunların yazılımlarında sorun yaşanırsa bir felaket olur.”
“Bu konular da ulusal güvenlik planında işlenmeli”
Geldiğimiz noktada bir aracın kamerası ya da içindeki gömülü yazılım dahi diğer bir ülke tarafından ‘tehdit’ olarak algılanabiliyor. Hakan Doğu’ya göre ABD ve Çin arasındaki bu gerilim artık ‘devlet politikası’ olmuş durumda. Haliyle yakın zamanda çözülmesi pek mümkün görünmüyor.
Ancak bu süreç her ne kadar Washington-Pekin hattında yaşanmış olsa da aslında Türkiye de dahil tüm ülkeler için bir risk bulunduğunu söylüyor Doğu. Kesin bir çözüm şimdilik yok. İlk etapta, ithal edilen bu ve benzer ürünler için ulusal güvenlik planı geliştirilmesi çağrısı bulunuyor. “Ve bu işlerin bilişim sektörü ile alakalı tüm faaliyetlerini daha iyi koordine etmek için belki de Bilişim Teknolojileri Bakanlığı gibi üst bir yapı kurulup, Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan’ın ifade ettiği gibi bu konuda uzmanlaşmış istihbarat yapılanması gibi adım atılabilir” diyerek sözlerini tamamlıyor.
(TRT Haber / Sertaç Aksan)
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *