Meşruiyet iddiasını batının gücüne dayandıran Birleşmiş Milletler’in (BM) 79’uncu oturumunun başlamasıyla, uluslararası sistem ve örgütlerin dünyada ortaya çıkan krizlere karşı yaptırım gücünün zayıflaması gündeme geliyor. Uluslararası sistem, batının gücünün zayıflaması ile birlikte meşruiyet krizi artık daha rahat görülüyor.
Hem Avrupa hem de Orta Doğu’da doğrudan ve dolaylı savaş hali mevcutken uluslararası örgütlerin bu meselelere çözüm sağlama konusundaki etkisizliği eleştirilere yol açıyor.
Mevcut kurumların, sorunlar karşısında varlık gösterememesi, gerekli kararları alamaması veya aldığı kararları somut olarak uygulayamaması dikkati çekiyor. Bu kurumlar, tüm ülkelerin dikkate alacağı yaptırımları yeterince uygulayamıyor.
AA muhabiri, dünyada son yıllarda baş gösteren küresel sorunları ve uluslararası örgütlerin bu meselelerin çözümüne yönelik üstlendiği rolün etkisini derledi.
Gazze
İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana düzenlediği saldırılarda 16 binden fazlası çocuk olmak üzere yaklaşık 41 bin Filistinli hayatını kaybetti.
Saldırılar nedeniyle İsrail tarafından Gazze içinde defalarca göçe zorlanan Filistin halkı, güvenli olduğu iddia edilen tehlikeli bölgelerde hayata tutunuyor. Gıda ve kıyafet gibi temel ihtiyaç maddelerinden mahrum bırakılan Filistinliler, tıbbi imkansızlıklar içinde hastalıklarla boğuşuyor.
Zor şartlar altında Gazzelilere yardım ulaştırmaya çalışan insani yardım görevlileri ise İsrail ordusunun hedefinde kalıyor.
Saldırıların başlamasının üzerinde neredeyse bir yıl geçerken uluslararası örgütler, on binlerce kişinin ölümüne engel olacak adımlar atamadı.
Rusya-Ukrayna Savaşı
Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş, 24 Şubat 2022’den beri devam ediyor.
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin 22 Şubat’ta yayımladığı verilere göre, savaş nedeniyle 10 binden fazla sivil öldürüldü. Eylül itibarıyla bu sayının oldukça arttığı düşünülüyor.
Taraflar, saldırılarının dozunu giderek artırırken destekçileri, barış sağlanması yönünde somut adımlar atmaktan geri duruyor.
BMGK’deki veto sarmalı
Dünyadaki açmazlara çare olması umuduyla oluşturulan BM Güvenlik Konseyi (BMGK), BM Şartı’nın 41’inci maddesi uyarınca gerekli görülen durumlarda barış ve güvenliği sağlamak adına silahlı kuvvet kullanımını içermeyen önlemler alınması gerektiğini kararlaştırma ve BM üyelerini bu önlemleri uygulamaya çağırma yetkisine sahip.
İki yıllık dönemlerde görev yapan 10 geçici üyesi olan BMGK’de 5 daimi üye bulunuyor. Daimi üyelik sandalyesinde oturan Çin, Fransa, Rusya, İngiltere ve ABD, alınacak kararları veto etme yetkisine sahip.
BM Genel Kurulu, defalarca Gazze’de insani ateşkes sağlanmasını talep etmesine rağmen Güvenlik Konseyinin bu doğrultuda karar vermesi oldukça uzun süre aldı.
BMGK’de önce 25 Mart’ta Gazze’de kalıcı ve sürdürülebilir ateşkese dönüşecek şekilde ramazanda acilen ateşkes sağlanması istenen karar tasarısı kabul edildi. Bağlayıcılığı bulunan bu tasarı, ABD tarafından “Bağlayıcı değil” şeklinde tanımlandı, İsrail de kararın gereklerini uygulamadı.
BMGK’de ABD Başkanı Joe Biden’ın açıkladığı ve ilk aşamasında Gazze’de hemen ateşkes öngören 3 aşamalı teklife destek istenen karar tasarısı, 15 üyenin 14’ünün “evet” oyunu alarak 10 Haziran’da kabul edildi.
Kararda 3 aşamalı teklif uyarınca ilk aşamada hemen ateşkes ile kadın, yaşlı ve yaralı esirlerin serbest bırakılması, Filistinli esirlerin takas edilmesi, İsrail güçlerinin Gazze’de nüfus bulunan yerlerden çekilmesi, insani yardımın artması, temel hizmetlerin yeniden inşası, Filistinli sivillerin Gazze’nin kuzeyi dahil tüm şerit genelinde evlerine dönmesinin ve uluslararası toplumun gerekli konut katkısını yapmasının sağlanacağı kaydedildi. Kararın üzerinden yaklaşık 3 ay geçmesine rağmen Gazze’de henüz ateşkes sağlanamadı.
Ateşkes istenen karar kabul edildiğinde İsrail’in saldırıları sebebiyle hayatını kaybeden Filistinli sivillerin sayısı 37 bin 124’tü. Ölenlerin sayısı 4 bin 148 artarak 20 Eylül itibarıyla 41 bin 272’ye yükseldi.
İsrail’in isteksizliği ve talepleri nedeniyle varılamayan ateşkes sebebiyle uzmanlar tarafından BM gibi uluslararası örgütlerin yaptırım gücünün zayıfladığı eleştirisi yapılıyor.
BM, Ukrayna için devreye giremedi
Avrupa’da siyasi eğilimleri ve güvenlik algısını dahi değiştiren Rusya-Ukrayna Savaşı’nda da ateşkese yönelik çabalar sonuç bulmuyor.
BM Genel Kurulu, Ukrayna topraklarındaki askeri gücünü çekmesi yönünde talepte bulunmasına rağmen Rusya’nın daimi üyesi olduğu BMGK, bu konudaki karar tasarılarını onaylayamıyor.
Bu savaşın sona erdirilememesi de BM’nin dünyadaki şiddetli gerilimler karşısında etkisiz kaldığı yorumuna yol açıyor.
Uluslararası Adalet Divanı
BM’nin en üst düzey yargı organı konumundaki Uluslararası Adalet Divanı (UAD) da verdiği kararlara rağmen bunların uygulanmasında etkisiz kaldığı yönünde eleştiriler alıyor.
Güney Afrika Cumhuriyeti, İsrail’in 7 Ekim’den beri Gazze’de işlediği fiillerle 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık 2023’te UAD’de dava açarak geçici tedbir kararı alınmasını talep etti.
UAD, buna istinaden 26 Ocak’ta İsrail’in Gazze sakinlerine yönelik öldürme, saldırı ve yıkımla ilgili her türlü eylemden kaçınması ve soykırımı önlemek için tüm tedbirleri almasına hükmetti.
Divan tarafından 24 Mayıs’ta açıklanan kararda da İsrail’in Refah’a yönelik askeri saldırılarını durdurması emredilerek Gazze’de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz şekilde sağlanabilmesi için Refah’taki sınır kapısını açık tutması istendi.
İsrail ise Divanın kararlarına aksi adımlar atmaya devam ederek Filistinlilere yönelik saldırılarını sürdürüyor. İsrail’in dünyadaki en büyük uluslararası örgütünün başlıca mahkemesinin kararlarını tam anlamıyla tanımaması, uluslararası sistemin etkisiz kaldığı yönünde eleştirileri artırıyor.
BMGK’de reform talepleri
Uluslararası Kriz Grubu’nun BM Araştırmacısı Maya Ungar, BM reformuna ilişkin AA muhabirine, bu konudaki en büyük talebin BMGK’deki düzenin değişmesi olduğunu vurguladı.
BMGK’deki daimi üyelik sandalyelerinde Fransa, ABD, İngiltere, Rusya ve Çin’in oturduğunu hatırlatan Ungar, daha fazla ülkenin daimi üye olabileceği bir düzenin sağlanması için büyük talep bulunduğunu dile getirdi.
Ungar, bir veya daha fazla Afrika ülkesinin BM Güvenlik Konseyinde daimi üye sandalyesine erişmesi konusundaki fikir birliğine işaret ederek, “Ne yazık ki en gerçekçi reform talebi bu değil çünkü BMGK’de yapılacak ve oraya üyeliğe ilişkin yapılacak büyük bir reform, BM Şartı’nda değişiklik gerektirecektir. Bu da sadece üye devletlerin 3’te 2 çoğunluğunu değil aynı zamanda 5 daimi üyenin tamamının, sadece devlet başkanları düzeyinde değil aynı zamanda yasama organları düzeyinde de bu konuda mutabık kalmasını gerektirmektedir.” dedi.
Orta ölçekte gücü bulunan devletlerin BM reformuna ilişkin aktif rol üstlendiğini dile getiren Ungar, Brezilya, Almanya, Hindistan ve Japonya’nın oluşturduğu G4 Grubu’nun BMGK’de daimi temsilcilik istediğini söyledi.
Ungar, güçlü atfedilmeyen çok sayıdaki küçük devletin de BM Genel Kuruluna tabi olan hükümetler arası müzakere platformunda BMGK reformuna ilişkin fikirlerini öne sürdüğünü ifade etti.
BM’de “meşruiyet krizi”
BM’nin Ukrayna’daki savaş ve Gazze’deki insani krizle ilgili adımlarının eleştirilmesine ilişkin soruyu yanıtlayan Ungar, “BM’nin şu anda meşruiyet kriziyle karşı karşıya olduğunu düşünüyorum. Bu durum, BM’nin bazı büyük krizlerde pek çok kişinin istediği şekilde müdahil olamamasına bağlı ortaya çıkıyor.” dedi.
Ungar, BM’nin çatışmalarda üstlenmek isteyebileceği arabuluculuk rolünü oynamasına izin vermeyen kuvvet politikasının bazen devreye girdiğini kaydederek, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in buna bir yanıt olarak eylül sonunda “Geleceğin Zirvesi” adını verdiği toplantı düzenleme kararı aldığını söyledi.
Üst düzey liderlerin çağrıldığı toplantıda BM’nin karşı karşıya bulunduğu zorlukların ele alınacağının altını çizen Ungar, “Geleceğin Zirvesi’nin uluslararası barış ve güvenlik kısmının çığır açıcı olacağı konusunda o kadar iyimser değilim ancak BM sisteminin temelini oluşturan ilkelerin yeniden teyit edilmesi açısından önemli olacaktır.” diye konuştu.
Ungar, toprak bütünlüğü gibi BM’nin sahiplendiği somut ilkelerin son yıllarda zarar gördüğüne ve Geleceğin Zirvesi’nin bu ilkeleri teyit etmek bakımından fırsat olduğuna dikkati çekerek, “Gerçekçi olmak gerekirse bu, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini durduracak mı? İsrail’in işgal edilmiş Filistin topraklarına istilasını durduracak mı? Hayır ama BM şu anda bunu yapmaya çalışıyor.” dedi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası gibi finans kuruluşlarının uluslararası barış ve güvenliğin sağlanmasındaki rolüne ve bu alandaki reform ihtiyacına işaret eden Ungar, “BM ile bu uluslararası finans kuruluşları arasındaki işbirliğinin artırılması lazım. Bunu başaramamak sahada en çok zarar görenlerin yardıma ve uluslararası toplumdan alabilecekleri faydanın tamamına erişemedikleri anlamına gelir.” değerlendirmesinde bulundu.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *